Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/283 E. 2023/575 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/283
KARAR NO: 2023/575
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2022
NUMARASI: 2021/365 E – 2022/898 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; şirkete ait basımevinde 17/04/2016 tarihinde yangın meydana geldiğini, yangın sonrası sigorta şirketi tarafından yaptırılan ekspertiz incelemesi sonucunda yangın nedeniyle işyerinde meydana gelen zararın 860.074 TL olduğunun tespit edildiğini, bu rakamın 299.492,45 TL’sinin sigorta şirketi tarafından 06/06/2016 tarihinde ödendiğini, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuru sonucunda yapılan tahkim yargılamasında kurulan hüküm doğrultusunda ana para miktarı olan 129.632,32 TL’sinin de 04/01/2017 tarihinde sigorta şirketi tarafından ödendiğini ve bakiye 430.948,98 TL’lik zararın davacı uhdesinde kaldığını, yangın işyerinde bulunan ve Pazar günü olduğu için faal halde bulunmayan … marka baskı makinası motoruna elektrik enerjisi taşıyan kablonun pano çıkışında, zeminden geçen kısmında iki noktada ark meydana gelmesiyle başladığını ve makine bünyesinde bulunan yağın tutuşmasıyla büyüyerek makinanın tamamen yanmasına ve işyerinin yangın nedeniyle zarara uğramasına neden olduğunu, yangın uzmanı tarafından yapılan incelemelerde makinayı besleyen elektrik panosunda herhangi bir kısa devre görülmediğini, makinanın harici yanmaya maruz kaldığını, elektrik panosunda baskı makinası alt motoruna giden elektrik kablosunda hasar meydana geldiğinin tespit edildiğini, aynı gün bina dışında toprak altı kabloda çalışma yapıldığını, arıza ile yangının fark edilmesi arasında 20 dakikalık bir zaman dilimi olduğu ve yangının … arızası ile eş zamanlı başladığını, yangının tali elektrik panosundan çıkan … marka baskı makinası motoruna elektrik enerjisi taşıyan kablonun pano çıkışında zeminden geçen kısımda 2 noktada kısa devre meydana gelmesi ile başladığını, yangına neden olan elektrik arkının … yer altı hattında 17/04/2016 tarihinde oluşan arıza kısa devre sonucu aşırı akım gelmesi sonucunda tetiklenmesi ile meydana gelmiş olacağının yangın uzmanı bilirkişi … tarafından rapor altına alındığını, davacının başvurusu üzerine Elektrik Mühendisleri Odası tarafından görevlendirilen bilirkişi … tarafından yapılan incelemelerde davalının sorumluluğunda olan dağıtım transformatörü ile davacı binası arasına döşenmiş kabloların 3×120+70 kablo zırhlı yer altı kablosu olmayıp, NNY kablo olduğu ve davalı sorumluluğunda olan kofralar ve dağıtım panosunun mühürsüz olduğunu, bu durumun iş sağlığı ve güvenliği açısından tehlike arz ettiğinin tespit edildiğini, 17/04/2016 günü oluşan elektrik arızasını … onarım ekibi arızalı kabloyu bulmak için asfaltı kazdığını, kabloda arıza bulamadığını, sisteme elektrik verildiğini, arklar ve patlamalar olduğunu ve 3-4 m ilerisi tekrar kazılarak kablo arızasını tespit ederek onardıklarını, davalının sorumluluğunda olan yer altı enerji kablosunun standartlara uygun olmadığını ve kablo tranşesinin standartlara uygunsuzluğundan dolayı arızalandığını, yer altı kablosunun işletme toprağı ucu transformatör ile bağlantısının kopması ve yer altı kablosunun işletme tarafı fazlardan biri ile kısa devre olması nedeniyle yangına sebebiyet verdiği tespit edilerek raporlandığını, davalıya 20/04/2016 tarih ve … sayılı dilekçe ile başvuru yapıldığını, ancak davalı tarafından sorumsuz oldukları iddiasıyla taleplerinin reddedildiğini, meydana gelen yangın nedeniyle oluşan zararın şimdilik 430.948,98 TL’sinin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu olayda sorumluluk kabul etmediklerini, davacının iddia ettiği elektrik dağıtım sisteminin … A.