Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/135
KARAR NO: 2023/1640
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2022
NUMARASI: 2021/640 E – 2022/661 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/05/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin elektrik hizmeti sunduğu … numaralı tesisatın bulunduğu … Mah. … Sok. No:… Bahçelievler/İstanbul adresindeki mahalde müvekkili şirket çalışanlarınca muhtelif tarihlerde yapılan kontrollerde davalı borçlunun, idareye kayıtsız sayaçtan kaçak elektrik kullanımı yaptığı tespit edilerek bir adet kaçak elektrik tespit tutanağı tanzim edildiğini, elektrik kullanımının gerçekleştirildiği adreste abone kaydı olmayıp, abonesiz kaçak elektrik kullanıldığını, kaçak elektrik kullanımı nedeniyle tahakkuk eden miktarları tahsil etmek amacıyla 16.04.2016 tarihinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından takibe, borca ve fer’ilerine itiraz edildiğini ve borcun tahsili için açılan icra takibinin durdurulduğunu, davalı borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tutulan tutanak her ne kadar kaçak elektrik kullanımı ile ilgili olarak tutulmuş ise de ortada kaçak olarak kullanılan bir enerji olmadığı gibi bunun muhatabının da müvekkili olmadığını, davacının ileri sürdüğü kayıtsız ve mühürsüz abonesiz sayaç iddiasının gerçek olmadığını, davacının yetkili çalışanlarının daha önce de defalarca kez işyerine gittiklerini ve hukuken ilgisi olmayan gerek mülkiyet gerekse kiracılık vasfı olmayan kişiler adına tutanak düzenlediklerini, kaldı ki işyerinde mevcut bir sayacın olduğunu ve bu sayacın davacı şirket Bedaş’ta kayıtlı olup işlem görmekte olduğunu, bahse konu edilen ve kaçak tabir edilen elektrik enerjisinin bu sayaçtan geçmekte olduğunu, abonelik sözleşmesinin de … San. Tic. Ltd. Şti. adına yapıldığını, işbu yapılan abonelik sözleşmesine göre kaçak elektrik tutanağının tutulduğu, şirkette elektriğin sayaçtan geçilmek suretiyle kullanılmakta olduğunu, dolayısıyla kaçak olarak adlandırılabilecek bir enerji kullanılmadığını, sayaçtan geçerek normal kullanıma dahil olan elektrik enerjisinin davacı şirket tarafından kaçak elektrik olarak tanımlandığını, müvekkili aleyhine açılan Bakırköy 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/111 Esas ve 2012/741 Karar nolu dosyasıyla kaçak elektrik kullanımı ile ilgili karşılıksız yararlanma suçundan dolayı davalı aleyhine açılan kamu davasının düşmesine karar verildiğini, daha önce yine davalı müvekkili aleyhine yapılan icra takipleri nedeniyle davacı şirket aleyhine İstanbul 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/25 Esas (yeni İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/ 419 Esas) sayılı dosyasıyla menfi tespit ve istirdat davası açtıklarını belirttiklerini, davacı şirket çalışanları tarafından tutulan 22.02.2008 ve 21.10.2008 tarihli tutanaklarda, davalının sözleşmesi olmayan sayaçtan kaçak elektrik kullanımı olarak tarifelendirilen tutanağa göre müvekkili aleyhine icra takibi yapılarak haksız kazanç elde edilmeye çalışılmasının, davacı şirket nezdinde sebepsiz zenginleşmeye neden olacağının belirtildiğini, davacının 1 yıllık yasal süre geçtikten sonra açmış olduğu işbu davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine, aksi halde haksız ve mesnetsiz davasının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” 6100 sayılı HMK m.114 gereği dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli koşullardandır. Mahkemece yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp incelemek durumunda olup,husumet ehliyeti mahkemece resen gözetilmesi gereken dava şartı olduğundan, yukarıda açıklanan olgular dikkate alınarak, şirketin borçlarından dolayı, şirket ortaklarının ve şirket yetkilisinin sorumlu tutulamayacağı” gerekçeleriyle davacının davasının pasif husumet yönünden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce yaılan istinaf incelemesi sonunda ; “4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 49.maddesi hükmüne göre tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar. Aynı kanunun 50.maddesi hükmüne göre de organları, hukukî işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar ve organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar. Bu