Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2155 E. 2023/3144 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2155
KARAR NO: 2023/3144
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2023
NUMARASI: 2022/836 E – 2023/273 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu yanın, takip dayanağı kaçak/usulsüz kullanıma ilişkin faturaları ödememesi üzerine, aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalı yanın icra takibine ilişkin, borca itirazının iptaline takibin takip talebindeki şartlarla devamına, icra takibinde yazılı asıl ve feri alacaklarının davalı yandan tahsiline, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, tensiple beraber davalı-borçluların mallarına tedbir amaçlı öncelikle teminatsız olarak, mahkeme aksi kanaatte ise teminat sunulmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini, borçlunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile asıl alacağa uygulanan %19,20 yıllık 6183 sayılı yasa gereği değişecek oranlarda üzerinden gecikme zammı, işbu gecikme zammına gecikme faiz tutarına işleyecek %18 KDV ile birlikte takibin devamına, haksız ve mesnetsiz kötü niyetle takibe itiraz ederek durduran borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına ödemeye mahkum edilmesine, mahkeme masrafı ile ücreti vekaletin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görev bakımından müvekkili bir tüketici olması sebebiyle Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davacı şirket tarafından kaçak elektrik tutanağı düzenlendiğini bu düzenlenen tutanağın müvekkiline tebliğ edilmeden geriye doğru bir hesaplama yapılarak kaçak kullanım cezası kesildiğini, tutulan tutanağın haksız olarak kesildiğini, 3 ay önce yapılan ceza ve yapılan geriye doğru ödemenin yok sayılıp tekrar eski dönemlerin yeniden hesaba dahil edilmesinin mükerrer cezalandırma ve hesaplama olduğunu, öncelikle dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini, likit bir alacak söz konusu olmadığından davacı tarafın ihtiyati haciz ve kötü niyet inkar tazminatı talebi ile haksız açılmış davanın reddine, mahkeme masrafları ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda;”somut olayda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın elektrik kullanımından kaynaklandığı, davacı taraf tacir ise de Mecidiyeköy Vergi Dairesi Müdürlüğünün müzekkere cevabından davalının işletme hesabına göre defter tuttuğunun bildirildiği, yazı ekindeki beyannamelerden davalının faaliyetlerinin VUK’nun 177. maddesindeki esnaf faaliyeti sınırını aşmadığının anlaşıldığı, salt davalıya ait yerin ticarethane olarak kullanılmasının eldeki davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili nispi ticari dava olarak nitelendirilmesini mümkün kılmayacağı, mahkememizin mutlak ve nispi ticari dava niteliği taşımayan işbu davaya bakmakla görevli olmadığı, bu durumda tüketici sıfatını da haiz olmayan davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlığın genel hükümler uyarınca asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği anlaşıldığından (benzer yönde İstanbul BAM 37. HD’nin 11/01/2021 tarihli, 2020/1494 E., 2021/67 K.sayılı kararı) görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği” gerekçeleriyle 1-Dava dilekçesinin HMK 114/1-c , 115/2 mad uyarınca görev yönünden usulden reddine ve mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,2-Karar kesinleştiğinde ve HMK 20 md uyarınca 2 haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı vekil istinaf başvurusunda karara itiraz etiklerini, resen dikkate alınacak hususlarla birlikte itirazlarının kabulüne karar verilmesinini talep ve istinaf etmiştir. Dava, kaçak kullanıma dayalı tahakkuk ettirilen fatura borcunun tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstinafa gelen uyuşmazlık ise; kaçak kullanıma dayalı açılan davada, Ticaret Mahkemesi’nin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. T.T.K.’nun 14.maddesine göre “bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir.” Aynı Yasa’nın 17.maddesi hükmünce de; “iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri tacir değildir.” düzenlemesi yer almaktadır.5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanun’unun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nun 1463.maddesinde de, önce 17.maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17.maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir.Gerçekten, 19.02.1986 tarih 19024 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile T.T.K.’nun 1463.maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre;1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usul Kanunu’nun 177.maddesinin 1.fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar,2- Vergi Usul Kanunu’na istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez.Yukarıda açıklandığı üzere, somut olayda davacının abone grubu ticarethane olarak belirtilmiş ise de dosya içeriğinden davacının Türk Ticaret Kanunu kapsamında esnaf olduğu anlaşılmakla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin hukuki değerlendirmesi bakımından usul yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/10/2023