Ş.’ye ait olduğunu, davalı şirketin perakende satış şirketi olduğunu ve dağıtım hatlarından sorumlu olmadığını, bu nedenle husumet itirazında bulunduklarını, dava dilekçesinde anlatılan olay bakımından gıyaplarında alınan raporları kabul etmediklerini, davacının sigortalama dışında teknik olarak yangına yönelik ne tür önlemler aldığının açıklanmadığını, davalı şirketin olayda husumet ehliyetinin olmadığını ve zarar miktarını kabul etmediklerini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İhbar Olunan … A.Ş. Vekili dilekçesinde; davaya konu olayda meydana gelen hasarın, müvekkili şirketin dağıtım faaliyetinden kaynaklanmadığını, elektrik enerjisinde herhangi bir sorun olmadığının ilgili birimlerce tespit edildiğini, bu durumda tüm binadaki ve sokaktaki abonelerin etkilenmesi gerektiğini, ayrıca bilirkişi raporunda da yangının işyerinde bulunan … marka baskı makinasının motoruna enerji temin eden kablonun pano çıkışında zeminden geçen kısmında iki noktada ark meydana geldiğini ve bu beyanda makine bünyesinde bulunan yağın tutuşmasına neden olduğunun belirtildiğini, bilirkişi raporunda belirtilen yanan kablonun müvekkili şirkete ait olmayan iç tesisata ait olan kablo olduğunu, söz konusu yangının iç tesisatta başladığının açıkça belirtildiğini, yangının çıkmasına neden olan kabloların, yapı bağlantı kutusu ve sayaç sonrası olması nedeniyle, müvekkili şirketin dağıtım faaliyeti kapsamı dışında olduğunu, ilgili kabloların koruma sistemleri tesisi ve işletilmesinin davacı tarafın sorumluluğunda olduğunu, müvekkili şirketin davada taraf gösterilmediğini, davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 3., 9., 10., Elektrik Piyasası Dağıtma Yönetmeliğinin 10.maddesi, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliğinin 3.maddesindeki düzenlemeler göz önüne alındığında açılan davanın tarafının elektriğin tüketicilere satışını yapan şirket olan davacı şirket olmadığını açıkça gösterdiğini, müvekkili şirket yönünden de iletim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden alçak gerilim seviyesine bağlı tüketicilerin yapı giriş noktalarına kadar bina giriş ve sayaç arası hariç elektrik dağıtımdan sorumlu olması nedeniyle davaya konu olayın iç tesisattan kaynaklandığına ilişkin tespitler karşısında müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, Elektrik Piyasası Dağıtım Yönetmeliğinin 21.maddesi, kapsamında, davalı … A.Ş’nin tedarik şirketi olduğu, bakım ve onarımdan sorumlu olmadığı, bakım, onarım ve arızanın giderilmesinin ihbar olunan … A.Ş’ye ait olduğu, İstanbul Avrupa yakasında arızaların giderilmesinin … A.Ş.’nin yetkisinde bulunduğu, her iki şirketin birbirinden farklı şirketler olduğu, davalı şirketin bu davada pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, davacı tarafın HMK.nın 124.maddesinde belirtilen taraf değişikliği müessesine başvurulmadığı gerekçesiyle ;”Davanın husumet yönünden reddine” oy çokluğu ile verilen kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine; Dairemizin 2020/163 E.2021/1467 K.sayılı ve 20/05/2021 tarihli kararı ile ,yangına maruz kalan davacının, … ve …’ın ayrışma sonucu görevlerini tam olarak bilme durumunda olmadığı hususu değerlendirildiğinde, konuya ilişkin Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/18930 E.2018/5740 K.sayılı ilamında belirtildiği gibi,davalı ile dava dışı … arasındaki ilişkinin niteliği gözetilerek husumetin … yerine …’a yöneltilmesinin hasımda değil hasmın belirlenmesinde (temsilcide) yanılgı olarak kabul edilerek, davanın doğru hasma yöneltilmesi hususunda HMK 124.madde kapsamında taraf değişikliği talebi konusunda davacının beyanının alınması gerekirken,bu beyan alınmadan karar verilmesi nedeniyle; “Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir. İstinaf iade kararı sonrası devam eden yargılama sırasında davacı vekili tarafından sunulan 30/09/221 tarihli beyan dilekçesi ile ,davada husumeti HMK 124.madde gereği …’a yönettiklerin bildirmiştir. Bunun üzerine HMK 124.madde kapsamında … davalı konumuna gelmekle,…’a tebligatın yapıldığı, davalı … tarafından ise davanın dava dışı … Sigorta A.