Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/310
KARAR NO: 2023/3114
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2022
NUMARASI: 2021/145 E – 2022/722 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ;davalı tarafça İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyası ile davacı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe girişildiği, ancak davacının davalıya karşı bir borcu bulunmadığı ve bu nedenle davacının icra takibine konu senetten doğan borcunun olmadığın tespiti için iş bu davanın açıldığı; davacı, davalı müteahhit …’dan halen oturmakta olduğu … Mah. … Cad. … Sitesi … blok … nolu taşınmazı satın aldığı, alacaklı davalının iş bu taşınmazı yapan … Tic. Ltd. Şti. firmasının yetkilisi ve sahibi olduğu, davalının satın almış olduğu … Blok … nolu taşınmaza ek bulunan ve projede kapıcı dairesi olarak görülen alan için de davacı ve davalı yanın satım bedeli olarak 50.000,00-TL ye anlaştığı; davacının borcu 50.00,00 TL bedeli ödemek ve davalının borcu ise (site yöneticisi …’den öğrenildiği üzere) krokide kapıcı dairesi olarak geçen bölümün mülkiyeti devretmek olduğu, davalı …’ın davalı yanca senette sahtecilik ve tahrifat olması sebebiyle yapmış olduğu suç duyurusuna ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/25412 Sor. Nolu dosyasında vermiş olduğu ifadesinde “Daire satışından kaynaklanan 50 bin TL alacağım var, Vermedi seneti imzaladık 15 bin TL ödeme yaptı 35 bin ödemesi kaldı.” Şeklinde ifade vererek anılan senetin daire alımına ilişkin düzenlendiğini beyan ettiği, ancak anılan senete baktığımızda senette “nakden” ibaresi mevcut olup davacının davalıdan ödünç para alma gibi bir durumu mümkün olmadığı kendisi de daire alımına istinaden senedin tanzim edildiğini beyan ettiği, ayrıca “Malen” olan işleme karşı da davalı tarafın herhangi bir fatura yahut BA-BS formu mevcut olmayıp davacı yanın beyanlarını desteklemekte olduğu, davacı yanın anılan daireye ilişkin faturalarını dahi sunduğunda 2010 yılından itibaren senete konu dairede davacının barındığını açıkça gösterdiğini, davacının davalıya düzenlenen senede istinaden 2015 tarihine kadar toplam da 37.500,00 TL ödeme yaptığı, ancak davalının iskan alım ve taşınmazın tapuda devir işleminin yapılacağı tarih olarak belirttiği 2015 yılına gelindiğinde halen davalı yanca iskan işlemi tamamlanmadığı ve halen de alınmadığı; takibe dayalı senedin 27/10/2010 tarihinde düzenlendiğini, düzenlenirken karşılıklı güvene dayalı olarak davacı tarafından sadece ad, soyad, TC yazılmış ve imzalandığını, senet üzerinde bulunan diğer bölümlerin ise sonradan davalı yan tarafından doldurulduğu ve zamanaşımı definden faydalanmak için senet tediye tarihini 20/12/2017 olarak yazdığı, senette dayanak davalı yanın borcu edim nakden davacıya verilmemesine rağmen senede “nakden ahzolunmuştur” ibaresi yazıldığı, takibin devamı halinde davacıya hacze gidileceği ve gayrimenkul ve menkullerinin olması halinde satışa gidilme tehlikesi olacağı da hukuki bir gerçek olduğu, bu nedenle davacının mağdur olmaması için İİY.’nın 72/3. maddesi ve HMK nın ilgili hükümleri gereğince Sayın Mahkemenizin nihai kararına kadar teminatsız ihtiyati tedbir kararının verilmesini talep ettiğini, sayın Mahkeme tarafından ihtiyati tedbir için teminat ödemesine karar verildiği zaman davacının ekonomik olarak çıkmaza gireceğini, zaten davacının hali hazırda davalının haksız eylemleri nedeniyle maddi ve manevi zor günler geçirdiğini, alacaklı tarafa karşı davacının borcu olmamasına karşın kötüniyetli olarak takibin devamına ilişkin işlemler yapıldığını, işbu nedenle davacı yanın davalı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiği kanaatinde olduğunu iddia etmiştir. Bu bağlamda arabuluculuk görüşmesi olumsuz sonuçlandığından işbu davanın