Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1974 E. 2023/2231 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1974
KARAR NO: 2023/2231
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/02/2023
NUMARASI: 2023/94 E – 2023/58 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının davacı şirketin eski ortağı olduğunu, taraflar arasında 05.01.2009 tarihli protokol akdedildiğini, protokolun davalının ortaklıktan ayrılması ve ayrılmaya ilişkin davalıya yapılacak ödemelerin ne miktarda ve hangi koşullarda yapılacağı, tarafların birbirine karşı yükümlülüklerinin belirlenmesi amacıyla düzenlendiğini, davalı tarafça bahsi edilen protokolün ilgili maddeleri uyarınca, davacıdan alacaklı olduğu iddiası ile Çorlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/346E., 2014/396K. Sayılı dosyası ile davacı aleyhine dava açıldığını ve davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğini, mahkeme tarafından verilen kararın, Yargıtay tarafından bozulduğunu, mahkemenin 2016/227E., 2016/267K. sayılı dosyası ile yargılamaya devam edildiğini ve davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, karar ile 99.248,59TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 22.464,00 Euro’nun dava tarihinden itibaren devlet bankalarının bu yabancı para cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduata ödenen en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek faizi ile birlikte Euro olarak veya fiili ödeme günündeki TL karşılığının davacıdan alınarak davalıya verilmesi yönünde hüküm kurulduğunu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2017/1584 E., 2018/7951 K. Sayılı dosyası ile kesinleştiğini, mahkeme kararı uyarınca davacı şirket tarafından davalıya banka kanalıyla 21.12.2016 tarihinde 306.000,00TL ödeme yapıldığını, davacı şirket tarafından ödeme yapılmasına rağmen davalı yanca İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile davacı aleyhine icra takibine geçildiğini, takibe itiraz edildiğini ve İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/322 E., 2018/392 K. sayılı dosyası ile davanın kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verildiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77. maddesi uyarınca davalıya yapılan fazla ödemenin iadesi gerektiğini beyanla, davacı şirket tarafından davalıya fazla ödenen 95.208,80 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek en yüksek mevduat faiziyle birlikte sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 28/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 06/10/2020 tarihli bilirkişi raporu kapsamında davadaki taleplerini toplam 147.109,96 TLya çıkardıklarını ve bu tutara 21/12/2016 tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ederek ıslah harcını ikmal etmiştir. Davalı tarafından cevap ve beyan dilekçesi verilmediği anlaşılmıştır. Mahkeme tarafından 20/10/2021 tarihli karar ile, “1-Dava dosyasının faaliyete geçen yetkili ve görevli Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,2-HMK’nın 331/2. maddesi gereği harç ve yargılama giderlerinin dosyanın gönderildiği mahkemece değerlendirilmesine,3-Kararın davanın taraflarına resen tebliğine, 4-Esasın bu şekilde kapatılmasına” kesin olarak karar verilmiştir. Bunun üzerine yargılamaya devamla bu kez Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yargılama sonunda , mahkemece, Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/227 Esas (Bozmadan önce 2010/346 Esas) sayılı dosyadaki dava tarihi 27/09/2010 olup, Yargıtay bozması ile davanın yeni bir esasa kaydedilmesinin yeni bir dava meydana gelmesi sonucunu oluşturmayacağından, ilamdaki alacak kalemlerine dava tarihi olan 27/09/2010 tarihinden, davacı şirketin havale yaptığı 21/12/2016 tarihine kadar faiz işletilmesi gerektiği, ilamda hükmedilen feri alacaklar açısından herhangi bir faiz başlangıç tarihi belirtilmediğinden, bu kalemdeki alacaklara karar tarihi olan 17/11/2016 tarihinden ödeme tarihine kadar faiz işletileceği,hükme dayanak raporda faiz başlangıç tarihleri ile oranları hususunda bir yanlışlık olmadığı, davacı şirketin davalıya 20.923,76 TL fazla ödeme yaptığının anlaşıldığı,ayrıca davalının temerrüde düşürüldüğüne dair delil sunulmadığı, davacı şirketin davalıya haricen yaptığı ödeme sonucunda davalının sebepsiz zenginleştiği gerekçesi ile; “Davanın kısmen kabulü ile, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan 20.923,76 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili ile davalı vekili istinaf etmesi üzerine Dairemizin 2022/1854 E.2023/143 K.sayılı 19/01/2023 tarihli ilamı ile; o halde,mahkemece bozma öncesi ilk dava tarihi baz alınarak TL alacağı için bu tarih itibarıyla avans faizinin ödeme tarihi olan 21/12/2016 tarihine kadar ,ayrıca euro cinsinden alacak yönünden ise fiili ödeme tarihi olan 21/12/2016 tarihindeki Euronun TL karşılığı hesaplanarak devlet bankalarının bu yabancı para cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduata ödenen en yüksek faiz oranı ile bozma öncesi ilk dava tarihinden itibaren fiili ödeme tarihine kadar işleyecek faiz hesaplanmak üzere , ikinci bilirkişi kök ve ek raporunu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınması gerektiğinden; “Davacı ve davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir.
