Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/294 E. 2023/324 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/294
KARAR NO: 2023/324
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 21/11/2022
NUMARASI: 2022/773 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 02/02/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; taraflar arasında gelinen aşama dikkate alındığında taraflar arasında güven ilişkisinin bulunmaması, davalı şirket tarafından iş bu davaya konu edilen adi ortaklığın tasfiyesine yönelik davacı talep ve haklarına zarar verilebileceğini ve tasfiyenin önüne geçmek amacıyla kötü niyetli ve adi ortaklığa zarar verici iş ve işlemler yapabileceğini, bu iş ve işlemlerin yapılması halinde davacının hakkını elde etme imkanının kalmayacağını ve telafisi mümkün olmayan zararlara ve olaylara neden olunacağını, bu nedenler ve HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca yasal koşullar oluştuğundan öncelikle teminat alınmaksızın, mahkeme aksi kanaate ise uygun bir teminat karşılığında; davalı şirketin devri/tasfiyesi veya ortaklık yapısının değiştirilmesinin önlenmesi amacıyla davalı şirketin dava sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bu hususta Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılmasını, aynı zamanda davalı şirketin dava konusu adi ortaklığın mal varlığını azaltıcı veya ortadan kaldırıcı iş ve işlemleri yapmaması, tasfiyenin yasal koşullara uygun ve sağlıklı yapılması, tasfiye bilançosunun çıkarılması ve yargılama süreci boyunca şirket gelir ve mallarının 3.kişilere devir ve temlikinin ya da yine şirket gelir ve mallarının kaçırılması durumlarına istinaden tasfiye memuru atanıncaya kadar tedbiren adi ortaklığa ivedi olarak onay veya denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, davacı ile davalı arasında akdedildiği ileri sürülen ve adi ortaklık sözleşmesi olarak nitelendirilen İşyeri Prim Uygulama Esaslarına İlişkin Sözleşmesinin adi ortaklık sözleşmesi olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceğinin ancak yapılacak yargılamadan sonra tespit edilebileceği, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu sağlanmadığından adi ortaklığa onay ve denetim kayyımı atanması ve davalı şirketin hisselerine tedbir konulması yada davalı şerhinin düşülmesi istemlerinin kabul edilemeyeceği gerekçesi ile; “İhtiyati tedbir talebinin reddine” dair istinafı kabil olmak üzere 21/11/2022 tarihinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin belirli hale getirilmesi maksadıyla İşyeri Prim Uygulama ve Esaslarına İlişkin Sözleşme başlıklı bir sözleşme akdedildiğini,. bu sözleşme ile davacıya davalı … turizm A.Ş’nin adi ortağı olarak davranıldığı ve tarafların arasında kararlaştırılan ödenmesi gereken %50 kar payının ödenmesinin taahhüt edildiği, 2022 yılı haziran ayına kadar da davacıya bu kar payı ödemesi yapıldığını. hatta son ödemenin davacının yönetim kurulu başkanlığından alınmasından sonra yapıldığını,buna dair dekontların sunulduğunu,taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi bulunduğunu, taraflar arasında güven ilişkisinin bulunmadığını,bu nedenle HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca yasal koşullar oluştuğundan öncelikle teminat alınmaksızın Sayın Mahkemeniz aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında; davalı şirketin devri/tasfiyesi veya ortaklık yapısının değiştirilmesinin önlenmesi amacıyla davalı şirketin dava sonuçlanıncaya kadar 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve bu hususta Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, aynı zamanda davalı şirketin dava konusu adi ortaklığın mal varlığını azaltıcı veya ortadan kaldırıcı iş ve işlemleri yapmaması, tasfiyenin yasal koşullara uygun ve sağlıklı yapılması, tasfiye bilançosunun çıkarılması ve yargılama süreci boyunca şirket gelir ve mallarının 3.kişilere devir ve temlikinin ya da yine şirket gelir ve mallarının kaçırılması durumlarına istinaden tasfiye memuru atanıncaya kadar tedbiren adi ortaklığa ivedi olarak onay veya denetim kayyımı atanması ile şirket hisselerine davalıdır şerhi konulmasına karar verilmesi gerektiğini,bu talebin reddine karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu beyanla buna dair ret kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava adi ortalığın feshi ve tasfiyesine yöneliktir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ” Ortaklığın Yönetimi” başlıklı 625.maddesinde; ” Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir. Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını engelleyebilir. Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için, bütün ortakların oybirliği gereklidir. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici ortaklardan her biri yetkilidir” ” Yönetim Yetkisinin Kaldırılması ve Sınırlanması” başlıklı 629.maddede ise; ” Ortaklık sözleşmesiyle ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi, haklı bir sebep olmaksızın, diğer ortaklarca kaldırılamaz ve sınırlanamaz. Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı bir sebep varsa, diğer ortaklardan her biri yönetim yetkisini kaldırabilir.Haklı sebepler, özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi durumlarında vardır.” denilmektedir. Diğer yandan HMK’nun “İhtiyati Tedbirin Şartları” başlıklı 389.maddesinde, ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmüne yer verilmektedir. Davacı adi ortaklığın tasfiyesi talebinde bulunduğuna göre ortaklık mal varlığının korunması ve davacının haklarının korunması açısından ihtiyati tedbir kararının verilmesi mümkündür. Ancak davacının tedbir talebinin kabulü “yaklaşık ispat koşulu”nun yerine getirilmesine bağlıdır.Buna ilişkin dava konusu adi ortaklığın varlığının tespitinin somut olayda yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada ihtiyati tedbir ve buna ilişkin tüm talepler yönünden yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğinin kabul edilemeyeceği açıktır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/02/2023