Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/965 E. 2023/237 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/965
KARAR NO: 2023/237
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/03/2022
NUMARASI: 2021/176 E – 2022/166 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği elektrik kullanımında bulunan şirkete faturalar gönderildiğini ve davalı şirketin faturaları ödememesi üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin 01/07/2016 tarihinde borca, faize ve tüm ferilere haksız olarak itiraz ederek icra takibini durdurduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı şirketin alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kullandığı elektrik enerjisine karşılık gelen bedeli davacıya ödediğini, davacı tarafa herhangi bir borcu olmadığından icra takibine itiraz ettiğini, davacı tarafın müvekkiline satmadığı veya vermediği hizmet için haksız ve kötü niyetli olarak talepte bulunduğunu, müvekkilinin 31.12.2014 tarihi itibari ile davacıdan hizmet alımını kestiğini ve davacının aradan geçen bunca zaman sonrasında alacak talebinde bulunduğunu, ayrıca davacının müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını ve iş bu icra takibi ile alacak iddiasının mükerrer olduğunu, müvekkilinin temerrüte düşmediğinden davacının takip öncesi faiz talep edemeyeceğini, alacağın likit olmaması sebebiyle davacının %20 oranında icra inkar tazminatı talep edemeyeceğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacı taraf haksız ve kötü niyetli olarak müvekkil şirket hakkında icra takibi başlattığından davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından; ” taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafın sözleşme gereği faturalar tanzim ettiği, faturaların zamanında ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibine girişildiği, davalı tarafça takibe itiraz edildiği, taraf ticari defterlerinin birbirlerini doğrulamadığı, bunun sebebininde 20/01/2015 tarihli … nolu 20.227,18-TL tutarlı faturanın davacı şirket defterlerine işlenmemiş olmasının olduğu, ticari defterlerdeki son kayıt tarihlerinin 22/01/2015 ve 26/01/2015 tarihleri olduğu, davalı tarafın 17.11.2014 tarihli 483285 seri nolu 178.723,84-TL tutarlı fiyat farkına konu olan faturayı süresinde ödemediği bu suretle temerrüte düştüğü, davalı hakkında icra takibinin 21/03/2016 tarihi olduğu, davacı ticari defterlerindeki son kaydın 22/01/2015 tarihi olması sebebiyle geçen süreç içerisinde faiz işlediğinden icra takibinde talep edilen rakam ile ticari defterlerdeki rakamın birbirini tutmadığı, davalı tarafın faturaları süresinde ödemediğinden satın alma fark bedeli iade faturası tanzim etme hakkı bulunmadığı ” gerekçesiyle davanın kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, asıl alacak 24.864,18 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda; 18/02/2021 tarih ve 2019/1125 E- 2021/460 K sayılı kararımızla “davalı savunmasında bahsi geçen İstanbul … İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra takip dosyasının getirtilerek incelenmediği, görüşüne başvurulan bilirkişinin mali müşavir olup taraflar arasındaki sözleşme ve indirim maddeleriyle ilgili uzmanlığının bulunmadığı halde bu raporun hükme esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Dairemiz kararı sonrası ilk derece mahkemesince Alınan bilirkişi raporuna göre, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından dolayı bir alacağının kalmadığı, davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından dolayı ise 20.227,18-TL asıl alacak ve 3.966,07-TL de işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.193,25-TL alacaklı olduğu tespit edildiğinden davanın kısmen kabulüne, davalı tarafça ödeme yapılmadığı halde likit ve bilinebilir borca yapılan itiraz haksız olduğu” gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 20.227,18 TL asıl alacak ve 3.966,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.193,25 TL üzerinden aynen devamına, asıl alacak 