Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/192 E. 2023/3095 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/192
KARAR NO: 2023/3095
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2022
NUMARASI: 2022/552 E – 2022/995 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin maliki olduğu … ili, … ilçesi, … mah., … mevkii, … evleri … ada … parsel … numaralı gayrimenkulün satışına ilişkin davalı ile sözleşme akdedildiğini, sonrasında müvekkili şirketin birçok müşteriyi geri çevirmek suretiyle yaklaşık 1 ay boyunca davalı tarafından gayrimenkulün satın alınmasını beklediğini, ancak davalı şirket satış rakamının amerikan doları kuru üzerinden anlaşılması ve dolar kurundaki aşırı yükselme nedeniyle söz konusu gayrimenkulü satın almaktan vazgeçtiğini ve davalı şirketin bu süreçte müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, buna rağmen davalının müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, davalı tarafça icra dosyasına ibraz edilen sözleşmenin hukuken geçersiz olduğunu, davalı tarafından icra dosyasına dayanak olarak ibraz edilen ödeme dekontundan yapılan ödemenin dava dışı … tarafından dava dışı … hesabına yapıldığını, bu nedenle, davalı şirketin sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanmak suretiyle müvekkil şirketten alacaklı olduğunu iddia etmesinin mümkün olmadığını belirterek müvekkili şirketin takip konusu alacağa dair her ne sebeple olursa olsun borçlu olmadığının tespiti ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasıyla açılan icra takibinin iptaline, bu kapsamda müvekkili şirkete ait herhangi bir şekilde icradan para çekilirse, İİK.Md.72 hükmü gereği istirdadına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin geçersiz olduğunun iddia edilmesinin kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin ödeme yapmadığına yönelik iddiaların kötü niyetli olduğunu, dava dışı …’un müvekkili şirketin, dava dışı …’nın davacı şirketin yetkilileri olduğunu, söz konusu ödemenin sözleşme tarihinden 1 gün sonra yapıldığını ve bu ödemenin bu sözleşmeye dayalı ilişkiden bağımsız olduğunu iddia etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonunda ; 02.11.2021 tarihli harici satım sözleşmesine istinaden davalı şirket tarafından davacı şirkete, şirket yetkilileri aracılığıyla sözleşme kapsamına göre banka yolu ile kapora ödemesi yapıldığı, bu ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda davacı şirket tarafından iade edilmesi gerektiği, bu kapsamda İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında asıl alacak tutarı kadar davacının borçlu olduğu, davalı tarafından takip öncesi döneme ait faiz talebinde bulunulmuşsa da davacı borçlunun temerrüde düşürüldüğüne ilişkin belge sunulmadığından, davacının işlemiş faiz yönünden borçlu olmadığı ve İİK 72/4. maddesi gereğince tazminat şartları oluşmadığı gerekçesiyle ; “Davanın kısmen kabulü ile davacının İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının 3.222,60 TL’lik işlemiş faiz yönünden borçlu olmadığının tespitine,Fazlaya ilişkin istemin reddine,Şartları oluşmadığından İİK 72/4.maddesi gereğince tazminat verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulmuştur. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir.Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; yargılamanın HMK da düzenlenen usul hükümlerine uygun yapılmadığını,taraflar arasında akdedilen sözleşme resmi şekilde yapılmış bir taşınmaz satım sözleşmesi olmadığından, Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi geçersiz olduğu, dava dışı … tarafından yine dava dışı … hesabına ödeme yapıldığı icra takibine dayanak dekont ve cevap dilekçesi ile sabit ise de , sözleşmenin şirketler arasında akdedilmiş, dava konusu para ödemesinin ise gerçek şahıslar arasında yapıldığı, gerçek kişiler arasında yapıldığı iddia edilen para transferine ilişkin yetkili oldukları tüzel kişilerin sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğu, takip borçlusu olarak hakkında takip yapılan müvekkili şirkete yapılan bir ödeme bulunmadığından borçlu sıfatını haiz olamayacağının ortada olduğu,yapılan ödemenin, davanın tarafı olan şirketlerin ticari defterlerine alacak ve borç olarak yazılıp yazılmadığı konusunda ticari defterler üzerinde her hangi bir inceleme dahi yapılmadan karar tesis edildiğini, alacaklı ve borçlu sıfatlarına haiz olmayan, aralarında bugüne kadar herhangi bir para transferi dahi yapılmamış davaya taraf şirketler arasında ilgili karara dayanarak ödemeler yapılmasının da hukuka olduğu ileri sürülmüştür.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , menfi tesbit talebine ilişkindir.Davalı tarafın usule yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ;dava basit yargılama usulüne tabi olup, mahkemece tahkikatı gerektiren bir durum bulunmaması sebebiyle tahkikatın bitirilmesi ve aynı duruşmada taraflar hazır olmakla,sözlü yargılama duruşması yapılmasında usule aykırılık bulunmamaktadır.Esasa ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ; Davalı tarafından 02.11.2021 tarihli harici satım sözleşmesine istinaden ödenen kapora bedelinin tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe geçilmiştir.Taraflar arasında imzalanan 02.11.2021 tarihli harici satım sözleşmesininin taraf şirketler adına yetkili temsilcileri tarafından imzalandığı, kapora ödemesine ilişkin 4. maddesinde; “alıcı …un şahsi hesabından satıcı tarafın şirket yetkilisi …’nın şahsi hesabına 02.22.2021’de 100.000 TL kapora ödemesi yapılacaktır” şeklinde düzenleme yapıldığı ,03/11/2021 tarihinde de sözleşmenin bu maddesine uygun olarak … tarafından … hesabına ödeme yapıldığı görülmüştür.Mahkeme kararının gerekçesinde de yer aldığı üzere ; tapuya kayıtlı taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı takdirde TMK 706, TBK 237, Tapu Kanunun 26. ve Noterlik Kanunun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersiz olup ,geçerli bir sözleşme bulunmadığından tarafların sözleşmeye dayalı hak ve borçları da söz konusu olmayacaktır. Ancak bu durumda taraflar, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak karşı tarafa ödedikleri bedeli sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Somut olayda; hesabına para ödemesi yapılan …’nın davacı şirket temsilcisi olarak sözleşmeyi imzaladığı ,bu kişinin davacı şirketin 20 yıl süreyle münferiden temsile yetkili olduğu (vekaletname dayanağı belgeye göre) bu sıfatla yaptığı işlemlerin şirketi hak ve borç altına sokacağı, satış sözleşmesi mülkiyetin devri yönünden geçersiz ise de , sözleşme uyarınca yapılan ödemenin şirket temsilcisine yapıldığından davalı şirketi bağlayıcı olacağı ve şirketçe iadesi gerekeceği açıktır.Böylece ,mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 220,13 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 139,43 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf masrafının istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/10/2023