Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/3216 E. 2023/3826 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/3216
KARAR NO: 2023/3826
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2023
NUMARASI: 2022/640 E – 2023/348 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin oto tamircisi olduğunu, … Otomotiv olarak yıllarca … Oto Sanayi … Blok No:… Kartal/İstanbul adresinde hizmet verdiğini, davalı …’in … plaka sayılı servis aracını zaman zaman müvekkilinin oto tamir dükkanına getirdiğini, müvekkili ile davalının daha önceden de tanıştığını, davalının en son olarak 20/05/2021 tarihinde araç bakımı ve turbo hortumunu değiştirmek için müvekkilinin tamirhanesine getirdiğini, bu tamir sırasında yağ filtresi, hava filtresi, polen filtresi ve turbo hortumu değiştiğini ve araca motor yağı konulduğunu, bu bakım ve tamiratın yedek parça, motor yağı ve işçilik bedeli olmak üzere toplam 1050 TL tuttuğunu, daha sonra davalı araç sahibi aracını müvekkilinin tamirhanesine tekrar getirdiğini, yapılan incelemede motor tamiratı yapılması gerektiği anlaşılmış olup ve davalıya bilgi verildiğini, davalının motor tamiratını kabul ettiğini, bunun üzerine davalı … – …’tan 8.000 TL değerinde yedek parça aldığını, davalının bu parçaları müvekkilinin adını kullanarak aldığını ancak daha sonra yedek parçalar için hiç bir ödeme yapmadığını, parçalar alınırken müvekkilin adının kullanılması ve parçaların müvekkilinin tamirhanesine gelmesinden dolayı parça bedellerinin müvekkilinden istendiğini, müvekkilinin de davalı ödemediği için ve yılarca Kartal oto sanayide tanınan bir usta olduğu için bu parçaları …’a … nolu ile 15.03.2022 tarihli fatura karşılığı ödemek zorunda kaldığını, bu parçalar alınırken müvekkilinin aynı zamanda kendi dükkanında bulunan direksiyon yağı, antifiriz , motor yağı, yağ filtresi, loktavt conta, balata spreyi, benzin gibi malzemeler kullanıldığını ve torna için de ücret ödediğini, bu malzeme ve işlemlerin bedelinin 1.200 TL tuttuğunu, ayrıca …’dan alınan yedek parçalar ve müvekkilinin kendi tamirhanesinde kullandığı malzemelerin işçilik bedelinin 3.500 TL olmak üzere toplam 12.700 TL tamirat yapıldığını, 21/06/2022 tarihinde motorun rektefiyeye gönderildiğini, rektefiye bedeli olarak da 2750 TL rektefiye yapan tamirhaneye müvekkilinin ödeme yaptığını, bu ödemeyi de yine davalıdan alamadığını, motor tamirinden sonra aracın triger seti değiştiğini, bu set değişirken balata spreyi soket, lokavt conta, yağ filtresi ve motor yağı kullanıldığını, ayrıca silindir kapat bujisi, 2 adet ön krank dişlisi cıvatası üst conta takımı da değiştirildiğini, bu değişim için toplam malzeme ve işçilik bedelinin 4800 TL olduğunu, daha sonra aracın son olarak 27/08/2021 tarihinde kontrole geldiğini ve araca 0,5 litre motor yağı eklendiğini ve balata spreyi kullanıldığını, bu kontrol ve işçilik bedelinin ise 415 TL tuttuğunu, tüm bu tamiratlar, malzemeler, yedek parçalar ve işçilik bedeli takip bedeli olan 21.715 TL olarak davalıdan istendiğini ancak davalı hiçbir ödeme yapmadığını, parasını alamadığından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünden … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını ancak davalının haksız olarak hiç bir gerekçe göstermeden icra takibine itiraz ettiğini, bunun üzerine zorunlu arabuluculuk görüşmeleri yapıldığını ancak tarafların anlaşamadığını, bu sebeplerle asıl alacağa, takip sonrası faiz istemine ve faiz oranına itirazlarının iptaline ve takibin aynen devamına, kötü niyetli ve haksız olan davalının İİK 72.madde gereğince, itiraza konu ve likit olan alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde motoru yapılırken her aşamada davalı araç sahibini bilgilendirmiş, tamiratı aşama aşama yapmış ve her seferinde davalıdan onay alarak işlemleri yapmıştır iddiasına ilişkin inandırıcı bir delil sunulmadığını, 3.şahıs ile davacı arasında düzenlenmiş faturalar üzerine tek taraflı ilave edilen işlem iddiaları ile delil oluşturma çabalarının da haksız alacak iddiasına dayanak oluşturmayacağını, ayrıca davacı dilekçesinde her ne kadar davalı borçlu icra dosyasında ödediğini iddia etmiş ise de ödemiş olduğuna dair hiç bir belge veya banka dekontu dosyaya sunmamıştır iddiası ile kabul oluşturmaya dönük beyanları da HMK 29.mad.hükmü gereğince dürüst davranma ve doğruyu söyleme yükümlülüğüne aykırı olduğunu, icra dosyasına sunulan itiraz dilekçesinde hiçbir surette ödeme yönünde bir beyanda bulunulmadığını, alacak iddiasının tümüyle ve koşulsuz olarak reddedildiğini, davacı tarafın haksız alacak iddiası ile başlattığı icra takibinde alacak dayanağını … plakalı aracın yedek parça, rektefiye ve işçilik bedeli 21.715,00 TL olarak belirlenmekle alacak dayanaklarını 20.05.2021, 22.06.2021, 04.08.2021, 