Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2566 E. 2023/2864 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2566
KARAR NO: 2023/2864
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/04/2023
NUMARASI: 2022/674 E – 2023/204 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacı arasında elektrik alım satımına ilişkin 2017 yılında ticari ilişki kurulduğunu, bu ilişki süresince yapılan sözleşmeler doğrultusunda davalı şirket,mevcut sözleşme süresi boyunca ve sözleşmede yazılı şartlar çerçevesinde ihtiyacı olan aktif elektrik enerjisinin tümünü davacıdan satın almayı, davacı da sözleşme hükümlerine uygun olarak ilgili mevzuatın izin verdiği sınırlar içerisinde aynı miktarda enerjiyi davalı şirkete satmayı taahhüt ettiğini, sözleşme süresi tedarik süresiyle belirlendiğini, davalı şirket ile yapılan son sözleşme uyarınca bu tarih 01.11.2022 olarak kararlaştırıldığını, davalı ile davacı arasında ilk olarak elektrik alım satımına ilişkin 28.12.2017 tarihli perakende satış sözleşmesi imzalandığını, daha sonra davalı şirketin serbest tüketici statüsünde olması sebebiyle elektrik alım satımına ilişkin olarak sabit fiyatlı 26.11.2020 imza 01.01.2021 tedarik başlangıç tarihli 12 aylık elektrik alım satım sözleşmesi imzalandığını ve elektrik tedariği bu sözleşmenin şartları üzerinden devam ettiğini, 26.11.2020 tarihli ikili anlaşma devam ederken tarafların karşılıklı onayı ile fiyat revizesi amacıyla 01.09.2021 tedarik başlangıç tarihli 12 aylık ulusal tarife üzerinden % 3 indirim oranıyla yeni bir ikili anlaşma imzalandığını, davalı şirketin makine enerji müdürü sıfatıyla … tarafından şirket uzantılı …@…com.tr mail adresi ile davacı şirket satış personeli arasında yapılmış olan 16.07.2021 ve 27.08.2021 tarihli yazışmalarından davalı şirketin 01.09.2021 tarihli ikili anlaşma içeriğini kabul ettiğinin anlaşıldığını, bu ikili anlaşmaya dayalı tahakkuk eden tüm faturalar … tarafından ihtirazi kayıtsız ödendiğini, 01.09.2021 tarihli ikili anlaşma devam ederken bu kez 25.10.2021 imza tarihli 01.11.2021 tedarik başlangıç tarihli 12 aylık birim fiyatlı revize ikili anlaşma imzalandığını, davalı şirket makine enerji müdürü … tarafından gönderilen 03.12.2021 tarihli yazışma ile kasım ayı itibariyle borsa tarifesine geçtikleri beyan edildiğini, ayrıca 25.10.2021 imza tarihli sözleşmeye dayalı olarak tahakkuk ettirilen faturalar da davalı şirket tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt konulmadan ödendiğini, 01.04.2022 tarihinde 25.10.2021 imza tarihli ikili anlaşma devam ederken, davalı şirketin davacıya haber vermeksizin tedarikçi değişikliği yaptığını ve 25.10.2021 tarihli sözleşmeyi haksız olarak erken feshettiğini, söz konusu haksız fesih sebebiyle davacı tarafından gönderilen 04.04.2022 tarihli yazı ile 25.10.2021 tarihli sözleşmeye aykırılık nedeniyle sözleşmenin 8/b maddesi uyarınca düzenlenen 1.642.753,90 TL erken fesih cezasını ödemesi gerektiği ve ilgili faturanın davalıya tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde ödenmesi gerektiği ifade edildiğini, davalının Kartal … Noterliği’nin 08.04.2022 tarih … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 25.10.2021 tarihli sözleşmeyi tanımadıklarını ve şirketlerinin bu sözleşmenin tarafı olmadığını bu nedenle fesih cezasına itiraz ettiklerini bildirdiğini, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla; davacı ile davalı arasında imzalanan 25.10.2021 tarihli elektrik satış sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız feshi sebebiyle sözleşmenin 8/b maddesi uyarınca düzenlenen 13.04.2022 tarihli … numaralı 1.642.753,90 TL cezai şart niteliğindeki cayma bedelinin son ödeme tarihi olan 22.04.2022 tarihinden itibaren işletilecek 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesine göre belirlenen oranlarda temerrüt faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf rakip şirketlerin olması nedeniyle davalı şirket ile sözleşme imzalayabilmek için davalı şirkete uygun fiyatlı elektrik satış vaadinde bulunduğunu, 28.12.2017 tarihli sözleşmenin 17.maddesine göre sözleşmenin süresiz olduğunu, sözleşme devam edecekken davacı taraf sürekli davalı şirketten sözleşme yenileme talebinde