kabulü ile karşı tarafa borcun bulunmadığı hususun tespiti gerektiğini, öncelikle Sayın Mahkemenin nihai kararına kadar ihtiyati tedbir kararının verilmesini, davanın kabulü ile birlikte alacaklı olan tarafa davacının borçlu olmadığının tespitini, davalının alacaklı olamamasına karşın kötüniyetli olarak devam ettiği icra takibine karşın davacı lehine %20 oranında kötüniyet tazminat ödemesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı yana yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davacı yanın dava dilekçesinde davaya konu senedin dayanağına ilişkin iddiaların hiçbirisi gerçeği yansıtmadığını, iddia olunun hususlar hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, zira kapıcı dairesinin ortak alan olup bireysel mülkiyete konu olamayacağı herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğunu, bu bakımdan davacı yanın iddialarının kabulü mümkün olmadığı, müvekkil davalı tarafından davacı yana satılmış ve devredilmiş bir daire bulunmadığı, davacı yan tarafından satın alınan daire müvekkil davalının ortağı bulunduğu dava dışı … Ltd. Şti’den satın alınmış olduğu, malen yükümlü olan müvekkil değil dava dışı … Ltd. Şti olduğu, bu bakımdan davacı yanın iddiaları gerçekle bağdaşmadığı, davacı yan tarafından gerçekle bağdaşmayan iddialar ile maddi menfaat temin etmek istemektendiği, icra takibine konu senedin davacı yanın müvekkiline olan nakti borcundan kaynaklandığı davacı yan tarafından iddia olunan hususlar yazılı delil ile ispatı gerektiği davacı yanca bir yanda dava konusu bono sebebiyle borçlu olmadığı iddia edilirken bir yandan da borcun 37.500 TL ‘lik kısmının ödendiği, davacı yanın kendi iddiaları ile çeliştiği, uzun bir süre takibe konu borcu ödemeye yanaşmamış ödeme noktasında müvekkili oyaladığı, bu şekilde de haksız menfaat elde etmek istediği, bu bakımdan davacı yanın haksız ve kötüniyetli itirazı sebebiyle alacak miktarının %20 sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesi ve davacı yanın haksız ve kötüniyetli itirazı sebebiyle alacak miktarının %20 sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda; her ne kadar davalı tarafça davacı aleyhine 20/08/2017 tarihli 50.000,00 TL bedelli nakden düzenlenmiş senetten kaynaklı olarak takip başlatılmışsa da; davalı tarafça cevap dilekçesinde ” icra takibine konu senedin davacı yanın davalıya olan nakit borcundan kaynaklandığı” savunmasının da aksine davalının, soruşturma sürecinde Süleymanpaşa Polis Karakolunda vermiş olduğu ifadede dava konusu senedin 2010 yılındaki taşınmaz satışından kaynaklı bakiye bedele ilişkin olduğunun beyan ettiği, böylelikle davalının senedin sebebini değiştirdiği ve senedin taşınmaz satışından kaynaklanan malen düzenlenmiş senet olduğunun kabul edildiği, Silivri Tapu Müdürlüğü’nden gönderilen tapu kaydı ve satış akit tablosu içeriğine göre 2010 yılında taşınmazın davacıya devredildiğinin ve davalı tarafça da satış bedelinin nakden ödendiğinin anlaşıldığı, davalı tarafça satış akit tablosunun aksine satış bedelinin ödenmediğine dair yazılı bir senet yada belge sunulmadığı, bu sebeple davalının daira satışına istinaden verildiğini kabul ve beyan ettiği senede ilişkin her hangi bir alacağının kalmadığı, davalı tarafça dava sürecinde senedin taşınmaz satışından değil de dairede sonradar yapılacak tadilatlara ilişkin olarak senedin tanzim edildiği iddia edilmişse de, yasal cevap süresi içerisinde bu savunmanın ileri sürülmemiş olması nedeniyle bu savunmaya ilişkin olarak araştırma ve değerlendirme yapılmasına yer olmadığı gerekçesiyle ;Davanın KABULÜ ile; davacının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile aleyhine başlatılan takipten kaynaklı olarak davalı tarafa borçlu olmadığının TESPİTİNE, Koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; senedin