Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2986 E. 2023/3036 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2986
KARAR NO: 2023/3036
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 08/09/2023
NUMARASI: 2023/172 E
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hastanenin Bağcılar /İstanbul adresinde sağlık sektöründe uzun yıllardan beri hizmet veren bölgenin ve İstanbul ilinin en önemli sağlık kuruluşlarından biri olduğunu, müvekkili hastanenin sağlık görevini yürütmek için enerji ihtiyacını davalı … A.Ş üzerinden aldığını, davalı şirket teknik ekipleri tarafından 28/02/2023 tarihli saha kontrolünün yapıldığını ve … numaralı tutanağın tanzim edildiğini, tutulan tutanağa müteakip hukuka, usule ve gerçeğe aykırı olarak müvekkili hastaneye 5.037.309,21 TL tutarlı ve 19.522.636,27 TL tutarlı ceza faturalarının düzenlendiğini, düzenlenen bu faturalara müvekkili hastane tarafından iade faturası düzenlenerek iade edildiğini, hukuka ve gerçeğe aykırı olarak yapılan bu haksız işleme itiraz edildiğini, davalı şirket teknik ekiplerinin sayaçların bulunduğu odaya müvekkili hastanenin hiçbir yetkilisini yanına almayarak görüntü ve kamera çekimini yasaklayarak işlem yaptıklarını, yapılan bu işlemin hukuka ve hayatın gerçekliği ile bağdaşmayan bir işlem olduğunu, müvekkili hastanenin Bakırköy 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/729 E.sayılı dosyası ile konkordato davasının ikame edildiğini, iş bu dava ile müvekkili hakkında 09/09/2021 tarihinden itibaren 3 ay, 01/12/2021 tarihinden itibaren 2 ay süre ile geçici mühlet kararı verildiğini, 28/01/2023 tarihinden itibaren de 1 yıl süre ile kesin mühlet karar verildiğini, Bakırköy 2 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/729 E.sayılı dosyasında verilen karar ile müvekkili hastane aleyhine tüm takip işlemlerinin yapılmasının önlenmesine ve evvelce başlamış takiplerinin durdurulmasına, hastane aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmasının önlenmesine karar verildiğini, davalı şirketin hukuka aykırı bir şekilde haksız kazanç sağlamak amacıyla tahakkuk ettirdiği alacağını tahsil etmek için elektrik kesintisine gitmesi sonucunda ileride telafisi imkansız zararlara neden olacağı, sağlık hizmetlerinin tamamen duracağı, yoğun bakım ve planlanmış veya plan dışı ameliyat ve diğer tıbbı müdahalelerinin yapılmasının imkansız hale geleceği, bunun sonucunda çok ciddi maddi ve manevi zararların oluşacağı ihtimalinin çok yüksek olması , hukuka aykırı bir şekilde haksız kazanç sağlamak amacıyla tahakkuk ettirilen faturaların ödeme ve ödenmeme şartı karşılığındaki elektrik kesintisi yapılmasının teminatsız olarak tedbiren durdurulmasını ve söz konusu faturalardan kaynaklı icra takibinin tedbiren durdurulmasını talep ettiklerini bildirerek; Davalı … A.Ş. Tarafından hukuka aykırı bir şekilde tanzim ettiği 28/02/2023 tarih … numaralı tutanağın hukuka aykırı olduğunun tespiti ile iptaline, yine davalı kurumca haksız kazanç elde etmek maksatlı ile müvekkil şirkete düzenlediği , 5.037.309,21TL tutarlı, … fatura numaralı ve 19.522.636,27TL tutarlı, … fatura numaralı ceza faturalarını ödenmesinin, ödenmediği taktirde enerji akışının kesileceği ihtarının ve söz konusu faturalardan kaynaklı icra takibinin tedbiren durdurulmasına, yargılamanın sonunda bu faturaların iptali ile borçlu olmadığımızın tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 1-İlk Derece Mahkemesi tarafından 10.03.2023 tarihli oy çokluğu ile “Davalı tarafından davacının işletmesinde kaçak elektrik kullanıldığına ilişkin tutanak tutularak 28/02/2023 tarihli 5.037.309, 21 TL tutarlı ve 19.522.636,27 TL tutarlı fatura düzenlendiği, elektriğin davacının işletmesi için olmazsa olmaz koşul olduğu, kesintinin, davacının ticari işletme faaliyetinin durmasına sebep olabileceği, bu durumun ağır ekonomik kayıba sebebiyet vereceği, tarafların