Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/109 E. 2023/3092 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2023/109
KARAR NO : 2023/3092
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2021
NUMARASI : 2010/486 E – 2021/893 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 24/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Asıl Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/07/2009 tarihinde … dahilinde davacının merdivenlerde kusurlu yapılan zeminle kot farkı olan parapete takılıp düşmesi sonucu sol el bileğinin kırıldığını, davacının şehir plancısı, başarılı bir tasarımcı olup el becerisinin çok önemli olduğu bir mesleği bulunduğunu, yaralanmasının tedavi süreci ve sonrası itibarı ile mesleki yönden başarısını da büyük oranda etkilediğini, kot farkı oluşturan parapet sonucu davacıdan önce de bir çok düşme ve yaralanma olduğunu öğrendiklerini, davacının yaralanmasından sonra bir hafta içerisinde olay yerinde tadilat yapılarak parapetin kaldırıldığını, bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 60.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Cevap: Davalı … A.Ş.vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu maddi-manevi tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanmakta olup davaya bakmaya görevli mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davalı şirketin dava konusu olaydan kaynaklanan herhangi bir sorumluluğu olmadığını, yaralanma olayının meydana geldiğini iddia edilen işyerinin maliki davalı şirket olmadığı gibi binanın bakım ve onarımının da davalı şirketin sorumluluğunda olmadığını, davalı şirketin olayın meydana geldiği plazada kiracı konumunda olduğunu, dava dilekçesinde maddi ve manevi tazminat taleplerinin miktar itibarı ile ayrı olarak belirtilmediğini, olayın davacının kusuru ile meydana geldiğini, iddiaların aksine daha önce böyle bir yaralanma olayı gerçekleştiğine ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşılamadığını, işyeri 3 bloktan oluşmakta olup davacı tarafından olayın hangi blok içerisinde dahi gerçekleştiğinin belirtilmediğini, talep edilen tazminat miktarı fahiş olup davalı şirketin hasarın ödenmemesinde herhangi bir kusuru bulunmadığından davacının faiz talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusu itibarı ile davacının merdivenden düşmesine bağlı maddi manevi tazminat davası olup ticari iş netliğinde olmadığından davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine yönlendirilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, davanın olay tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olup zamanaşımı itirazlarının olduğunu, BK.58 madde gereği sorumluluğun bina malikinin sorumluluğu olup, davalının bina maliki olmadığını, binanın ortak alanlarının malikinin binadaki tüm malikler olup buna göre davanın tüm maliklere yöneltilmesi gerektiğini, bu yönden husumet itirazlarının olduğunu, dava dilekçesinde talep edilen tazminatın ne kadarının maddi ne kadarının manevi tazminat olarak talep edildiğinin açıklanmadığını, merdivendeki parapetin bina yönetimi tarafından imal edilmediğini, binayı müteahhitin yaptığını ve binanın bu şekilde teslim alındığını, bu parapetten kaynaklanan bir durum olsa idi dahi müteahhidin sorumluluğu gerektiğini, davacının her gün binlerce insanın inip çıktığı merdivenlerde kaza neticesi düşmüş olup bu durumun binadan kaynaklanan bir durum olmadığını, tamamen davacının kendi dikkatsizliği neticesinde oluşan bir kaza olduğunu, davacının kırılan bileği sol bileği olup mesleki çalışmasını engelleyecek bir durum olmadığını, kaldı ki davacının peyzaj mimarı olup sürekli elle çalışılan bir meslek grubu olmadığını, talep edilen tazminatın fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Dava: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının 14/07/2009 tarihinde İstanbul Beşiktaş tapusunun … Mah. … ada, … parsel nolu taşınmaz üzerindeki davalıların tümünün kat malikleri olduğu çok bloklu Yapı Kredi Plaza ortak alanlarından olan orta avludan blok zeminine iniş merdivenlerinde merdiven bitiminden başlayan ve kusurlu yapılan parapetin yol açtığı kaza sonucu düşerek çok el bilek kemiği kırıkları ile yaralandığını, yaralanmasını takiben Yapı Kredi Plaza Bina Yönetimince kusurlu parapet üzerinde değişiklik yapıldığını ve ilgili bölümün yıkılarak düzeltildiğini, kaza nedeniyle davacının mesleki kazanma gücünden önemli oranda kayba uğradığını, Mahkememizde açılan 2010/486 esas sayılı davada davalı olarak davalının sigortalısı olduğu ve zararlarını karşılamayan Yapı Kredi Sigortanın eksik ifa nedeniyle, … Yönetiminin ise yetkisi altındaki bölgede meydana