Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1130 E. 2023/2848 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1130
KARAR NO: 2023/2848
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2022
NUMARASI: 2017/843 E – 2022/819 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;, müvekkili kuruluşa ait … abone numaralı …, … abone numaralı …, … abone numaralı …, … abone numaralı …, … abone numaralı …, … abone numaralı …, … abone numaralı …, … abone numaralı …, … abone numaralı … olmak üzere toplam 9 adet trafo merkezinde davalı şirketlerce, EPDK tarafından hazırlanan ve … tarafından uygulanan fonsuz tarifelerin 2. maddesindeki bağlantı Şekli olan “Dağıtım Sistemi Kullanıcıları-iletim Salt Sahalarının dağıtım şirketinin kullanımındaki OG baralarına 1 hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi” baslığı altındaki “Ticarethane” tarife grubu yerine, 4. maddesindeki Bağlantı Şekli olan “Diğer Tüm Dağıtım Sistem Kullanıcıları” baslığı altındaki “Ticarethane” tarife grubu üzerinden fatura kesilmesi, yani yanlış tarife(bağlantı şekli uygulanarak hatalı fatura kesilmesi nedeni ile 2007-2008 2009-2010-2011-2012 yıllarına ait faturalardan kaynaklanan ve müvekkili kuruluşça fazla ödenen şimdilik 190.729,87 TL bedelin, her bir fatura için ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizleriyle birlikte müvekkil kuruluşa iadesine karar verilmesi talebi ile,2007-2008-2009-2010-2011-2012 yıllarıma ait olmak üzere, … tarafından uygulanan fonsuz tarifler esas alınarak kuruluşu sorumluluğunda bulunan her bir TM için ayrı ayrı Fonsuz tarifelerin 4. Maddesindeki Bağlantı Şekli olan “Diğer Tüm Dağıtım Sistem Kullanıcıları” baslığı altındaki “Ticarethane” tarife grubu üzerinden düzenlenen ve Kuruluşumuzca ödenen hatalı olan fatura bedelleri ile 2. maddesindeki Bağlantı Şekli olan “Dağıtım Sitemi Kullanıcıları-iletim Salt Sahalarının dağıtım şirketinin kullanımındaki OG baralarına özel hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi” baslığı altındaki “Ticarethane” tarife grubunun esas alınması halinde ödenmesi gereken doğru fatura bedelleri dikkate alınarak aradaki fazla ödemiş bulundukları bedellerin trafo merkezleri aboneliklerine dağılımı ve toplam alacak miktarının belirlendiği, şimdilik toplam 190.729,87 TL’nin davacı kuruluşa iadesi gerektiği, 9. Yanlış Tarife uygulanması – fonsuz- tarifelerin 2.maddesindeki Ticarethane’ tarife grubu olması gerekirken, 4. maddesindeki Ticarethane’ tarife grubunun alınması) nedeniyle; dava konusu faturalarda, uygulanması gereken 2 nolu tarife içerisinde dağıtım bedeli kaleminin çarpanı 0 (herhangi bir dağıtım bedeli alınmaması gerektiği)) olduğundan, alınmaması gerektiği halde her bir fatura için ayrı ayrı dağıtım bedeli alındığını, bununla birlikte, fonsuz tarifelerin 4. maddesi ile 2. maddesindeki birim fiyatlar (tek zamanlı perakende satış bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli) farklı olduğundan, olması gerekenin üzerinde elektrik faturası düzenlenmiş, bu durum elektrik faturalarında gösterilen diğer tüm kalemlerinde (Katma Değer Vergisi, Belediye Tüketim Vergisi,, TRT payı, Enerji Fon Bedeli) davacı kuruluş aleyhine artması sonucunu doğurmuş olup, anılan her bir kalem karışık matematiksel formüllerle hesaplandığından, bir bütün olarak elektrik faturalarında toplamda fazla alınan bedelin tarafımızca hesaplanması yapılmış, ayrıca her bir fatura ayrı aynı ele alınarak, bilirkişilere açıklayıcı olması bakımından, 4 nolu tarifenin uygulanması sonucu ödenen fatura bedeli ile 2 nolu tarifenin uygulanması sonucu ödenmesi gereken fatura bedeli tespit edilmiş (hatta tarifelerde uygulanan farklılık yıllara göre değişmekle birlikte, yıl içerisinde dahi birden fazla farklı şekilde uygulandığından, tüm bu hususlara dikkat edilerek) ve dilekçe ekinde sunulduğu mevzuat hükümleri yanında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine dayanılarak tazmini istenebileceği, Türk Borçlar Kanunu’nun 146.maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı söz konusu olduğundan Temmuz 2007 tarihinden itibaren iade talebi başlatmış bulunduklarını ancak, 2007 Temmuz 2008 Mart ayı arasındaki döneme ilişkin faturaların arşiv kayıtlarında mevcut bulunmadığından ve bu döneme ilişkin faturaların davalı şirketlerden de temin edilemediğinden dava dilekçesi ile birlikte 2008 Mart ve 2012 Nisan ayı arası döneme ait faturalar sunulmuş ve alacak hesabı ellerinde bulunan faturalar dikkate alınarak belirlendiğini, belirtilen aboneliklerin 2007 Temmuz 2008 Mart ayı arasındaki faturalarının davalı şirketlerce müzekkere ile istenmesini talep ettiklerini, davaya konu tüm aboneliklerin faturaların mahkemece müzekkere ile istenerek dava dosyasına sunulması sonrasında, toplam 9 adet Trafo Merkezimize ait aboneliklerin 10 yıllık zamanaşımı dikkate alınarak 2007 Temmuz ve 2012 Nisan ayı arasındaki dönem için fazla tahsilat nedeniyle oluşan alacağın miktarının belirlenerek bu belirlenen miktarın davacı kuruluşa iadesini talep edildiği,buna göre fazlaya ilişkin dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalı şirketler tarafından yanlış tarife uygulanması nedeniyle 2007, 2008, 2009, 2010, 2011, 2012 yıllarına ilişkin olmak üzere davacı kuruluşca fazla ödenen şimdilik 190.729,87 TLnın herbir fatura için ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsili ile davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle ; davacı kurumun iddiasının 20 Dağıtım Şirketi için Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul Ve Esaslara göre Ticarethane Abone grubunda olan kurum trafo merkezleri iç ihtiyaç sayaçlarının fonsuz tarifelerin 2. Maddesinde belirtilen Bağlantı Şekli yerine 4. Maddesindeki Bağlantı Şekli üzerinden faturalandırılması sebebiyle fazla ödenen bedelin ödeme tarihlerinden itibaren faiziyle tahsilinden ibaret olduğunu, davacının bu iddiası gerçeği yansıtmadığını, davacı kurumun belirttiği 9 trafo merkezleri ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda trafo merkezleri adına birden çok abonelik bulunduğunun tespit edildiğini, bu kapsamda hatlar üzerinde farklı abonelikler bulunduğu için davacı kurumun tek kullanıcı olarak kabul edilemeyeceğini, davacı kurumun abone grubunun doğru tesis edilmiş olduğu, buna göre faturalandırma yapıldığını, bu hususta keşif yapılarak davacının bu trafo merkezlerinin tek kullanıcısı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, bu kapsamda davacı kurumun dağıtım sistemine bağlı diğer tüzel kişi olarak değerlendirildiğinde; dağıtım sistemine bağlı olduğu hat üzerinde davacıdan başka farklı abonelikler mevcut olduğu için dağıtım sistemine bağlı TEK tüzel kişi olarak değerlendirilemediğini, Bu nedenle davacı kuruma dağıtım bedeli uygulanması gerektiğini ve davacıya mevzuata uygun olarak … fonsuz tarifelerdeki 4 nolu tarifedeki ticarethane grubuna göre faturalama uygulandığını, katiyetle kabul anlamına gelmemekle birlikte ilgili hüküm uyarınca, davacının davaya konu ettiği talep ancak geriye dönük olarak yıllık dikkate alınabileceğini, Dava konusu edilen uyuşmazlık hakkında davacının başkaca talep hakkı bulunmadığı, yönetmelik hükmünden açıkça anlaşıldığını, davacının yasal mevzuatta dayanağı bulunmayan talebinin reddi gerektiğinin açık olduğunu, öte yandan, iddia edilen alacağın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte iade edilmesi istenmesinin de yasaya aykırı olduğunu, yasaya uygun olan tahsilatlarla ilgili temerrüde düşürülmeyen müvekkil şirketten ödeme tarihlerinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini belirterek usulen ve esasen hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddini talep etmiştir. Davacı vekili 01/07/2021 tarihli ıslah dilekçesinde; müvekkili İdare’den fazladan alınan haksız kazancın iadesine ilişkin davalılardan fazlaya ilişkin haklarımızı saklı tutarak 190.729,87.-TL bedel talebinde bulunduklarını, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporuna göre davalıların müvekkil İdare’ye iade etmesi gereken (BTV’nin iadesi için ilgili belediyelere dava açmış olduklarından raporda tespit edilen bedelden BTV’yi düşerek) 231.813,08.