üzerinde yazılan kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükünün yer değiştireceği, senedi talil edenin , bu savunmasını ispat yükümlülüğü altına gireceği, dava konusu senedin malen düzenlendiğinin davacı tarafça iddia edildiği, 28/09/2022 tarihli beyan dilekçesinde de değindikleri üzere, davada davacı yanın icra takibine konu senedin kapıcı dairesin satışına ilişkin olduğunu iddia ettiğini, bu sebeple davacı yanın iddiasını ispat ile mükellef olduğu, buna rağmen mahkeme’nin senedin sebebinin taraflarınca değiştirildiğini ve senedin taşınmaz satışından kaynaklanan malen düzenlenmiş senet olduğunu davacı yanca hiçbir yazılı delil sunulmadan kabul etmesinin hukuka açık aykırılık oluşturduğu, davacı yanca dava konusu senedin kapıcı dairesi satışına ilişikin düzenlendiği iddia edilmişken mahkemece iddianın dışına çıkılarak senedin iddia olunanın dışındaki daire satışına ilişkin olduğunun kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu, mahkeme gerekçesinde 2010 yılında taşınmazın davacıya devredildiğinin ve davalı tarafça da satış bedelinin nakden ödendiğinin anlaşıldığı, davalı tarafça satış akit tablosunun aksine satış bedelinin ödenmediğine dair yazılı bir senet yada belge sunulmadığını belirttiğini, ancak davalı müvekkili tarafından davacı yana satılmış ve devredilmiş bir daire bulunmadığı, davacı yan tarafından satın alınan dairenin müvekkili davalının ortağı bulunduğu dava dışı … Tic. Ltd. Şti’den satın alındığını, bu bakımdan davacı yanın senedin daire satışından kaynaklandığına yönelik iddialarının gerçekle bağdaşmamakta olup davacının iddia ettiği borcun tarafı ve malen yükümlü olan müvekkili değil dava dışı şirket olduğundan mahkemenin gerekçesinin hatalı olduğu, müvekkili davalının borcun dairenin alım satım bedelinden kaynaklandığına dair bir beyanı bulunamadığı, mahkeme gerekçesinde; dava konusu senedin 2010 yılındaki taşınmaz satışından kaynaklı bakiye bedele ilişkin olduğunun beyan ettiği, böylelikle davalının senedin sebebini değiştirdiği ve senedin taşınmaz satışından kaynaklanan malen düzenlenmiş senet olduğunun kabul edildiğini belirttiği, ancak davalı müvekkilinin “şikayetçi … 2010 yılında benden daire satın aldı. kendisinin bu daireden bana 50.000 tl borcu kaldı. bu borcu ödemedi ben de kendisinden 50.000 tl lik senet aldım…” şeklinde ifade verdiğini, müvekkilinin bu ifadesinin dairenin satış bedeli olarak yorumlanmasının mümkün olmadığı, zira öncelikle daire satışının müvekkili davalı tarafından değil … taahhüt tic. ltd. şti tarafından gerçekleştirildiği, müvekkilinin alacağın satış bedelinden değil daire satımından kaynaklı hukuki ilişki olduğu beyan ettiğini , bu bakımdan mahkemenin gerekçesinin yerinde olmadığı, mahkeme kararın gerekçesinde dava sürecinde senedin taşınmaz satışından değil de dairede sonradan yapılacak tadilatlara ilişkin olarak senedin tanzim edildiği iddia edilmişse de, yasal cevap süresi içerisinde bu savunmanın ileri sürülmemiş olması nedeniyle bu savunmaya ilişkin olarak araştırma ve değerlendirme yapılmadığının belirtildiği, ancak iş bu beyan müvekkil davalı adına değil mahkemece yazılan yazıya istinaden dava dışı …Tic. Ltd. Şti’ne tarafından verilen beyanda yer aldığını , bu bakımdan söz konusu gerekçenin de kabulünün mümkün olmadığı, ayrıca davacı yanın senedin geçerliliği yönünden bir itirazının söz konusu olmadığı, kaldı ki senede ilişkin kısmi ödeme yapıldığının da ihtilaf konusu olmadığı, bu bakımdan davacı yanın iddiasını yazılı deliller ile ispatı gerektiği, davacı yanca iddiasına ispata yarayan herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabul edilerek davacı yanın davalı müvekkiline borçlu olmadığı yönünde karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , menfi tesbit talebine