Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/2110 E. 2023/2580 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/2110
KARAR NO: 2023/2580
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/05/2023
NUMARASI: 2023/6 E – 2023/410 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 19/09/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ;İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında takibe konu senet incelendiğinde borçlusunun … olduğunu, kefil olarak ise “… Ltd. Şti … Adi Ortaklığı” nın gösterildiğinin anlaşıldığını, takibe konu 31.12.2018 keşide tarihli 30.04.2020 vade tarihli 2.300.000,00 TL tutarında senetin muvazaalı olduğunu, borçlu … ile takip alacaklısı anlaşarak Adi ortaklık senette kefil gösterilmek suretiyle müvekkilini şahsen sorumlu tutmaya çalıştıklarını, bu şekilde müvekkillerini zarara uğratmak istediklerini, senet metninden de anlaşılacağı üzere Adi Ortaklığın kefil olarak gösterildiği borçlunun … olduğu izahtan veraset olduğunu, Senet Metni incelendiğinde görüleceği gibi senette yalnızca …’ün imzasının olduğu müvekkilin imzasının olmadığının açık olduğunu, adi ortaklık kefil gösterilirken tek imza ile kefil gösterilmiş olup kefalet hukuken geçersiz olduğunu, takip ve dava konusu alacağın ve borç senedinin muvazaalı olduğunun tespiti ile geçersizliğine karar verilmesini, netice olarak; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu edilen alacak yönünden Adi ortaklığın müvekkilin takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, davalı alacaklı yanın takipte kötü niyetli olması nedeniyle alacağın yüzde 20 sinden az olmamak kaydı ile tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; Davaya konu bono incelendiğinde keşidecinin …, kefilin … … Adi Ortaklığı olduğu, davanın ise adi ortaklığın ortaklarından … tarafından açıldığı, adi ortaklıkta ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından salt adi ortaklık olarak husumet ehliyeti bulunmadığı gibi ortaklardan sadece birinin dava açma hak ve yetkisinin de bulunmadığı, bu durumda davacının tek başına menfi tespit davası açıp yürütmesinin yerinde olmadığı ve bu hususun resen gözetilecek hususlardan olduğu, adi ortaklığın diğer ortağı …’nin de açılan davaya muvafakat etmediği anlaşıldığından aktif husumet yokluğu gerekçesiyle, Davacı tarafın dava ehliyetine sahip olmaması sebebiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 (1), d) ve 115 (2) maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE, şeklinde karar verilmiştir.Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin kararının hatalı ve yanlış olduğu gibi hukuken sakıncalı sonuçları doğuracak, kötü niyetli yönetici ortağın eylemlerine ve hileli muvazaalı işlemlerine karşı zarar gören husumetli ortağın hiçbir zaman dava açamaması gibi bir durumla karşı karşıya kalınacak muvazaalı işlemlerden zarar gören ortağın dava açması ve hak araması mümkün olmayacağı, mahkemenin ret kararı ile müvekkilinin hak arama özgürlüğünün açıkça kısıtlandığını, açılan davanın , salt ortaklık namına açılmış bir menfi tespit davası olmadığı, kaldı ki davaya konu işlemin adi ortaklığın işiyle ilgili de olmadığı, diğer ortak tarafından adi ortaklık kisvesi ile dolandırılan müvekkili yönünden haksız fiil ve muvazaa iddialarının bulunduğu, kakibe konu senedin danışıklı ve muvazaalı olarak davalı alacaklıya verildiği iddialarının göz ardı edilldiği,dava dilekçesinde ayrıntılı olarak izah ettikleri üzere diğer ortağın muvazaanın tarafı olarak zaten davaya muvafakat vermesi ve müvekkiliyle birlikte hakaret etmesini beklemenin hayatın