Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1097 E. 2023/2802 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1097
KARAR NO: 2023/2802
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2023
NUMARASI: 2022/362 E – 2023/57 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı … Ltd. Şti.nin Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzaladıklarını, davalının sözleşme gereği tahakkuk edilen fatura bedellerini zamanında ödememesi nedeniyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, arabuluculuk sürecinin anlaşmazlık ile sonuçlandığını beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalının % 20’den az olmamak üzere tazminat ile mahkumiyeti talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin adresi itibarıyla Kilis Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu alacağın zaman aşımına uğradığını,taraflar arasında elektrik satışına ilişkin her hangi bir sözleşme bulunmadığını, sözleşme ve üzerindeki imzaları kabul etmediklerini, taraflar arasında sözlü bir anlaşma bulunduğunu ve sınırlı bir süre ile yapıldığını, hizmet sağlanan dönem içinde tüm faturalarını ödediklerini, bu nedenle takip konusu faturaları noter vasıtasıyla iade ettiklerini, takibe haklı olarak itirazda bulunduklarını beyanla davanın reddini savunmuştur.İlk Derece Mahkemesi’nce 2019/569 E., 2021/577 K. Nolu 10/05/2022 tarihli ilam ile “Davanın kısmen kabulü ile İstanbul …. İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 61.532,26 TL üzerinden devamına, asıl alacağın takip tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan 61.532,26 TL üzerinden %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,Davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.Davacı ve davalı tarafın istinaf başvurusu üzerine dairemizce yapılan inceleme sonunda tesis olunan 2021/1789 E.- 2022/1386 K. Nolu 10/05/2022 tarihli ilamda;Dosya içeriğine göre; … Elektrik Toptan Satış tarafından davalı … Ltd Şti aleyhine ödenmeyen 26/03/2018 son ödeme tarihli 5.196,65 TL bedelli, 12/03/2018 son ödeme tarihli 49.675,10 TL bedelli ve 22/02/2018 son ödeme tarihli 5.385,46 TL bedelli 3 adet faturadan kaynaklanan 60.257,21 TL asıl alacak + 1.255,25 TL asıl alacağın işlemiş faizi + 19,80 TL gecikme + KDV’den ibaret 61.532,26 TL alacağın tahsili talebiyle ilamsız takibe girişildiği, borçlu vekilince ibraz olunan 08/05/2018 tarihli dilekçesi ile “sayaç arızası olduğu,her hangi bir fatura gelmediği, bu dönem için 53.854,92 TL tutarında fatura tahakkuk edildiği, daha sonra hata olduğu belirtilerek kendilerinden 49.885,08 TL tutarında iade faturası kesmesinin istendiği, sonrasında da 29.971,13 TL ve 5.384,75 TL tutarında 2 adet fatura kesildiği ve bu tutarların doğru olduğunun bildirildiği, bu iki fatura ödendikten sonra yeniden 49.675,10 TL tutarında fatura tahakkuk edildiği, faturanın teyidi talep edildiğinde … ‘sayaç arızası nedeniyle ellerinde her hangi bir veri bulunmadığı, önceki fatura tutarları baz alınarak fatura düzenlendiğinin bildirildiği, kış sezonu ve yaşanan sıkıntılar nedeniyle şirketlerinde çalışma olmadığından düzenlenen faturaların gerçeği yansıt- madığı”ndan bahisle borca itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin takip alacaklısına tebliğ edilmediği, yasal süre içinde eldeki davanın ikame edildiği anlaşılmıştır.Davalı borca itirazlarında faturanın yanlış hesaplandığını ve borçlu olmadığını ileri sür- mekle beraber cevap dilekçesinde taraflar arasında imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, davacı tarafça tedarik edilen enerjinin sözlü anlaşmaya dayalı olduğunu, elektrik tüketiminden kaynaklanan tüm borcu ödediğini beyan etmektedir.Davacı tarafça taraflar arasında imzalanan 31/08/2016 tarihli Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi dosyaya ibraz edilmiş olup bu sözleşme ve ekleri üzerinde ATK Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nce yapılan inceleme sonunda düzenlenen 03/03/2021 tarih … nolu raporda “İnceleme konusu sözleşme ve ekindeki şikayet formu ile EK-2 ve EK-3 başlıklı form ve taahhütnamedeki aboneye atfen atılı imzalar ile … mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların … eli ürünü olduğu,” belirtilmiş olmakla taraflar arasında elektrik enerjisi satışına dair yazılı sözleşmenin varlığı tespit edilmiştir.Davalı şirket davacıdan elektrik enerjisi temin ettiğini kabul etmekle beraber elektrik tüketi- minden kaynaklanan tüm borcu ödediğini savunduğuna göre, uyuşmazlık davacının takip konusu faturalar nedeniyle alacaklı olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Alacağın varlığı ve miktarının tespiti yönünden bilirkişi deliline başvurulmuş olup ilk derece mahkemesince tesis edilen 19/06/2020 tarihli ara karar ile;”4-Davacı tarafın