karşılıklı menfaatleri esas alındığında yargılama süresince çekişme konusu elektriğin kesilmesinin davacı aleyhine ağır zararlar doğuracağı, davanın sonuna kadar, en azından dava konusu miktarla sınırlı olmak üzere davacının işletmesinde elektrik kesintisinin önüne geçmek gerektiği anlaşıldığından; davacının bu yöne ilişkin tedbir talebinin kabulü ile, 28/02/2023 tarihli 5.037.309, 21 TL tutarlı ve 19.522.636,27 TL tutarlı iki faturadan dolayı %15 teminat mukabilinde tedbiren dava sonuna kadar elektriğin kesilmesinin durdurulmasına, elektrik kesilmiş ise yeniden davalı şirket tarafından davacıya ait işletmeye enerji verilmesine, HMK.nun 389 maddesi kapsamında oy birliği ile karar vermek gerekmiştir. Sunulanlar kapsamında konkordato davasındaki takip yapılmaması tedbirinin henüz takip olmadığından bir etkisinin olmayacağı, kaldı ki takip yapılırsa ve konkordato davasında tedbir kararı devam ediyorsa bu hususun ileride şikayet konusu olacağı anlaşıldığından resmi nitelikteki kaçak elektrik tutanağı konusunda faturaların icra takibine konu yapılmasının tedbiren durdurulması isteminin reddine oy çokluğu ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur ” gerekçeleriyle 1-Davacı vekilinin elektrik enerjisinin kesilmesinin durdurulması yönündeki tedbir talebinin HMK 389-390 maddesi uyarınca kabulüne, %15 oranında teminat karşılığı olan 3.683.991,82 TL nakit teminat veya (kesin ve süresiz teminat mektubu) davacı tarafından yatırılması durumunda tedbiren dava sonuna kadar davacıya ait işyerinde elektriğin kesilmesinin durdurulmasına, elektrik kesilmiş ise yeniden davacıya ait işyerine davalı şirket tarafından enerji verilmesine oy birliği ile karar vermek gerekmiştir. 2-Dava konusu edilen faturaların icra takibine konulmasının durdurulması yönündeki tedbir talebinin oy çokluğu ile reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalının itirazı üzerine duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda, “Davacı vekilinin elektrik enerjisinin kesilmesinin tedbiren durdurulması yönündeki talebi, HMK 389 ve 390 maddeleri uyarınca değerlendirilmiştir. Muteriz … Şirketi tarafından davacının işletmesinde kaçak elektrik kullanıldığına ilişkin tutanak tutularak 28/02/2023 tarihli 5.037.309, 21 TL tutarlı ve 19.522.636,27 TL tutarlı fatura düzenlendiği, elektriğin davacının işletmesi için olmazsa olmaz koşul olduğu, kesintinin, davacının ticari işletme faaliyetinin durmasına sebep olabileceği, bu durumun ağır ekonomik kayıba sebebiyet vereceği, tarafların karşılıklı menfaatleri esas alındığında yargılama süresince çekişme konusu elektriğin kesilmesinin davacı aleyhine ağır zararlar doğuracağı, davanın sonuna kadar, en azından dava konusu miktarla sınırlı olmak üzere davacının işletmesinde elektrik kesintisinin önüne geçmek gerektiği” gerekçeleriyle itirazın reddine karar verilmiştir. 2- İlk Derece Mahkemesi tarafından 07/08/2023 tarihli kararla, davacının tedbir kararının değişen şartlar nedeniyle gözden geçirilerek cebri icra takip yasağını da kapsar şekilde takdir edilmesini ve bu hususta ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebi; “..Eldeki dava menfi tespit davası olup, menfi tespit davalarında uygulanacak tedbir İİK’nun 72. maddesinde sayılmıştır. Davalı tarafından dava konusu faturalara dayalı olarak 01/08/2023 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyası ile davacı aleyhine ilamsız icra takibine başlandığı, borçlular tarafından 04/08/2023 tarihinde yapılan itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla icra takibi durduğundan, davacının icra takibinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebi yönünden hukuki yararı bulunmamaktadır. İhtiyati tedbir talep eden davacının talebi “cebri icra yasağı ” verilmesi istemine ilişkin olup İİK’nun 72. maddesinde bu yönde bir tedbir şekli düzenlenmediğinden ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçesiyle davacı yanın ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. 