Mahkemece istinaf iade kararı sonrası devam eden yargılama sırasında bu kez;Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan Tekirdağ Ticaret Mahkemesi’nin yetki çevresine ilişkin kararın 01.09.2021 tarihi itibariyle yürürlüğe girmesine dair karar verildiği, 07.07.2021 gün ve 608 sayılı HSK kararında ticari dava dosyalarının yeni kurulan mahkemelere devrine yönelik karar bulunmaması nedeniyle davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin yargılama yapmaya devam etmesi gerektiğine yönelik farklı yöndeki Yargıtay ve İstinaf içtihatları ve Bursa BAM 4. HD 2021/1672 esas ve 1483 karar sayılı, Trabzon BAM 4. HD 2021/2079 esas ve 1656 karar sayılı yeni kurulan mahkemelerin görevli olduğuna yönelik kararlar nazara alınarak mahkemenin 2021/937 esas sayılı dosyası üzerinden 5235 sayılı Adli Yargı ve İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35/3 no’lu bendinde düzenlenen “benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesi için Yargıtay’dan bu konuda bir karar verilmesini isteme” görevine dayanılarak başvuru yapılmış, bu başvuru sonuçlanana kadar Mahkememize devir, gönderme veya görevsizlik kararı ile gönderilen dosyaların yargılamasına devam edildiği,Yargıtay 11. HD 2022/509 esas ve 2022/2410 karar sayılı aynı tarihli ilamında, Yargıtay 5 HD 2022/1181 esas ve 2022/2687 karar sayılı ilamı ile verilen kararda da “Hakimler Ve Savcılar Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararıyla antalya asliye ticaret mahkemesi yargı çevresinin antalya ağır ceza mahkemeleri yargı çevresi olarak belirlendiği, davanın 03/02/2009 tarihinde açıldığı, 07/07/2021 tarihli ve 608 sayılı kararda derdest dosyaların devredileceği yönünde bir ibare bulunmadığı anlaşıldığından, dosyanın kemer 1. asliye hukuk mahkemesi’nin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görülmeye devam edilerek sonuçlandırılması gerekmektedir.” gerekçesiyle davaya dava tarihinde görevli olan asliye hukuk mahkemeleri tarafından bakılması gerektiğine karar verildiği,mahkeme heyetince yapılan müzakereler neticesine Yargıtay ve İstinaf Mahkemeleri tarafından verilen kararlar, Bölge Adliye Mahkemeleri Hukuk Daireleri’nin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesine dair kararlar ve gerekçeleri değerlendirildiğinde, Mahkemenin faaliyete başladığı 01.09.2021 tarihinden önce açılmış olan davalar yönünden görevli mahkemenin, davanın açıldığı tarihte görevli olan Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu, mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olduğu, kamu düzeninin ve göreve ilişkin dava şartının yargılamanın her aşamasında nazara alındığı, buna göre dava tarihi itibariyle görevli olmayan Mahkememizce yargılamaya devam edilmesinin hukuki dayanağının olmadığı kanaatine varılarak ve HMK 30. Madde gereği “Hakimin yargılamanın makul sürede yürütülmesi yükümlülüğü” nazara alınarak (Mahkemeye gönderilen dosyalarının yargılaması sırasında tahkikatın tamamlanmış olduğu dosyaları yönünden ise “hakimin tarafsızlığı” ilkesine aykırı hareket etmeme ve dosyalar açısından kayırma yapılma şeklinde algı oluşmaması hususu da birlikte değerlendirilerek) görev dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, devir kararı veren mahkeme tarafından usulüne uygun görevsizlik kararı verilmemesi nedeniyle görev yönünden olumsuz görev uyuşmazlığı bulunmadığı kanaatine varılarak talep halinde dosyanın mahkemeye gönderme kararını veren asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gerektiği gerekçesiyle; “1-) Mahkemenin dava tarihi itibariyle GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, 2-)Görevli Mahkemenin Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, 3-)Kararın kesinleşmesine mütakiben HMK’nın 20. maddesinde belirtilen iki haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi gönderilmesine,4-)Yasal süre içinde Mahkememize başvurularak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile ihtarına, 5-)Harç ve yargılama giderleri ve vekalet ücreti konularının 6100 sayılı Yasanın 331/2 maddesi gereğince görevli mahkemece karar verilmesi gerektiğinden mahkememizce karar verilmesine yer olmadığına, anılan madde gereğince yasal süre içerisinde başvuru olmaması