20.227,18 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; son celse sunmuş olduğu mazeret talebinin reddine karar verilmesinin haksız ve Hukuki Dinlenilme hakkı ile Anayasa madde 36 da düzenlenmiş adil yargılama ilkesine aykırılık teşkil ettiğini,- 01/03/2022 tarihli karar duruşmasında e-duruşma yapıldığını, HMK madde 149 / 5 uyarınca bu maddenin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin 8/2 – 9/1-2 maddelrine aykırı şekilde e-duruşma yapıldığını, yönetmelik uyarınca e-duruşma talep edenin en az iki gün önce talepte bulunması ve mahkemece en az bir iş günü önce e-duruşma talebi hakkında bir karar vermesi gerektiğini, davacı tarafça e-duruşma yapılmasına ilişkin talep dilekçesi olmadığı gibi mahkemece de e-duruşma yapılmasına ilişkin bir ara karar olmadığını, e-duruşmanın 01/03/2022 tarihli karar duruşmasında bilemedikleri bir şekilde gerçekleşmiş olduğunu, usule aykırı duruşma yapıldığını, -Esasa ilişkin olarak ise, alacağın likit olmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesini hatalı olduğunu, davanın kısmen kabulüyle alacağın kesin/likit olmadığı, yargılamayı gerektiren ve ancak yargılama neticesinde belirlenebilen bir alacak olduğunun açıkça anlaşıldığını, – Davacı tarafça dava dilekçesinde dava konusu alacağın kaynaklandığı hukuki sebebi / borcun dayanağını açıklamadığı gibi dayanak belge/fautraları da dosyaya ibraz etmediğini, mali müşavir bilirkişinin ticari defterler üzerinde inceleme yapmak suretiyle rapor düzenlediğini, … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip talebinde takip konusu alacağın hukuki dayanağının da açıklanmadığı gibi dayanak belgelerinin de icra dosyasına sunulmadığını, bilirkişi raporlarında ise borcun / alacağın taraflar arasında akdedilmiş enerji sözleşmesi gereğince geç ödemeden kaynaklı fark alacağı olduğunun beyan edildiğini, -Taraflar arasında elektrik enerjisi alım sözleşmesi akdedilmiş ve bu sözleşmenin müvekkili tarafından 31/12/2014 tarih itibariyle fesh edildiğini, müvekkilinin elektrik enerjisi tüketim bedeline ilişkin fatura bedellerini, dava konusu … esas sayılı icra takibinin başlatılmasından çok önce ödemiş olduğunu, icra takibinin fesihten 16 ay sonra başlatıldığını, davacının , enerji satış sözleşmesinde kararlaştırılmış olan satış bedelinden indirim yapılmasına ilişkin şartı kaldırarak geçmişe dönük tahakkuk etmiş faturalara yansıtması ve bu hususta yeni fatura düzenleyerek icra takip konusu yapmasının sözleşmeye ve TMK’nın 2. Maddesine aykırı olduğunu iler isürek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, ödenmeyen elektrik faturalarının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça 24.02.2022 tarihli talep dilekçesiyle 01/03/2022 09:40 tarihindeki duruşmanın ” algın hastalık nedeni ile duruşmaya e duruşma aracılığı ile katılma” talep etmiş olduğu ve bu talep kabul edilerek e-duruşma yapıldığı görülmekle bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir. Taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafın sözleşme gereği faturalar tanzim ettiği, mahkemece görüşüne başvurulan mali müşavir bilirkişinin “Davacı şirketin davalı şirketten 2015 yıl sonu bakiyesinde 20.227,18-TL alacaklı olduğu, davalı şirketin davacı şirketin 2015 yıl sonu bakiyesinde borç ve alacağı bulunmadığı bakiyesinin 0-TL (Sıfır) olduğu, 20/01/2015 tarihli 795683 nolu 20.227,18-TL tutarlı fiyat farkı faturasının sözleşmenin 4.4.1.maddesine göre ödemelerin gecikmeli yapılmasından dolayı indirimli tarife uygulanmayacağından davacı tarafından faturanın kabul edilmemesinden kaynaklandığı, 17/11/2014 tarihli 483285 seri nolu 178.723,84-TL tutarlı fiyat farkına konu olan faturanın süresinde ödenmediği 2015 yılı Ocak ayında ödendiği, 20/01/2015 tarihli … nolu 20.227,18-TL tutarlı faturanın davacıya tebliğ edildiği ve davacının faturayı iade ettiği’ mütalaa edilmiştir.Dairemiz kaldırma kararı sonrası sunulan ve mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ; ” 25.11.2014 tarihli 