Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/3063 E. 2023/3657 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/3063
KARAR NO: 2023/3657
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2023
NUMARASI: 2019/1036 E – 2023/252 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 07/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … ile ticari ilişkilerde bulunduklarını, davalıların murislerinin 2009 senesinde vefat ettiğini, müvekkilinin … … … … Parselde kayıtlı bulunan alışveriş inşaatının projesinin kaba inşaatı ve zemin kazı sisteminin yapımından doğan iş ile ilgili olarak davalıların murisine faturaları teslim ettiklerini, ancak söz konusu borcun mirasçılar tarafından ödenmemesi sonucu Kadıköy … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, borçlulardan … dışındaki borçlular tarafından söz konusu icra takibine itiraz edildiğini, sonrasında 10/09/2012 tarihinde … Kadıköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi 2012/1181 E sayılı dosyası ile usulsüz tebliğ şikayetinde bulunduğunu, davalılardan … faturaların ödendiği iddiasında bulunduğu halde, ödeme belgesi sunulmadığını bildirmek suretiyle takip dosyasında 827.536,95 TL anapara ve takip öncesi işlemiş 770.000,00 TL faiz olmak üzere toplam 1.597.536,95 TL yönünden borçluların itirazının iptaline, bu şekilde takibin devamına, borçlular aleyhine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, dava konusu takibe dayanak belgelerin kapsamı dikkate alındığında, murise ve dolayısıyla yasal mirasçı olan müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını bildirmek suretiyle davanın reddini savunmuştur.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin murislerinin tacir sıfatını taşımadığını bildirmek suretiyle davanın görevli Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, alacağın zaman aşımına uğradığını bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; babası olan müteveffa …’ nun çok dürüst bir tacir olduğunu, tüm alacak ve borçlarını düzenli bir şekilde kayıt altında tuttuğunu, bu haliyle dava konusu alacağın var olup olmadığının netleştirilmesi amacıyla kayıtların incelenmesi gerektiğini, dava neticesi bir alacağın varlığına hükmedilirse bu alacak miktarının 1/3′ den sorumlu tutulması gerektiğini bildirmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme,davacı tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın işlemden kaldırıldığı 28/12/2022 tarihinden itibaren üç aylık yasal süre içinde yenilenmediği gerekçesi ile; “Davanın HMK md.150/5 maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” karar verilmiştir. Kararı davalılardan … vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davanın ortaklığın feshi ve tasfiyesi şeklinde görülmesinin hukuka aykırı olduğunu,mahkemece adi ortaklığın giderilmesine ilişkin gider avansları yatırılmadığından dosyanın işlemden kaldırılmasına ve daha sonra davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın fatura bedelinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik itirazın iptaline ilişkin olduğu,davacının alacağının bulunmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini,davanın reddi gerektiğini,07/10/2020 tarihli duruşmada 01/07/2020 tarihli ara karardan rücu taleplerinin reddine karar verildiğini,bu kararın hatalı olduğunu,24/11/2021 ve 23/02/2022 tarihli celselerde aynı talepleri gereği ara karardan rücu taleplerinin reddedildiği,bunun da usule aykırı olduğu,gerekçeli kararda rücu taleplerinin yazılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin yanlış hukuki nitelendirme yaparak dosyanın adi ortaklığın tasfiyesi hükümlerine göre yürütülmesi şeklindeki kararı yukarıda izah edilen nedenlerle usule ve yasaya aykırı bulunduğundan 11.05.2022 tarihli celsenin 4 no.lu ara kararı ile tasfiye heyeti ücreti avansının yatırılması ve yatırılmaması halinde dosyanın takip edilmediği kabul edilerek işlemden kaldırılacağına dair ara kararınında