Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2169 E. 2023/2244 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2169
KARAR NO: 2023/2244
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 15/02/2023
NUMARASI: 2022/652 E
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 14/07/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı aleyhine 11/11/2020 tarihinde Konya … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, ödeme emri borçluya 18/11/2020 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı/borçlu 25/11/2020 tarihinde süresi içinde borca itiraz ettiğini, müvekkilinin, dava dışı “… A.Ş.” ile Üsküdar … Noterliği 06/08/2020 tarih ve … yevmiye nolu alacağın temliki sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşme gereğince dava dışı … A.Ş., davalıdan doğmuş ve doğacak olan 435.000,00 TL alacağını müvekkiline temlik ettiğini, yapılan temlik sözleşmesi gereğince müvekkilinin icra takibi başlattığını, takip tarihi olan 11/11/2020 tarihinde davacı müvekkilinin 256.170,00 TL asıl alacağı bulunduğunu, arabuluculuk görüşmesi sonrası taraflar tekrar bir araya gelerek anlaştığını, protokol gereğince taraflar icra dosyasında bulunan borcun ödenmesi husunda taksitler halinde anlaştığını, 29/01/2021 tarihinde 70.000,00 TL, 15/02/2021 tarihinde 70.000,00 TL ve 01/03/2021 tarihinde 75.000,00 TL ödeme planı oluşturulduğunu, ödemelerin zamanında yapılması halinde icra dosyasında bulunan borcun tahsil edilmiş olacağı ve işlem yapılmayacağı üzerine anlaşıldığını, itiraz yapıldıktan sonra ve dava açılmadan önce protokol gereği davalı yan kısmi ödemeler yaptığını, ancak davalı yan protokolde belirlenen tarihlerde ödeme yapmaması sebebiyle protokolün geçersiz kaldığını, davalı yan, icra takibinde 256.170,00 TL borcu olduğunu bilmesine rağmen borcun tamamına itiraz ettiğini, daha sonrasında ise akdedilen protokole uymayarak eksik ödemede bulunmuş ve protokolün geçersiz olmasına sebebiyet verdiğini, takip tarihindeki asıl alacaklarından, itiraz sonrası dava öncesi ödemeler çıktıktan sonra bakiye 29.999,49 TL asıl alacakları bulunmakta olup takibin bu miktar üzerinden devam etmesi gerekmekte olduğunu beyanla; davanın kabulüne, Konya … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 29.999,41 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra takibine yapılan itiraz sebebiyle davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalının borca haksız yere itiraz etmesi ve daha sonrasında ödemeler yapması yaklaşık ispat şartını sağladığından davalı aleyhine teminatsız bir şekilde 29.999,41 TL üzerinden ihtiyati haczine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince 15/02/2023 tarihli ara karar ile; “davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin reddine,” karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Taraflar arasında yapılan protokol uyarınca davalının icra dosyasında bulunan borcu kabul ettiğini, icra takibine konu borcun likit olup davalı yanın haksız yere icra takibine itirazda bulunduğunu, icra takibinde haksız yere itiraz edilmesi daha sonrasında borca ilişkin ödemeler yapılması nedeniyle borcun kabul edildiğinin aşikar olduğunu davalının mal kaçırma ihtimaline karşılık olarak davalı aleyhine ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, bu sebepten yerel mahkemece “dosyaya sunulan belgelerin ve diğer ekli belgelerin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmeye yeterli belgeler olarak kabul edilemeyeceği” gerekçesi ile bağdaşmadığını, davalı yanın eldeki dava açıldıktan sonra ödeme yapmışsa da söz konusu ödeme TBK 100. Madde kapsamında olduğunu, zira ilgili maddede “borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeye ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz” denildiğini, icra hukukunda haciz yoluyla takip sonrası haczedilen eşyanın paraya çevrilmesi halinde elde edilen satış tutarından veya icra dosyasına yapılacak olan tam olmayan ödemelerden ilk olarak takip masrafları ile beraber faiz alacağı karşılanacağını, sonrasında kalan para ana borca sayılacağını, bu konuya ilişkin Yargıtay Kararları ve dosya kapsamına sunulan delillerden de anlaşılacağı üzere davalı yanın borcu kabul ettiği yapılmış olan protokol ile sabit hale geldiğini, dolayısıyla alacağımız hususunda herhangi bir kuşku olmadığını, yapılmış olan ödemeler noktasında ise davalı yanın dosya kapsamına sunulan protokole uymaması sonucu öncelikle TBK m.100 kapsamında faiz ve giderlere mahsup edildiğini, alacağın dayanağı olan belgeler karşısında davalı tarafın öne sürmüş olduğu borca itiraz nedenleri arasında kesinlikle borcun sona erdiğine ilişkin bir belge bulunmamaktadığını, davacı müvekkilimizin davalı taraftan olan alacağı rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para alacağı olduğunu, davalı taraf icra takibine kötüniyetle itirazda bulunarak takibin durmasını sağlamış ve mevcut malvarlığı üzerinde alacaklısı olan müvekkili zarara uğratacak tasarruflarda bulunmak için uygun bir ortam oluşturduğunu, davacı müvekkilimizin alacağı borçlu tarafın ikrarı ile de sabit olup bu alacağın tahsilinin imkansız hale gelmemesi için borçlunun taşınır, taşınmaz malları, banka hesapları, 3. Kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını, yargılama harç ve giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini arz ve talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;İİK’nun İhtiyati haciz şartları başlıklı 257.maddesinde ; ” Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa; Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” hük- müne yer verilmiştir.Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/5783 E. 2016/4664 K.sayılı kararında “Talep ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK’nun 257 vd. maddeleri gereğince para borcu alacaklısı rehinle temin edilmemiş bir alacağı için borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacaklarını haczettirebilir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmemekte olup, mahkemenin alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığına kanaat getirmesi yeterlidir (İİK’nun 258/1- gerçeğe benzerlik karinesi). Somut olayda, talep eden alacağının dayanağı olarak tek taraflı olarak düzenlediği sözleşmeye dayalı faturayı göstermiştir. Bu durumda, mahkemeye alacağın varlığına kanaat getirilecek yeterli delil sunul- madığından, ihtiyati haciz kararının koşulları mevcut değildir. Mahkemece, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddi yerinde olmamış, bozmayı gerektirmiştir” denilmiştir. Eldeki dosyada da , dava kaçak elektrik kullanımına ilişkin fatura bedelinin tahsiline yönelik takibe vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı ile ihtiyati haciz kararı verilmesi talebine ilişkindir. İhtiyati hacze konu alacak tak taraflı olarak düzenlenen tutanağa dayalı faturadan kay- naklanmaktadır. Alacağın varlığını ” yaklaşık ispat”a elverişli başkaca delil sunulmamış olup uyuş- mazlık konusu yargılamaya muhtaçtır. Dosyanın bulunduğu aşama itibariyle İİK 257. madde gereği ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirilmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 85,95 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/07/202314/07/2023