ticari defterlerinin Mahkememize sunmasının istenilmesine, davacı tarafın ticari defterlerinin SMM aracılığı ile incelenmesinin istenilmesine, bilirkişi olarak …’nın seçilmesine, incelemenin 10/09/2020 günü saat 14:00’de mahkememiz duruşma salonunda yapılmasına, bilirkişiye inceleme gününün bildirilmesine, 750,00-TL bilirkişi ücretini yatırması için davacı vekiline iki haftalık kesin süre verilmesine, taraf vekillerine inceleme günü uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtlarını hazır etmesi aksi halde …222 maddesine göre defter ibrazından kaçınmış sayılacağı hususunun ihtarına, rapor verildiğinde taraflara tebliğine,5-Davalı tarafın defterlerinin talimat mahkemesince re’sen inceleme günü verilerek, inceleme günü uyuşmazlık konusu dönem ticari defter ve kayıtlarını ibraz etmesi hazır etmesinin istenilmesine, davalı tarafın defterleri getirmemesi halinde …222 maddesine göre defter ibrazından kaçınmış sayılacağı husu- sunun ihtar edilmesi bakımından gerekli işlemlerin yapılmasına,bilirkişi için 750,00-TL ücret takdirine, talimat giderleri ile bilirkişi ücretini yatırması için davacı vekiline iki hafta süre verilmesine, rapor geldiğinde taraflara tebliğine,6-Kararın taraflara tebliğine” karar verilmiştir.Söz konusu ara karar taraf vekillerine usullen tebliğ edilmiş, bilirkişi incelemesine ilişkin gider avansları süresinde yatırılmıştır.Ancak inceleme gün ve saati olarak belirlenen 10/09/2020 günü saat 14.00 itibarıyla mahkemece atanan SMMM … hazır olduğu halde, davacı tarafın bilirkişi incelemesine katılmadığı, ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine sunmadığı, bu tarih itibarıyla yerinde inceleme talebini içerir bir beyanının bulunmadığı, bu nedenle incelemenin yapılamadığına dair tutanak düzenlendiği anlaşılmıştır.Davacı vekili 12/03/2021 tarihli dilekçesi ile “müvekkiline ait defter ve dokümanlarının dosyaya sunulamaması nedeniyle bilirkişi incelemesinin yapılamadığını, cevaba cevap dilekçesi ekinde fatura ve cari hesap ekstresinin sunulduğunu beyanla ibraz olunan bu belgelere göre incelemenin yapılması gerektiğini, davalının eksik ve hatalı incelendiğini” beyanla yeniden bilirkişi incelemesi talep etmiştir.Mahkemece bu kez 17/03/2021 tarihli ara kararla;”1-Davacı vekilinin talebinin kabulü ile, dosyanın bilirkişiye verilerek davacı ticari defter ve kayıtlarının incelenmesine,bilirkişi olarak …’nın seçilmesine, bilirkişiye 750,00 TL ücret tak- dirine, bilirkişi ücretini yatırması için davacı vekiline iki hafta kesin süre verilmesine, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine,2-Davacı vekiline dosyanın bilirkişiye tesliminden sonra 1 hafta süre içerisinde ticari defter ve kayıtlarını hazır etmesine,3-Kararın taraflara tebliğine” karar verilmiştir. 22/03/2021 tarihinde davacının ticari defterlerinin de incelenmesi sonucu düzenlenen rapor doğrultusunda yazılı şekilde karar verilmiştir.Eldeki dosyanın tetkikinde; davacı tarafın defterlerinin incelenmesine ilişkin 16/06/ 2020 tarihli 4 nolu ara kararda davacı tarafa yüklenen yükümlülüklerin neler olduğu açıkça belirtilmiş ve verilen kesin süreye uyulmamasının sonuçları usulen ihtar edilmiştir.Davacı taraf süresi içinde bilirkişi ücretini yatırmasına rağmen mazeretsiz olarak inceleme gün ve saatinde hazır bulunmamış, ticari defterlerini bilirkişi incelemesine sunmamış, yerinde inceleme talebi de ileri sürmemiş olmakla ara kararda belirtilen yükümlülüklerine uymamıştır. Davacı yönünden yapılacak incelemenin cevaba cevap dilekçesi ekinde sunulan cari hesap ektresi ve faturalar ile sınırlı olması gerekirken 12/03/2021 tarihli dilekçeye istinaden davacı diğer defterleri üzerinde inceleme yapılması yönünde yeniden ara karar tesis edilmekle kesin süre hükümleri mahkemece ihlal edilmiştir. Bu nedenle davacının süresi içinde ibraz edilmeyen ticari defterleri üzerinde yapılan incelemenin hükme esas alınmamalı, davalının ticari defterleri, davacının cari hesap ekstresi ile faturalarına göre alacağın varlığı ve miktarı değerlendirilmelidir.Diğer yandan taraflar arasındaki sözleşmenin 4/3 maddesinde süresinde ödenmeyen faturalara son ödeme tarihinden alacağın tahsil edildiği tarihe kadar 6183 sayılı yasa gereğince gecikme zammı uygulanacağı belirtilmiş ise de; hangi oranda faiz uygulanacağına dair açıklama bulunmadığından takip ve dava konusu alacağa gecikme zammı uygulanması mümkün değildir. Tarafların sıfatına göre takip konusu faturaların son ödeme tarihinden takip tarihine kadar avans faizi işletilmelidir.