Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2736 E. 2023/2738 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2736
KARAR NO: 2023/2738
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/03/2023
NUMARASI: 2023/93 D.İş – 2023/97 K
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 28/09/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin görevleri kapsamında yapılan denetimlerde aleyhine ihtiyati haciz isteninin kaçak elektrik kullandığı tespit edildiğini, aleyhine ihtiyati haciz talep edilenin hakkında müvekkili şirket görevlileri tarafından ”yapılan kontrolde abone kablo vasıtası ile sayaca anlık şoklama yaparak sayacı uyutup kayıt yapamaz hale getirildiği tespit edildi” gerekçesi ile “… Mah. … Sok. No:.. Esenler/İstanbul ” adresinde 31/03/2022 tarihli kaçak/usulsüz elektrik kullanım tespit tutanağı tutulduğunu ve kaçak kullanıma ilişkin tahakkuk eden bedelin tahsili için davalı borçlu adına 04.04.2022 tarihli 99.606,36TL tutarlı ve 139.743,99TL tutarlı faturalar düzenlendiğini, kaçak tutanağı, fatura örnekleri, mahalde çekilen video kaydı, sayaç değiştirme tutanağı, kaçak tahakkuk hesap bülteni, fotoğraflar ve ek evraklar dilekçe ekinde sunulduğunu ileri sürerek alacağı güvence altına almak için borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Talep konusu alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla; 239.350,35 TL alacak yönünden alacağın %15’ine tekabül eden 35.902,56 TL teminat karşılığında İİK”nun 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarından borca yetecek miktarın İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde ihtiyaten haczine karar verilmiştir. Verilen karara karşı aleyhine ihtiyati haciz talep eden tarafından itiraz edilmiş, mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda; “Somut olayda, ihtiyati hacze itiraz eden tarafından sunulan tutanak, fotoğraf, fatura ve belgelere göre, borçlunun kablo vasıtası ile sayaca anlık şoklama yapmak suretiyle sayacı uyutup kayıt yapmaz hale getirerek kaçak elektrik kullandığının tespit edildiği, alacağın muaccel olduğu ve rehinle temin edilmemiş olduğu, alacağın miktarının tam olarak belirlenmesi yargılamayı gerektirse de, HMK 390/3.fıkrasında deyimlenen yaklaşık ispatın gerçekleştiği, borçlu … abonelik kaydını 12/02/2022 tarihinde kapatmış olmakla birlikte oğlu … tarafından aboneliğin devam ettirildiği, … tarafından abonelik kaydının kapatılmasından sonra fatura düzenlenmiş ise de kaçak kullanım hesabının geçmişe dönük inceleme ve değerlendirme yapmayı gerektirdiği, kaçak tahakkukunun 31/03/2021-12/02/2022 dönemine ilişkin olduğu…” gerekçeleriyle d itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Aleyhine ihtiyati haciz talep edilen vekili istinaf başvurusunda özetle; ihtiyati hacze konu alacağın muhatabının müvekkili olmadığını, alacağın varlığının açıkça yargılamayı gerektirdiğini, tek taraflı şekilde her zaman düzenlenebilecek olan faturaya istinaden ihtiyati hacze karar verilemeyeceğini,mahkeme gerekçesinde kaçak elektrik kullanımının geçmişe dönük tespit edilebileceğini de belirtmiş olup, bu hususta geçmişe yönelik yapılacak olan bir tespitte dahi borçtan yine …’nin sorumlu olacağını, ihtiyati haciz talep eden şirketin, ihtiyati hacze konu olan borç ile ilgili ihtiyati haciz başvurusundan yaklaşık 11 ay önce, 22.04.2022 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası, takip başlatıldığını, müvekkili tarafından borca itiraz edilerek durdurulmuştur. İlgili uyuşmazlığa ilişkin yargılama, İstanbul 46. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2023/111 Esas sayılı dosyası ile devam ettiğini, ihtiyati haciz talep eden şirketin, kararını istinafa konu ettikleri mahkemeye başvurmadan 1 gün önce, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesine, tarafları, konusu ve alacak miktarı aynı olan bir başka ihtiyati haciz başvurusu yaptığını, mahkemece alacağın varlığı ve miktarı konusunda yeterli kanaat elde edilememesi ve alacağın yargılama gerektirmesi nedeniyle isabetli olarak ihtiyati haciz başvurusunun reddine karar verdiğini, talep edinin iyi niyetli olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. İstinafa gelen uyuşmazlık, kaçak tutanağı nedeniyle tahakkuk eden borç için ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarındadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Yaklaşık ispat konusunda, ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 204. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; “İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar. ” Özel hukuk tüzel kişisi olan şirkette hizmet akdiyle çalışan görevliler tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanaklarının, 6100 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan belgelerden olmadığı tartışmasızdır. Eş söyleyişle, kaçak elektrik tutanağı, aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden değildir ( Y.3.HD 2021/4894 E., 2021/10580 K.; 2022/8164 E-2023/954 sayılı ilamları da aynı yöndedir.). Somut olayda, özel hukuk tüzel kişisi olan şirket tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağı ve bu tutanağa dayalı tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle alacağın muaccel olduğu ileri sürülmekle birlikte mevcut deliller, kaçak kullanım ve faturalardaki bedel yönünden talep edenin iddiaları yönünden yaklaşık ispata elverişli değildir. Bunun yanı sıra talep eden kaçak kullanımın aleyhine haciz istenenin babası tarafından yapıldığını, sonrasında aboneliğini iptal ettirdiğini de beyan etmektedir. Bu haliyle de aleyhine itiraz edenin sorumluluğu yargılama sonunda belirlenecektir. Bu haliyle, davalının itiraz dilekçesinde de yukarıda belirtilen hususların ileri sürülüdüğü gözetildiğinde mahkemece aleyhine haciz istenenin itirazının kabulüyle, 17/03/2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.Açıklanan nedenlerle, aleyhine ihtiyati haciz talep edilenin istinaf talebinin kabulüyle itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılarak yeniden, itirazın kabulüyle ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Aleyhine ihtiyati haciz talep edilenin istinaf başvurusunun kabulüyle, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca itirazın reddine ilişkin kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-İtirazın kabulüyle 17/03/2023 tarihli İhtiyati Haciz Kararının Kaldırılmasına,2-Alınması gerekli 269,85-TL harçtan peşin alınan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın ihtiyati haciz talep eden taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,3-Aleyhine İhtiyati Haciz talep edilen vekili lehine A.A.Ü.T.’e göre hesaplanıp takdir olunan 4.700,00-TL vekalet ücretinin ihtiyati haciz talep eden taraftan alınarak aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafa verilmesine,4-İhtiyati haciz talep eden tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-Artan avansın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Alınması gerekli 269,85-TL harçtan peşin alınan 179,90-TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95-TL harcın istinaf eden …’tan tahsili ile hazineye gelir kaydına, İstinaf eden … tarafından yapılan 248,00-TL istinaf yargılama giderinin ihtiyati haciz talep edilen taraftan alınarak aleyhine ihtiyati haciz talep edilen tarafa verilmesine İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 28/09/2023