usule ve yasaya aykırı olduğu, davanın açılmaması sayılmasına dair karar hatalı olup, kararın kaldırılmasını talep ettiklerini, davacı tarafın ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan bilirkişi incelemeleri neticesinde alacağını ispatlayamadığını anladığından davaya devam etmediğini,davalı taraf olarak müvekkilinin davaya devam etmesindeki amaç ise tümüyle haksız şekilde açılan dava nedeniyle kötüniyet tazminatına ve nispi vekalet ücretine karar verilmesini sağlamak olduğunu belirterek açılmamış sayılma kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Dava, adi ortaklıktan kaynaklı alacak talebine ilişkindir.Daha önce Dairemizin 2017/914 E.2018/124 K.sayılı ,26/02/2018 tarihli ilamı ile “Tarafların istinaf başvuruların sonrası öncelikle resen yapılan istinaf incelemesi sonucu, kararı veren mahkemenin görevli olmadığı belirlenmekle, HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılarak, görevli İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesinde görülmesini teminen dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine” karar verilmiştir.İlerleyen aşamalarda yargılamaya görevsizlik kararı ile Asliye Ticaret Mahkemesinde devam edilmiş,adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin işlemlerin yapılmasına yönelik mahkemece ara karar alındığı görülmüştür.Mahkemece 11/05/2022 tarihli duruşmada davacı tarafça davanın takip edilmediği,davalı … vekili ile davalı … vekili tarafından davanın takip edildiğinin beyan edildiği,aynı celse verilen ara kararla;”1-Davanın yargılamasına davalılardan … ile …’ın takiplerine bağlı olarak devam edilmesine,2-Davanın adi ortaklığın tasfiyesine yönelik olması, önceki duruşmalarda alınan ara kararların akibeti, davaya konu adi ortaklığın konusu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek sonuçta serbest muhasebeci mali müşavir, inşaat mühendisi ve hukukçu olmak üzere 3 kişiden oluşturulacak tasfiye kuruluna görev verilmesi gerektiğine,3-Her bir tasfiye memuru için aylık 3.000 TL olmak üzere tasfiye kurulu için toplam 9.000 TL ücret takdirine; nihai sorumlu adi ortaklık mal varlığı olmak üzere ve ileride yargılama giderlerine eklenmek üzere aylık ücretlerin davayı takip eden söz konusu davalılar tarafından avans olarak karşılanması gerektiğine,4-Yukarıdaki karara bağlı olarak ve tasfiye heyetinin göreve başlamasına esas olmak üzere ilk ay ücreti olarak toplam 9.000 TL tasfiye heyeti ücreti avansının gider avansı nitelemesine bağlı olarak davayı takip eden söz konusu davalılar tarafından avans olarak yatırılması için 2 hafta kesin süre verilmesine, aksi halde davanın avansı yatırmayan davalı ve/veya davalılar tarafından takip edilmediği kabul edilerek dosyanın işlemden kaldırılacağına ilişkin kesin süre sonuçlarının davayı takip eden davalılar vekillerine huzuren ihtar edilmiş olduğuna,5-Yukarıdaki karara bağlı olarak birden fazla davalının avans yatırmış olması ihtimalinde yatıranların avanslarının eşit paylı olarak kullanılması da gözetilerek davanın yargılamasına devam edilmesi ihtimalinde gerekirse sonraki aylara ilişkin ücret ödemelerinde kullanılmasına,6-Yukarıdaki karara bağlı olarak süresinde ilk aya ilişkin olup gider avansı olarak nitelenen söz konusu tasfiye kurul ücreti yatırıldığında yerine getirilmek üzere ve tarafların bu konuda anlaşamaması nedeniyle mahkememizce resen serbest muhasebeci mali müşavir … inşaat yüksek mühendisi … ve hukukçu …’den tasfiye kurulu oluşturulmasına ve davet edilip tasfiye kurulu olarak görev verilmesine,7-Tasfiye kurulunun Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2013/25774 Esas ve 2015/1260 Karar sayılı; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/865 Esas, 2019/6316 Karar sayılı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/18191 Esas, 2017/5103 Karar sayılı kararlarında benimsenen adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin yöntem ve kabul edilen esaslar gözetilerek TMK