gelen olay ve parapetteki kusur ile kat maliklerini temsil etmesi ve kanunen binanın bakım ve tüm sorunlarının giderilmesinden sorumlu olması nedeniyle hasım gösterildiğini, mahkemece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde tüm maliklere ait ortak mahalde meydana gelen olay nedeniyle kanunen diğer tüm kat maliklerinin arsa payları oranında sorumluluklarını gerektirdiğinden tüm kat maliklerine karşı davanın yöneltilmesi gerektiğine karar verildiğinden diğer tüm kat maliklerine karşı işbu davayı açtıklarını, işbu davanın 2010/486 esas sayılı dosya ile birleştirilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalarak maddi, manevi tazminat taleplerinin olay tarihinden itibaren davalıların arsa payları oranında müştereken ve müteselsilen yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda ; ” 1-A-Asıl Dava Yönünden;1-a-)Maddi Tazminat Yönünden;Davanın davalılardan … A.Ş. ve … Yönetimi Yönünden KISMEN KABULÜ ile, 2.307,33-TL tedavi giderine ilişkin maddi tazminat alacağının olay tarihi olan 14.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve sigortanın poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmak kaydıyla davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,1-b-)Manevi Tazminat Yönünden;Davanın davalılardan … A.Ş. ve … Yönetimi Yönünden KISMEN KABULÜ ile, 15.000,00-TL manevi tazminat alacağının olay tarihi olan 14.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ve sigortanın poliçe limiti ile sınırlı sorumlu tutulmak kaydıyla davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,B-Mahkememiz Dosyasıyla Birleşen İstanbul 22.atm’nin 2014/237 E 2014/247 K Sayılı Dosyası Yönünden; Davalı kat maliklerini temsilen davalı site yönetimi aleyhine hüküm tesis edildiğinden kat malikleri yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA” şeklinde hüküm kurulmuştur.Mahkemece verilen kararı, davalı … Yönetimi vekili ile … A.Ş. (Münfesih … AŞ ile birleşen) vekili istinaf etmiştir.1- Davalı … Yönetimi vekilince verilen istinaf dilekçesinde;” Davada husumet yanlış yöneltilmiştir. Müvekkil … aleyhine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Müvekkil …, bina maliki değildir. Binanın ortak alanlarının maliki binadaki tüm malikler olup, buna göre husumet bakımından davanın tüm maliklere yöneltilmesi gereklidir. BK 58. Madde gereği sorumluluk bina malikinin sorumluluğu olup, davalı müvekkil … Yönetimi’ne husumet yöneltilmesi hatalıdır. Davanın niteliği ve davadaki talepler açısından … pasif dava ehliyeti yoktur. Davanın husumet bakımından kat maliklerine yöneltilmesine ilişkin önceki karar doğru olmasına rağmen davanın Yapı Kredi Plaza Bina Yönetimi yönünden kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemelerin görevlerine ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. Dava konusu itibariyle davacının merdivenden düşmesine bağlı maddi manevi tazminat davası olup, ticari iş niteliğinde olmadığından davanın İstanbul Asliye Hukuk Mahkemelerine yönlendirilmesine karar verilmesini talep etmemize rağmen Ticaret Mahkemesinde karar verilmiştir, bu durum da usul ve yasaya aykırıdır. Dava olay tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılmış olup, zamanaşımı yönünden itirazımız mevcuttur. Zamanaşımı savunmalarımız yönünden de inceleme yapılmamıştır, davanın zamanaşımı savunmamız bakımından da reddine karar verilmeliydi.Mahkeme kararında kısmen kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarları fahiştir. Manevi tazminatın şartları olayda oluşmamıştır, davacının kişisel haklarına hiçbir saldırı yoktur. Davacı yalnızca düşmüştür. Sakat kalmış değildir. Bir organı kalıcı hasar almış değildir. Davacı kendi kendine düşmüştür. Olayın hiçbir yönüyle manevi tazminata hükmedilmesi hukuka ve yasaya uygun değildir. Davacı davasında faiz talebinde bulunmuşsa da faiz talebi manevi tazminatın doğasına aykırıdır. “Tazminat davalarında amaç tazminat borcu doğduğu anda zarar telafi edilmiş olsaydı, zarar gören şimdi hangi durumda olacak idi ise, o durumun yaratılmasıdır. Kabul etmemekle birlikte zarar görenin maddi bir zararı olmadığından ve yargılama devam ederken de zararında bir artma meydana gelmeyeceğinden faiz taleplerinin de reddi gerekmektedir. Yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebilecekken olay tarihinden itibaren yasal faiz işlemesine karar verilmesi de hukuka aykırı olmuştur. Asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla, Mahkeme davanın tamamen reddi taleplerimizi kabul etmez ise faizin başlangıç tarihinin dava tarihi olarak istinaf mahkemesinde düzeltilmesi gerekmektedir.” şeklinde istinaf sebepleri ileri sürülmüştür.