Ş ye ihbarının talep edildiği görülmüştür. Davalı … beyan dilekçesinde,davanın husumetten reddi ile sonradan taraf gösterilmesi nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını,yangının çıkmasına neden olan kabloların yapı bağlantısı,kofra ve sayaç sonrası olması nedeniyle davalı …’ın dağıtım faaliyet kapsamı dışında olduğunu bildirerek kök ve ek raporun yetersiz olduğunu,bu davalının kusuru olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece M,Müşavir bilirkişiden sigorta şirketinden alınan bedellerin güncellenmesi yönünden kök ve ek rapor aldıktan sonra,; davacı şirket 17/04/2016 tarihinde meydana gelen yangın neticesinde uğradığı zararın sigorta şirketi tarafından karşılanmayan kısmının tahsili için açılan davada ,17/04/2016 tarihinde meydana gelen yangın ile ilgili yangın raporu, servis raporu, yangın ve elektrik uzmanı bilirkişilerin düzenledikleri raporlar, sigorta ödeme dekontları, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararı ve İtiraz Hakem Heyeti Kararı ile Mahkememizce yapılan keşif ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, yangının tamamen … hattı kaynaklı olduğu, davalı şirket elemanlarının çalışması esnasında kısa devrelerin meydana geldiği, trafo işletme topraklamasının koptuğu, kopan bu işletme topraklamasının binaya giden ucunun, faz ile kısa devre olarak binaya girdiği ve binanın korumasını devre dışı bıraktığı, bu nedenle bu yangından davalı şirketin sorumlu olduğu, yanan ve zarar gören makine, demirbaş, dekorasyon ve emtia ile ilgili olarak, hesaplanan sovtaj tenzili düşülmüş hali ile toplam hasar bedelinin 860.074,05 TL olduğu, ekspertiz sonucu tespit edilen 299.492,45 TL’sının sigorta şirketi tarafından 16.06.2016 tarihinde ödendiği, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuru sonucunda verilen hüküm doğrultusunda 129,632,32TL’sının da 04.01.2017 tarihinde sigorta şirketi tarafından ödendiği ve buna göre davacının talep edebileceği bakiye zararının 430.948,98 TL olduğu gerekçesi ile; “Davanın kabulü ile; 430.948,98 TL tazminatın yangın tarihi olan 17.04.2016 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar vermiştir. Kararı davalı … vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davalı … A.Ş., İletim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı üretim ve tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden, alçak gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin yapı bina giriş noktalarına kadar, bina giriş ve sayaç arası hariç elektrik dağıtımından sorumlu olması nedeniyle maddi olayın iç tesisattan kaynaklandığına ilişkin tespitler karşısında atfedilecek bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, taraf değişikliği yapılan davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği,davalı …’ın yargılamanın ileri bir aşamasında delillerin toplanıp bilirkişi raporu düzenlendikten sonra davanın ihbar edildiğini,davalı şirketin savunma hakkının kısıtlandığını, aleyhine yapılan işlemlerin tamamına itiraz ettiklerini, işlemlerin hükme esas alınmaması gerekirken bu husus dikkate alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu,davaya konu olayın ve dolayısıyla oluştuğu iddia edilen hasarın, davalı şirketin dağıtım faaliyetinden kaynaklanmadığı, elektrik