Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1856 E. 2023/3836 K. 21.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1856
KARAR NO: 2023/3836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2022
NUMARASI: 2019/1104 E – 2022/511 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 21/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu … San. ve Tic. A.Ş. hakkında müvekkili şirketten taraflarına gönderilen ve borçluya ait olan bilgiler ışığında sözleşme hesabına ait enerji tüketim bedeline ilişkin ödenmeyen fatura bedellerinin toplamı ve gecikme faiziyle birlikte toplam 354.964,97 TL borcunun tahsili amacıyla İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden takip başlatıldığını, işbu davaya konu olan sözleşmenin diğer tarafı olan borçlu/davalı müşteri, serbest tüketici olmayan, yani kanun ile düzenlemeye tabi tarifeden elektrik kullanan müşteri olduğunu, Elektrik Piyasası Kanunu’nun m.10/5 hükmüne göre “Görevli tedarik şirketi, ilgili dağıtım bölgesinde bulunan serbest tüketici olmayan tüketicilere kurul tarafından onaylanan perakende satış tarifeleri üzerinden elektrik enerjisi satışı yapar.” denilmekte olduğunu, bu bağlamda … San. ve Tic. A.Ş.’nin düzenlemeye tabi tarifelerden elektrik almakta olduğundan, müşterinin sözleşmesinin bir Perakende Satış Sözleşmesi olduğunu, kanuna istinaden çıkarılan Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 7. maddesinde “Perakende satış sözleşmesi, görevli tedarik şirketlerinin görüşleri alınmak suretiyle bu bölüm hükümleri uyarınca standart sözleşme olarak kurul tarafından belirlenir ve kurul onayı alınmaksızın bu sözleşmede değişiklik yapılamaz.” ve “Standart sözleşme, görevli tedarik şirketleri ile Kurumun internet sitesinde yayımlanır.” şeklinde olduğunu, bu bilgiler ışığında, özelleştirme öncesi etkin bir arşiv uygulamasının bulunmaması sebebiyle, bazı müşterilerin sözleşmelerine her zaman ulaşılamadığını fakat müşterinin serbest tüketici olmaması sebebiyle, müşteriye standart perakende satış sözleşmesi imzalatıldığı ve mevzuat gereği müşteriye başka bir sözleşme imzalatılmasına imkân bulunmadığını, standart sözleşmeden farklı düzenlenen her türlü hüküm, mevzuatın emredici hükümleri karşısında geçersiz kabul edilmekte olduğunu, taraflar arasındaki davanın konusunun elektrik aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan borcun davalı/borçlu tarafından ödenmemesi sonucu vuku bulduğunun açık olmakla birlikte abone kaydından kaynaklanan bir uyuşmazlığın bulunmadığı, bu bağlamda, mahkemece karar verilmesi gereken hususun, dava konusu sözleşmeden kaynaklanan borcun borçlu tarafından ödenmemesinden dolayı gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle bir sonuca varmak olması gerektiğini, davalı borçlu tarafından tüketim bedeli borcuna ilişkin tebliğ edilen ödeme bildirimine kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, söz konusu borçluya ait faturalarda eski borç olarak da belirtilmek üzere tüketim bedelinin ödenmediğinin sabit olduğu, davalının her ne kadar borcu olmadığını iddia etse de müvekkili şirket nezdinde yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde belirtilen borç miktarının tahakkuk ettirilmiş olup davalının iddialarının aksine herhangi bir ödeme kaydına rastlanılamadığı, elektrik abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece elektrik dağıtım şirketine karşı kaçak elektrik kullanımı ve normal kullanım bedelinden dolayı sorumluluğunun devam edeceğinin kuşkusuz olduğu, TBK m. 77’e göre “Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.” denildiğini; davalı borçlu .. Tekstil San. ve Tic. A.