olağan akışına aykırı olup bu şekilde birlikte dava açmanın olanaksız olduğu, kaldı ki muvazaanın tarafı olan diğer ortağa da dava açılmış olup, bu nedenle müvekkili ile aynı yerde olmalarının mümkün olmadığı, davalıların danışıklı senetler ile icra takibi açarak muvazaalı işlemlerle müvekkilinin malvarlığı’na yöneldiklerini, müvekkilinin karşı karşıya kaldığı muvazaalı icra takibinden ve haksız eylemlerden korunmak için muvaazaa olgusuna dayalı açılmış bir davanın söz konusu olduğu, davanın temel dayanağının , diğer adi ortağın ve işbirlikçisi davalı alacaklının birlikte kurguladığı muvazaalı senet ve muvazaalı icra takibi olduğu, davalı … İnşaat Şirketinin muvazaalı işlemin tarafı olup davada davalı olarak gösterilmiş ve taraf teşkili de sağlanmış olduğunu ,dolayısıyla taraf teşkiline ilişkin mahkemenin tespiti ve davanın usulden reddi kararının bu yönüyle de hatalı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , menfi tesbit talebine ilişkindir. Davanın dayanağı olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında , alacaklısının …, borçlularının …, …, … … Adi Ortaklığı, … olduğu, borcun sebebi 2.300.000,-TL bedelli,31/12/2018 tanzim tarihli ,30/04/2020 vade tarihli senet gösterilmek suretiyle , 2.300.000,00 TL asıl alacak, 906.058,22 TL işlemiş faiz, 6.900,00 TL komisyon, 225,20 TL ihtiyati haciz masrafı ve 2.400,00 TL vekalet ücreti olmak üzere 3.215.583,42 TL toplam alacağın tahsili talep edilmiştir. Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığı için, taraf ehliyeti de yoktur. Bu nedenle, adi ortaklığa ilişkin davalarda, adi ortaklığı oluşturan kişilerin taraf olarak hep birlikte hareket etmeleri gerekir. Adi ortaklığa karşı açılan dava, diğer ortakların tümüne karşı yöneltilmiş demektir. Başka bir anlatımla, aktif ve pasif taraf ehliyeti tüm ortaklara aittir. Bu açıdan ortaklar arasında mecburi dava arkadaşlığı vardır. Adi ortaklık adına, üçüncü kişiler aleyhine açılacak davaların bütün ortaklar tarafından açılması gerekir. Keza, bir ortağın diğeri aleyhine açtığı davada da, tüm ortaklar davaya dahil edilmelidir. Somut olayda ; … Tic Ltd. Şti … Adi Ortaklığı” nın ortakları davacı ile davalı gösterilen … Tic Ltd. Şti’nin ortaklarıdır.takip konusu senette adi ortaklık kefil olarak yer almaktadır. Kural olarak, davada taraf teşkilinin sağlanabilmesi için, bu ortakların birlikte hareket etmeleri gerekir. Ancak, iş ortaklığını oluşturan ortakların davacı veya davalı tarafta aynı anda birlikte yer almaları gerekmez. Her iki ortağın da, davacı ya da davalı tarafta bulunmaları taraf teşkili açısından yeterlidir. Böylelikle de tüm ortaklar davaya dahil edilmiş olacakları için, taraf teşkili de bu şekilde sağlanmış olacaktır.Aksinin kabulü halinde, davalı şirket hiçbir zaman, kendi aleyhine olarak açılan bu davada, adi ortak sıfatı ile muvafakat vermeyeceği için, davanın görülmesi de hiçbir zaman mümkün olamayacaktır. Nitekim Yargıtay 3. HD’nin Esas No: 2015/12482 ,karar No:2015/19855 sayılı kararında da aynı hususlar açıklanmıştır. Kaldı ki ; davacı takip talebinde adi ortaklık dışında ayrıca şahsi olarak da borçlu gösterilmiştir. Bu sebeple makemece, bu ilkeler gözetilerek, işin esasına girilerek taraf delilleri toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden,yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve hukuka aykırı olmakla,davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ,yukarıda açıklanan şekilde yargılama yapılması ve karar verilmesi için HMK 353/1-a-6. Maddesi uyarınca kararın kalırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/09/2023