-TL bedel bulunduğunu, davayı ıslah ederek taleplerini 41.083,21.-TL artırarak dava değerinin 231.813,08.-TL olarak kabul edilmesini talep ettiklerini, ıslah taleplerinin kabulüne, toplam 231.813,08.-TL bedelin, her bir fatura için ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizleriyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Mahkeme, davacının Türkiye Elektrik Kurumunun iki ayrı iktisadi devlet teşekkülü olarak teşkilatlandırılan şirketlerinden biri olduğu EPDK tarafından hazırlanan 20 dağıtım şirketi için Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslara göre, ticarethane grubunda olduğu buna rağmen davalı şirket tarafından farklı bir Ticarethane Tarife Grubu üzerinden faturalandırıldığı, 2007 yılı ile 2012 yılları arasındaki yanlış tarife uygulanmasından kaynaklı fark bedelini davalıdan talep ettiği ancak iade edilmemesi üzerine dava açtığı, alınan kök ek raporda davaya konu 9 adet trafo merkezinde davalı şirketlerce yanlış tarife grubu uygulandığından bahisle dava şirketçe fazla ödendiği iddia edilen faturaların aylık ve yıllık olarak denetime elverişli dökümünün yapılmadığı, 20.02.2020 ve 07.03.2021 tarihli ek raporda, temmuz 2007- nisan 2012 şeklinde genel bir ifadeyle hesaplamanın yapıldığı,yıllara ve aylara göre tek tek fazlaca ödenen miktarların tespitinin yapılması gerektiğinden bir önceki bir bilirkişinin vefat etmiş olması sebebiyle dosyanın yeni bir elektrik mühendisi bilirkişiyle tevdii ile davalının itirazlarını da karşılayacak şekilde belirtilen hususlarda rapor aldırılması için dosyanın yeni bir bilirkişiye tevdi edildiği, denetime elverişli 05/09/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre, abonenin bağlantı tipine göre tarife belirlenmesi, varsa bilgilendirme ve uyarma yükümlülüğünün davalılar tarafında olduğu, davacı tarafa bir kusur yüklemenin mümkün olmadığı Yargıtay uygulamalarının da bu yönde olduğu denetime elverişli bilirkişi raporuna göre 2007 ile 2012 yılları arasında fazladan tahakkuk ettirilen tutarlar toplamının 303.513,08 TL olduğunun belirlendiği, davacının davasını 01/07/20121 tarihinde 231.813,08 TL üzerinden ıslah ettiği ıslah tarihinde dikkate alındığından davacı dava konusu alacağı sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında talep ettiği, dolayısıyla 10 yıllık zamanaşımı uygulanacağı dikkate alınarak zaman aşımına yönelik itirazların reddine ,davanın ıslah dilekçesinin taleple bağlı kılınarak 231.813,08 TL üzerinden kabulü gerektiği gerekçesi ile;”1-Davalıların zamanaşımına yönelik İtirazlarının reddine,2-Davanın kabulüyle,231.813,08.TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir.Kararı davacı vekili ile her iki davalı vekili ayrı ayrı istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; gerekçeli kararda asıl alacağımıza uygulanacak faize ilişkin olarak dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verildiği,oysa ki her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini belirterek kararın bu yönden kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; uyuşmazlık konusu 9 adet trafo merkezinde birden çok abonelik bulunduğu, davacı, kendi aboneliğinin dışında da taleplerde bulunmakta olup, konuyla ilgili yeterli araştırma yapılmadığı, bu aboneliklerin tespiti yapılmış abonelikler olduğu,dağıtım sistemine bağlı olduğu hat üzerinde davacı kurumdan başka aboneliklerin mevcut olması sebebiyle davacı kurumun dağıtım sistemine bağlı TEK tüzel kişi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı,bu nedenle davacı kuruma dağıtım bedeli uygulanması, … Fonsuz Tarifelerdeki 4 numaralı tarifedeki ticarethane grubuna göre faturalama yapılmasının hukuka uygun olduğunu,yargılama sırasında davacı kurumun trafo merkezlerinin adına kayıtlı diğer aboneliklerin varlığının göz ardı edildiğini,itirazları değerlendirilmeden dosyanın karara çıkmış olmasının hukuka aykırı olduğu, davacı kurumun, müvekkili şirkete 13.12.2013 tarihinde