Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1054 E. 2023/2855 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1054
KARAR NO: 2023/2855
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/01/2023
NUMARASI: 2022/15 E – 2023/97 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 05/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … A.Ş.nin kendi adına kayıtlı olan … motor, … şase numaralı, … plakalı, 2016 model … marka kamyonet cinsi aracı başta motor değişimi olmak üzere, diğer bakımlarının yapılması için 13.07.2021 tarihinde davalının iş yerine getirdiği, çatlak olan motorun değiştirilerek araca yeni bir motor takılması, bir takım parça değişimleri ve bakımlarının davalı tarafından taahhüt edildiği, devamında da kalem kalem belirtilecek şekilde servis formu düzenlendiği, bu hizmet neticesinde müvekkilinin davalı şirkete 43.483,00 TL ödeme yaptığı, davalı tarafından araca yeni bir motor takıldığı ve bakımlarının yapıldığının belirtildiği, servis formuna da motor bedelinin 35.000,00TL olarak yansıtıldığı, müvekkilinin de davalının anlaşmaya uygun olarak araca yeni motor taktığını düşünerek fatura bedelini tam olarak ödediği, müvekkili şirketin bir süre sonra aracı arıza nedeniyle başka bir servise götürdüğünde ise araçtaki motorun değişmediğini, eski motor üzerinde bakım ve onarım yapılmak suretiyle tekrar araca takıldığını öğrendiği, ruhsattaki motor numarası ile araçtaki motor numarası kontrol edildiğinde numaraların aynı olduğu, yani araca yeni bir motor takılmadığı, davalının dava konusu araca yeni bir motor takmayı taahhüt ettiği ve motor bedelini müvekkilinden tahsil ettiği halde eski motoru tekrar araca takarak yeni bir motor takmış gibi müvekkiline teslim ettiğini, davalının kusurlu davranarak ayıplı ifada bulunduğunu, bu motorun kısa süre içinde tekrar arızalandığı ve müvekkilinin bu surette mağduriyet yaşadığı, davalının hileli davranarak müvekkilini aldattığı, yeni bir motor takmayı taahhüt ettiği halde eskisini araca tekrar taktığı, 35.000,00 TL motor bedelinin müvekkilinden tahsil edildiğini, iş bu bedelin iadesi için arabuluculuk yoluna başvurulsa da müspet bir sonuç alınamadığını belirterek, davanın kabulü ile müvekkilinden fazla tahsil edilen 35.000,00 TL motor bedelinin dava tarihininden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 6102 Sayılı TTK.’nın 23/1-c “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlü olduğunu, diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” bendi gereğince kanunda belirtilen yasal sürede ayıp ihbarında bulunmadığını, ayrıca bu hususa ilişkin davacı tarafından herhangi bir ihtarname gönderilmediğini, davacı ayıp ihbarında bulunmadığından ayıba karşı tekeffül hükümlerinin yerine getirilmemiş olması sebebiyle davanın usulden reddi gerektiğini, öyle ki davacının iddia ettiği şekilde motorun değiştirilmesi halinde ruhsat bilgilerininde yenilenmesi gerektiği, aracın ruhsatında herhangi bir değişiklik yapılmadığının davacının bilgisi dahilinde olduğunu, bu sebeple kabul anlamına gelmemek şartıyla bir an için davacının haklı olduğu düşünüldüğünde ruhsatta motor numarasının değiştirilmemiş olması sebebiyle açık bir ayıptan bahsedilmesi gerektiği,2 gün ve her halükarda 8 gün içerisinde davacının müvekkilince ayıp ihbarında bulunması gerektiğini, davacı iddialarının tamamının gerçek dışı ve asılsız olup motorun değiştirilmesi ile ilgili davacı ile yapılan bir anlaşmanın mevcut olmadığını, ayrıca ekte dayanak olarak gösterilen servis formunda müvekkilinin herhangi bir elektronik imzasının mevcut olmadığı gibi servis formunda müvekkiline ait kaşe ve imzanın da mevcut olmadığını, davacı aracını motorun onarılması başta olmak üzere genel ağır bakımlarının yapılması için müvekkilinin işyerine getirdiğini, müvekkilinin hiçbir şekilde motorun değiştirileceği konusunda bir taahhüdü olmadığını, bu iddiayı ispat edecek bir belge de zaten mevcut olmadığını, davacının motorunda olan hasarın müvekkili tarafından baştan aşağı onarıldığı, davacıya araç onarılmış, ağır bakımları yapılmış haliyle eksiksiz ve hatasız çalışır şekilde teslim edildiğini, davacı da onarım ve bakımlara karşılık ödeme yaptığını, ödemeye istinaden de müvekkili tarafından araç tamir ve bakım bedeli olarak KDV dahil 43.483,00-TL fatura düzenlendiği, bu faturaya 8 günlük yasal süre içerisinde de herhangi bir itiraz edilmediği, hem müvekkilin ticari defter ve kayıtlarına bu fatura işlendiği, hem de davacının ticari defter ve kayıtlarına bu faturanın işlendiği, faturanın içeriğine veyahut başka bir hususa itiraz edilmediğinden yapılan işlemin hukuka aykırı olduğunun iş bu dava ile iddia edilemeyeceği, davacı aracını onarım ve bakım için servise çekici vasıtasıyla yürümez ve çalışmaz halde getirdiğinde, motorun arızalı olduğunun tespit