Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2656 E. 2023/2653 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2656
KARAR NO: 2023/2653
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/08/2023
NUMARASI: 2023/269 E – 2023/272 K
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; aleyhine ihtiyati haciz istenen … Şirketi ve …’ün yapılan kontrollerde “ölçü hücresinde akım uçlarının izole kablolarının sıyrılarak daha sonra bantlamak suretiyle” kaçak elektrik kullandığının tespit edildiğini, yapılan tespitin video ile kayıt altına alındığını, kaçak kullanım nedeniyle aleyhine düzenlenen 28/02/2023 tarihli kaçak / usulsüz elektrik tespit tutanağı uyarınca tahakkuk ettirilmiş olan 10.03.2023 son ödeme tarihli … numaralı 5.037.309,21 TL bedelli ve 10.03.2023 son ödeme tarihli … numaralı 19.522.636,20 TL bedelli faturalar düzenlendiğini, borçlunun faturaları ödemediğini, ödenmeyen faturalar yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı icra dosyasıyla takip başlatıldığını, takibin henüz kesinleşmediğini, sunulan uzman görüşü ve vido kayıtları ile kaçak kullanım yönünden yaklaşık ispatın sağlandığını ileri sürerek faturalardan kaynaklı olarak ihtiyati haciz isteminde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesi tarafından oy çokluğu ile verilen 02.08.2023 tarihli karar ile “dosya kapsamında sunulan deliller, video kayıtları ve İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından takip dosyası üzerinden yapılan incelemede icra takibinin henüz kesinleşmediği görülmüş olup her ne kadar alacağa konu olayın haksız fiil mahiyetinde olması ve alacağın bulunup bulunmadığı hususunun tespiti yargılama yapılmayı gerektirmiş ise de talep dilekçesi ekinde sunulmuş olan soruşturma dosyasından alınan bilirkişi raporunda işbu alacağın dayanağını oluşturan 28/02/2023 tarihli kaçak tespit tutanağından kaynaklı olarak şüphelinin, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle kaçak elektrik tüketiminde bulunduğunun tespit edilerek vergili ve cezasız elektrik tüketim bedelinin 5.037.309,20 TL + 8.723.906,72 TL = 13.761.215,92 TL( On Üç Milyon Yedi Yüz Atmış Bir Bin İki Yüz On Beş, Doksan İki Türk Lirası) olduğu hesaplanmış olduğu, bu tutar üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunan …’ın yaklaşık ispat koşullarını sağlamış olduğu, kalan bakiye miktar yönünden alacağının bulunup bulunmadığı hususunda yaklaşık ispat koşullarının sağlanamadığı kanaatine varılmış olmakla mahkememizin işbu dosyası ile benzer mahiyette olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2019/629 Esas, 2021/487 Karar Sayılı, 23/02/2021 Tarihli ilamı, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2013/5476 Esas, 2013/8924 Karar Sayılı ilamında da açıklandığı üzere “… 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49.maddesi hükmüne göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Aynı kanunun 50.maddesi hükmüne göre de organları, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar ve organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar. Bu hukuksal olguların sonucu olarak tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3.maddesi hükmüne göre haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Bu halde tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51.maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur.” şeklindeki gerekçesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/7-1 Esas, 2015/798 Karar Sayılı, 28.01.2015 tarihli ilamı da göz önünde bulundurulduğunda … Anonim Şirketinin ortağı ve yetkili temsilcisi konumunda olan yönetim kurulu başkanı …’ün de müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu” gerekçeleriyle ;1-İhtiyati haciz talebinin KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile talep konusu alacak olan VE mahkememizce kabulüne karar verilen 13.761.215,92 TL’nin %15’ine tekabül eden 2.064.182,39 TL nakti teminat veya süresiz banka teminat mektubunun getirilmesi halinde borçlu … ANONİM ŞİRKETİ ve … (TC: …)’ün taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının dava değeri/ alacak değeri olarak gösterilen 13.761.215,92 TL üzerinden BORCA YETECEK MİKTARDA tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla İHTİYATEN HACZİNE, 2-İhtiyati haciz kararının infazının İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından yerine getirilmesine karar verilmiştir. Verilen karara karşı aleyhine ihtiyati haciz talep eden tarafından itiraz edilmiş, mahkemece 07/08/2023 tarihli kararla HMK’nın 397/4. maddesi gereğince mahkememizce verilen 02.08.2023 tarihli ihtiyati haciz kararına karşı itirazın değerlendirilmesi asıl menfi tespit davasının açıldığı mahkemece yapılması gerektiğinden esası bu şeklide kapatılmasına, dosyasının görevli İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/172 Esas Sayılı dosyasına gönderilmesine karar verilmiştir. Talebin reddedilen kısmına ilişkin olarak ihtiyati haciz talep eden … tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İhtiyati haciz talep eden … vekili istinaf başvurusunda özetle; kaçak kullanımın ispat edildiğini, savcılık dosyasında alınan bilirkişi raporuyla vergili ancak cezasız miktar üzerinden hesaplama yapıldığını, ihtiyati haciz kararının 28.072.017,69 TL üzerinden kabul edilmesi gerektiğini, davanın esası ile haklılıklarının tam olarak ispatlanmış olduğunu, düzenlenmiş olan kaçak elektrik zabtının emsal Yargıtay kararları gereği aksi ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğinde olduğunu, dava konusu alacağın ticari hayattaki faturalardan farklı olup, alacağın salt faturaya dayanmadığını, HGK kararları çerçevesinde, yetkili memurlar tarafından usulüne uygun olarak düzenlenen ve kesin delil olan kaçak elektrik tutanaklarına, uzman görüş mütalaasına ve bilirkişi raporlarına dayanmakta olup, söz konusu kaçak elektrik kullanımının da video kaydı ile sabit olduğunu, video kayıtları ve kesin delil niteliğindeki tutanağa binaen de Elektrik Piyasası Tüketici Hizmet Yönetmeliğindeki şartlara uygun olarak faturalar düzenlendiğini, alacağın kamu alacağı hükmünde olduğunu beyanla kararın kaldırılarak tüm talepleri üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir. İstinafa gelen uyuşmazlık, kaçak tutanağı nedeniyle tahakkuk eden borç için ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktalarındadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)’nun 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır (Yargıtay 19.HD’nin 12/12/2019 Tarih, 2019/2300 E-2019/5531 K). Yaklaşık ispat konusunda, ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlarda, bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hâkim o iddianın ağırlıklı/kuvvetli ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı etmez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 204. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; “İlgililerin beyanına dayanılarak noterlerin tasdik ettikleri senetlerle diğer yetkili memurların görevleri içinde usulüne uygun olarak düzenledikleri belgeler, aksi ispatlanıncaya kadar kesin delil sayılırlar. ” Özel hukuk tüzel kişisi olan şirkette hizmet akdiyle çalışan görevliler tarafından düzenlenen kaçak tespit tutanaklarının, 6100 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin ikinci fıkrasında sayılan belgelerden olmadığı tartışmasızdır. Eş söyleyişle, kaçak elektrik tutanağı, aksi sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden değildir ( Y.3.HD 2021/4894 E., 2021/10580 K.; 2022/8164 E-2023/954 sayılı ilamları da aynı yöndedir.). Somut olayda, özel hukuk tüzel kişisi olan şirket tarafından düzenlenen kaçak elektrik tespit tutanağı ve bu tutanağa dayalı tahakkuk ettirilen faturalar nedeniyle alacağın muaccel olduğu ileri sürülmekle birlikte mevcut deliller, kaçak kullanım ve faturalardaki bedel yönünden talep edenin iddiaları yönünden yaklaşık ispata elverişli değildir. Bu haliyle, aleyhine tedbir talep edilen tarafından yapılan itirazın esas dosyada incelenmesine karar verildiği de gözetildiğinde, tedbir talep edenin talebin reddedilen kısmına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve esas yönden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ihtiyati haciz talep …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhtiyati haciz talep eden …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 21/09/2023