2- Davalı … A.Ş. (Münfesih … AŞ ile birleşen) vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirket nezdinde tanzim edilmiş olan sigorta poliçesi incelendiğinde; söz konusu poliçenin kapsamını yalnızca A Blokta meydana gelen rizikolar oluşturmaktadır. Bunun haricinde meydana gelmiş olan bir rizikonun davalı müvekkil şirkete yükletilebilmesi sigortacılık hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir. Davalı sigortacı şirket yalnızca A Blok için teminat sağlanacağına yönelik sigortalısı ile bir sözleşme akdetmiş ve buna uygun olarak bir prim tahsilatı gerçekleştirilmiştir. Bu hususta ayrıca poliçede … Kat Malikleri adına sigortanın yapılmış olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak verilen işbu karar ile sigortacının sorumluluk alanı genişletilmiş ve sorumluluğu ağırlaştırılmıştır. Sigortacı şirket adeta bina yönetimi gibi tüm rizikolardan sorumlu tutulmuştur. Bu sebeplerle davalı sigortacı şirketin sorumluluğunun yalnızca poliçesinde belirtmiş olduğu riziko adresi ile sınırlı tutulması gerekirken ortak alandan da sorumlu tutulması mümkün değildir. Ayrıca poliçede verilmiş olan teminatları incelediğimizde de bina faaliyetleri esnasında olabilecek kazalar nedeni ile 3. Şahısların uğrayacağı bedeni hasarların teminat kapsamına dahil edilmiş olduğu görülmekle bu kapsamda şahıs başına bedeni olarak 250.000,00 TL teminat limiti verilmiştir. Söz konusu poliçe yalnızca bedeni ve maddi hasarları karşılamak üzerine tanzim edilmiş olmakla bunun haricindeki bir talebin karşılanabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple yerel Mahkeme tarafından hükmedilmiş olan manevi tazminat talebinin poliçe kapsamında karşılanabilmesi mümkün olmamakla poliçede manevi tazminat taleplerinin teminat kapsamına alınmış olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin mevcut olmadığı da açıkça görülmektedir. Manevi tazminat açısından bir teminat mevcut olmadığından hükmedilen manevi tazminat yönünden müvekkil şirket nezdinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul yönünde karar verilmiş olması hukuka aykırılık teşkil etmektedir. ” şeklinde istinaf sebepleri ileri sürülmüştür.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , bina malikinin sorumluluğuna dayalı tazminat talebine ilişkindir.1-Maddi tazminat yönünden ; mahkemece hükmedilen miktar karar tarihi itibarıyla taraflar yönünden kesin olmakla,davalıların maddi tazminata yönelik istinaf taleplerinin HMK 352/1-b,341 ve 346. Maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.2-Manevi tazminata ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ; Mahkemenin görevine ilişkin ileri sürülen istinaf sebeplerinin ve bu hususun resen incelenmesiyle ; Dava, davalı bina yönetimi yanında , sigorta eden davalı … AŞ. aleyhine açılmıştır.Davalı sigorta şirketi ,davacının yaralanmasına neden olduğu ileri sürülen davalı Bina yönetiminin sigortacısıdır. Sigorta Hukuku, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1401 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Aynı kanunun 4. maddesinde bu kanundan doğan uyuşmazlıkların ticari dava sayılacağı, 5/3 maddesinde ise ticaret mahkemeleri ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin, görev ilişkisi olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre; uyuşmazlık her ne kadar haksız eyleme dayalı ise de, ihtiyari dava arkadaşı olan davalı … AŞ. nin sorumluluğu sigorta hukukundan kaynaklanmakta olduğundan, eldeki ticari davaya bakmakla görevli mahkeme, ticaret mahkemesidir. Bu sebeple ,davalı tarafların bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; yönetici konumunda bulunan “….A.Ş.” isimli şirket tarafından KMK’nun 35/c maddesi kapsamında mezkur sigorta şirketlerine ve dolayısıyla da davalı … A.Ş.’ye tanzim ettirilen 3.şahıs mali mesuliyet poliçelerinin, söz konusu plazanın tüm ortak alanlarını da kat maliklerinin arsa payları oranında müştereken sigorta teminatı altına almış bulunduğu, kaldı ki … A.