Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1764 E. 2023/2118 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1764
KARAR NO: 2023/2118
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2022
NUMARASI: 2022/1000 E – 2022/918 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 06/07/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, 05.04.2022 tarihinde 33 ay süreli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi akdedildiğini ve bu sözleşmeye bağlı olarak davalı şirketin elektrik kullandığını, 05.04.2022 tarihinde imzalanan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi süreci devam ederken müvekkili şirketin basiretli bir tacir olarak portföyünde rutin olarak gerçekleştirdiği gözden geçirme esnasında, risk teşkil edebilecek müşteriler belirlendiğini, bu inceleme ile, müvekkili şirket nezdinde davalının da yatırmayı üstlendiği teminat/güvence bedeli yükümlülüğünü yerine getirmediğinin görüldüğünü, bu hususta davalıya 26.05.2022 tarihli mail ekinde “İhbarname” gönderilerek, bu güvence bedeli/teminatı ulaştırmaları, aksi halde sözleşmesel hakları kullanma imkanının doğacağının belirtildiğini, davalı tarafça gönderilen cevabi mailde teminat miktarının bildirilmesi halinde teminat mektuplarının hazırlanıp sunulacağının bildirildiğini, davalı tarafça gönderilen yazıya verilen 14.06.2022 tarihli mail ve ekindeki yazıda, öncelikle alıcı tarafından satıcıya yapılacak bildirimlerin şeklinin sözleşmede belirlenmiş olduğunun ve ıslak imzalı noter yahut iadeli taahhütlü mektupla bildirim yapılması gerektiğinin, teminat miktarının kendilerince belirlenebileceğinin ancak yine de ekli tabloda kendilerine teminat miktarlarını gösterir hesaplama tablosu iletildiğinin bildirildiğini, teminatın şeklinin mektup değil nakden olduğu ve teminatın ivedi olarak tamamlanmasının istendiğini, ancak verilen süre ve yapılan bildirimlere rağmen teminat/güvence bedelinin ulaştırılmaması neticesinde davalının 01.07.2022 tarihi itibariyle sözleşmesinin feshedilerek müvekkili şirketten elektrik tedariğinin sonlandırıldığını ve davalıya sözleşmede belirlendiği şekilde her bir aboneliği için cezai şart faturaları tanzim edilerek gönderildiğini, davalının sözleşmesel yükümlülüğünü ihlal etmesi neticesinde, sözleşmenin 33 ay devam edeceği taahhüdüne dayalı olarak elektrik alımı yapan müvekkili şirketin ise büyük bir zararının söz konusu olduğunu, davalının, düzenlenen cezai şart faturalarını Büyükçekmece … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 08.09.2022 tarihli ihtarnamesi ile iade etmiş ise de, işbu iade ihtarına Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı 14.09.2022 tarihli ihtarnamesi ile cevap verildiğini, cezai şart faturalarının ödenmemesi halinde gerekli işlemlerin yapılacağının ihtar edildiğini, akabinde davalı aleyhine Merkezi Takip Sistemi’nin … Esas sayılı dosyasından faturaya dayalı alacağa dayanarak takip başlatıldığını, borçlu şirketin hiçbir gerekçe göstermeksizin haksız ve mesnetsiz olarak işbu icra dosyasına itiraz ettiğini iddia ederek, davalı şirketin yaptığı haksız itirazın iptaline ve takibin devamına, borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkeme, davalı taraf üniversite olup, 6102 sayılı TTK’nin yukarıda ifade edilen yasa hükümleri de incelendiğinde, davalının tacir sıfatını taşımadığı, ticari işletmesi olmadığı, eldeki faturadan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemli davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın da ticari nitelikte bulunmadığı açıktır. Bu nedenle, somut olayda; 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanamayacağı ve uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemelerinin görevli olmadığı,bu durumda davaya bakmaya Genel Mahkemelerin görevli olduğu, Yüksek Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 09.10.2017 tarih, 2016/2593 esas, 2017/13551 karar numaralı ilâmı ve İstanbul BAM 18. Hukuk Dairesi’nin 19.12.2019 tarih, 2017/3038 esas, 2019/2246 karar sayılı ilâmı bu yönde olduğu gerekçesi ile; “1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından DAVANIN USULDEN REDDİNE, 2-HMK’nin 20. Maddesi uyarınca MAHKEMENİN GÖREVSİZLİĞİNE, görevli Mahkemenin ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ OLDUĞUNA, HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosuna GÖNDERİLMESİNE”karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; davalı üniversitenin özel üniversite olduğu,davacı tarafla ticari sözleşme akdettiğini,görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, faturaya dayalı alacak talebine ilişkin yapılan takibe yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebi istemli olarak açılmıştır. Eldeki dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra, 12/12/2022 tarihinde açılmıştır. 6102 sayılı TTK. 4.maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayın- lanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir. TTK’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargı- lamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir.Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davacı taraf, davalının taraflar arasındaki elektrik enerjisi satış sözleşmesi gereği eksik teminatın yatırılmamasından kaynaklı sözleşmenin feshine sebebiyet vermesi nedeniyle cezai şart talep etmektedir.Davacı taraf ticaret siciline kayıtlı şirket ise de, davalı tacir değildir. Beykent Üniversitesi’nen taraf olduğu davalarla ilgili olarak Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2015/1880 E- 2015/3169 K. Nolu 30/04/2015 tarihli ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2009/12662 E- 2009/11137 K. Nolu 30/10/2009 tarihli ilamında da davalının tacir olmadığı vurgulanmıştır. Buna göre uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/07/2023