ilişkindir.Davanın dayanağı olan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı … tarafından, borçlu … aleyhine 35.000,00-TL asıl alacak, 11.929,73-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 46.929,73-TL’nin icra takip tarihi olan 24/12/2019 tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %19,5 oranında faiz işletilmek kaydı ile tahsili talebi ile 24/12/2019 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ;takip ve dava konusu senet “malen” kaydı ile düzenlenmiş bir senettir. Davacı tarafça , davacının satın almış olduğu … Blok … nolu taşınmaza ek bulunan ve projede kapıcı dairesi olarak görülen alan için de davacı ve davalı yanın satım bedeli olarak 50.000,00-TL ye anlaştığı,senedin bu sebeple düzenlendiği ve kısmi ödeme yapıldığı ileri sürülmektedir.Davalı taraf ise cevap dilekçesinde ; icra takibine konu senet davacı yanın müvekkiline olan nakti borcundan kaynaklandığını savunmaktadır.Mahkeme ise; cevap dilekçesinin aksine davalının, soruşturma sürecinde Süleymanpaşa Polis Karakolunda vermiş olduğu ifadede dava konusu senedin 2010 yılındaki taşınmaz satışından kaynaklı bakiye bedele ilişkin olduğunun beyan ettiği, böylelikle davalının senedin sebebini değiştirdiği ve senedin taşınmaz satışından kaynaklanan malen düzenlenmiş senet olduğunun kabul edildiği açıklanmıştır.Dava ve takip konusu senetteki imzaya davacı tarafça itiraz edilmemektedir.Senedin açık olarak düzenlenmesi mümkün olup, davacı bu senede mahsuben ödemeler yaptığını beyan etmekle,senedin anlaşımaya aykırı doldurulduğu iddiası bulunmamaktadır.Senetteki “malen” kaydı, teslim edilen mal karşılığı senedin düzenlendiğine karinedir. Bu karinenin aksini, yani malın teslim edilmediğini iddia eden davacıya ispat yükü düşer. Bono, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olmakla, illetten mücerrettir. Bu nedenle bir illete bağlı olması gerekmez ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu ileri süren tarafa aittir. Ancak, senede “malen” veya “nakden” kaydı yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin talili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda kanıt yükümlülüğü yer değiştirir. Senedi talil eden, iddiasını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. (YHGK 17.12.2003 gün 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamı) Burada “malen” kaydı bulunan dava ve takip konusu senedin talil edilip edilmediği,talil edilmiş ise davalının mı yoksa davacının mı senedi talil ettiğinin irdelenmesi gereklidir.Senet malen kaydı içermekte olup,davalı cevap dilekçesinde davacının nakit borcu sebebiyle düzenlendiğini savunmakla ,senedin davalı tarafça talil edildiği anlaşılmaktadır.O halde ispat yükü davalı-alacaklı üzerinde bulunmaktadır.Davalının soruşturma dosyasında karakoldaki ifadesinin ispat yüküne etkisinin değerlendirilmesinde; davalının “şikayetçi … 2010 yılında benden daire satın aldı. kendisinin bu daireden bana 50.000 tl borcu kaldı. bu borcu ödemedi ben de kendisinden 50.000 tl lik senet aldım…” şeklinde ifadesi bulunmaktadır.Taraflar arasında ,davalının hissedarı olan şirketten davacının 2010 yılında daire satın olduğu dosyadaki belgelerden anlaşılmıştır.Bu beyan mahkeme dışı ikrardır.Ancak ,bu beyanın ispat yükünü değiştirmediği değerlendirilmiştir.Davalının ortağı olduğu şirketçe davacıya yapılan daire satışı ile ilgili bir borç kalmadığına göre ,davalının bu sebeple aldığı şahsi senetten dolayı alacaklı olmadığının kabulü ile mahkemece karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Böylece ,mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 2.390,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 597,71 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.793,14 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/10/2023