Ş.tarafından davacıya … no’lu sağlık sigorta poliçesine istinaden 23.07.2009 tarihinde 343,76 TL. ve 24.09 2009 tarihinde ise 217,54 TL, olmak üzere toplam 561,30 TL ödeme yapıldığı dikkate alındığında davalının bu yöne ilişkin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davalı sigorta şirketinin manevi tazminata ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ; 634 sayılı Kanun’un 38 inci maddesindeki özel düzenleme gereği kat maliklerini temsilen yönetici veya yönetim kurulunun taraf ehliyeti vardır. Nitekim aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.07.1993 tarihli ve 1993/401 Esas, 1993/510 Karar, 27.09.2018 tarihli ve 2017/15-423 Esas, 2018/1364 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davalı vekilince istinaf dilekçesinde “poliçede verilmiş olan teminatları incelediğimizde de bina faaliyetleri esnasında olabilecek kazalar nedeni ile 3. Şahısların uğrayacağı bedeni hasarların teminat kapsamına dahil edilmiş olduğu görülmekle bu kapsamda şahıs başına bedeni olarak 250.000,00 TL teminat limiti verilmiştir. Söz konusu poliçe yalnızca bedeni ve maddi hasarları karşılamak üzerine tanzim edilmiş olmakla bunun haricindeki bir talebin karşılanabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple yerel Mahkeme tarafından hükmedilmiş olan manevi tazminat talebinin poliçe kapsamında karşılanabilmesi mümkün olmamakla poliçede manevi tazminat taleplerinin teminat kapsamına alınmış olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin mevcut olmadığı da açıkça görülmektedir.Manevi tazminat açısından bir teminat mevcut olmadığından hükmedilen manevi tazminat yönünden müvekkil şirket nezdinde davanın reddine karar verilmesi” gerektiği ileri sürülmüştür. Dosya kapsamına göre , davalı … A.Ş. tarafından, dava konusu binaların bakım ve yönetim işlerini yürüttüğü anlaşılan … A.Ş. isimli şirketin sigortalısı olduğu … no’lu ve 31.12.2008-2009 dönemini kapsayan 3. Şahıs Mali Sorumluluk Poliçesi tanzim edilerek, şahıs başına bedeni 250.000 USD., kaza başına bedeni 1.000.000 USD, ve Maddi Hasarlar için ise yine 250.000 USD. limitle teminat verildiği, aynı limitler dahilinda de Manevi Tazminat taleplerinin teminata dahil edildiği, ancak doha sonra yapılan yenileme poliçe ile de söz konusu limitlerin edilerek Şahis Başına Bedeni 379.900 USD., Kaza Başına Bedeni 1,519,600 USD. ve Maddi Hasarlar için ise yine 379.900 USD.’ye çıkarıldığı görülmektedir.Aynı plaza içensinde bulunan B ve C Bloklar içinse aynı sigortalı adına bu kez … A.Ş. tarafından … ve … mo’lu (01,07.2009-2010 dönemini kapsayan| 3. Şahıs Mali Sorumluluk poliçeleri tanzim edilerek, Şahıs Başına Bedeni 250.000 USD., Kaza Başına Bedeni 1.000.000 USD. ve Maddi Hasarlar için ise yine 250.000 USD. limitle teminat verildiği, aynı limitler dahilinde de Manevi Tazminat taleplerinin teminata dahil edildiği tespit edilmiştir.Bu sebeple davalı şirketin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Manevi tazminat, bozulan manevi dengenin yerine gelmesi için kanunun öngördüğü bir telafi şeklidir.Amacı, olaydan duyulan acı, ızdırap elem ve kızgınlığı kısmen olsun dindirmek, olayı unutturarak tekrar normal hayata dönüşü sağlamaktır. Hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur doğurmayı gerçekleştirerek, tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır ve bir ceza olmadığı gibi bir zararın giderilmesini de amaç edinmemiştir. (YİBK. 22.06.1966- 7/7) Sayılan bu ana özellikleri nedeniyle de manevi tazminatın bir taraf için zenginleşme, diğer taraf için de fakirleşme aracı olarak görülmemesi gerekir. Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur durumu, sıfatı, işgal ettiği makam, diğer sosyal ve ekonomik durumlarının dikkate alınması, bunun yanında da olaya göre değişebilecek hal ve şartların bulunacağının gözetilmesi gerekir.Somut olayda ,beden bütünlüğü ihlal edilen davacı yararına ,manevi tazminata hükmedilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.Davacının olaydan dolayı yaşadığı elem ve üzüntünün, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca bir nebze giderilmesini amaçlamakta olup, manevi tazminatın bu niteliği dikkate alındığında ,davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının makul seviyede olduğu anlaşılmıştır.Böylece ,mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalıların istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davalıların manevi tazminata yönelik istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,B-Davalıların maddi tazminata yönelik istinaf dilekçelerinin HMK 352/1-b, 341, ve 346 maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine,Davalı … A.Ş ‘dan alınması gereken 1.182,26 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 295,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 886,70 TL’nin alınarak hazineye irat kaydına, Davalı … ‘den alınması gereken 1.182,26 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 295,57 TL’nin mahsubu ile bakiye 886,69 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,İstinaf masrafının istinaf eden davalılar üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/10/2023