İlk derece mahkemesi hükmünde 6183 sayılı kanun kapsamında faiz uygulanması talebi reddedilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul edilen 16,80 oranındaki faiz oranı AATHK 51 maddesindeki gecikme zammı olup rapor denetime ve hükme elverişli değildir.” denilerek davacının ve davalının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1-a-6 md gereğince, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde yeniden inceleme yapılmak üzere kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Kaldırma kararımız sonrasında ilk derece mahkemesince bu kez 2022/362 Esas- 2023/57 Karar nolu 24/01/2023 tarihli ilam ile;”1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 60.257,21-TL asıl alacak, 824,34-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 61.081,55-TL üzerinden ticari faizi ile devamına,2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine,4-Yasal şartlar oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin bilirkişi incelemesine dair ara kararında ticari defter ve kayıtların ibrazı hususunda kesin süre verildiğini, davacının bu süre içinde ticari defter ve belgelerin dosyaya ibraz edemediğini, buna rağmen davacı vekilinin talebi doğrultusunda 17/03/2021 tarihli ara karar ile “dosyanın bilirkişiye tevdi ile davacının ticari defter ve kayıtlarının ince- lenmesine, bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine” karar verildiğini, usul ve yasaya aykırı olan bu ara karara ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, elektrik sayacı üzerinde inceleme yapılmasını talep ettikleri halde bu yönde değerlendirme yapılmadığını, mahkemenin gerekçeli kararında müvekkili şirket tarafından iade faturasının karşı tarafa ulaşmadığı, bu nedenlerle bu konuda karşı taraf ticari defteri doğrultusunda karar verildiği belirtilmiş ise de , 02/03/2018 tarihli 49.675,10 TL tutarlı fatu- ranın karşı tarafa iade edildiğini ve 03/03/2018 saat 16:14 itibariyle karşı tarafa ulaştığını, bu husu- sun ekte sunulan ekran görüntüsünden de anlaşılabileceğini, ehil olmayan bilirkişiden rapor alındığını, savunmaları ile delilleri dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu , bu yönde talepleri bulunmamasına rağmen 28/06/2021 tarihli duruşmada yokluklarında karar verildiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini , davacının kötü niyetli takibe giriştiğini beyanla kararın kaldırılmasını , davanın reddi ile davanını kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olara yapılan incelemeye göre; İstinaf incelemesine konu karar 2022/362 E.- 2023/57 K. nolu 24/01/2023 tarihli ilam olup hüküm fıkrasının açıklandığı 24/01/2023 tarihli duruşmada her iki taraf vekilinin hazır olduğu ve son sözlerinin sorulduğu anlaşılmaktadır. Takip ve dava konusu alacak abonelik sözleşmesi kapsamında tahakkuk olunan nor- mal tüketim bedelinden kaynaklanmaktadır. Yerel mahkemece dairemizin kaldırma kararında işaret olunan hususlar doğrultusunda, davacının ticari defterleri inceleme dışında bırakılmış, davalının ticari defter ve kayıtları ile dosya içeriğine göre bilirkişi incelemesi yapılmış, neticede davacının tahsili gereken alacağının 60.257,21 TL asıl alacak + 824,34 TL takip öncesi işlemiş (avans ) faizinden ibaret 61.081,55 TL olduğu tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu dosya içeriğine uygun hükme ve denetime elverişlidir. Dosya içeriğinde sayacın arızalı olduğuna dair tutanak,inceleme raporu vs bilgi belge bulunmamaktadır.Kötü niyet tazminatı yönünden;Yasa hükmü uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçladığı bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süresinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması hâlinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına da hükme- dilebilir (Kuru,Baki:İcra ve İflas Hukuku, 2006, s. 219, 223). İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir.Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötüniyetli olduğu kabul edilmektedir.Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıt- lanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2019 tarihli ve 2017/19-928 E., 2019/658 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Başka bir ifadeyle; İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerek- lidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı (borçlu)’nun üzerindedir.Somut olayda, davacı tarafın maddi hukuk kurallarına göre alacaklı olduğuna inanarak takibe giriştiği anlaşılmış olup takipte kötü niyetli olduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığından red olunan kısım ile ilgili olarak kötü niyet tazminatının şartları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değerlendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden,davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 4.172,48-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.050,82-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.121,66-TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/10/2023