Ş.’nin herhangi bir bedel ödemeden elektrik enerjisi tükettiği için sebepsiz zenginleştiğini, dolayısıyla abonenin hiçbir ücret ödemeden kullandığı enerji bedelinin tahsil edilmesinin esas olduğu, tüketim bedellerini ödemediği tespit olunan davalı borçlunun kendisine tahakkuk ettirilen tutarı ödemeyerek yükümlülüğünü yerine getirmediği ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası üzerinden taraflarınca başlatılan icra takibine kötü niyetli olarak itiraz ettiklerini; bu nedenle davalının itirazının iptali için mahkemeden itirazın iptalini isteme zaruretinin hasıl olduğunu, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak koşuluyla; HMK. 389. ve devamı maddeleri uyarınca davalı adına kayıtlı alacaklarını karşılar nitelikteki menkullerin/gayrimenkullerin 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla kayıtlarına ihtiyat-i tedbir konulmasını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile başlatılan takibe davalının yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamını, davalı/borçlunun işbu haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yasaya ve usule aykırı olarak açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın talep etmiş olduğu ihtiyat-i tedbir talebinin reddinin gerektiği, davacı tarafın her ne kadar İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile müvekkili şirketten alacağı olduğunu iddia etmiş ve işbu davayı açmış ise de davacının müvekkili şirketten alacağı tek bir kuruş dahi kalmadığını, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden kesilmiş olan tüm fatura bedellerini ödediğini, dava konusu faturalar ile taraflar arasında sözleşme süresinin bitiminden sonra kesilmiş faturalar olup sözleşmeye istinaden oluşan borçlar olduğunu belirtilse de faturaların dayanağının taraflar arasındaki sözleşme olmadığını, bu durumun taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşmenin mahkeme tarafından incelenmesinin ardından ortaya çıkacağını, mahkeme tarafından yargılama yapılmadan davalının borcu olup olmadığı kesin değilken davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin kabulünün müvekkili şirket açısından hak kaybı doğmasına sebep olacağını, sadece bir an için davacı tarafın müvekkili şirketten alacağı olduğu düşünülerek ihtiyati haciz kararının yerinde olduğu varsayılsa dahi; müvekkili şirket adına kayıtlı olan taşınmazların başka bir kişiye devrinin önlenmesi adına ihtiyati tedbir kararı verilmesinin orantısız bir tedbir uygulaması olacağını, davacı tarafın 354.964,97 TL alacağı olduğunu iddia etmesinin bu miktarda alacağı olduğunu göstermediğini, müvekkili şirketin davacı tarafa hiçbir borcu yok iken Gaziantep’te uzun yıllardır tekstil işi ile iştigal eden Gaziantep’te ilk 50 firma arasında bulunan bir firma olan müvekkilinin taşınmazları hakkında 3. kişilere devrin önlenmesi için tedbir kararı verilmesinin şirketin tüm finans ve kamu kuruluşları nezdinde itibarını zedeleyeceği ve gereğinden fazla bir kısıtlama olacağını, müvekkili şirket adına kayıtlı olan taşınmazlar hakkında davacının ihtiyati tedbir kararının kabul edilmesi, müvekkilinin çalışması için engeller yaratacağı ve prestij kaybına neden olacağı bir tedbir uygulaması olacağını ve davacı tarafın bu talebinin reddedilmesi gerektiğini; müvekkili şirketin aralarında akdedilen sözleşmeye istinaden kesilen tüm fatura borçlarını davacı şirkete ödediğini, başkaca bir borcunun bulunmadığını; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 28.11.2014 tarihinde imzalanmış olan sözleşmeye istinaden Elektrik Enerjisi Satış ilişkisinin mevcut olduğu, dilekçe ekinde sunulan işbu sözleşmeden de anlaşılacağı üzere işbu sözleşmenin 01.01.2015 tarihinde yürürlüğe girdiği ve bir yıl süre ile geçerliliğinin devam ettiği, müvekkili şirketin sözleşme süresi boyunca satın almış olduğu elektrik enerjisine istinaden davacı tarafından kendisine fatura edilmiş olan tüm elektrik tüketim bedellerini zamanında ve kuruşu kuruşuna ödemiş olduğunu, tüm faturalar ve ödemelerin resmi şekilde yapıldığını, sözleşme süresi sona