Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/946 E. 2022/1440 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/946
KARAR NO: 2022/1440
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/02/2022
NUMARASI: 2020/748 E – 2022/36 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibinde davalı 22/10/2020 tarihinde itiraz ederek takibin durduğunu, davalı şirketin haksız itirazının iptali ile takibin devamına sağlamak için iş bu davanın açılması gerektiğini, borçlu şirket ile müvekkili şirket arasında mobil telefon kurumsal abonelik sözleşmesi imzalandığını, konu sözleşme uyarınca uyumazlığın karşı tarafı olan şirketin müvekkili şirketten kurumsal mobil telefon hatları kullanmış ve devamında kullanılan telefon hatlarından, tarife ve paket kullanımından kaynaklanan fatura borçlarını ödemediğini, borçlu şirket tarafından belirtilen fatura borçlarının ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının kullanımında olan kurumsal mobil telefon hatlarından kaynaklı olarak likit olan fatura alacağı için takip başlatıldığını, davalının itirazının iptaline karar verilmesini, %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; alacaklı şirket ile müvekkili şirket yetkilisi olduğu … Ltd. Şti. arasında 24.10.2019 tarihinde “… Mobil Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi imzalandığını ve müvekkili şirket ilgili sözleşme ve sonrasında imzalanan ek sözleşmeler kapsamında şirket kullanımına ihtiva edilmek üzere, belli meblağda alacaklı şirketten hat satın aldığını ve hat aboneliği gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında imzalanan hat alım-kullanım sözleşmesinde yer alan yükümlülüklerini davacı şirket hiçbir zaman yerine getirmediğini, müvekkilinin her ayın 5’inde 15’inde ve 25’inde olmak üzere üç farkı fatura döneminin olacağının teminatını vermiş olmasına rağmen tüm hatların fatura dönemini her ayın 25’i yaparak tek bir tarihte gerçekleştirdiğini, müvekkili de henüz kullanmadığı yahut kendisine teslim edilemediği için kullanamadığı hatlarında bedelini ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirket ile davacı yan arasında yapılan sözleşme davacının ilgili yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmediğini, kusurlu ifası sebebi ile haklı sebeple fesh edildiğini, kötü niyetli ve haksız bir şekilde ıkame edilen ışbu davanın reddedilmesini ve davacı taraf aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesi talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “İtirazın iptali istemli davada öncelikle davanın dayanağı olan takibin yetkili icra dairesinde başlatılıp başlatılmadığı hususunun ivedilikle değerlendirilmesi gerektiğinden, davalının Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine sunmuş olduğu 22/10/2020 tarihli itiraz dilekçesinde yetki itirazında bulunarak İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunu belirttiği, buna rağmen takibin Ankara İcra Müdürlüğü dosyasında kalmaya devam ederek davacının İstanbul Mahkemeleri’nin yetkili olması sebebiyle İstanbul Mahkemelerinde itirazın iptali davası açtığı, tarafların tacir olduğu, davacının sunmuş olduğu sözleşmenin 7. Maddesinden İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğu anlaşılmış olup HMK mad. 17 gereğince yetki şartı olarak İstanbul (Merkez) Mahkemeleri yetkili olduğundan itirazın iptali davası için takibin yetkisiz olan Ankara İcra Dairesinde yapıldığı anlaşılmıştır. Davanın dayanağı olan takibin, yetkisiz icra dairesinde başlatılmış olmasından dolayı ve usuli hükümlerin takibin başlatıldığı döneme göre değerlendirilmesi gerektiğinden davalının Ankara İcra Müdürlüğünün yetkisine itirazının kabulü ile davanın dava şartı yokluğundan reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hükmün kurulması cihetine gidilmiştir. ” gerekçeleriyle; yetkili icra dairesine başlatılan usulüne uygun icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; abonelik sözleşmelerine dair alacaklarda Merkezi Takip Sistemi üzerinden icra takibi başlatılmasının yasal zorunluluk olduğunu, Merkezi Takip Sistemi Yönetmeliğinde borçlu tarafından hem borca hem de yetkiye itiraz durumunda izlenecek yolun düzenlenmemiş olduğu ve hem yetki hem de borca itiraz durumunda yetkili icra dairesine gönderme gibi kullanılacak bir buton veya seçeneğin bulunmadığını, takibin devamı için borçlunun yetki itirazında gösterdiği yerde itirazın iptali davası açılmasından başka bir yol bulunmadığını, davalı tarafından yapılan itiraz da sadece yetkiye ve borca yönelik olup, davalının icra takibinin geçersizliğine ilişkin bir itirazı bulunmadığını, bu hali ile takip hukuku