hukuksal olguların sonucu olarak tüzel kişinin organı niteliğindeki yöneticilerin, tüzel kişi adına ve yararına işledikleri haksız fiillerden dolayı zarar gören üçüncü kişilere karşı tüzel kişi ile birlikte Borçlar Kanununun 41 ve Türk Medeni Kanunu’nun 50/3.maddesi hükmüne göre haksız fiil faili olarak sorumlu tutulmaları gerekir. Bu halde tüzel kişinin ve organlarının sorumluluğun türünün Borçlar Kanununun 51.maddesi hükmünde düzenlenen zincirleme (müteselsil) sorumluluk olacağı kuşkusuzdur. Dosya içeriğinden, davacının şirketin yönetici ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kaçak elektrik kullandığı belirlenen dava dışı şirkette kaçak elektrik kullanımı nedeniyle yöneticinin de şirketle birlikte ve şirket gibi haksız fiilden, bir başka deyişle kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan zarardan müteselsil sorumluluğunun bulunduğu kabul edilerek, bilirkişi incelemesi yaptırılarak takibe konu borcun belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ” gerekçeleriyle davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, tutanağın davalı hakkında tutulduğu ve takibin de davalı hakkında başlatıldığı da gözetilerek işin esası incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Kaldırma kararı sonrası ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; ” İcra dosyası, davacı şirket tarafından kaçak elektrik tüketimi nedeniyle tahakkuk edilen fatura, kaçak elektrik tespit tutanağı, tüm dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olduğundan, mahkememizde de, davalının, davaya konu adreste, abone sözleşmesi yapılmaksızın, kaçak olarak, 4634652 tesisat nolu sayaçtan elektrik enerjisi kullandığının tespit edildiği ve buna ilişkin tespit tutanağı düzenlendiği, davacının düzenlemiş olduğu, kaçak elektrik tespit tutanağının, davalı tarafından aksinin ispat edilemediği, davacının, kaçak elektrik tespit tutanağına istinaden, Elektrik Piyasası Tüketici hizmetleri Yönetmeliği’nin 44, 45 ve 46. Maddeleri hükümleri gereğince, yapılan hesaplama ile tahakkuk ettirilen faturanın usulüne uygun düzenlendiği, davalı tarafından, düzenlenen faturaların ödendiğinin ispat edilemediği, davacının davalıdan takip tarihi itibariyle bilirkişi tarafından hesaplanan tutar kadar alacaklı olduğu, davalının icra takibine yaptığı itirazının yerinde olmadığı kanaati oluştuğu…” gerekçeleriyle 1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, davalının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından, 3.972,30-TL. asıl alacak, 6.718,74-TL. işlemiş gecikme faizi, 1.209,36-TL. faizin KDV’si olmak üzere, toplam 11.900,40-TL. üzerinden yaptığı itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %16,80 gecikme faizi ve faizin %18 KDV’si uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Kabul edilen alacağın, %20’si olan 2.380,08-TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle: eksik inceleme ile karar verildiğini, davanın esasını etkileyecek nitelikte olan delillerin hiç araştırılmadığını, tahkikatın eksik yapılarak usul ve yasaya aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulduğunu, HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun olarak sözlü yargılama yapılmadan yazılı şekilde karar verildiğini, 25.01.2022 tarihli celseden sonraki celsede “sözlü yargılama” aşamasına geçileceğine dair her hangi bir ara karar oluşturulmadığı gibi sonraki celsede sözlü yargılamaya geçileceğine dair her hangi bir tebligat da taraflara gönderilmediğini, ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Uyuşmazlık, kaçak elektrik tutanağı nedeniyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi(04/10/2022) itibarıyla, kesinlik sınırı ise 8.000,00 TL’dir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından istinaf edilen davanın değeri 3.972,30-TL. asıl alacak 7.186,85 TL gecikmiş gün faizi olmak üzere toplam 12.452,80-TL olup, 3.972,30-TL. asıl alacak 6.718,74-TL. işlemiş gecikme faizi, 1.209,36-TL. faizin KDV’si olmak üzere, toplam 11.900,40-TL üzerinden hüküm kurulmuştur. Verilen karar, karar tarihinde davacı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacı istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine, Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/05/2023