Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1208 E. 2023/3700 K. 12.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1208
KARAR NO: 2023/3700
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2023
NUMARASI: 2021/398 E – 2023/80 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ:12/12/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde; … tesisat numaralı kullanım yerinde 30 yıldan beri abone olduğunu, pandemi sürecinde otellerinin kapalı olmasına rağmen yüklü miktarda elektrik faturası gelmesi üzerine tesisat kontrol edildiğinde tesisat numarası … olan abonelerin elektriği davacının sayaçlarından aldığı, yani mükerrer tahakkuk yapıldığının anlaşıldığını, mükerrer ödeme yapılmasında tamamen davalı şirketlerin kusurlu olduğunu beyanla; öncelikle yanlış yapılan bağlantıların düzeltilmesi suretiyle mağduriyetin giderilmesini, geriye dönük olarak yapılan mükerrer ödemelerin tespitini, bu ödemelere ilişkin fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla HMK 107. Md gereğince şimdilik 10.000,00 TL alacağın temerrüt/dava tarihinden işleyecek banka en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 11.10.2022 tarihli tarihli dilekçesinde; hüküm altına alınmasını istediği dava değerini 419.569,01 TL asıl alacak + 188.806,05 TL işlemiş yasal faizden ibaret 608.375,06 TL’ye yükseltip harcı ikmal etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; … tarafından müvekkili şir- kete yapılan başvuru ile ilgili olarak yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 30/03/2021 tarihli Saha Tespit Formu’nda” … hizmet numaralı tesisatların sayaç beslemelerinin … hizmet numaralı sayacın ölçü sonrasından yapıldığı ve faturaların mükerrer olarak tanzim edildiği”nin tespit edildiğini, ilgili tesisatların sayaç beslemelerinin … hizmet numaralı sayaçtan ayrılması hususunda gerekli teknik alt yapı hazırlandıktan sonra kablo aktarımının … personeli nezaretinde yapılması için dilekçe verilmesi gerektiğinin belirtildiğini,bağlantı hatası düzeltildikten sonra 25/06/2020 – 25/06/2021 tarihleri arası için sisteme 46.325 kWh tenzil girildiğinden davacının her hangi bir mağduriyeti bulunmadığını, dava konusu edilen bağlantı hata- sının davacının kendi iç tesisatı ile diğer abonelerin iç tesisatından kaynaklandığını, davalı şirkete ait dağıtım tesislerinden meydana gelmediğini, davaya konu faturaları tahakkuk ettiren ve perakende satış yapan şirketin … olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.Davalı … A.Ş. cevap dilekçesinde; davacının iddiasının “başka aboneler tarafından tüketilen elektriğin öncelikle kendi sayacından geçmesi nedeni ile kendisine fazla tahakkuk yapıldığı” yönünde olduğunu, tedarik şirketi olan müvekkilinin dağıtım tesisleri ve tüketicilerin iç tesisatına ilişkin herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, yönetmelik hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere tüketim miktarının hatalı hesaplanması dağıtım şirketinden kaynaklanan bir hata olduğundan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, EPTHY’nun 36. Md ge- reğince davacının faturalara ve faturalandırmaya unsurlardaki hatalar ile ilgili olarak ödeme bildiriminin yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl içinde tedarikçiye itiraz etmesi gerektiğini, davacının iş bu davadan önce böyle bir başvurusunun bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin yaptığı ödemelerin iadesini talep edemeyeceğini, dava konusu miktar belirlenebilir olduğundan ‘belirsiz alacak davası’ açılamayacağını, davacının teknik veya maddi her hangi bir mağduriyetinin bulunmadığını, sorunun yan iç tesisatındaki hatadan kaynaklandığını, mevcut bağlantı hatasından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını beyanla davanın reddini savunmuştur.