3-Bilahare davacı vekili; … A.Ş talebi üzerine İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/269 D. İş sayılı 2023/272 Karar Numaralı 02/08/2023 tarihli İhtiyati haciz kararı verildiğini, kaçak elektrik iddiası ile haksız kazanç oluşturma maksatlı yaptığı bu eylemin yargılamayı gerektirecek, her türlü şüpheden uzak, alanında uzman teknik ekiplerce yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu verilecek bir karar olduğunu, verilen kararın denetime açık, hukuken geçerli olması alacağın ispatının tek karinesi olduğunu aksi taktirde haksız ve mesnetsiz düzenlenen her fatura, bir alacak konusunu oluşturduğu şekli ile verilen ihtiyati haciz kararı ile sınırsız sınırsız mağduriyetlere sebep olacağını ileri sürerek ihtiyati haciz kararına itiraz etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda 07/09/2023 tarihli kararla ” Somut olayda, ihtiyati haciz talep eden haklılığını ispat noktasında tek taraflı olarak düzenlediği, tutanağa dayalı fatura, fotoğraf, video kaydı ve Bakırköy C.Başsavcılığınca aldırılan bilirkişi raporuna dayanmış ise de; Bakırköy C.Başsavcılığının 2023/59743 soruşturma sayılı dosyasında bulunan bilirkişi raporu kaçak tespit tutanağı ile dosyaya sunulan CD’nin bilirkişi tarafından izlenerek oluşturulduğu, başkaca bir delile dayanılmadığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın haksız fiil niteliğindeki kaçak elektrik kullanımından kaynaklandığı, ihtiyati haciz talep edenin tek taraflı olarak düzenlediği tutanağa dayalı faturalar, dosyaya sunulan video kaydı ve sadece bu video kaydı ile faturalara dayalı olarak başkaca bir araştırma yapılmaksızın düzenlenen bilirkişi raporunun İİK.nun 258.maddesindeki yaklaşık ispat koşullarını sağlamadığı anlaşıldığından ihtiyati hacze itirazın kabulüne karar vermek gerekmiştir. HMK 392/2 maddesinde; Asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine teminatın iade edileceği düzenleme konusu yapılmıştır.Asıl davaya ilişkin hüküm verilmediğinden ihtiyati haciz kararının kaldırılması tarihinden itibaren henüz 1 aylık süre geçmediğinden teminatın iadesine karar verilemeyeceğinden, bu aşamada koşulları bulunmayan teminata ihtiyati tedbir konulması talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleriyle 1-İtirazın kabulüne, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/269 D. İş Esas 2023/272 D. İş karar sayılı 02/08/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, Teminata tedbir konulması talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili teminata ihtiyati tedbir uygulanması talebinin reddine ilişkin 07.09.2023 tarihli karara istinaf başvurusunda özetle; davalı … A.Ş. tarafından uygulanan ihtiyati haciz uygulamasının müvekkili hastaneyi maddi ve manevi anlamda zarara uğrattığını, kararın verilmesi sırasında davalı … A.Ş. tarafından yatırılan teminat hakkında ileride alacaklıya karşı açacakları tazminat davasına esas olmak üzere, davacı ihtiyati haciz izteyen tarafından yatırılan teminat üzerine ihtiyati tedbir konulması talebimizin reddine dair verilen kararın kaldırılarak, mahkemenizce tedbir konulması talebimizin kabulü yönünde karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Davalı … vekili ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin karara karşı yaptığı istinaf başvurusunda özetle; davacının kaçak elektrik kullanımının, kaçak elektrik tutanakları ve video kayıtları ile sabit olduğunu, davanın esası yönünden haklılıklarının tam olarak ispat edildiğini, ihtiyati hacze konu olan alacağın, kesin delil niteliğindeki kaçak tutanağına, kaçak tutanağına ek olarak video kaydına ve yetkililer tarafından kesin delil niteliğindeki tutanağa binaen düzenlendiğini ve vadesinde ödenmeyen faturalara dayandığını, alacağın Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinden doğmakta olup kamu alacağı hükmünde olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, kaçak tahakkukuna dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.