Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1309 E. 2023/3055 K. 19.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1309
KARAR NO: 2023/3055
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/11/2022
NUMARASI: 2020/842 E – 2022/974 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin gereği gibi ifa etme sorumluluğu altında olduğu hizmeti, ağır kusurlu ve ayıplı olarak ifa ettiğini ve müvekkillerini ciddi şekilde zarara uğrattığını, bu nedenle iş bu tazminat davasını ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, müvekkillerinden …. adına kayıtlı … plakalı … marka aracın servis hizmeti alınmak üzere 08/08/2018 tarihinde davalı şirketin Samandıra Şubesine teslim edildiğini ve karşılığında müvekkili şirkete … plakalı ikame araç tahsis edildiğini, müvekkili ….’ye ait aracın gümrükten 16/01/2020 tarihine kadar Türkiye sınırı dahilinde kullanım izni ile ülkeye giriş yapmış yabancı plakalı bir araç olduğunu, müvekkillerinden … Ltd.’nin davalı şirketin İthalatçı firma olması nedeniyle yabancı plakalı araçlara ilişkin yasal prosedürleri bilen/bilmesi gereken bir firma olduğu bilinciyle hareket ettiğini, davalıya ait servisi bu nedenle tercih ettiğini, buna karşın davalı şirketin Samandıra şubesi çalışanları tarafından … plakalı araç için Jandarma’dan gerekli muvafakatler alınmadan aracın test sürüşüne çıkarıldığını, test sürüsü sırasında da Jandarma tarafından yapılan kontrollere denk gelindiğini ve yabancı plakalı müvekkili şirkete ait aracın kullanıcısının dışında bir başka şoför tarafından kullanıldığının tespit edildiğini, bu nedenle de hem şoför olan davalının şube çalışanı, hem de asıl kullanıcı olan …. şirketinin yetkilisi diğer müvekkili … adına ayrı ayrı aracın kasko değeri olan 850.000,00 TL üzerinden hesaplanan T.C. Ticaret Bakanlığı Yeşilköy Gümrük Müdürlüğü tarafından 20.640,48 TL idari para cezası kesildiğini, akabinde de söz konusu aracın cezalar ödendikten sonra sınır dışı edilmek üzere Yeşilköy Gümrük Müdürlüğüne gönderildiğini, her ne kadar taraflarınca yapılan başvuru neticesinde davalı şube yetkilileri tarafından sözlü olarak aracın test sürüşüne çıkartılmasının müvekkili şirket tarafından “Araç Kabul Formunun” imzalanması ile kabul edilmiş olduğu bildirilmiş ise de müvekkili tarafından, davalı şirketin ithalatçı ve yabancı plakalı araçlara servis hizmeti veren bir firma olduğundan araçların test sürüşüne çıkartılmadan önce muvafakatname alınması gerektiğinin bilindiği/bilinmesi gerektiği kabulüyle hareket edildiğini, bu nedenle de gerekli muvafakatnameler alınmadan aracın test sürüşüne çıkartılmasında davalı şirketin ağır ihmal ve kusurunun bulunduğunu, davalı tarafından ceza kararına karşı hiçbir girişimde bulunulmadığını, doğrudan ödeme yapılmış olduğunu, bu nedenle müvekkillerinden …’nun davalı tarafından yapılan kabul nedeniyle söz konusu ceza miktarını 06/09/2018 tarihinde erken ödeme indirimiyle 15.480,36 TL ödemek zorunda kaldığını, diğer müvekkili ….’ye ait … plakalı … marka aracın da ceza kararının ödenmesinden sonra yasal zorunluluklar nedeniyle 08/09/2018 tarihinde sınırdışı edildiğini, ayrıca davalı şirketin şube çalışanları tarafından müvekkiline tahsis edilen … plakalı aracın da yasal zorunluluklar nedeniyle ilgili şubeye 07/09/2018 tarihinde iade edildiğini, davalı şirket şubesinin açık ihmal ve ağır kusuru nedeniyle müvekkillerinden ….nin sahibi olduğu, diğer müvekkili …’nun ise 16/01/2020 tarihine kadar kullanımında olacak olan … plakalı … marka aracın kullanılamaz hale gelmiş olduğundan davalı şirketin her iki müvekkilinin de uğramış olduğu tüm zararlardan ve işbu zararların tazmininden sorumlu olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkillerine sunulan hizmetin ayıplı olarak ifa edildiğini, bu nedenle davalı şirketin gerçekleştirmiş olduğu ayıplı hizmet neticesinde meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek; haklı davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, müvekkili ….’ye ait … plakalı … marka araca muadil bir aracın 16/01/2020 tarihine kadar olan kiralama bedeli ile, diğer müvekkili … tarafından ödenmek zorunda kalınan 15.480,36 TL cezanın ödenmesine, müvekkillerinin uğramış olduğu zararların giderilmesi için şimdilik 40.