Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2865 E. 2023/3140 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2865
KARAR NO: 2023/3140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/05/2023
NUMARASI: 2020/32 E – 2023/420 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında mevcut abonelik sözleşmesinin tesisinden öncesi döneme dayalı dava dışı tasfiye halinde … San. Tic. A.Ş’nin davacıların abonelik öncesi borçlarından dolayı davacıların sorumlu sayılarak elektriklerin kesilmesi nedeniyle davacıların bir müddet jeneratör bağlatarak elektrik kullanmaları nedeniyle uğranılan maddi zararların ve başkaları ile iş yapılamaması nedeniyle uğranılan zarar ve bu döneme ait itibar kaybı ile oluşan manevi zararlarının bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminat istemli iş bu davayı ikame etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … ile müvekkili şirket arasında … hesap no ile abonelik sözleşmesi akdedildiğini, ancak davacı şirketin dava dışı dağıtım şirketi … tarafından faturasının ödenmemiş olması nedeniyle elektriğin kesildiğini, müvekkili tarafından herhangi bir kesme iş emri oluşturulmadığını, davacı şirketin dava dışı …’a borcunun bulunması nedeniyle … tarafından enerji hizmeti verilemediğini, enerji temini yapılacak kullanıcının dağıtım şirketine karşı yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasının zorunluluk olduğunu, davacı şirket ile dava dışı müvekkili şirkete borçlu şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, davacı şirketler ve dava dışı müvekkili şirketin borçlusu olan … Tic. Ltd. Şti. Hatta elektrik aboneliği alan … San Tic Ltd.Şti.’nin aynı adreste, aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, şirketlerin ortakları ve yetkilileri aynı kişiler veya aynı soyada sahip aynı ailenin üyeleri olduğunu, dağıtım şirketince tutulan kaçak tutanağı tarihinde davacı şirketlerin de aynı adreste olduklarını, 4 ayrı şirket ile çalışılmakta olduğunu, zararların bir şirketin hanesine, karların diğer şirketlerin hanesine yazıldığını, müvekkili şirketin perakende satış şirketi olduğunu ve sözleşme yapmaya veya dağıtım şirketi gibi elektrik vermeye mecbur tutulamayacağını ileri sürerek davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” Davacılar ile davalı arasındaki ilişki sadece abonelik tesisi üzerine olup salt abonelik hizmetinin kurulması davalının somut olay yönünden sorumluluğu için yeterli değildir. Yapılan tetkik ve incelemede; Davacı … ile davalı şirket arasında … hesap no ile abonelik sözleşmesi akdedilmiş ancak ihbar olunan dağıtım şirketi … tarafından faturasının ödenmemiş olması nedeniyle … tarafından elektriği kesilmiştir. Davalı şirket tarafından herhangi bir kesme iş emri oluşturulmamış, davacı şirketin dava dışı ihbar olunan …’ a borcunun bulunması nedeniyle … tarafından enerji hizmeti verilememektedir. Davalı şirket perakende satış şirketi olup somut olay yönünden davalı şirketin elektrik kesme yönünde bir faaliyetinin bulunmaması yanında somut olayda davacının bahse konu ettiği eylemleri ihbar olunan şirket tarafından yapıldığı bu hususun davacı tarafça sunulu belgeler ile de sabit olduğu gibi mahkememize … tarafından gönderilen 21/02/2022 tarihli yazı cevabı ile de varit olup ayrıca ihbar olunan şirket mahkememize sunduğu beyan dilekçesi ile de olayın muhatabının kendisi olduğunu zımnen ifade etmiş, kesme eyleminin neden husule geldiğini esasa dair beyanlar sunmak suretiyle ifade etmiştir. Bu durumda davalı perakende şirketinin somut olay yönünden sorumluluğu olmayıp, olayın muhatabı durumunda değildir. Bu durumda davalıya husumet tevcihi hatalı olup, sorumluluk ihbar olunan üzerindedir. Ancak ihbar olunanın taraf sıfatının bulunmaması hasebiyle hakkında olumlu yahut olumsuz hüküm kurulamayacağı…” gerekçeleriyle açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekil istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; somut olayda mahkeme gerekçeli kararında da belirtildiği gibi Davacı … San.Tic.A.Ş. ile davalı … Satış A.Ş. arasında elektrik enerjisi satışına ilişkin abonelik sözleşmesi imzalandığı, davalı şirketin elektrik kesme yönünde bir faaliyetinin bulunmaması yanında davacının bahse konu ettiği eylemlerin ihbar olunan şirket tarafından yapıldığının tartışmasız olduğunu, olayda salt davacının bahse konu ettiği zarar verici eylemlerin ihbar olunan şirket tarafından yapılmış olmasının, abonman sözleşmesinin tarafı davalı şirketin sorumluluğunu ortadan kaldırıp kaldırmayacağı sorununun çözülmesi gerektiğini, Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş kararlarında açıklandığı gibi; Davacı abonenin, abonelik sözleşmesini imzalayan davalı şirketin bölünme sözleşmesi imzaladıktan sonra abonelikten doğan hak ve alacaklarının hangi şirkette kaldığını takip etme gibi bir yükümlülüğü olamayacağı gibi davalı şirketin davacı abone bakımından tedarikçi sıfatı ile de sorumluluğu devam ettiğinden dava tarihi itibariyle bu davada taraf sıfatı bulunduğunu, bölünme sözleşmesinin iç ilişkiyi ilgilendireceğini, davalının davacı ile yaptığı abone sözleşmesinin tarafı olarak akdi sorumluluğunun bölünme sözleşmesi ile ortadan kalkmayacağını, davalı şirket ile ihbar olunan şirket adreslerinin aynı olduğunu, kararın gerekçesiz olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik uygulaması göz önüne alınarak ihbar edilen şirket hakkında istinafa konu bu dava ile birleştirilmek üzere dava açması için davacıya süre verilmesi ile sorun çözülebilecek iken davanın bu nedenle reddedilmesi hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Dava, davalı şirket tarafından dava dışı şirketin borçları sebep gösterilerek elektriklerin kesilmesi nedeniyle davacıların bir müddet jeneratör bağlatarak elektrik kullanmaları nedeniyle uğranılan maddi zararların ve başkaları ile iş yapılamaması nedeniyle uğranılan zarar ve bu döneme ait itibar kaybı ile oluşan manevi zararlarının tazmini istemine ilişkindir. İstinafa konu uyuşmazlık; davacının davaya konu alacağı nedeniyle ünvanı belirtilen davalı şirketin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Sıfat, davanın tarafı ile dava konusu hak arasında “hak ilişkisine dayalı bağ” dır. Taraf ve dava ehliyeti; davanın tarafları ile ilgili olduğu halde, sıfat, dava konusu hakka ilişkindir. Uygulamada sıfat yerine genel olarak “husumet”, davacı bakımından “aktif husumet ehliyeti” davalı bakımından “pasif husumet ehliyeti” tabirleri kullanılmaktadır. Somut olayda, elektrik kesme işleminin dava dışı … tarafından yapıldığı, … tarafından sunulan dilekçeye ekli kaçak tutanağının davacılarla aralarında organik bağ olduğu ileri sürülen dava dışı şirket hakkında düzenlendiği anlaşılmaktadır.Buna göre, davacı şirketlerin elektriğinin kesilmesi nedeniyle husumetin dava dışı şirkete yöneltilmesi gerektiği, davanın başında sunulan belgelerde de elektriği kesen şirketin dava dışı şirket olduğunun açık ve davacı tarafça belirlenebilir olduğu gözetildiğinde yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve esas yönden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacıların istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/10/2023