Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/308 E. 2023/869 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/308
KARAR NO: 2023/869
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2022
NUMARASI: 2022/312 E – 2022/728 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/03/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili şirket bünyesinde … ıd numaralı hesabın sahibi olduğunu, kullanıcının müvekkili şirket bünyesindeki hesabına 29/12/2017 günü saat 13:55:12’de 3.000,00 TL para yatırdığını, ancak davacının sisteminde yaşanan bir sorun nedeniyle söz konusu tutarın kullanıcının hesabına 30.000,00 TL olarak geçtiğini, buna ilişkin ayrıntılı hesap hareketlerinin ve log kayıtlarının dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, davalı haksız olarak uh- desinde bulundurduğu miktarı iade etmediğinden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini,davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20’ den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde;Davacı … adıyla işlem yapan bitcoin ve kriptopara alım satım platformu olup iş sahasının kripto para borsası olarak tanımlandığını, davalı müvekkilinin davacının işletmesini yaptığı platform üzerinden kripto para alım satım işlemi yaptığını, 3.000,00 TL’lik kripto varlık satın aldığırı, satın aldığı kripto varlığın yükseldiğini görünce davacı şirkete satış emri verdiğini, davacı şirketin ise kripto varlığı satıp nakde dönüştürerek davalının hesa- bına aktardığını, davalı karlı bir işlem yaptığını düşünerek borsadan ayrıldığını, davalının hesabına sehven aktarılan bedelin bulunmadığını, kripto para borsasından karla ayrılmanın haksız ve kötü niyetli olarak kabul edilemeyeceğini, Davalının kripto para işlemini mesleki veya ticari kazanç elde etmek saiki ile yapma- dığını, birikimlerini kripto para borsasında değerlendirmek isteyen bireysel tüketici olduğunu, davacı her ne kadar tacir olsa bile davalı ile arasındaki ilişkinin ticari ilişki değil, tüketici işlemi olduğunu, uyuşmazlığın münhasıran Tüketici Mahkemelerinin görev alanına girdiğini, Davacı dava dilekçesinde 29/12/2017 tarihinde davalı hesabına sehven 3.000,00 TL yerine 30.000,00TL aktarıldığı iddiasıyla söz konusu paranın iadesini talep etmiş ise de, işlem bizzat davacı tarafından gerçekleştirilmiş olup işlem tarihi itibariyle sehven yapıldığının bilindiğini, işlem tarihinden itibaren 2 yıllık sürenin geçirildiğini, zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazında bulun- duklarını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: Mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK.nun 114/1-c ve 115/2 mad. uyarınca davanın usulden REDDİNE, HMK.nun 20. mad. uyarınca kararın kesinleş- mesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE gönderilmesine karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Somut olayda davacının tacir, davalının ise davacının işlettiği kripto para borsasında işlem yapan bireysel kullanıcı ve tüketici olduğunu, kripto para işlemini mesleki veya ticari kazanç elde etmek saiki ile yapmadığını, yapılan tacir araştırmasına göre davalının tacir olmadığını uyuş- mazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Dava ticaret mahkemesinde açılmış olup ,yapılan tacir araştırması sonunda davalıınn tacir olmadığı tespit edilmekle ticari nitelik arz etmeyen uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi”nin görevli olduğundan bahisle ,göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden red kararı verilmiştir.Davalı, Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle kararı istinaf etmektedir. Bu aşamada uyuşmazlık mahkemenin görevine ilişkindir. Dava 28/04/2022 tarihinde açılmış olup dava tarihi itibari ile yürürlükte olan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3. maddesine göre “Tüketici”: ticari veya mesleki olma- yan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, “Tüketici İşlemi”: mal veya hizmet piyasa- larında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder. 6502 sayılı Yasanın 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı Tüketici Mahkemesinde görül- mesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin “Tüketici” olması gerekir.6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre ise; bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sa- yılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemeleri’nce görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri ara- sındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olduğundan, ilk derece mahkemesi, istinaf ve temyiz aşamasında re’sen incelenir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Dosya içeriğine göre ;davacı tarafından davalının hesabına sehven gönderilen paranın iadesi talebiyle davalı aleyhine ilamsız icra takibine girişildiği, davalının itirazı üzerine takip durdu- ğundan itirazın iptali talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.Somut olayda uyuşmazlık TTK’da düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Davacı ticaret şirketi, davalı ise gerçek kişi olup yapılan tacir araştırmasından davacının tacir olmadığı anla- şılmaktadır. Buna göre iş bu davada Ticaret Mahkemesi görevli değildir. Dava konusu uyuşmazlık ,davalının yatırım amacıyla gerçekleştirdiği işlemden doğmuş olup 6502 sayılı TKHK ‘na göre davalının “tüketici ” olarak kabulü mümkün değildir. (istanbul BAM 14. HD ‘nin 2022/1881 E., 2022/1487 K. Nolu 14/11/2022 tarihli ilamı) Netice itibariyle, ticari dava niteliği arz etmeyen ve tüketici işleminden kaynaklan- mayan uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme vasfındaki Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/03/2023