abonelik değişim talebi ile ilgili başvuruda bulunduğu,bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere bu başvurunun, söz konusu faturaların düzenlendiği tarihlerden çok sonra yapıldığı,davacı kurumun, hâlihazırda elektrik piyasasının içinde olan; sisteme, işleyişe hakim bir kurumdur ve sırf bundan dolayı bile faturalara ulaşamaması ve/veya fazla bulduğu faturalara nasıl itiraz edeceğini bilmemesi, abonelik değişimi talebini fatura tarihlerinden çok sonra yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,davacının tacir olduğu, kendisinden ticari işletmesiyle ilgili tüm faaliyetlerde basiretli bir iş insanı olarak; işletmesinin borçlarına ve sözleşmelerine uygun hareket etmesi beklendiği, faturaların kendisinde olmadığı için hesaplama yapılamadığını iddia etmesinin gerçeği yansıtmadığı,bilirkişi raporunda bu hususların irdelenmediği, bir ticari işletme olan davacı kurumun yükümlülükleri ve bu yükümlülükler karşısındaki eksik davranışların kusur olarak tespit edilmediği, 01.01.2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere yürürlüğe girmiş EPDK mevzuatı olan ”21 Dağıtım Şirketi İçin Tarife Uygulamalarına İlişkin Usul ve Esaslar” yönetmeliğinin , uyuşmazlık konusu dava ile ilgili tarifenin davacı kurum için doğru tespit edildiğini belirttiğini,bilirkişi raporunda hesaplamanın dayanağı bulunmadığını, davacının fatura ödeme tarihlerinden itibaren faiz talep edemeyeceğini,bilirkişi raporunda hesaplanan 303.513,88 TL, haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu,dosyanın hatalı ve hesap dayanağı belli olmayan bilirkişi raporu ile karara çıkmış olması ve itirazlarının değerlendirilmemesinin Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre hukuka aykırı sonuçlar ortaya çıkardığını,zamanaşımı itirazlarının reddi kararının da yerinde olmadığını,sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak 2007 Temmuz-2012 Nisan yıllarına ait fatura bedellerinin hem 818 Sayılı Borçlar Kanunu hem de güncel olarak yürürlükte olan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu gereğince zamanaşımına uğradığını,kabul anlamına gelmemekle beraber, davacı kurumun müvekkili şirketten alacağının olduğu düşünülse dahi bu alacakların zamanaşımına uğradığını, 20 Dağıtım Şirketi için Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisi’nin 2 Numaralı ekinde yer alan Farklı Seviyelerden Bağlı Tüketicilerin Maliyet Tabanlı Tarifelendirilmesi başlıklı bölümde yer alan açıklamaya göre; Dağıtıma gömülü tüketicilerden, tüketici enerjisini …’tan alıyorsa tüm tarife bedelleri, tüketici enerjisini özel bir üreticiden alıyorsa perakende enerji bedeli hariç tüm tarife bedelleri ile ilgili mevzuatta belirtilen koşullar çerçevesinde gerekli olması halinde reaktif enerji bedeli ve güç bedeli alınacağı” hususunun düzenlediğini ve davacı kurum, dağıtıma gömülü tüketici olarak değerlendirildiğinde kendisinden alınması gereken bedellerin tüm tarife bedelleri olduğunu, davacı kurumun iddialarının aksine faturaların doğru abone grubundan, doğru bedeller ile tahsil edildiğini,davalı şirketin bu ödemeleri davacı kurumdan almış aldığı , temerrüde düşmediğinden,davacı kurumun faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı … A.Ş vekili istinaf dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığına yönelik usuli itirazları dikkate alınmadan yargılamaya devam edilmesi ve hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğu,ilk derece mahkemesi tarafından mevzuat düzenlemeleri hatalı değerlendirilerek hüküm tesis edildiğini,davacının bahis konusu trafo merkezlerinin tek kullanıcısı olup olmadığı keşif yoluyla tespit edilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu,.ilk derece mahkemesince davacının talebinin dayanağı sebepsiz zenginleşme olarak kabul edilmekle birlikte zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu değerlendirmesinde bulunulması ve bu gerekçeyle zamanaşımı def’ilerinin dikkate alınmamasının açıkça hukuka aykırı olduğunu,basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında bulunan davacının dava konusu işlemlerden yıllar sonra işbu talepleri ileri sürmesinin kabul edilemez olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu edilen tutarın ortaya çıkmasında elektrik piyasasına hakim davacı tarafın kusurlu hareketlerinin de etkili olduğunu, davacı tarafın bu kusuru göz önünde bulundurulmadan hüküm tesisinin hatalı olduğunu, davacı kurum tarafından benzer bir taleple açılan bir başka davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/1705 E. 2022/961 K. sayılı ilamıyla davacı kurumun dava konusu edilecek tutarın artmasına kusuruyla neden olduğu kabul edilmiş ve bu çerçevede hüküm altına alınacak tutardan %50 oranında indirim yapıldığını kararda,”hakkaniyet indirimine yönelik ise; davacının basiretli tacir olarak uygulanna tarifeyi tespit edebilecekken uzun süre doğru tarifenin uygulanması için gereken dikkat ve özenin gösterilmemesi nedeniyle, 6098 sayılı tbk’nın 114. maddesi (818 sayılı bk’nun 98/2) delaletiyle tbk’nın 52. (bk’nın 44.) maddesi uyarınca, davalının da davacı ile birlikte müterafık (%50) kusurlu olduğu açıktır.”şeklinde tespit olduğunu, hal böyle iken, ilk derece mahkemesince istinaf başvurusuna konu gerekçeli kararın tesisinde bu husus hiç gözetilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, hatalıdır. somut olayda davacı kurum’un elektrik piyasasına hakim bir kurum olduğu göz önünde bulundurulduğunda, iade yükümlülüğünün doğumunda ve dolayısıyla eldeki davanın açılmasında davacı kurum’un da büyük bir kusurunun olduğu, talep yazısına konu edilmeyen birtakım alacakların daha sonra dava yoluyla talep edilmesinin de davacının kusuruna işaret ettiğini, bu nedenlerle, eldeki davanın açılmasında önemli bir kusuru bulunan davacı kurum aleyhine hakkaniyet indirimi uygulanması gerekirken bu yönde hiçbir değerlendirmeden bulunulmamasının hatalı olduğunu,davacının geriye dönük 1 yıllık talepte bulunabilecekken bu hususun dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu,kararda elektrik piyasası müşteri hizmetleri yönetmeliği’nin talep tarihinde yürürlükte bulunan 23. maddesi uyarınca ileri sürülen itirazlar değerlendirilmeden davanın kabulüne karar verildiğini,bahis konusu yasal düzenlemede, yanlış tarife veya yanlış çarpım faktörü uygulamasından kaynaklı bildirim hatalarında, buna yönelik itirazın 1 yıllık süre içerisinde ileri sürülmesi gerektiği, bu çerçevede 1 yıllık süre geçtikten sonra ilgili tutarlar hakkında herhangi bir itirazda bulunulamayacağının düzenlenmediğini, bunun anlamı, 1 yıllık süre geçtikten sonra ilgili tutarların kesinleşeceği ve bunlar bakımından herhangi bir talepte bulunulamayacağı olduğunu, yani ilgili madde düzenlemesinde bir tür hak düşürücü süreye yer verilmiş, bu süreden sonra ilgili tutarlar hakkında herhangi bir talebin ileri sürülemeyeceğinin ifade edildiğini,somut olayda da davacının talebinin dayanağı, tarafına düzenlenen faturalarda yanlış tarife uygulandığı yönünde olduğu, davacının tarife hatası nedeniyle tarafına olması gerekenden fazla fatura tahakkuk ettirildiğini ve bu tutarları ödemek zorunda kaldığını iddia ettiğini, yani davacının talebi ve dava konusu uyuşmazlık tamamen atıf yapılan maddenin düzenleme alanının kapsamı içerisinde kaldığını,hal böyle olmasına rağmen, ilk derece mahkemesinin bu yöndeki itirazları herhangi bir hukuki değerlendirme ortaya koymadan irdelemediğini, davanın esası bakımından önem arz eden bu husus hakkında ilk derece mahkemesince hiçbir değerlendirmede bulunulmaması ve davanın kabulüne karar verilmesinin , kabul kararının eksik ve hatalı inceleme neticesinde tesis edildiğini ortaya koyduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Dava, davacının 9 adet trafo ile ilgili 2007 Temmuz ile 2012 Nisan yılları arasında yanlış abone grubu üzerinden (2 olmalı iken 4 iddiası) faturalandırılması kaynaklı fazla ödendiği ileri sürülen bedelin iadesi talebine yöneliktir.Alınan son bilirkişi raporunda ;Tüketimlerin yapıldığı dönem birim fiyatları kullanılarak yapılarak