bulunduğunu, davacı şirketin elektrik fiyatlarının arttığından bahisle müvekkili şirket ile tekrar sözleşme imzalamak istediğini, davacının bu tutumunun müvekkili şirket açsından haklı nedenle fesih hakkı doğurmasına rağmen müvekkili şirketin yeniden sözleşme imzalamayı kabul ettiğini, taraflar arasında ikinci sözleşme imzalandığını, 2. sözleşmenin süresinin düzenlendiği 3. maddede sözleşmenin tedarik süresinin bitiminde sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğinin yazdığını, bu sözleşmeye göre tedarik süresi başlangıcı 01.01.2021 tarihi, tedarik süresi sonunun ise 01.01.2022 tarihi olduğunu, bu tarihin geçmesine rağmen davacı şirketin müvekkili şirkete elektrik satışına devam ettiğini ve müvekkili şirketin de tüm fatura bedellerini ödemeye devam ettiğini, ancak 2. sözleşme olan 26.11.2020 tarihli sözleşmenin, aynı sözleşmenin 3. maddesine göre taraflar arasında 01.01.2022 tarihinde sona erdiğini, müvekkili şirketin bahsedilen sözleşmeler dışındaki sözleşmeleri kabul etmediğini, bahsedilen 2. sözleşme 3. maddeye göre 01.01.2022 tarihinde sona erince müvekkili şirket elektrik alımı yaparken herhangi bir sözleşmeyle bağlı olmadığı zannı ile hareket ettiğini, 2 adet sözleşme dışındaki sözleşmeler şirket yetkilisi veya imza yetkilisi tarafından imzalanmadığını, davalı müvekkilinin 2. sözleşmenin bitiminden sonra sözleşmeyle bağlı olmadığından birkaç ay sonra daha uygun bedelle hizmet veren başka bir şirketle anlaştığını, müvekkil şirketin 25.10.2021 tarihli sözleşmeyi tanımadığını, tarafı olmadığını beyanla haksız ve kötüniyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “… her ne kadar davalı vekili yetkisiz temsilci tarafından sözleşmenin imzalandığını iddia etmiş ise de yetkisiz temsilci tarafından imzalanan sözleşmeye daha sonradan şirketin sözleşmeyi uygulayarak elektrik tedarikini alarak faturaları ödemesi kapsamında açıkça onay verdiği, bu yüzden 25/10/2021 tarihli sözleşmenin taraflar arasında uygulanması nedeniyle davalının 25/10/2021 tarihli sözleşme gereğince bağlı olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin 25/10/2021 tarihli sözleşmenin yetkili kişi tarafından imzalanmadığından sözleşmenin geçersiz olduğuna dair itirazı yerinde görülmemiştir…. Taraflar arasında geçerli olan 25/10/2021 tarihli sözleşmenin 8. maddesi uyarınca sözleşmenin feshinin düzenlendiği, bu kapsamda sözleşmenin fesih şartlarının taraflarca hangi hallerde yapılabileceğinin açıkça yer aldığı, yine 25/10/2021 tarihli sözleşmede enerji tedarik başlangıç tarihinin 01/11/2021 olduğu, süresinin 12 ay olduğu, ancak davalının sözleşme süresi içerisinde tedarikçi değişikliğini 01/04/2022 tarihinde yaptığı, bu yüzden taraflar arasındaki 25/10/2021 tarihli sözleşmenin 8. maddesi kapsamında sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinin sabit olduğu anlaşılmıştır. Davaya konu sözleşme kapsamında düzenlenen faturalardan sözleşme hükümleri çerçevesinde sözleşme süresi boyunca tahakkuk etmiş en yüksek faturanın 31.03.2022 tarih … nolu 1.642.753,64 TL bedelli fatura olduğu, ilgili fatura bedeli tutarında sözleşmenin 8. maddesinin b bendi gereğince 13.04.2022 tarih … nolu 1.642.753,64 TL bedelle cayma bedeli faturasının düzenlendiği, davaya konu 25/10/2021 tarihli sözleşmenin davalının sözleşme boyunca tahakkuk etmiş faturaları itiraz etmeksizin ödemiş olması nedeniyle sözleşmeyi kabul etmiş sayıldığı sabit olduğu, davalı tarafından davacı ile akdedilen 25/10/2021 tarihli sözleşmenin feshinin haksız olduğu, bu yüzden davalının davacıya sözleşmenin 8. maddesinin b bendi gereğince 1.642.753,90 TL cayma bedeli tutarında borçlu olduğu sabit olduğundan davacının davasının kabulü ile 1.642.753,90 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi uyarınca taraflarca sözleşmede belirlenen cezai şart koşulunun belirli hallerde yani taraflar açısından aşırı görülen ceza koşulunun indirilebileceği düzenlenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca tacirlerin Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi uyarınca cezai şartta indirimin mahkemeden istenemeyeceği ifade edildiğinden 25/10/2021 tarihli sözleşmeyi uygulayan tarafların her ikisinin de tacir olduğu, bu yüzden mahkememizce