edildiği, motor blokunda çatlaklar olduğunun anlaşıldığı bu sebeple onarımının gerçekleştirilmesi amacıyla motor blokundaki çatlaklara kaynak yapılıp motor içerisindeki tüm aksamlar ve parçaların yenilendiği, motorun baştan aşağıya revizyon gördüğü bu hususun onarımı yapan müvekkili çalışanları tarafından tanık anlatımlarıyla ispat edileceği, diğer taraftan müvekkilinin herhangi bir şekilde yeni bir motor takılması konusunda bir taahhüdünün olmadığı, keza yeni bir motorun takılması halinde yeni motor numarasının ruhsata işlenmesi gerekmekte olup, araç ruhsatının yenilenmediği aracın teslimi tarihinde davacı tarafından bilinmekte olduğunu davacının aracı teslim aldığında delil tespiti yaptırmadığını,çok sonra davanın açıldığını belirterek davanın öncelikle usulden, aksi kanaatte olunması halinde davanın esastan reddin i talep etmiştir.Mahkeme, davacı taraf araçta bakım yapıldığını kabul etmiş olup bu kapsamda ödenmesi gereken bedel 14.254,40 TL olduğu halde davacı tarafça 43.483,00 TL ödeme yapıldığı, fazladan yapılan ödeme miktarının (43.483,00-14.254,40 TL=29.228,60 TL)olduğu gerekçesi ile;”Davanın kısmen kabulü ile; 29.228,60TL’nin dava tarihi olan 06/01/2022 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir.Kararı davacı vekili ile davalı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davada söz konusu araç motoru olarak alınan tüm bedelin iadesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını,5.771,40 TL tamirat bedeli yönünden kesinti yapılarak 29.228,60 TL ya hükmedilmesinin yerinde olmadığını belirterek bu yönden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; sadece davacı tanıkları dinlenilerek karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,davalı tanıkları dinlenilmeden savunma haklarının kısıtlandığını,tebligat çıkartılan adreslerin bildirdikleri adres olmadığını deliller toplanmadan karar verildiğini,ayrıca hükme esas alınan bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu,parça değişikliğine dair değerlendirme yapılmadığını, diğer işçilik kalemlerinin bilirkişi raporunda yer almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Dava ,ayıplı onarım iddiasına dayalı maddi tazminat talebine ilişkindir.Davacı tarafça aracının davalı işyerine motor bloğunun değişmesi ve bakım onarım için bırakıldığı,ancak motor değişmesi yapıldığı bildirilmesine rağmen motor değişiminin yapılmadığı ve motor arızası nedeniyle motor değişim bedelinin tahsilinin talep edildiği anlaşılmıştır.Davalı taraf motor değişikliği yapılmadığı,motorun kaynakla onarıldığı ve diğer işçilik,yedek parça ve bakım işlemlerinin yapıldığı ileri sürülmüş,davacı tanıkları dinlenilmiş,davalı tanıklarına tebligat yapılamadığı anlaşılmış,davalı tarafça davalı tanıklarının adres bilgilerinin ise ikinci celse ara kararı ile kesin sürede bildirilmesi istenilmiş ise de, davalı tanıklarının yeni adreslerinin bildirilmediği (anlaşılmıştır.Ayrıca araç motorunun değiştirilmediği,aracın sair bakımının yapıldığı hususunda ihtilaf olmadığından,tanık beyanlarının ispat yükü açısıdan davaya katkısı olmayacağından, davalının davalı tanıklarına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Alınan bilirkişi raporunda dava konusu araca yeni motor takılmadığı ,ancak bakım yapıldığının taraf kabulünde olduğu belirtilerek davalı tarafça yapılan iş kapsamında detayı belirtilmeksizin KDV dahil 43.483,00-TL fatura kesildiği,, sadece bakım yapılması halinde bakım masraflarının 14.254,40-TL şeklinde hesaplandığı anlaşılmıştır.Bu doğrultuda dava konusu araç motorunun değişmediğinin araç ruhsatına işlenmemesi ile sabit olduğu,bu durumda değişmeyen motor bloğu nedeniyle davalı tarafça sadece bilirkişi tarafından hesaplanan 14.254,40 TL bakım masrafının tahsilinin yerinde olduğu,davalının düzenlediği söz konusu 43.483,00 TLlık faturadan bakım bedeli olan 14.254,40 TL düşüldüğünde davacıdan fazladan 29.228,60 TL tahsilat yapıldığı görülmekle alınan bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunmuştur.Somut uyuşmazlıkta,dava değeri 35.000 TL olup mahkemece 29.228,60 TLya hükmedilip 5.771,40 TL nın reddine karar verildiği,davacı tarafından istinaf edilen davanın değeri 5.771,40 TL olup, karar tarihinde davacı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacı istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Ayrıca davalının iddialarını ispatlayamadığı anlaşılmakla,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;A-Davacının istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine, B-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,Davalıdan alınması gereken 1.996,60 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 499,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.497,45 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 05/10/2023