erdikten sonra ve de hiçbir şekilde elektrik tüketimi veya satın alınması olmadığı halde davacı tarafından müvekkili şirkete ödenmeyen enerji tüketim bedeli olduğu iddia edilerek fatura ibraz edildiğini; müvekkili şirket tarafından işbu faturaya yasal süresi içinde ve kanunda belirtilen şartlar yerine getirilerek ihtarname yollandığı ve faturanın davacı tarafa iade edildiği, bunun üzerine davacı tarafın faturayı müvekkili şirkete 5 ayrı kere daha yolladığını ve müvekkili şirketin 5 ayrı kere Noter aracılığı ile işbu faturayı davacı tarafa iade ettiği; müvekkili şirket tarafından faturanın iade edilmesi amacı ile yollanmış olan ihtarnamelerin; Gaziantep … Noterliği’nin 14.06.2016 tarih ve .. yevmiye numaralı, Gaziantep … Noterliği’nin 04.07.2016 tarih ve … yevmiye numaralı, Gaziantep …. Noterliği’nin 25.07.2016 tarih ve … yevmiye numaralı, Gaziantep … Noterliği’nin 17.09.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ve Gaziantep … Noterliği’nin 29.09.2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameleri olduğunu; tüm bu ihtarnamelerin arkasından, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasından müvekkili şirkete karşı icra takibi başlattığını ve bu icra takibini; … nolu müşteri, … nolu sözleşme hesabına ait enerji tüketim bedeline dayandırmış olduğunu, müvekkili şirket tarafından, davacıya ödenmemiş hiçbir borç bulunmaması sebebi ile borca itiraz edildiği ve icra takibinin durduğunu, bunun üzerine davacı tarafından işbu davanın açıldığını, işbu davanın açılması ile davacı taraf açısından iddianın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı başladığını, davacının 24.12.2018 tarihli dava dilekçesinden sonra mahkeme huzuruna sunduğu veya sunacağı yeni delil ve iddiaların göz önüne alınmasının yasa ve usule aykırı olacağını, davacı tarafın işbu dava dahilinde yeni bir iddia ve delil sunmasını veya hali hazırda sunmuş olduğu iddia ve delillerini değiştirmesine muvafakat etmediklerini, aralarındaki sözleşmeye istinaden, davacı şirket her fatura döneminde müvekkili şirketin enerji tüketim bedeli borcunu faturalayarak, müvekkili şirkete ibraz ettiğini, müvekkili şirketin de kendisine ibraz edilmiş olan her faturadaki bedeli gününde ve kuruşu kuruşuna ödediğini, ödeme dekontları ve faturaların işbu beyanlarını kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin, sözleşme süresi bittikten sonra sözleşmeye istinaden elektrik kullanımı yapmadığını, davacı tarafın, sözleşme bitiminden sonra dava konusu faturayı keşide ettiğini ve ödenmesini talep ettiğini, bu faturanın tek amacının müvekkili şirketten para koparmak olduğunun açık olduğunu, müvekkili şirketin söz konusu faturayı süresi içerisinde yukarıda belirtildiği üzere noter kanalı ile itiraz ettiğini, müvekkili şirket aleyhinde açılmış olan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına borca itiraz dilekçelerini sunduklarını, işbu dilekçe ile borcu kesinlikle reddetmiş olduklarını, işbu dilekçe ile icra dosyasında bulunan borca itiraz dilekçelerinde yer alan tüm savunma ve beyanlarını tekrar ettiklerini, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddini, yasa ve usule aykırı açılan işbu davanın reddini, haksız ve yersiz olarak başlatılmış icra takibi ve işbu dava neticesinde … Satış A.Ş. aleyhinde %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” Davacı yanca davalı aleyhinde başlatılan icra takip dosyası incelenmiş takip sebebinde borcun sebebi olarak … nolu müşteri … nolu sözleşme hesabına ait enerji tüketim bedelidir açıklaması bulunduğu görülmüştür. İtirazın iptali davaları takip talebi ile sıkı sıkıya bağlı davalardır.Takip talebinde dayanak ne gösterilmiş ise itirazın iptali davalarında da ancak takip dayanağı sebep göz önüne alınarak yargılama yapılabilir.Aksinin kabulü itirazın iptali davalarının ,takip dosyası ile bağı açısından