enerjisinde herhangi bir sorun olmadığının ilgili birimlerce tespit edildiğini, aksine dağıtım faaliyeti ile ilgili olarak arızanın meydana gelmesi durumunda binadaki ve sokaktaki tüm elektrik abonelerinin etkilenmesi gerektiği ,davalı l şirket ilgili birimi tarafından yapılan incelemede; dava konusu olan Kağıthane İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi No:… adresinde, 17.04.2016 tarihinde meydana gelen yangının sonucundaki hasarın şirket arıza kayıtlarının incelenmesinde; aynı gün saat 22.00 sıralarında adreste yangın olduğu ihbarı alındığı, müvekkili şirket ekiplerince olay mahalline giderek binanın kofrasından sigortaların çekilerek gerekli önlemin alındığı, … sayılı AYS iş emri düzenlendiğinin tespit edildiğini, müvekkili şirket ekiplerince 18.04.2016 tarihinde saat 09.20 dolaylarında kofraya sigorta basılınca bir faz patlatıyor ihbarı alındığı, binaya enerji temin eden paralel doğru şube kablosunun birinde bir faz kablo arızası tespit edilmiş, arızalı kablo panodan ayrılarak ölçü yapılması için servisine iletilmiş, elektrik abonesine diğer kablodan enerji verildiğini,yangın olayına ilişkin olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, İtfaiye Daire Başkanlığı Avrupa Yakası İtfaiye Müdürlüğü’nün düzenlediği 25.04.2016 tarihli itfaiye raporunun olayın çıkış sebebine ilişkin olarak ‘girişe göre sağ tarafta bulunan baskı makinesine, baskı makinesine ait motora ve kurutma motoruna giden kablolarda herhangibir ark yapması sonucu kablo izolelerini tutuşturması neticesinde yangın olayının başladığı’nın ifade edildiğini,Elektrik Piyasası Kanununda “İletim tesislerinin ve dağıtım gerilim seviyesinden bağlı üretim ve tüketim tesislerine ait şalt sahalarının bittiği noktadan sonraki nihayet direğinden, alçak gerilim seviyesinden bağlı tüketicilerin yapı bina giriş noktalarına kadar, bina giriş ve sayaç arası hariç, elektrik dağıtımı için teçhiz edilmiş tesis ve teçhizat ile dağıtım şirketince teçhiz edilen ya da devralınan sayaçları,” dağıtım şirketi sorumluluk alanı olarak tanımlanmış olduğundan maddi olayda müvekkili şirketin herhangi bir kusuru ve sorumluluğu bulunmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da; yangının ‘İşyerinde bulunan … marka baskı makinasının motoruna enerji temin eden kablonun pano çıkışında zeminden geçen kısmında iki noktada ark meydana geldiği ve bu meyanda makine bünyesinde bulunan yağın tutuşmasının neden olduğu’nun belirtildiğini, bilirkişi raporunda belirtilen yanan kablonun müvekkili şirkete ait olmayan, iç tesisata ait olan kablo olduğunu, raporda yangının iç tesisatta başladığının açıkça belirtildiğini, ayrıca yangının başlaması ile elektrik arızasının tespiti arasında iddianın aksine bir durum söz konusu olup elektrik arızasının yangından sonra ortaya çıktığını,dava dosyası içindeki belgelerde ve özellikle … imzalı yazıda arızanın yangının başlamasından 50 dakika sonra olduğu bilgisi yer aldığını,bu beyana göre de elektrik kablosu arızaya neden olmamış yangın nedeniyle arıza meydana geldiğini, Elektrik İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Yönetmeliğin 4.bölümünün 13.maddesinin 1/b fıkrasına göre bağlantı noktasından kullanım yerine kadar olan kısımdaki tesis ve teçhizatın sorumluluğunun müvekkili şirkete ait olmadığını, Yönetmeliğin 13.maddesinin 1/b fıkrasında “Dağıtım sistemine bağlı tüketiciler açısından, bağlantı noktasından kullanım yerine kadar olan tesis ve teçhizat (bağlantı hattı) tüketicinin mülkiyetindedir.” denildiğini,binanın elektrik kofra ve panosu ile bina içindeki kablolar, müşteri tarafından tesis edilmiş ve müşterinin mülkiyetinde yani sorumluluğunda olan kısımlar olduğunu, bu kısımlarda meydana