tahakkuk hesabı sonucunda; hem dağıtım bedelinin fatura hesabına dahil edilmemesi hem de 2 numaralı tarife birim fiyatlarının 4 numaralı tarife birim fiyatlarından daha düşük olması sebebiyle fatura tutarları daha düşük hesaplanmıştır. Yapılan hesaplamalar sonucunda; her bir TM için fazladan tahakkuk ettirilen aylık fatura bedelleri ekte verilmiştir. Ayrıca fazladan tahakkuk ettirilen fatura bedelleri toplamı da aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir. FAZLADAN TAHAKKUK ETTİRİLEN TUTARLAR BTV TRAFO (Temmuz-2007 – Nisan TUTARLARI MERKEZLERİ 2012) 01-…- 1 29.517,686.465,4702-… 33.046,056.756,41 03-… 21.633,314.435,2904- … 35.766,317.357,5805-…-2 24.185,804.976,02 06-… 43.808,553.834,39 07-… 13.269,973.044,34 08-… 81.964,6618.726,61 09-…-120.321,554.598,91 TOPLAM303.513,88 60.195,02 olarak belirlendiği, ayrıca davacı uhdesinde olan TM merkezlerinde bağlantı tipinin *Dağıtım Sistemi Kullanıcıları-iletim Salt Sahalarının dağıtım şirketinin kullanımındaki OG baralarına özel hattı ile bağlı tek bir tüzel kişi” bağlantı tipi olduğu kesin olarak anlaşılmakla, TM merkezlerinde davalılar tarafının itirazlarına konu başka kullanım amaçlı yerler vardıysa bile emsal Yargıtay kararları ve Mahkeme kararlı gereğince uyarma ve bilgilendirme sorumluluğunun yine davalılar tarafında olduğu ve bu sebeple TM merkezlerinde tüketilen elektrik enerjisine karşılık tahakkuk hesabında 2 numaralı bağlantı tipine uyan birim fiyat tarifesinin uygulanması gerektiği gibi her bir TM için düzenlenen faturalarda söz konusu faturalarda verilen tüketim miktarı kullanılarak tüketimlerin yapıldığı dönemde geçerli olarak birim fiyat tarifeleri ile tahakkuk hesabı yapıldığı belirtilmiştir.Bu durumda alınan son bilirkişi raporu kapsamında davacıya belirtilen trafolarda hatalı tarife uygulandığı,bu nedenle davacıdan fazla tahakkuk yapıldığı,ayrıca ilişkinin sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle TBK 125.madde kapsamında 10 yıllık zamanaşımının söz konusu alacakta uygulanması gerektiğinden davada asıl ve ıslah edelin kısım için olmak üzere ,aslında davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılması nedeniyle yapılan ıslahın talep arttırım niteliğinde olduğu , dava ve arttırılan kısmın zamanaşımı süresinin dolmadığı görülmekle,davalıların zamanaşım definin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Ayrıca davalıların temerrüde düşürülmemesi nedeniyle dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde de aykırılık bulunmamaktadır.Bilirkişi raporunda mevzuatın da değerlendirildiği görülmüştür.Davalı taraf Dairemizin 2021/1705 E. 2022/961 K. sayılı ilamıyla davacı kurumun dava konusu edilecek tutarın artmasına kusuruyla neden olduğu kabul edilmiş ve bu çerçevede hüküm altına alınacak tutardan %50 oranında indirim yapıldığını belirterek ,aynı nitelikteki bu davada davacının müterafık kusurlu olduğu ve hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, belirtilen karın temyiz incelemesi sonrası Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2022/5016 E.2022/9209 K.sayılı 06/12/2022 tarihli ilamı ile;”Davacı; davalı şirketin elektrik abonesi olup ilgili mevzuat uyarınca ” ticarethane” abone grubuna dahil olduğunu, tüketimine dair faturaların abone grubu dikkate alınarak fonsuz tarife üzerinden tahakkuk ettirilmesi gerekirken, uygulanan hatalı tarife sonucu toplam 388.444,51 TL’nin fazladan tahakkuk ettirilip tahsil edildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 388.444,51 TL’nin her bir faturanın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 19/12/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 552.123,46 TL’ye yükseltildiği,İlk derece mahkemesince; 30/06/2017 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak, hatalı tarife uygulanmak suretiyle fazladan tahakkuk ettirilen fatura bedelinin iadesi istemiyle açılan kısmi davada, taraflar arasındaki sözleşmesel ilişki nedeniyle alacağın 10 (on) yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, yanlış tarife