tezat teşkil edecektir.Eldeki davaya konu icra takibinde yer alan takip talebinde enerji tüketim bedeli sebep olarak gösterilmiştir.Ancak yapılan yargılama neticesinde davacının alacak iddiasına konu olan dayanağın karar celsesinde davacı vekilince açıkça ifade edildiği üzere dağıtım ve iletim bedeli olduğu anlaşılmıştır.Takip talebine konu alacak sebebi olarak dağıtım ve iletim bedelinin belirtilmediği ve bu alacak konusunun takibe konu edilmediği görülmüştür. İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardır. Davalı takipte gösterilen borcun sebebine göre savunmasını yapar veya takibe itiraz eder. Davacı yanca davadaki safahatta ve takipte söz konusu takip dayanağı alacağın tüketim bedeli olduğu iddia edilmiş ancak hesaplamaya yarar belgeleri ibraz etmemiştir. Sunduğu faturalarda da ilk endeks son endeks bilgileri olmadığından hesaplama yapılabilmesi de mümkün olmamıştır. Mahkememizce ön inceleme duruşmasında 1 nolu ara karar ile taraflara eksik delillerini bildirmeleri ve sunmaları hususunda kesin süre verilmiş aksi taktirde bu delillere dayanılmış olmaktan vazgeçilmiş sayılacağı hususu davacı vekilinin yüzüne karşı ihtar edilmiştir. Safahatta bilirkişinin eksik belgeler nedeni ile hesaplama yapamaması nedeni ile davacı vekiline 09.09.2020 tarihli celsede keza 09.12.2020 tarihli celsede hesaplama yapılabilmesi için alacağının dayanağı belgeleri sunması hususunda süre verilmiştir. Eksik belgeler nedeni ile raporun bir türlü tanzim edilememesi nedeni ile davacı vekiline 19.01.2022 tarihli celsede alacağın dayanağını gösterir yazılı belgeleri ibraz etmek üzere kesin süre verilmiş, sonuçları ihtar edilmiş, bu ihtaratlı duruşma zaptı davacı vekiline 24.01.2022 tarihinde tebliğ edilmiştir. Esasen ön inceleme duruşması tamamlandıktan sonra tahkikat aşamasında delil ibrazı da mümkün değildir. Davacının ibraz ettiği faturalarda ilk endeks/son endeks bilgileri olmadığından ve alacağın hesaplanmasına yarar bilirkişi raporunda değinilen bilgiler, somut veriler olmadığından davacı alacağı hesaplanamamıştır. 6100 sayılı HMK’nın ispat yükü başlıklı 190. Maddesi “ispat yükü kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ” hükmüne haizdir. Davacı yan davacının enerji tüketim bedeli borcu olduğunu ispat külfeti altında olup bu yükümlülüğünü yerine getirememiştir. Her ne kadar karar celsesinde aslında davalıdan talep ettikleri bedelin dağıtım ve iletim bedeli olduğu ifade edilmiş ise de icra takibine enerji tüketim bedeli için başlanmıştır. İcra takibinde de borcun nedeni olarak enerji tüketim bedeli gösterilmiştir. Davacı yanca dava ispat edilememiştir.Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Keza aynı taraflar arasında mahkememizde görülmüş olan 2018/368 E, 2018/373 E. Sayılı dosyalarda da davalar red edilmiştir. Bunlardan 2018/368 E. Sayılı dosya istinaf edilmeksizin kesinleşmiş diğer dosya ise istinaf edilmiştir. Her ne kadar davanın reddine karar verilmiş ise de davacının takip talebinde alacağını yanlış nitelendirmiş olmasının kötü niyete vücut vermeyeceği göz önüne alınarak davalının kötü niyet tazminatı talebi red edilmiştir. ” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin mevcudiyeti konusunda bir ihtilaf bulunmadığını, sözleşme maddelerinin ve takip konusu yapılan alacağın fiyatlandırılmasına ilişkin usul ve esasların ise anılan mevzuat hükümleri ve EPDK kurul kararları uyarınca tespiti mümkün olup, belirtilen hususların ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hukuka açıkça aykırı olduğunu, davalıdan talep edilen dağıtım bedellerinin müvekkili şirketin sistem arızası sebebiyle oluşan bir bedel olmadığını, yasal düzenlemeler ve EPDK’ nun ilgili kararları uyarınca davalıdan tahsili gereken ve fakat müvekkili şirketin sisteminden kaynaklı arıza sebebiyle eksik hesaplanan dağıtım bedellerinin tespitinin