343.795,87 TL asıl alacak ve 1.491,98 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 345.287, 85 TL icra takibi yapıldığı, davalı icra takibine 01.12.2014 tarihinde itiraz ettiği, söz konusu alacağın cari açıktan kaynaklandığı, davalının da söz konusu borca istinaden davacıya 24.11.2014 tarihinde 333.319,15 TL ödeme yaptığı, kalan 10.476,72 TL’nin de davalı tarafından 24.10.2014 tarih ve … nolu fatura ile ödendiği, dolayısıyla davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı İcra dosyasından alacaklı olmadığı, dava konusu edilen İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasına ilişkin, davacının, davalıdan cari açıktan kaynaklanan 20.227,18 TL alacaklı olduğu, söz konusu alacağın da 10.01.2018 tarikli Mali Müşavirin raporunda da teyit edildiği, davacının tanzim ettiği faturaların EPDK’nin yönetmeliklerine uygun olarak düzenlendiği, her iki icra dosyasına konu faturaların farklı faturalar olduğu ” mütalaa edilmiştir.Takibe konu faturaların cari hesaba işlenmesine rağmen, fatura dayanaklarının fark faturası olduğu, elektrik bilirkişisi tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin ilgili maddelerinin değerlendirilmediği, fark faturasının düzenlenmesinin sözleşmeye uygun olup olmadığının belirlenmediği, mahkemece de bu yönlere değinilmeksizin karar verilmiş olduğu görülmektedir.Taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesinde sözleşmenin 4.4. Maddesinde “… faturaların ödenmemesi halinin düzenlendiği, bu madde hükmüne göre faturaların süresinde ödenmemesi halinde tedarikçinin aşağıdaki şekilde sözleşemeye devam edebileceği gibi sözleşmeyi feshedebilir veya tüketicinin elektriğini kesebilir.4.4.1 maddesinde faturaların süresinde ödenmemesine rağmen sözleşmeye devam edilmesi halinde tüketici 4.1 maddede belirtilen tarife üzerinden iskontosuz olarak ödeme yapmayı kabul eder.4.4.2 maddesinde sözleşmenin faturaların birbirini takip eden 2 ay süresinde ödenmemesi sebebiyle tedarikçi tarafından feshi halinde tüketici sözleşmenin başlangıcından fesih tarihine kadar geçen sürede kendisine yapılan indirim oranına denk gelen elektrik enerjisi bedelini tedarikçiye ödemeyi kabul eder…” şeklinde düzenlenmiştir.Taraflar arasındaki sözleşmenin dosyada bulunan 07.03.2014 tarihli 18.07.2014 tarihli anlaşmaya ek protokol ile nisan 2014 tarihinden kesilecek faturalar için geçerli olup sözleşme süresi 30 Haziran 2016 ‘a kadar geçerli olması konusunda tarafların mutabakata varıldığı düzenlenmiştir.Davacı tarafça davalıya gönderilen 13.02.2015 tarihli noter ihtarnamesinde faturaların süresinde ödenmediğini ve sözleşmenin 4.4.1 maddesine göre indirimli tarife uygulanmayacağının belirtilerek iade faturaların ödenmesinin ihtar edildiği görülmektedir.Buna göre; davalı tarafça faturaların süresinde ödenmediği halde davacı tedarikçi tarafından sözleşmeye devam edildiği, faturaların iskontolu düzenlenmediği iddiası nedeniyle sözleşmenin feshinden sonra fark faturası düzenlenmesinin iyi niyet ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı, tedarikçinin sözleşmeyi fesih hakkını da kullanmadığından 4.4.2 maddesindeki indirim oranlarının talep etmek hakkının bulunmadığı gözetildiğinde mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştır.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1- Davanın reddine, 2- Alınması gereken 179,90-TL harcın davacı tarafından yatırılan 424,62-TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatırılan 244,72-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 3- Davalı tarafça yapılan 17,63-TL yargılama giderinin davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine, 4- Davacı tarafça yapılan mahkeme masraflarının üzerinde bırakılmasına, 5- Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımın ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, İstinaf İncelemesi İle İlgili Olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 50,00-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/01/2023