21.08.2021 ve 27.08.2021 olmak üzere 5 ayrı tarihe dayanmakla, bu tarihleri içeren bir dayanak belge sunulmadığını, davacı … imzası ile her zaman düzenlenebilecek bir belge ile bu tarihlerden bir yıllık bir süre sonrasına ilişkin 15.03.2022 tarihli ve davacı adına düzenlenmiş 8.000 TL bedelli bir faturanın dosyaya sunulduğunu, icra dosyasına takip ve alacağa dayanak olabilecek mahiyette herhangi bir fatura ve borç doğuran belgenin sunulamamış olduğunu, müvekkilinin 2021 yılı başlarına kadar bir kaç kez aracının rutin bakımlarını davalıya yaptırdığını, bedelini de talep doğrultusunda elden ödemiş olduğunu, en son yaptırdığı bakım işlemi sonrasında aracın arıza yapması üzerine davacının işindeki ehliyeti ve uzmanlığından şüpheye düşen müvekkilinin, ayrıca davacının fatura düzenlememesi, aldığı ücrete makbuz vermemesinden dolayı kayıtlı işlem ve sorumluluktan kaçınmasına bağlı olarak, bir daha hiçbir surette aracını bakım ve tamir için davacıya götürmediğini, ne doğrudan ne de dolaylı olarak davacıdan bakım ve tamir hizmeti almadığını, dolayısı ile iddia edilen tarihlerde müvekkilinin aracında tamir ve onarım yapıldığı iddiasının gerçekliğe aykırı olduğunu, davacının İstanbul Anadolu …İcra Dairesi ‘nin … E.sayılı takip dosyasının alacağına dayanak olarak gösterdiği; 15.03.2022 tarihli, … No’lu Fatura’dan haberdar olmayan müvekkilinin, fatura içeriğinde belirtilen mal ve hizmetlerin ne olduğuna ilişkin de en ufak bir bilgisi bulunmadığını, işbu faturanın altına el yazısıyla yazılmak suretiyle, fatura bedelinin müvekkiline ait …plakalı araç ile irtibatlandırılmaya çalışılması ve işbu fatura bedelinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmeye çalışılmasının maddi gerçeğe, hukuka, usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının müvekkilinin üzerinden haksız bir kazanç elde etme içerisinde olduğunu, davayı açmış bulunan davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini de taleple davaya itiraz etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “Davacı tarafından davalının … plaka sayılı aracında motor tamiri ve parça değişimi yapıldığı, yapılan bu işlemlerin ücretini davalı taraftan tahsil edemediği, bu nedenle davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmiş olduğu, ancak tarafların tacir olmadığı ve işinde TTK 4 maddesi gereğince ticari iş olmadığı, her ne kadar araç ticari araç ise de ancak bu işin ticari iş olması ve uygulanacak faiz ile ilgili olacağından, HMK 114/1c maddesi gereğince Mahkemelerin görevi yasa ile belirlenip Mahkememizin tacir olmayan tarafların ve ticari olmayan işin çözümünde görevli olmadığı” gerekçeleriyle 1-HMK 2, 4, 20,114 ve 115 maddeleri gereğince mahkememizin GÖREVSİZLİĞİ nedeniyle açılan davanın USULDEN REDDİNE 2-Görevsizlik kararının kesinleşmesinden veya kanunyoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize başvurulduğu takdirde dosyanın görevli Nöbetçi İstanbul Anadolu Adliyesi Asliye Hukuk Mahkemesine HMK 20 maddesi gereğince GÖNDERİLMESİNE karar vreilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekil istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; tarafların işletmesiyle ilgili olan tüm uyuşmalıklar ticari nitelikte olup Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğunu, Davalı …’in tacir olduğunu, İstanbul Kartal Vergi Dairesinden gelen müzekkere cevabında davalı …’in tacir olduğu ve işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu gibi gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olduğunun belirtildiğini, aynı zamanda 2.sınıf tacir olduğunu, davalının sahip olduğu aracın “L” plakalı ticari bir araç olduğunu, davalının bu ve benzeri araçlar vasıtasıyla ticari faaliyetle uğraştığını, müvekkilinin de tacir olduğunu, Kartal Vergi Daire’sinden gelen müzekkere cevabı ile bunun ispatlandığını, ticari işletme işlettiğini, gerekçe içinde ” aracın ticari olduğunun” kabulünün kendi başına görevsizlik kararının hatalı olduğunu ortaya koyduğunu, görevsizlik kararının ön inceleme aşaması tamamlanmadan verildiğini, davalının cevabında tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu ileri sürdüğünü ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Dava, araç tamir ücretinin tahsili tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık ise; açılan davada, Ticaret Mahkemesinin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır. 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. Yukarıda açıklandığı üzere, somut olayda davalıya ait araç ticari nitelikte ise de dosya içeriğinden davalının Türk Ticaret Kanunu kapsamında esnaf olduğu anlaşılmakla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin hukuki değerlendirmesi bakımından usul yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/12/2023