Türk Ticaret Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesindeki cezai şarttan indirim hususu konusunda değerlendirme yapılmamıştır. Davacı taraf cezai şart bedeline konu ödemeyi 04/04/2022 tarihli yazı ekinde istemiş, bu sürede tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük süre vermiş, davalının da söz konusu ihtarnameye vermiş olduğu 08/04/2022 tarihli cevabi ihtarname kapsamında ve davacının dava dilekçesindeki talebi doğrultusunda cezai şart yönünden davalının 22/04/2022 tarihinde temerrüte düştüğü anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesi ile cayma bedelinin son ödeme tarihi olan 22/04/2022 tarihinden itibaren işletilecek 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesine göre belirlenen temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davaya konu 25.10.2021 tarihli sözleşmenin 5 nolu maddesinin e.fıkrası ile davalının davacıya yapması gereken herhangi bir ödemeyi süresi içerisinde yapmaması halinde uygulanacak gecikme faizi oranı, son ödeme tarihi ile tahsilat tarihi arasındaki süre için 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesine göre belirlenen oranda günlük faiz hesaplanarak uygulanacağının kararlaştırıldığı anlaşıldığından 1.642.753,90 TL’ye … nolu faturanın temerrüt tarihi olan 22/04/2022 tarihinden itibaren işleyecek 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51. maddesi gereğince belirlenen faiz oranının işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir:” gerekçeleriyle 1-) Davacının davasının KABULÜ ile, 1.642.753,90 TL’nin 22/04/2022 tarihinden itibaren işleyecek 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesi gereğince belirlenen faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özetle; bilirkişilerin davacı lehine hukuki değerlendirme yaptıklarını, müvekkilinin herhangi bir sözleşmeden caymadığını, sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğini, taraflar arasında 28.12.2017 tarihinde, şirket yetkilisi … tarafından imzalanan ilk sözleşme süresiz olmasına rağmen davacının, elektrik fiyatlarının arttığından bahisle sözleşme yenileme konusunda ısrarcı olduğunu, taraflar arasında 26.11.2020 tarihinde şirket yetkilisi … tarafından imzalanan ikinci sözleşmenin 12 ay süreli olduğunu, 3. maddede sözleşmenin tedarik süresinin bitiminde sözleşmenin kendiliğinden sona erdiğinin yazdığını, 01.01.2022 tarihinde taraflar arasındaki sözleşme sona erdiğini, davacının daha ağır şartlardaki sözleşmeyi şirket yetkililerinden habersiz olarak yetkisiz temsilci … ile imzaladığını, sözleşmenin sona ermesi akabinde davacının, müvekkili şirket yetkilileriyle herhangi bir sözleşme akdetmek için iletişime geçmediğini ve elektrik satışına devam ettiğini, müvekkilinin ise birkaç ay boyunca herhangi bir sözleşmeyle bağlı olmadığı zannıyla adına kesilen faturaları ödediğini ve nihayetinde indirimli elektrik kullanmak için kendisine verilen tekliflerden birini kabul ederek başka bir şirket ile sözleşme imzaladığını, davacının yetkisiz temsilciyle imzaladığı sözleşmenin şartları oldukça ağır bir sözleşme olduğunu, davacının, bu koşullardaki sözleşme ile müvekkili şirket yetkililerine başvurması ve sözleşme akdetmek istemesi halinde sürecin olumlu sonuçlanmayacağınında açık olduğunu, müvekkili şirketten ödeyeceği tüm faturalara ihtirazi kayıt koymasının beklenmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının herhangi bir sözleşme yapma yahut yenileme teklifi yapmaksızın elektrik satışına devam etmesi ve fatura kesmesi dolayısıyla müvekkili şirket, 01.01.2022 tarihinden sonra davacı taraftan elektrik alımı yaparken herhangi bir sözleşmeyle bağlı olmadığı zannı ile hareket ettiğini ve davacı tarafından düzenlenen faturaları düzenli olarak ödediğini, her ne kadar bilirkişiler, (tıpkı davacı taraf gibi) sözleşmenin yetkisiz temsilci ile imzalandığını kabul etmekle birlikte faturalara ihtirazi kayıt koyulmaksızın ödeme yapıldığı için müvekkilinin “basiretli bir tacir gibi davranmamakla” itham etmişler ve sözleşmenin zımnen onaylandığını iddia etmişlerse de bu iddianın hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevabında; davalı şirket, daha ucuza elektrik satın alabilmek için süresinden