gelen arıza ve yangın olaylarında müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin yapı bağlantı hattı-branşman hattını düzenleyen 4/34.maddesinde de: “Tanımlar ve kısaltmalar MADDE 4 — (1) Bu Yönetmelikte geçen; 34. Branşman (İrtibat) hattı: Müşterinin dağıtım sistemine bağlandığı bağlantı noktasına kadar müşteri tarafından tesis edilen, müşterinin mülkiyetinde olan ve münhasıran müşterinin bağlantı talebinin karşılanması amacı ile kullanılan tüm teçhizatı (hat, kablo, direk, kesici ve ölçü sistemi v.b.), ifade eder.” denildiği,bu beyanla örtüşür nitelikte Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/7271 E. sayılı kararının bulunduğunu, binanın kendi iç tesisatını koruyan kısa devre, aşırı akım gibi korumaların (kaçak akım rölesi- aşırı akım rölesi) hasar tarihi itibari ile bulunup bulunmadığı hasar sebebiyle sorumluluğun tespit edilebilmesi için önemli olduğunu, Elektrik İç Tesisleri Yönetmeliği bu sorumluluğu abonelere yüklediğinden kaçak akım rölesinin bulunmadığı durumlarda da oluşan hasardan müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağın,ancak müvekkili şirket tarafından ilk denetim sırasından mevcut olan rölelere daha sonra müşteri tarafından müdahale edilebildiği ve iptal edilerek devre dışı bırakılabildiğini, müşteri tarafından yapılması gereken bakım ve onarımların yapılmaması nedeniyle arızalanıp devre dışı kalabildiğini,bilirkişi dosyadaki incelemesi sonucunda kaçak akım rölesinin mevcut olmadığını kaçak akım rölesinin çalışması halinde iş bu yangının çıkmayacağını belirttiğini, bu nedenle müşteri mülkiyetindeki rölenin çalışır halde tutulması, tesisattan ayrıştırılmaması bakım ve onarımının yapılması tesisatı kullananın sorumluluğunda olup bundan kaynaklı zararlarda kusurun tesisatı kullanana ait olduğu,dağıtım sisteminde oluşan bir arıza nedeniyle yangın çıkmış olsaydı yakın bölgede diğer tüketicilerin de benzer sorunlar yaşaması, yangın olmasa dahi kullanılan diğer cihazlar yönünden arıza bildirim yapmaları ve zarar oluşması gerektiği,abonelerin kendi sorumluluk alanı içinde olan dahili elektrik hatlarında kullanılan kablo, sigorta gibi elemanların gerekli olan standartlarda ve ölçümlerde olmaması da arızaların hatta yangınların meydana gelmesinde etkili olabilldiği,bir başka arıza sebebi ise, elektrikli cihazların gerekli standartlara sahip olmaması olduğu,gerekli standart ve ölçülere sahip olmayan elektrikli cihazların zaman zaman elektrik akımından olumsuz etkilenebildiği,cihazların uzun süreden beri kullanımından kaynaklanan yıpranma, ömürlerini doldurma gibi nedenlerle arızalanmalarının da söz konusu olabildiği, cihazların içinde bulunan bobin, elektronik devreler ve bunun gibi yapıların zaman içinde elektrik akımı taşıdıkça yıpranarak arızalanabildiği, belirtilerek dava konusu hasarın müvekkili şirketçe sunulan hizmetten ve dağıtım sisteminden kaynaklanmayıp, mülkiyeti ve sorumluluğu aboneye ait olan binanın iç tesisatındaki kusurlar nedeniyle meydana geldiğinden müvekkili şirkete sorumluluk yükletileyeceğini, uygun illiyet bağının bulunmadığını, kusura ve gerekse hasar miktarına itiraz ettiklerini,hasar miktarı ise afaki olup büyük bir bölümünü komori marka baskı makinesinin oluşturduğu,söz konusu makinenin piyasa rayiçlerinin araştırılması, makinenin gerçek hasarının belirlenmesi, tamir ve kullanım değerinin saptanması yapılmadan tamamen beyana dayalı olarak hasar bedeli belirlenmesini kabul etmediklerini,fahiş bir hasar bedeli belirlendiğini,iddia edilen elektrik arızası veya voltaj dalgalanmasının ve meydana gelen hasarın müvekkili şirket ile ilgisi bulunmadığı ve illiyet bağı da bulunmadığını,davanın yargılama sürecinde, müvekkili şirketin savunma