dava konusu yapıldığını, davalıdan talep edilen tutarın davalı adına düzenlenen faturalarda ayrı bir hesap kalemi olarak yer aldığını, sistem hatası sebebiyle davalıdan tahsili yapılamamış olan dağıtım bedeline ilişkin bedel olduğunu, dava konusu yapılan alacağın davalı tarafın mal varlığının aktifinde geçerli bir sebep olmaksızın zenginleşmeye sebebiyet vermiş olup, bu doğrultuda söz konusu tutarın sebepsiz zenginleşme kapsamında müvekkil şirkete iadesi gerektiğini, hükme esas alınan raporların denetime elverişli olmadığını, eksik inceleme ile oluşturulduğunu, kararın yeterli gerekçe içermediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Dava, sözleşme hesabına ait enerji tüketim bedeline ilişkin ödenmeyen fatura bedellerinin toplamı ve gecikme faiziyle tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı dava yazısıyla, özelleştirme öncesi etkin bir arşiv uygulamasının bulunmaması sebebiyle, bazı müşterilerin sözleşmelerine her zaman ulaşılamadığını, fakat müşterinin serbest tüketici olmaması sebebiyle, müşteriye standart perakende satış sözleşmesi imzalatıldığını, mevzuat gereği müşteriye başka bir sözleşme imzalatılmasına imkân bulunmadığını, standart sözleşmeden farklı düzenlenen her türlü hükmün, mevzuatın emredici hükümleri karşısında geçersiz kabul edildiğini belirterek davalı borçlu tarafından tüketim bedeli borcuna ilişkin tebliğ edilen ödeme bildirimine kötü niyetli olarak itiraz edildiği ileri sürülmüştür. Davalı ise, müvekkili şirketin taraflar arasındaki sözleşmeye istinaden kesilmiş olan tüm fatura bedellerini ödediğini, dava konusu faturaların taraflar arasında sözleşme süresinin bitiminden sonra kesilmiş faturalar olduğunu, faturaların dayanağının taraflar arasındaki sözleşme olmadığını savunmuştur. Mahkemece taraf delilleri toplanarak bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Hükme esas raporda bilirkişi 04.06.2020 tarihli rapornuda; ” .. davacı alacağının olup olmadığı ile varsa takip tarihi itibariyle tutarının belgelerin gerekli olan açıklamalarıyla birlikte davacı kuruluş tarafından liste halinde okunaklı suretlerinin sırasıyla dava dosyasına ibrazından sonra belirlenebileceğini ” belirtmiştir. Bilirkişi ek raporlarında da özetle, ayrıntılı tüketim faturaların ibraz edilmediğinden ibrazı sonrası davacı alacağının olup olmadığının belirlenebileceğini mütalaa etmiştir. Mahkemece yeni bilirkişi atanmış, bilirkişi sunduğu 22.04.2022 tarihli raporunda “Davalının 2015 yılı elektrik tüketimi değerlerinin belirlenebilmesi için 4000070621 tesisata ait sayaç okuma tarihleri ile ilk/son endeks tüketim miktarlarının davalı/davacı/ Gaziantep OSB ya da TEİAŞ tarafından dosyaya sunulması gerektiği, davacının kayıtlarında sözleşme hesabı numarası … iken faturalarda ve dava konusu 270.505,56 TL’lik faturada sözleşme hesap numarasının … olarak belirtilmesi bir tutarsızlık yarattığı ve faturanın alt kırılımları ile bu bedele nasıl ulaşıldığının detaylıca ibrazı gerektiği, Dava konusu hesaplamanın yapılabilmesi için, sözleşme hesap n0:… ve tesisat n0:… ait … nolu sayaç ile sözleşme hesap no:… ve tesisat no:… ait … nolu sayaç hakkında açıklama ve sayaç okuma tarihleri ile ilk/son endeks tüketim miktarlarının belirtilmesi gerektiğiNi” belirtmiştir. Buna göre, davacı tarafça davaya konu icra takibinde 270.505,56 TL asıl alacak, islemiş 71.954,48 TL gecikme faizi ve 12.951,81 T1 gecikme faizinin KDVsi olmak üzere toplam 355.411,85 T1 üzerinden takipte bulunulduğu, takip dayanağının enerji tüketim bedeli olarak açıklandığı, bilirkişi raporlarıyla da davacının iddia ettiği sistem hatası ve bu doğrultuda hesaplama yapılabilmesi için gerekli olan tahakkuka esas belgelerin sunulamadığı anlaşılmakla mahkemece ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirilmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.21/12/2023