bakımından geçerli bir takibe yönelik itirazın iptali talep edilmiş olmakla, mahkemece re‘sen gözetilemeyen, davalı tarafça da ileri sürülmeyen bu hususun mahkemece usulden ret kararına esas alınması hatalı olduğunu, dava şartının yokluğu nedeniyle verilen usulden ret kararı sonucunda hesaplanan nispi vekâlet ücreti maktu vekalet ücretini geçemeyeceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, taraflar arasındaki mobil telefon kurumsal abonelik sözleşmesi kapsamında düzenlenen fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı tarafından davalı aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı davalı tarafça takibe itirazda hem yetki hem de borca itiraz edildiği anlaşılmaktadır. İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK 50. maddesinin yollaması ile HMK genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı Kanunun 10.maddesine göre ise sözleşmeden doğan takiplerde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkilidir. Bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Takip davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Takibin konusu para borcu olduğunda ise, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir. Davanın dayanağı icra takibine konu para alacağı olup, talep edilen borç TBK 89. maddesi uyarınca götürülecek borçlardandır.İtirazın iptali davası da alacağa dayalı bir dava olduğundan TBK 73 .maddenin uygulanması imkanı da söz konusudur. 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunun 1. Maddesi uyarınca bu Kanunun amacı; “Abonelik sözleşmelerinden ve bu sözleşmelerin ifası amacıyla tüketiciye sunulup bedeli faturaya yansıtılan mal veya hizmetten kaynaklanan para alacaklarına ilişkin haciz yoluyla ilamsız icra takiplerinin, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) bünyesinde oluşturulan Merkezî Takip Sistemi üzerinden başlatılmasına ve haciz aşamasına kadar yürütülmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” 4.maddesinde, Merkezi Takip Sistemindeki takip talebinin doldurulması ve sisteme kaydedilmesi ile takibin başlatılacağı, 5. maddesinde ödeme emrinin borçluya tebliğ şekli ve 7. Maddesinde ödeme emrine itiraz üzerine yapılacak işlemler düzenlenmiştir. Kanunda borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri üzerine nelere itiraz edebileceği sayılmıştır. Yetkiye, borcun tamamına veya bir kısmına ya da alacaklının takibat icrası hakkına itiraz yolu açıktır. Ancak 7155 sayılı yasanın 7/5.maddesine göre , sadece yetkiye itiraz hâlinde alacaklı avukatı, yetki itirazında gösterilen icra dairesinde haciz işlemlerini başlatabilir. Takip talebinde belirtilen icra dairesinde haciz işlemlerinin başlatılabilmesi için bu dairenin bağlı bulunduğu mahkemede yetki itirazının kaldırılması şarttır. Sadece yetkiye itiraz hâlinde, alacaklı avukatı MTS üzerinden yetki itirazının kabulü seçeneğini seçerek, UYAP üzerinden entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağı olup olmadığını sorgulayabilir veya yetki itirazında gösterilen icra dairesinde haciz işlemlerini başlatabilir. Yetki itirazını kabul eden avukatın, icra dairesinde takibe devam edebilmesi için; MTS üzerinden “Yetki İtirazının Kabulü” seçeneğini seçerek işlem yapması gereklidir. Yetki ile birlikte borca itiraz edilmesi, bu şekilde işlem yapılmasına engel olmayacaktır. Davacı vekilince bu yola gidilmeyerek itirazın iptali davası açılmıştır. Buna göre mahkemece 7155 sayılı Kanun hükümlerinin değerlendirildiği anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir. Ancak, dava şartı yokluğundan karar verildiği halde maktu vekalet ücreti yerine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi usule uygun değildir. Bu itibarla, davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak vekalet ücreti düzeltilmek suretiyle yeniden aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Yetkili icra dairesine başlatılan usulüne uygun icra takibi bulunmadığından davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70-TL maktu karar harcının peşin alınan 2.206,73-TL harçtan mahsubu ile artan ‭2.126,03‬-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde DAVACIYA İADESİNE, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan maktu 5.100,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 5-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan arabulucu …’a 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife Hükümlerine göre davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Kullanılmayan gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 90,10 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.11/05/2022