Madde 634 ve devamı maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanarak ortaklığın mal varlığına ilişkin satış ve nakde çevirme işlemlerinin yapılması, mevcut veya mevcut olmayan mal ve unsurların gerekirse mahkememiz aracılığıyla görevlendirilecek bilirkişi marifeti ile değerlerinin tespit edilmesinin sağlanması, ortaklığın sona erdiği tarih itibari ile ortaklığın aktif ve pasifi ile birlikte tüm malvarlığının belirlenerek biraz önce belirtilen sürece vaziyet edilmesi, öncelikle ortaklığın borçlarının ödenmesi; ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payının verilmesi, birşey artarsa kazanç veya zarar belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenlenmesi, ihtimale göre ödenmemiş sermaye payı söz konusu olması halinde bunun tasfiyede gözetilmesi, bütün bunlar yapılırken söz konusu yasal düzenlemelerin ve ön inceleme duruşmasında belirlenmiş olan ortaklık sözleşmesi ile taraflar arasındaki diğer sözleşme hükümlerinin de gözetilmesi suretiyle mümkün olan en kısa sürede tasfiyenin gerçekleştirilmesinin tasfiye kurulu tarafından gözetilmesine,8-Davanın aydınlatılması ve sonuçlandırılması istisnai niteliğine bağlı olarak tasfiye yapılmasına ve tasfiye memuru görevlendirilmesini gerekli kıldığından ve fakat yasal düzenlemede bire bir karşılığı olmadığından tasfiye kurulunun göreve başlayacağı tarihten itibaren ilk raporunu işe vaziyet edilmesi ve ortaklığın mal varlığından gelecek ayların tasfiye kurulu ücretlerinin karşılanma imkan ve ihtimalinin olup olmadığını aydınlatır şekilde 1 ay içinde hazırlayıp sunmaları ve görevin devam etmesi durumunda periyodik olarak yapılan işlemler, tasfiye aşaması ve yapılacak işlemler yönünden 3 ayda bir rapor hazırlayıp dosyaya sunmaları gerektiğine,9-İlk rapor ve devam eden raporlar ibraz edildiğinde davayı takip eden davalı ve/veya davalılar avansı eşit paylı olarak kullanılarak tebliğe çıkarılmasına,10-Tasfiye kurulu ücretlerinin ortaklığın mal varlığından karşılanma imkan ve ihtimali olması halinde gider avansı nitelendirmesi dışında tutularak imkan ve ihtimal sürdüğü sürece ücretlerin buna göre karşılanmasının gözetilmesine; bu imkan ve ihtimalin kalmadığı andan itibaren ise yine gider avansı nitelemesine bağlı olarak ücretlerin davayı takip eden davalı ve/veya davalılar tarafından karşılanması gereğinin gözetilmesine,Bu nedenle duruşmanın ara kararların mahiyeti, araya giren adli tatil ve defter durumu gözetilerek 21/09/2022 günü saat 14:00’a bırakılmasına oy birliği ile” karar verilmiştir.Belirtilen gider avanslarının ihtarlı uyarıya rağmen davayı takip eden davalılarca yatırılmadığı,hatta bu ara karardan rücu talebinde bulunan davalının rücu talebinin mahkemece reddine karar verildiği, 28/12/2022 tarihinde masraf ara kararı yerine getirilmemekle mahkemece 28/12/2022 tarihli celsede;”1-Yukarıda belirtilen sebeplerle ve 11/05/2022 tarihli duruşmada alınan 4 nolu ara kararın usuli etkisine bağlı olarak takip edilmediği kabul edilen bu dava dosyasının HMK md. 150 düzenlemesi çerçevesinde yenileninceye kadar 1. kez işlemden kaldırılmasına,2-Yenilenme ihtimalinde 11/05/2022 tarihli duruşmada alınan 4 nolu ara karara göre avansın yatırılması gereğinin de gözetilmesine” karar verilmiştir.Daha sonra mahkemece dosyanın işlemden kaldırıldığı 28/12/2022 tarihinden itibaren 3 aylık sürede yenilenmediği gerekçesi ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.Mahkemece dosyanın işlemden kaldırılma tarihinden itibaren 3 aylık yasal süre içinde davanın davayı takip eden davalı tarafça yenilenmediği görülmekle,3 ay içinde yenilenmeyen dava hakkında HMK 150.madde kapsamında davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde aykırılık görülmemiştir.Mahkemenin davanın açılmamış sayılması kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalı …’nun istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalı … istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/12/2023