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın talep ve iddialarının usul ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın dava konusu tutarın harcını ikmal etmesi gerektiğini, davacı tarafça yatırılan eksik harcın dava konusu tutar üzerinden hesaplanarak tamamlatılması gerektiğini, davacı tarafın delillerinin taraflarına tebliğ edilmediğini, karşı delil sunma haklarını saklı tuttuklarını, davacı tarafın müvekkili şirketin ayıplı hizmet ifa ettiğine ilişkin beyan ve iddialarının hukuki temelden yoksun olduğunu, müvekkili şirketin …, …, … ve … marka araçların yetkili satıcısı ve yetkili servisi faaliyetini yürütmekte olduğunu, anılan marka araçların ithalatçısı olmadığını, bu nedenle davacı tarafların müvekkili şirketin ithalatçı olduğuna yönelik beyanlarının gerçeğe aykırılık taşıdığını, müvekkili şirketin sadece satış ve servis hizmeti veren bir yetkili satıcı ve servisi konumunda olduğunu, dava konusu aracın, merkezi Sofya’da bulunan davacı şirket adına kayıtlı yabancı plakalı bir araç olduğunu, aracın geçici ithalat rejimine dayalı olarak ilgili gümrük müdürlüğünden alınmış özel bir izin uyarınca Türkiye sınırları içerisinde kullanılabildiğini, davacı taraflarca gümrük müdürlüğüne sunulmuş taahhütlere rağmen dava konusu aracın hem bakımlarının yapılması hem de rüzgar sesi şikayeti ile müvekkili şirkete ait servise teslim edildiğini ve üstelik bu teslim sırasında imzalanan Araç Kabul Formu uyarınca aracın servis çalışanlarınca test sürüşüne çıkarılabileceğine dair açık onay verildiğini, geçici ithal rejimine istinaden dava konusu aracı ithal eden davacıların, aracın izin alınarak hangi servise teslim edilmesi ve yine aracın kim veya kimler tarafından kullanılması gerektiğini bilmesi gereken öncelikli kişiler olduğunu, diğer yandan müvekkili şirketin davacılar adına gümrük veya Jandarma idaresinden özel izin veya muvafakat alabilecek bir yetki, yetkinlik veya sorumluluğa da sahip olmadığını, davacı tarafların müvekkili şirket kusurundan kaynaklanan doğmuş, somut ve kanıtlanabilir nitelikte herhangi bir zararı bulunmadığını, davacı tarafların uğradığını iddia ettiği zararlarda müvekkili şirketin herhangi bir kusuru olmadığı gibi davacı tarafların doğmuş, somut ve kanıtlanabilir nitelikli herhangi bir zararı da bulunmadığını, huzurda görülen davanın her ne kadar reddine karar verilmesi gerekse de mahkemenin aksi kanaatte olması halinde TBK’nun 51. ve 52. Maddeleri uyarınca hükmedilecek tazminat tutarının indirilmesi veya kaldırılması gerektiğini, davacı tarafların müvekkili şirkete dava konusu araca gerçekleştirilen onarımın bedelini haksız bir şekilde ödemediğini belirterek davanın esastan reddini talep etmiştir. Tüketici Mahkemesinde açılan davada verilen görevsizlik kararı ile yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece,davacı şirket adına kayıtlı geçici ithalat rejimi kapsamında yurda sokulan … plakalı … marka aracın servis hizmeti alınmak üzere davalı şirketin Samandıra Şubesine teslim edildiği, onarımı yapıldıktan sonra aracın test sürüşüne çıkarıldığı ve test sürüşü sırasında Jandarma tarafından yapılan denetimde aracın kullanıcısının dışında başka bir sürücü tarafından kullanıldığının tespit edilerek davalı şirket çalışanı sürücü ile aracın asıl kullanıcısı olan davacıya ayrı ayrı idari para cezası uygulanarak aracın da sınır dışı edildiği, davacı taraça ayıplı servis hizmeti verildiği iddiası ile zarar tazmini istemine ilişkin iş bu davanın açıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de belirtildiği üzere; yetkili servis olan davalı şirketin yabancı plakalı araca ilişkin kullanım prosedürünü bilmesinin beklenemeyeceği, dava konusu araçta değiştirilen parçaların performansının belirlenmesi açısından test sürüşünün gerekli olduğu, kaldı ki davacı şirketin 08/08/2018 tarihinde düzenlenen Araç Kabul Formu ile aracın test sürüşüne çıkarılacağını kabul ettiği, aracın kullanımı için izin hak sahibi tarafından ilgili gümrük idaresine verilen