İlk Derece Mahkemesi’nce: “DAVANIN KISMEN KABULÜNE, 419.569,01-TL’nin davanın açıldığı tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine ” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalılar tarafından istinaf edilmiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde:mahkeme kararında da belirtildiği üzere mükerrer tahsilatların 13.12.2012 tarihine kadar olan kısmının …, bu tarihten sonraki kısmının … tarafından yapıldığını,davalıların tüzel kişiliği farklı iki ayrı şirket olduğunu,davacının mağduriyetinin dağıtım faaliyetinden kaynaklanmadığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının iş bu davadan önce faturalama ile ilgili hatalar hakkında bildirimden itibaren 1 yıl içinde tedarikçiye itiraz etmesi gerektiğini,ancak böyle bir başvuru bulunmadığını, zamanaşımı def’inin mahkemece değerlendirilmediğini, dava konusu alacak belirlenebilir olduğundan belirsiz alacak davası açılamayacağını, ilgili tüketimlerin tenzil edildiğini ve davacının mağduriyetini giderildiğini, hüküm altına alınan bedelin fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla ihtirazı kayıt ileri sürmeksizin yapılan ödemenin iadesinin istenemeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; tüketim miktarının hatalı hesaplanması dağıtım şirketinden kaynaklandığından müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacının faturalama hataları hakkında 1 yıl içinde tedarikçiye itiraz etmediğini, dava konusu miktar belirlenebilir olduğundan ‘belirsiz alacak davası’ açılamayacağını, zamanaşımı def’ilerinin değerlendirilmediğini, ilgili tüketimler tenzil edilmekle davacının mağduriyetinin giderildiğini, hüküm altına alınan alacağın fahiş olduğunu, ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin yapılan ödemelerin iadesinin talep edile- meyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;1-)Dava türü ile ilgili olarak;Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2022/2036 E, 2022/3660 K Nolu 18/04/2022 ilamında belirtildiği üzere;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi;”1-Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.2-Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.3-Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklinde düzenlenmiş olup 28/07/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunu’nun (7251 sayılı Kanun) 7. maddesi ile ikinci ve üçüncü fıkralarında değişiklik yapılmıştır.7251 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değişik HMK’nın 107. maddesi; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir.(2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.(3) (Mülga:22/7/2020-7251/7 md.)” şeklindedir.Hükümet tasarısında yer almayan belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. madde, Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonu tarafından esasen baştan miktar veya değeri tam tespit edilemeyen bir alacakla ilgili hak arama durumunda olan kişinin, hukuk sisteminde karşılaştığı güçlüklerin bertaraf edilerek hak arama özgürlüğü çerçevesinde mümkün olduğunca en geniş şekilde korunmasının sağlanması gerekçesi ile ihdas edilmiş ve kanunlaşmıştır.Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hâli, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen, miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkânsızlığa dayanmalıdır.Madde gerekçesinde; “Bu davanın kabul edilmesinin artık salt hukukî korumanın ötesine geçilerek “etkin hukukî koruma”nın gündeme gelmiş olmasının da bunu gerektirdiği belirtildiği gibi, hak arama durumunda olan kişi, talepte bulunacağı hukukî ilişkiyi, muhatabını ve bu ilişkiden dolayı talep edeceği miktarı asgarî olarak bilmesine ve tespit edebilmesine rağmen, alacağının tama- mını tam olarak tespit edemeyebilecektir. Belirsiz alacak ve tespit davalarına ilişkin hükümlerin mukayeseli hukukta da yer aldığı dikkate alınarak, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukukî ilişki ile asgarî bir miktar ya da değer belirterek belirsiz alacak davası açabilmesi kabul edilmiştir. Alacaklının bu tür bir dava açması için, dava açacağı miktar ya da değeri tam ve kesin olarak gerçekten belirlemesi mümkün olmamalı ya da bu objektif olarak imkânsız olmalıdır. Belirsiz alacak veya tespit davası açıldıktan sonra, yargılamanın ilerleyen aşamalarında, karşı tarafın verdiği bilgiler ve sunduğu delillerle ya da delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemleri sonucu (örneğin, bilirkişi ya da keşif incelemesi sonrası), baştan belirsiz olan alacak belirli hâle