önce feshettiği sözleşmenin tazminat sorumluluğundan dürüstlük kuralına aykırı iddialarla kurtulmaya çalıştığını beyanla talebin reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, elektrik tedarikine ilişkin sözleşmenin erken feshi nedeniyle cayma bedelinin tahsili talebine ilişkindir. Davacı, taraflar arasında imzalanan 25.10.2021 imza tarihli 01.11.2021 tedarik başlangıç tarihli sözleşmenin, şirket kaşesi basılarak şirketin makine enerji müdürü … tarafından imzalandığını, sözleşmeye ilişkin yapılan yazışmaların tamamının … ile yapıldığını, 01.09.2021 – 01.04.2022 tarihleri arasında bu sözleşmelere bağlı olarak tahakkuk eden faturaların davalı tarafından ihtirazi kayıtsız bir biçimde ödendiğini, sözleşmenin bitimine 6 ay kala tedarikçi değişikliği yaparak sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ileri sürmektedir. Davalı ise, davacının sürekli sözleşme yenileme talebinde bulunduğunu, 01.01.2022 tarihinde taraflar arasındaki sözleşme sona erdiğini, davacının daha ağır şartlardaki sözleşmeyi şirket yetkililerinden habersiz olarak yetkisiz temsilci … ile imzaladığını, 01.01.2022 tarihinden sonra davacı taraftan elektrik alımı yaparken herhangi bir sözleşmeyle bağlı olmadığı zannı ile hareket ettiğini, yetkili olmayan kişilerle imzalanan sözleşmenin geçersiz olduğunu savunmuştur. Davacı ile davalı arasında ilk olarak 28.12.2017 tarihli süresiz sözleşme imzalandığı, 26.11.2020 tarihinde tedarik süresinin 12 ay, enerji tedarik başlangıç tarihinin 01.01.2021 olduğu yeni bir sözleşme imzalandığı, 25.10.2021 tarihinde imzalanan sözleşmede ise tedarikçinin davacı … Satış A.Ş. , müşterinin davalı … San. Tic. A.Ş. olduğu, |11 maddeden ibaret, sözleşme imza tarihinin 25.10.2021, tedarik süresinin 12 ay, enerji tedarik başlangıç tarihinin 01.11.2021 olduğu, sözleşmenin davalı şirketi temsilen makine enerji müdürü sıfatıyla … tarafından imzalandığı, sözleşmenin imzalanmasından sonra 6 ay kadar süreyle fatura bedellerinin ödendiği, bu sözleşme devam ederken davalının başka bir tedarikçi ile anlaşarak sözleşmeyi feshettiği hususları ihtilafsızdır. İstinafa gelen uyuşmazlık, davaya konu olan ve şirketi temsil kabiliyeti olmayan sözleşmenin bağlayıcı olup olmadığı noktasındadır. TBK’nın 40. maddesi 1. fıkrasında, yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçlarının doğrudan doğruya temsil olunanı bağlayacağı hükmü getirilmiştir. Buna göre yetkili temsilci tarafından yapılan hukuki muamelede doğan alacak ve borçlardan, temsil olunan sorumlu olacaktır. Taraf adına hukuki muamelede bulunan kimse yetkili değilse, imzalayan şahsın şahsen sorumluluğu söz konusu olur ise de temsil edildiği taraf sorumlu tutulamayacaktır. Ancak aynı Yasa’nın 46. maddesinde bir kimsenin yetkisi olmadığı halde temsilci olarak bir işlem yapması halinde, bu işlemin ancak onandığı takdirde temsil olunanı bağlayacağı kabul edilmiştir. Bu madde uyarınca bir kimse yetkili olmadığı halde başkası adına bir hukuki işlem yapmış ise temsil olunanın sonradan icazet vermesi ya da yapılan hukuki işlemi benimsemesi halinde, baştan itibaren hukuki işlem geçerli ve temsil olunanı bağlayıcı olacaktır.Buna göre, davaya konu sözleşmeyi imzalayan kişi şirket yetkilisi değilse de sözleşmenin imzalanmasından sonra uzun süre fatura bedellerinin şirket adına ödenmesinin yapılan sözleşmenin benimsendiğini gösterdiği açıktır. Davalının istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, mahkemece davaya konu sözleşmeye icazet verildiğinin kabulüyle sözleşme gereği cayma bedeline ilişkin koşulların gerçekleştiğinin kabulüyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Bilirkişisi raporlarına itirazlar yönünden ise, bilirkişilerin görüş bildirdikleri, görüşleri doğrultusunda seçenekli olarak rapor hazırladıkları, bilirkişi görüşünün mahkeme için bağlayıcı olmadığı, gerek görülmesi halinde her zaman ek rapor istenebileceği gibi yeni bir heyetten rapor da alınabileceği gözetildiğinde bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 112.216,52 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 28.054,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 84.162,12 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/10/2023