halinde taraflardan birinin başvurusu halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi ve yine yargılama giderlerinin böyle bir durumda karar altına alınmasına” dair istinafı kabil olarak 07/02/2023 tarihinde karar verilmiştir. Kararın taraflarca istinaf edilmemesi üzerine 14/03/2023 tarihinde kesinleştiği 03/04/2023 tarihli kesinleşme şerhi ile belirtilmiştir. Ayrıca mahkemenin 04/04/2023 tarihli ek kararı ile ;6100 sayılı HMK 114/1-c bendine göre mahkemenin görevli olması dava şartı olup bu husus kamu düzenine ilişkindir ve yargılamanın her safhasında resen gözetilerek davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği,HMK 20. maddesinin 1. fıkrası gereği görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesinin gerektiği, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir hükmü gerekçesiyle;
“Taraflarca görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde dosyanın yetkili, görevli mahkemeye gönderilmesi için süresinde mahkememize başvuru olmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesinin 1. fıkrası gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur. İstinaf dilekçesinde; dava dosyasında 04/04/2023 tarihli ek kararla “‘Taraflarca görevsizlik kararının kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde dosyanın yetkili, görevli mahkemeye gönderilmesi için süresinde mahkememize başvuru olmadığından, 6100 sayılı HMK’nın 20. maddesinin 1. fıkrası gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” şeklinde karar verildiğini, ancak Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 2020/1 Esas sayılı dosyasında 20/10/2021 tarihli gerekçeli karar ile dava dosyasının faaliyete geçen yetkili ve görevli Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini,işbu gerekçeli kararın UYAP sistemine 04/11/2021 tarihinde yüklendiği ve 05/11/2021 tarihinde tebligata çıkarıldığı ve aynı gün dosyanın yetkili ve görevli mahkemeye gönderilmesi üst yazısı yazıldığını,taraflarınca görevli ve yetkili mahkemeye gönderim talebinde bulunmak için süre dahi bırakılmadığını,bu nedenle fiili imkansızlıktan dolayı talepte bulunulamadığını belirterek İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararın hukuka aykırı olduğunu ve kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, davacı tarafça mahkeme ilamında belirtilen alacak miktarından daha fazla harici ödeme yapıldığı iddiası ile fazla ödenen kısmın iadesi talebine ilişkindir. İlk istinaf iade kararı sonrası mahkeme tarafından; “Mahkemenin dava tarihi itibariyle GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, 2-)Görevli Mahkemenin Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,3-)Kararın kesinleşmesine mütakiben HMK’nın 20. maddesinde belirtilen iki haftalık süre içerisinde talep halinde dosyanın Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi gönderilmesine, 4-)Yasal süre içinde Mahkememize başvurularak, dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği takdirde, Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin iş bu kararın tebliği ile ihtarına “karar verilmiştir.Mahkeme Ek Karar ile; HMK’nun 20/1. maddesi uyarınca yasal 2 haftalık süre içerisinde taraflarca dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir. HMK 20(1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden (Değişiklik 28/07/2020 T 7251 Sy) süresi içinde kanun yoluna başvurmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesin talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen (28/07/2020 Tarih 7251 Sy.kanun 1. madde) karar verir. Mahkeme tarafından 2023/94 E.2023/58 K.sayılı 07/02/2023 tarihli görevsizlik kararı davacı vekiline usulüne uygun olarak 25/02/2023 tarihinde tebliğ edilmiştir.Davacı vekili tarafından süresi içeresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmemiş,bunun üzerine davanın açılmamasına dair ek karar verilmekle , davacı vekili tarafından ek karar istinaf edilmiş isede,HMK 20/(1).madde gereği yasal sürede dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep edilmediğinden mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Bu nedenle davacının istinaf talebinin HMK 353/1b-1.madde gereği reddi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 13/07/2023