gelmişse, davacının, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilmesi benimsenmiştir. Miktarı belirsiz alacaklarda zamanaşımının dolmasına çok kısa sürenin varolduğu hâllerde yalnızca tespit yahut kısmi eda ile birlikte tespit davasının açılabileceği genel olarak kabul edilmektedir. Alacaklı, yalnızca eda davası veya yalnızca tespit davası yahut kısmi eda ile birlikte külli tespit davası açabilme seçeneklerine sahiptir. Hak arama özgürlüğünün (Any.m.36, İHAS.m.6) özünde varolan bu seçenekler, yasa veya içtihat yoluyla yasaklanamaz. Esasen tam veya kısmi olmasına bakılmaksızın her eda davasının temelinde bir külli tespit unsuru vardır. Başka deyimle eda hükmünde tertip olunan her durumun arkasında sorumluluk saptanmasını içeren bir zorunlu ön tespit kabulü mevcuttur.” şeklinde tespit ve değerlendirme yapılarak, alacağın belirsiz olarak kabulü bakımından bazı kıstaslar kabul edilmiştir.Bu kıstaslar, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin;i-Davacının kendisinden beklenememesi,ii-Bunun olanaksız olması,iii-Açıkça karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı ve değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olması olarak belirtilmektedir.Dava açılmasının sonuçlarından birisi de zamanaşımının kesilmesidir. Zamanaşımı dava dilekçesinde belirtilen talep sonucu miktar için kesilecektir. Belirsiz alacak davasında zaman aşımının dava dilekçesinde belirtilen geçici talep sonucu için mi yoksa yargılama sonucunda miktarı tam olarak belirlenen kesin talep sonucunun tümü için mi dava tarihinde kesileceği konusunda HMK’ da açık bir hüküm bulunmamaktadır.Belirsiz alacak davasının düzenlenme nedeni, davacının dava açarken alacağının tümü için dava açmak istediği hâlde, alacağının miktarını belirlemesi imkânsız veya kendisinden beklenemeyecek olmasıdır. Davacının belirsiz alacak davası açarken amacı alacağının tümünü dava etmek ve tümü hakkında karar verilmesini sağlamaktır. Kısmî dava açmakta olduğu gibi, alacağının bir kısmını dava etmek değildir. Dava dilekçesinde belirttiği talep sonucu da geçicidir, dava açarken asıl amacı alacağının belirlenir belirlenmez bu miktar üzerinden karara bağlanmasıdır. Belirsiz alacak davasında davacıya alacağını belirlemesinin imkânsız veya kendisinden beklenemeyecek olduğu istisnai bir durumda böyle bir dava açma olanağı tanınmıştır. Kanun koyucu alacağın belirlenmesinin imkânsız veya kendisinden beklenemeyecek durumda olması hâlinde belirsiz alacak davası açma imkânı tanıdığına göre, böyle bir davanın sonuçlarının da amaca uygun olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle talep sonucu hangi tarihte kesin olarak belirtilirse belirtilsin, dava açıldığı tarihte kesin talep sonucu miktarınca zamanaşımı süresi kesilmiş sayılmalıdır (Pekcanıtez, H.: Belirsiz Alacak Davası (HMK m.107), Ankara 2011, s. 59).Diğer taraftan belirsiz alacak davasını açan davacı, alacağı belirlenebilir hâle geldikten sonra kesin talep sonucunu mahkemeye bildirecektir. Talep sonucunun kesin olarak belirlenmesi genellikle geçici talep sonucunun artırılması şeklinde olacaktır. Kanun talep sonucunun artırılmasına açıkça izin verdiğinden, ayrıca karşı tarafın iznine veya ıslah yoluna başvurmasına gerek bulunma- maktadır. Davacı tarafça talep sonucunun kesinleştirilmesi üzerine geçici talep sonucu değil, kesin talep sonucu esas alınmalıdır (Pekcanıtez, s. 56).6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesinin 2. fıkrası ile tahkikatın sona ermesine kadar davanın başında belirtilen talebin artırılabileceği kabul edilmişken, 7251 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile HMK’nın 107. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişiklikle talep sonucunun belirlenmesi mümkün olduğunda hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacının talebini artırabileceğine dair düzenleme yapılmıştır.Yine HMK’nın 107. maddesinin 3. fıkrası “Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” şeklindeki düzenlenmişken, 7251 sayılı Kanun’un 7. maddesi ile bu düzenleme yürürlükten kaldırılmıştır.