taahhütnamede de belirtildiği üzere “üçüncü şahıslara kullandırmayacağım” beyanına istinaden gümrük idaresi ve izni haricinde izin hak sahibi tarafından kimsenin aracın kullanımına imkan vermemesi gerektiği ve davacı tarafın sadece yurt içinde kullanma izni bulunan araçlarını, test sürüşü sırasında kendileri kullanmak veya kullanamayacak durumda iseler başkasının kullanması için (serviste test yapacak kişi için) gerekli izni almak zorunda olduğu, bu izin alınmadan aracın test sürüşüne çıkarılması nedeniyle meydana gelen zarardan davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla; davalı şirketin ayıplı servis hizmeti verdiği iddiasının ispatlanamadığı gerekçesi ile; “Davanın REDDİNE,” karar verilmiştir. Kararı davacılar vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; eksik ve yetersiz inceleme yapılarak karar verildiğini,davacının test sürüşüne onay verip vermediği konusundaki değerlendirmenin hatalı olduğunu, TBK 115.maddeye göre servis çalışanının da bunu bilmemesinin mümkün olmadığını,aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini,araç kabul formundaki test sürüşüne ilişkin maddenin TBK 20.madde gereği yazılmamış sayılacağını,hukuki konularda bilirkişi raporu alınamayacağını,buna dayalı bilirkişi raporu ile hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu, makina mühendisinin bilirkişi olarak atanmadığını,davalının test sürüşü için onay alsa dahi bunu mevzuata uygun şekilde yerine getirmesi gerektiğini,test sürüşünü davalının kendi alanında yapması gerektiğini, davalı yetkili servisin hatalı ve kusurlu davrandığını,meydana gelen zarardan davalının sorumlu olduğunu,davanın kabulü gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde ,davacının istinaf talebinin reddi gerektiğini, kaldı ki mahkeme kararı ile araç bakım giderinin davacıdan tahsiline karar verildiğini beyan etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava; ayıplı servis hizmetine dayalı olduğu ileri sürülen araç kiralama ücreti ile ödenen ceza bedeline dair zarar tahsiline yöneliktir. TMK’nun 6. maddesine göre; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. Makina mühendisi ve Gümrük uzmanı bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi raporunda aracın onarım ve bakımının davalı serviste yapıldığı,aracın ağır hasarlı olmadığı,servis hizmeti veren davalıdan yabancı plakalı araçlar için hukuki bilgi sahibi olmasının beklenemeyeceği, aracın test sürüşüne çıkartılmasında davalı yetkili servisin ayıplı ve ağır kusurlu olmadığı,söz konusu aracın muvafakat alınmadan test sürüşüne çıkarılması sırasında bir onayın verilmediği, davacı tarafın sadece yurt içinde kullanma izni bulunan araçlarını, test sürüşü sırasında kendileri kullanmak veya kullanamayacak durumda iseler başkasının kullanması için (serviste test yapacak kişi için) gerekli izni almak zorunda oldukları, davacının aracının sınır dışı edilmesi nedeniyle muadil başka bir aracı 16/01/2020 tarihine kadar kiralama bedelinin tespitinin gerekmediği, geçici ithalata konu taşıtın izin hak sahibi dışında kullanımından dolayı Gümrük Kanununun 238. Maddesine göre düzenlenen idari para cezalarının (hem hak sahibine hem de hak sahibi dışında kullanımı gerçekleştiren kişiye) usulüne uygun olduğu, aracın kullanımı için izin hak sahibi tarafından ilgili gümrük idaresine verilen taahhütnamede de belirtildiği üzere “üçüncü şahıslara kullandırmayacağım” beyanına istinaden gümrük idaresi ve izni haricinde izin hak sahibi tarafından kimsenin aracın kullanımına imkan vermemesi gerektiği belirlenmekle,alınan bilirkişi raporu kapsamında davacıların bu aracın test sürüşü sırasında da onay talep ederek bunu ikmal etmeleri gerektiği açıklığa kavuşmuştur. Yetkili servis her yabancı alakalı aracın test sürüşü için izin talep etmek zorunda değildir. Bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmuştur. Bu durumda davacılar davasını ispat edememiştir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacılardan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95’er TL’nin davacılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/10/2023