Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/3121 E. 2023/3023 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/3121
KARAR NO: 2023/3023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/04/2023
NUMARASI: 2022/544 E – 2023/263 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : “…Müvekkil şirket tarafından davalı aleyhine Merkezi Takip Sistemi … Sayılı Dosyası ile ilamsız takiplerde haciz yolu ile icra takibi başlatılmış olup, davalı tüm fer’ileri ile birlikte borca itiraz etmiş ve icra dairesi davalının itirazı üzerine söz konusu takibi durdurmuştur. Borçlu/Davalı tarafından yapılan itiraz sonrası ilgili yasal düzenleme gereği dava konusu alacağın taraflar arasındaki ticari ilişkiden/tarafların tacir olmasından kaynaklanması ve bir miktar alacağın ödenmesine ilişkin olması sebebiyle tarafımızca İstanbul Arabuluculuk Bürosuna … nolu dosya ile başvurulmuş ise de davalı şirket ile anlaşma sağlanamamış olup bunun üzerine arabuluculuk son tutanağı düzenlenmiştir. Söz konusu arabuluculuk son tutanağının karekodlu ve e-imzalı aslını ekte Sayın Mahkemenize sunuyoruz. Merkezi takip sistemi … sayılı dosyasına yapılan haksız ve mesnetsiz olan borç itirazının iptali gerekmektedir.Huzurdaki itirazın iptali davasına konu takibin dayanağı para alacağı olduğundan somut olayda HMK 6. maddesinde düzenlenen genel yetki kuralı değil TBK 89. Maddesindeki özel yetki kuralını nazara alarak para borçlarında borcun ifa yerinin yetkili olacağı değerlendirmesini yapmak gerekir.Alacaklı olan müvekkil şirketin ödeme zamanındaki yerleşim yeri … Mah. Dr. … Cad. No.. Çağlayan/İSTANBUL olduğundan ötürü, yetkili mahkemeler İstanbul Mahkemeleri’ dir. Dolayısıyla işbu dava yetkili yerde açılmıştır. borçlunun yukarıda sayılan icra takibine itirazı haksız ve hukuki dayanaktan yoksundur.Borçlu/davalı şirket elektrik saati bağlatmış ve aylık fatura tüketim bedellerini ödememiştir. 06.08.2021 tarihli itirazda hiçbir gerekçe göstermeden Müvekkile hiçbir borcunun olmadığı iddiasında bulunarak borca, faize, yetkiye (mts dosyalarında yetkiye itiraz edilmesinin -borca itiraz ile birlikte- bir hükmü yoktur zira borca itiraz da mevcut olduğundan dosya alacaklılar tarafından kabul edilse dahi yetkili olduğu iddia edilen yerlere gönderilememektedir.) ve diğer tüm fer’ilere itiraz etmiştir. Davalı ile Müvekkil arasında aboneliğe ilişkin imzalanmış sözleşme mevcuttur. İşbu sözleşme dilekçemiz ekinde sunulmuştur. (EK-2) Borçlu ilamsız takibe niteliğinden ötürü bir itiraz dilekçesi sunarak alacaklının alacağına kavuşmasını engellemekte ve bu sayede zaman kazanmaya çalışmaktadır. Borçlu tamamen haksız ve kötüniyetli işbu icra takibine itirazıyla kullandığı elektrik borcundan kurtulmaya çalışmakta, bu doğrultuda hukuki hakları kötüniyetli ve haksız yönde kullanmaktadır. Hal böyle iken haksız ve kötüniyetli itirazın hükümden düşürülmesi hukukun ve hakkaniyetin bir gereğidir. Açıklanan tüm nedenler ve toplanacak deliller, borçlunun itirazının yerinde olmadığını gösterecektir. Bu sebeple borçlunun yapmış olduğu itirazının iptali ile takibin devamına, asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile davalının icra inkâr tazminatına, AAÜT 16/2. Maddesinin C bendi uyarınca arabuluculuk avukatlık vekalet ücreti de dahil olmak üzere tüm yargılama gideri ve vekalet ücretine mahkum edilmesi için işbu davanın açılması zarureti hasıl olmuştur.Davalının Merkezi Takip Sistemi 2021/605258 Sayılı Dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaliyle takibin takip talebindeki şartlarla devamına, davalı yanın %20’den aşağı olamamak kaydı ile icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, AAÜT 16/2. Maddesinin C bendi uyarınca arabuluculuk avukatlık vekalet ücreti de dahil olmak üzere tüm yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini…” dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf dava konusu