hakkının kısıtlandığını, bu belgelere dayalı olarak oluşturulan bilirkişi kök ve ek raporun maddi olayı yansıtmamakta olup hasara ilişkin de illiyet bağı bulunmadığını,bilirkişi heyeti tarafından sunulan kök ve ek raporun yetersiz olduğunu, olayın açıklığa kavuşturulması ve tespiti ile tarafların fiili durumları hakkında yeterli bilgilerinin sunulamadığını,raporların tereddütleri ortadan kaldıracak nitelikte olmadığını, bilirkişi raporlarının hükme esas teşkil edecek nitelikte bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, yangın nedeniyle (sigorta şirketi ödemesi dışında kalan) bakiye zararın tazmini talebine ilişkindir.İstinaf öncesi yapılan Keşif ve bilirkişi incelemesi sonrası Yard. Doç. Dr. …, … ve …’ndan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 28.12.2017 tarihli bilirkişi raporunda ; yangın mahallinde yapılan tespitlerine göre, yangının tamamen … hattı kaynaklı olduğu, … A.Ş., elemanlarının çalışması esnasında kısa devrelerin meydana geldiği, trafo işletme topraklamasının koptuğu, kopan bu işletme topraklamasının binaya giden ucunun, faz ile kısa devre olarak binaya girdiğini ve binanın korumasını devre dışı bıraktığını, yangında davalının sorumlu ve kusurlu olduğunu, yanan ve zarar gören makine, demirbaş, dekorasyon ve emtia ile ilgili olarak, hesaplanan sovtaj tenzili düşülmüş hali ile toplam hasar bedelinin 860.074,05 TL olduğu, , ekspertiz sonucu tespit edilen 299.492,45-TLnın sigorta şirketi tarafından 16.06.2016 tarihinde ödendiğini, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvuru sonucunda verilen hüküm doğrultusunda 129,632,32-TL’sı da 04.01.2017 tarihinde sigorta şirketi tarafından ödendiği,davacının bakiye 430.948,98-TL zararın bulunduğu hesaplanmıştır. Aynı bilirkişi heyeti ek raporunda kök rapordaki beyanları tekrar edilmiştir. İstinaf sonrası bu kez sigorta şirketince yapılan ödemenin güncellenmesine yönelik M.Müşavir bilirkişi …’dan alınan kök raporda, … Sigorta tarafından 06.12.2016 tarihli Sigorta Tahkim Kurulunun 2016/20739 nolu kararı gereği 04.01.2017 tarihinde 142.612 TL, 24.06.2016 tarihinde 299.452,45 TLnın davacıya ödendiği, hasar bedeli toplamının 441.336,14 TL olarak tespit edildiği, dosyadaki 03.10.2016 tarihli Sigorta Tahkim Komisyonu Başkanlığına yazılan bilirkişi raporunda zararın 860.074,05 TL olarak hesaplandığı, dosya kapsamında bulunan 28.12.2017 tarihli bilirkişi heyetinden alınan raporun sonucunda; 430.958,98 TL’lik zararın davalının sorumluluğunda olduğunu, davacı tarafın uğradığı hasar bedelinin yapılan ödemelerden daha fazla olduğu, yanan ve zarar gören makina, demirbaş, dekorasyon ve emtia ile ilgili olarak hesaplanan toplam hasar bedelinin 860.074,05 TL olduğunu, … Sigorta tarafından ise farklı tarihlerde hasar bedeli ve tazminat olarak iki kerede toplam 429.124,77 TL’lik ödeme yapıldığını ve davacı tarafın kalan bakiye zarar tutarının 430.948,98 TL olduğunu belirlenmiştir.Aynı bilirkişiden alınan ek raporda bu kez sigorta şirketi ödemelerinin güncellenmiş değerinin toplam 665.382,31 TL olduğu,bilirkişi raporu ve sigorta tahkim dosyası bilirkişi raporları kapsamında davacının zarar miktarının 860.074,05 TL olduğu,bu tutardan güncellenmiş ödeme miktar toplamı 665.382,31 TL çıkartıldığında zarar miktarının 194.691,74 TL olarak hesaplandığı görülmüştür. Mahkeme, daha sonra sigorta şirketi ödemelerinin güncellenmiş bedelinin zarardan mahsubu yerine ,sigorta şirketi ödemelerini zarardan mahsup etmiştir. Konuya ilişkin emsal Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere; Geniş anlamıyla sorumluluk, bir kişinin, başka bir kişiye verdiği zararları giderme yükümlülüğüdür. Hukuki anlamda sorumluluk ise, taraflar arasındaki borç