Öte yandan yine belirsiz alacak davasının Kanuna konuluş amacı ve davanın niteliği dikkate alındığında, dava tarihinden önce gerçekleşen bir temerrüt olgusunun bulunmadığı durumlarda belirsiz alacak davasında yargılama sonucunda miktarı tam ve kesin olarak belirlenen alacağın tümü için temerrüt, davanın açıldığı tarihte gerçekleşeceğinden faize de dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekir.Somut olayda, davacının mükerrer olarak tahsil edilen ödeme tutarını tam ve kesin olarak belirleyebilmesi mümkün olmayıp davanın “belirsiz alacak” olarak açılmasında isabetsizlik görülmemiştir.2- Zamanaşımı ile ilgili olarak; Davalılar davaya cevap dilekçelerinde zamanaşımı def’i ileri sürmemiş ise de , talep artırım dilekçesine cevaben sundukları dilekçelerinde ” davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olduğunu 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu ” beyanla zamanaşımı def’i ileri sürmüşlerdir.Kural olarak sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede (tali nitelikte) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. Nitekim, sözleşmeden doğan bir hukuki ilişkinin bulunduğu hallerde taraflar sebepsiz zenginleşmeye dayanan bir talepte bulunamazlar. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi ‘nin 2019/3652 E., 2019/10314 K. Nolu ilamı)Eldeki davada , ihtilaf konusu tahsilatın yapıldığı dönemde davalı ile davalılar arasın- da hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisi mevcut olduğu dikkate alındığında dava konusu ödemelerin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre değil sözleşme ilişkisi içinde iadesi gerekecektir.Dosya içeriğine göre, pandemi döneminde davacının aboneliğinin kurulu olduğu iş yeri (otel) kapalı olmasına rağmen yüksek oranda elektrik faturası gelmesi üzerine yapılan inceleme sonucu dava dışı abonelere ait tesisatlarda sarf olunan elektriğin davacının sayacından geçtiği ve mükerrer tahsilat yapıldığı öğrenilmiştir.Kural olarak belirsiz dava tarihi itibariyle alacağın tamamı için zaman aşımı kesilir. ( HGK’nın 06/07/2021 tarihli 2020/9-1 E. 2021/931 K.) TBK 157 md gereğince, dava süresince taraf- ların yargılamaya ilişkin her işleminden veya hakimin her kararından sonra zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Buna göre artırılan kısım itibariyle de 10 yıllık zamanaşımı dolmamıştır. (TBK 146) 3- Husumete ilişkin olarak;dosya içeriğinden dava dışı … tesisat numaralı abonelerin harcadığı elektrik enerji bedellerinin bahsedilen tesisat sahiplerinden tahsil edildiği gibi ,aynı zamanda bu tesisatlarda harcanan enerji bedelini davacıya ait … numaralı tesisat için çıkartılan fatura bedellerine ilave etmek suretiyle mükerrer tahsilat yapıldığı anlaşılmaktadır. Abonelerin dağıtım şirketine bağlantılarını- tüketiciler değil -… yapmış olup hatalı bağlantı nedeniyle … kusurlu ve sorumludur. Ayrıca ilgili tüketiciler de kullandıkları enerji bedeli davalı şirketlere ödemişlerdir. Sonuçta mükerrer tahsilat 2010 yılında başlamış olup 13.12.2012 tarihine kadar olan kısmı …, ayrışma nedeniyle sonraki kısmı ise … tarafından yapılmış olup davalıların iş bu davada husumet sıfatı bulunmaktadır.4-Davadan önce davacının başvurusu üzerine hatalı bağlantının düzeltildiği anlaşılmış ise de, yapılan mükerrer tahsilat iade edilmediğinden davacının mağduriyetinin tam olarak giderildiğinden bahsetmek mümkün değildir.5-Davalılar tarafından mükerrer olarak yapılan tahsilat bilirkişi kurulunca hazırlanan rapor ile tespit edilmiş, ek rapor ile tarafların itirazları giderilmiştir.6-Her ne kadar Yargıtay’ın önceki kararlarında ihtirazi kayıt ileri sürülmeksizin yapılan ödemelerin iade edilemeyeceği belirtilmiş ise de, güncel kararlarda bu görüş terk edilmiştir.Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalıların istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Alınması gereken 28.660,75-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 7.165,18-TL harcın mahsubu ile bakiye 21.495,57-TL’nin istinaf eden davalı … A.Ş’den alınarak hazineye irat kaydına, Alınması gereken 28.660,75-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 7.165,18-TL harcın mahsubu ile bakiye 21.495,57-TL’nin istinaf eden davalı …ANONİM ŞİRKETİ’nden alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/12/2023