nedeniyle müşteri lehine doğacak alacaklarda, tahakkuk tarihinde yürürlükte bulunan mülga Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği uyarınca hesaplamaya esas alınacak süre yönünden herhangi bir sınırlamanın bulunmadığı, talebe konu dönemin 01/09/2006 ile 30/09/2011 tarihleri arasını kapsadığı, toplam fark bedelin 652.917,96 TL tutarında olduğu, bunun 100.794,50 TL’sinin daha önce davacının başvurusu üzerine ödendiği, bakiye 552.123,46 TL kadar davacının davalıdan alacaklı olduğu, bununla birlikte doğru tarifenin uygulanması için gereken dikkat ve özeni göstermeyen davacının da müterafik kusurunun bulunduğu, bu sebeple hüküm altına alınacak bedelden % 50 oranında takdiri indirim yoluna gidildiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 194.222,25 TL’nin dava tarihinden itibaren, bakiye 81.839,48 TL’nin ıslah tarihi olan 19/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği,bu kararın istinafı üzerine Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, tarafların ve feri müdahilin istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği; karar, taraf vekilleri ile feri müdahil vekili tarafından temyiz edilmekle,davalı vekilinin tüm, davacı vekili ile feri müdahil vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerektiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 112 nci maddesi uyarınca; “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.”aynı kanunun ” Sorumluluğun ve giderim borcunun kapsamı ” başlığı altında düzenlenen 114 üncü maddesinde ise; ” Borçlu, genel olarak her türlü kusurdan sorumludur. Borçlunun sorumluluğunun kapsamı, işin özel niteliğine göre belirlenir. İş özellikle borçlu için bir yarar sağlamıyorsa, sorumluluk daha hafif olarak değerlendirilir,haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümler, kıyas yoluyla sözleşmeye aykırılık hâllerine de uygulanır. ” hükmü getirildiği,somut olayda; davacı, davalı elektrik dağıtım şirketinin abonesi olup, hatalı tarife uygulanması suretiyle fazladan tahakkuk ettirilip tahsil edilen fatura bedellerinin istirdadı istemiyle açılan eldeki davada, gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davalı dağıtım şirketinin kusurlu olduğunun anlaşıldığı, hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, abonesi davacıya gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek hatalı tarife uygulayan davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle kusurlu olduğu, buna karşılık davacıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, davalının, davacının gerçekleşen zararını gidermekle yükümlü olduğu, bu kapsamda fazladan tahakkuk ettirilerek tahsil edilip iade edilmeyen bedelin 552.123,46 TL olduğu dikkate alınarak, davanın işbu bedel üzerinden tümden kabulüne karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile davacı da müterafik kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmeyerek bozmayı gerektirmiş,İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.” hususları vurgulanmıştır.Bu nedenle davalılarca emsal gösterilen kararın temyiz incelemesinde bozulmasına karar verildiği ve abonesi davacıya gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek hatalı tarife uygulayan davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle kusurlu olduğu, buna karşılık davacıya atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, davalının, davacının gerçekleşen zararını gidermekle yükümlü olduğu, bu kapsamda fazladan tahakkuk ettirilerek tahsil edilip iade edilmeyen bedelin kabulüne karar verilmesi gerektiğinden,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının ve davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının ve davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Davacıdan alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalılardan alınması gereken 15.835,15 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.958,78’er TL harcın mahsubu ile bakiye 11.876,37 TL’nin davalılardan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/10/2023