ilişkisinin zedelenmesi sonucu doğan zararların giderilmesi yükümlülüğünü içerir. Kusur sorumluluğunda bir zararı başkasına tazmin ettirmek, ancak zarar onun kusurlu bir fiilinden doğmuş ise mümkündür. Ancak sorumluluk için mutlaka kusurun aranması bazı hâllerde modern tekniğin ve makineleşmenin icaplarına yabancı düşmektedir. Teknik ilerlemeler ve ona bağlı olan tehlikelerin artması karşısında, kusura dayanan subjektif sorumluluk artık yalnız başına, zarar görenlere etkili bir koruma sağlamaya elverişsiz ve dolayısıyla adaleti gerçekleştirmek bakımından yetersiz kalmıştır. Kusur yoksa sorumlulukta ortaya çıkmaz görüşü artık geçerliliğini kaybetmiştir. Objektif ihtimam vazifesinin ihlâli mülâhazası gereğince; bir şeye veya şahsa karşı kendisine, kanunî bir ihtimam vazifesi yükletilen kimse, bu vazifeyi kusuru olmaksızın yerine getirmese dahi, bu yüzden doğan zarardan mesul olmalıdır. Kusura dayanmayan sorumlulukta; sorumluluğu doğuran olay, zarar ve zararla söz konusu olay arasında bir illiyet bağı bulunması sorumluluğu doğurmak için yeterlidir. Zarar görenin, illiyet bağının varlığını ispat etmesi gerekir. Ancak hakim, zarar görenin bu konudaki ispat külfetini değerlendirirken fazla katı olmamalıdır. Burada sözü edilen illiyet bağı uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağı, olayların olağan akışına ve hayat tecrübesine göre, sebebin, meydana gelen sonucu yaratmaya elverişli olmasıdır. Uygun illiyet bağı, sorumluluğu, zarar veren bakımından öngörülebilir risklerle sınırlamaktadır. İlliyet bağı; mücbir sebep, zarar görenin kendi kusuru veya üçüncü kişinin kusuru nedeniyle kesilebilir. İlliyet bağının kesilmesi olasılığı dar yorumlanmalıdır. Her üç neden açısından da, illiyet bağının kesildiği iddiası, sorumlu kişiler tarafından açıkça ispatlanmadıkça kabul edilmemelidir. Üçüncü kişinin kusuru gerekli objektif yoğunluğa, başka deyişle gerekli ağırlığa ulaşmadıkça, zarar görenin kusurunda olduğu gibi illiyet bağını kesmeye yetmeyecektir. Yani, üçüncü kişinin kusuru yeterli ağırlığa ulaşıp, illiyet bağını kesmedikçe sonuç doğurmayacaktır.Bu açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda, davacı eldeki davayı, davalıların kusursuz sorumluluğuna dayanarak açmıştır. Alınan bilirkişi raporunda davacıya kusur yöneltilmediği, yangının tamamen … hattı kaynaklı olduğu,davalı elemanlarının çalışması sırasında kısa devrelerin meydana geldiği, trafo işletme topraklamasının koptuğu, kopan bu işletme topraklamasının binaya giden ucunun, faz ile kısa devre olarak binaya girdiğini ve binanın korumasını devre dışı bıraktığı hususunda yangın sebebi olarak açıkça belirlenmiştir. Bu durumda yangının iç tesisattan kaynaklandığına yönelik davalı iddiası ispatlanamamıştır. Keşfen alınan bilirkişi kök ve ek heyet raporlarında ,yangında davalının sorumlu ve kusurlu olduğu, yanan ve zarar gören makine, demirbaş, dekorasyon ve emtia ile ilgili olarak, hesaplanan sovtaj tenzili düşülmüş hali ile toplam hasar bedelinin 860.074,05 TL olduğu belirlenmekle,dava dışı sigorta şirketince yapılan toplam ödeme tutarı olan 441.336,14 TL bu tutardan mahsup edildiğinde davacının bakiye 430.958,98 TLlık zararının kaldığı hesaplandığından,mahkemece kusur ve zarar miktarına yönelik alınan kök ve ek bilirkişi heyet raporunun taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmıştır. Kusur ve zarar miktarı yönünden yeni bilirkişi incelemesinin davaya katkı sağlamayacağı açıktır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 29.438,12 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 7.359,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.078,57 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/02/2023