MTS icra takibini her ne kadar Bakırköy Adliyesinde açmışsa da 22.08.2021 tarihinde dava konusu MTS icra takibine karşı sunmuş olduğumuz borca itiraz dilekçemizde de belirttiğimiz üzere müvekkil firmaya ait İTO kayıtları incelendiğinde de görüleceği üzere müvekkil firma “… Cad. … Mah. No:… D:.. Şişli/İSTANBUL” adresinde faaliyet göstermekteyse de davacı/alacaklı taraf haksız ve kötüniyetli olarak icra takibini Bakırköy Adliyesinde başlatmıştır. Müvekkil firma hakkında icra takibinin başlatılabilmesi için yetkili icra müdürlüğü İstanbul İcra Müdürlükleridir. Davacı taraf işbu davayı her ne kadar yetkili mahkemenizde açmışsa da icra takibi yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı için sayın mahkemeniz tarafından işbu davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir. Zira öncelikle dava konusu icra takibinin İstanbul Adliyesinde tekrar açılması ve müvekkil firmaya yeniden icra takibi ve ödeme emri gönderilmesi gerekmektedir.Davacı/alacaklı taraf, dava konusu icra takibinde her ne kadar müvekkil şirketten alacağı olduğunu iddia etmişse de alacağın neyden kaynaklandığına ilişkin müsnet/müspet belgeler ödeme emri ekinde olmadığından (tebliğ zarfında matbu hali ile yazılı olsa bile) iddia edilen alacağın neyden kaynaklandığı tarafımızca anlaşılamadığından, dava konusu icra dosyası ile alakalı olarak, müvekkil şirketin davacı/alacaklı yana bir borcunun olup olmadığını belirleyebilme/tespit edebilme olanağı tarafımıza sunulmuş değildir. Bu nedenle İlamsız takibe itiraz etmek zorunda kaldığımız sayın mahkemeniz tarafından bilinmelidir. Müvekkil firma herhangi manada kötü niyetli olmadığı gibi, ilamsız bir takip ile borcun sebebinin dayanağını gösterir senet veya belgenin müvekkil şirkete gönderilmemiş olması sebebi ile müvekkil şirketin ödemesine cebredilmeye çalışılması karşısında anayasal haklarımızın himayesi için iş bu itirazın yapılması tarafımızca elzem olduğundan mütevellit dava konusu icra takibine davacı/alacaklı tarafın alacağı gösterir evrakları ödeme emri ekinde tarafımıza göndermemesinden dolayı itiraz etmek zorunda kalınmıştır. İİK’nun 58. Ve 60. Maddeleri gereğince takip talebi ve ödeme emrinde takip dayanağı senedin, senet yoksa borcun sebebinin yazılması zorunludur. Halbuki bu gereğe riayet edilmemiştir. Kaldı ki ödeme emrini incelediğimizde asıl alacak adı altında müvekkil şirketten ENERJİ BEDELİ adı altında talep edilen 12.230,57 TL ’nin hangi tespit ve verilere göre hesaplanarak talep edildiği açıklanmamıştır. Ayrıca ödeme emrinde yazılı toplam 13.326,02 TL asıl alacak adı altında talep edilen borç ile ilgili takip alacaklısı tarafından müvekkil şirket temerrüte düşürülmediği için işlemiş gecikmiş gün faizine ve gecikmiş gün faizinin KDV’sine de dava konusu icra takibine sunmuş olduğumuz borca itiraz dilekçemizde de itiraz etmiştik. İşbu itirazımızı yineliyoruz. Yukarıda arz ve izah ettiğimiz gerekçeler doğrultusunda davacı/alacaklı tarafın haksız ve kötüniyetli olduğu ortada olduğundan işbu davanın sayın mahkemeniz tarafından reddi gerekmektedir. Dava konusu icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığı için sayın mahkemeniz tarafından işbu davanın usulden reddine karar verilmesini sayın mahkeme aksi kanaatte ise itirazlarımız doğrultusunda usul ve yasaya aykırı kötü niyetli huzurdaki davanın reddine karar verilmesini ve davacı aleyhinde %20 oranında kötüniyet tazminat hükmedilmesini, Yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesi…”talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; ” Davanın usulden reddine ” kararı verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 17.830,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından istinaf edilen davanın değeri 12.230,57 TL olup, karar tarihinde davacı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacı istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/10/2023