İstanbul 18 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/269 D.iş, 2023/272 Karar sayılı 02/08/2023 tarihli ilamı ile; İİK 258 ve 259/1 maddeleri uyarınca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyasındaki takibin henüz kesinleşmemesi, Cumhuriyet Savcılığı soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak 13.761.215,92 TL’nin %15’i oranında teminat mukabilinde ihtiyati hacze itiraz eden … A.Ş., … aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiği görülmüştür. İstinafa gelen uyuşmazlık, kaçak tutanağı nedeniyle tahakkuk eden borç için ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarındadır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Yaklaşık ispat konusunda, ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 204. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; “İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar.” Özel hukuk tüzel kişisi olan şirkette hizmet akdiyle çalışan görevliler tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanaklarının, 6100 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan belgelerden olmadığı tartışmasızdır. Eş söyleyişle, kaçak elektrik tutanağı, aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden değildir ( Y.3.HD 2021/4894 E., 2021/10580 K.; 2022/8164 E-2023/954 sayılı ilamları da aynı yöndedir.). Somut olayda, özel hukuk tüzel kişisi olan davalı şirket tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağı ve bu tutanağa dayalı tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle alacağın muaccel olduğu ileri sürülmekle birlikte mevcut deliller, kaçak kullanım ve faturalardaki bedel yönünden talep edenin iddiaları yönünden yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu haliyle, mahkemece ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.Davacının teminata tedbir konulması talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; Teminatın iadesine ilişkin düzenleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 392. maddesinin 2. fıkrasında yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre, teminat, asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması üzerine iade edilir.Teminatın iadesi için bir aylık sürenin başlangıcı bakımından iki ayrı durum birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmiştir. Buna göre, birinci durumda, ihtiyati tedbir üzerine asıl uyuşmazlık hakkında dava açılmış olması hâlinde, bu davada verilen hükmün kesinleşmesi ile bir aylık süre başlayacaktır. İkinci durumda ise, ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kalkması hâlinde, bir aylık süre tedbirin kalkması ile başlayacaktır.HMK’nin 392. maddesinde yer alan dava, aynı Kanunun 399. maddesinde düzenlenen tazminat davasıdır. Bu düzenlemeye göre, tedbir talep eden tarafın bu talebinde haksız olduğu anlaşılırsa bu tedbirden zarar görenler, talepte bulunana karşı tazminat davası açabilirler. 399. maddenin 3. fıkrasında, tazminat davası açma hakkının, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Buna karşılık, talepte bulunanın mağdur edilmemesi bakımından teminatın iadesi, haksız tedbir nedeniyle tazminat davasının zamanaşımı süresine değil, bir aylık daha kısa bir süreye bağlanmıştır. Şayet bu süre içerisinde 399. maddeye göre tazminat davası açılmaması hâlinde, teminatın iadesine karar verilecektir.Bu düzenlemeler dikkate alındığında, karar tarihi itibariyle maddede yer alan sürelerin dolmadığı, davacı tarafça tazminat davası açıldığına ilişkin bilgi/belge de sunulmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin değerlendirmesi bakımından usul yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,Davalıdan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/10/2023