Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/94 E. 2022/1927 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/94
KARAR NO: 2022/1927
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/04/2019
NUMARASI: 2017/529 E – 2019/429 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 25/12/2015 tarihinde anlaşmalı servisi olan dava dışı … yerine sehven davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin … nolu hesabına iki adet dosya için 5.128,00 TL lik hasar ödemesi yaptığını, sehven ödenen bu bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilmesi için davalı şirketle telefon görüşmeleri yapıldığını, davalı şirkete ayrıca mail gönderildiğini, ancak davalı şirketin herhangi bir ödeme yapmadığını,davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, beyanla,davalı şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, itirazın iptali davasının açılması gereken 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davacı tarafından 02/06/2017 tarihinde dava açıldığını, davanın süresi yönünden reddedilmesi gerektiğini, taraflar arasında uzun süreden beri anlaşmalı hasar onarım hizmeti sözleşmesi bulunduğunu, sistemin cari çalıştığı … Sigorta A.Ş.’nin evrak üzerinden inceleme yaparak her dosya için ayrı ayrı ödeme yapmak yerine toplam bir bedel ödediğini, ödeme yapıldıkça ödeme tutarındaki meblağın cari borçtan düşüldüğünü, 25/12/2015 tarihli banka ödeme dekontunun hasar onarımı ve bakım karşılığı davacı yanca ödenmiş olan cari hesap borcu olduğunu, dekontta ‘anlaşmalı servis ödemesidir’ dışında başkaca araç plakası veya dosya numarasının belirtilmediğini, bu durumun yapılan ödemenin cari borçtan düşülmek üzere yapılmış ödemelerden biri olduğunu ispatladığını, havalenin kural olarak bir borç ödeme vasıtası olduğunu, dekontlarda başka amaçla havale yapıldığına ilişkin bir açıklamanın bulunmadığını, ispat külfetinin davacıda olduğunu belirterek,davanın süre yönünden usulden reddini, ilgili icra takip konusu banka dekontunun davalı ile davacı arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklı borcun ödenmesine yönelik yapılan ödemeyi gösterdiğinden davanın esastan reddini, davacının %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında , davacı tarafça davalı borçlu hesabına sehven gönderilen paranın iadesi talebidir açıklamalı 5.128,00 TL alacağın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu görülmüştür. Dekontta davacı hesabından davalı hesabına 25.12.2015 tarihinde 5.128,00 TL tutarında havale gerçekleştirildiği ve açıklama kısmında ” Anlaşmalı servis ödemesidir” ibaresinin bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkeme, havalenin servis ödemesi olarak yapıldığı,davalı şirket ve de dava dışı …Ltd Şti’ nin davacı anlaşmalı servisleri olduğu, havale miktarına konu iki adet faturanın dava dışı … Tic.Ltd.Şti tarafından düzenlendiği, davacı ile davalının 2015 yılında iki hasar dosyası için çalıştıkları ve her iki dosyaya ilişkin davacının ödeme yaptığı ve davalıya borcu kalmadığı ,kesin süre içerisinde ticari defterlerini sunması konusunda davalıya gönderilen davetiye tebliğine rağmen de defterler sunulmadığından ,davacının ticari defterlerindeki kayıtlarda davacının alacağının bulunduğunun anlaşıldığı,havale işleminin sehven gerçekleştiğinin kabulü ile davalının sebepsiz zenginleştiği ,alacağın likit olduğu gerekçesiyle; “Davacının davasının kabulüne,davalının İstanbul … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin aynen devamına,asıl alacağın takip tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına, hüküm altına alınan 5.128,00 TL. nin %20 si oranında hesaplanan 1.025,60 TL. icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; hatalı değerlendirme yapıldığını,davacı ile davalı arasında uzun süreli hasar onarım anlaşması bulunduğunu,aralarında cari hesap ilişkisi olduğunu ve toplam ödeme için bu havalenin gönderildiğini,havalede anlaşmalı servis ödemesidir ibaresinden başka hiçbir açıklama ve plaka numaraları yazılmadığını,bunun davalı iddiasını kanıtladığını,yapılan ödemenin davacının borcuna karşılık yapıldığını, davalının sebepsiz zenginleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava sehven gönderildiği ileri sürülen havalenin haksız iktisap kurallarına göre iadesine yönelik yapılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Yüksek Yargıtay 3 HD’nin kararlarında belirtildiği üzere; bilindiği üzere ikrar, taraflardan birinin kendi aleyhinde hukuki sonuç doğurabilecek nitelikte bir maddi vakıanın doğruluğunu bildirmesidir. İkrardan söz edilebilmesi için, lehine ikrar yapılacak olan tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması diğer tarafın da, aleyhinde hukuki sonuç doğurabilecek bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İspat yükünün açıklanması noktasında vasıflı ikrardan da söz edilmesi gerekmektedir. Vasıflı ikrarda, karşı tarafın ileri sürdüğü vakıanın doğru olduğu fakat, bunun hukuki niteliğinin (vasfının) iddia edildiğinden başka olduğu bildirilir. Hukukumuzda vasıflı ikrarın bölünemeyeceği, yani vasıflı ikrarın ikrar eden aleyhine delil teşkil etmeyeceği, bilakis o vakıayı ileri sürenin onu ispat etmesi gerektiği kabul edilmektedir. Vasıflı ikrarda ispat yükü (6100 sayılı HMK md.190-TMK md. 6 ) vakıayı ileri süren tarafta olup, o vakıayı vasıflı olarak ikrar eden (gerekçeli olarak inkar eden) tarafta değildir. Öte yandan, Türk Borçlar Kanunu’nun 555. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe (tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi), bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Havale kavramı hakkında geniş bilgi için bkz: Prof. Dr. Arif B.Kocaman. Türk Borçlar Hukukunda Havale, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 2001; Yargıtay’ın bu konudaki uygulamasına örnek olarak: 11.Hukuk Dairesi’nin 28.9.1992 gün ve 1991/1956- 1992/9316 sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta; davalı davacı taraf arasında cari hesap ilişkisi bulunduğunu ve davalı hesabına gönderilen paranın davalı alacağı olarak gönderildiğini,hatalı ödeme yapılmadığını ileri sürdüğünden,davalının bu beyanı ikrar niteliğindedir.Ancak davalı taraf kesin süreye rağmen ticari defter ve delillerini sunmamış,yapılan bilirkişi incelemesinde ise davacının ticari defter kayıtlarına göre davalıya olan onarım borçlarının ödendiği,davacının dava dışı belirtilen firma ile arasında ticari ilişki olduğu ve dava dışı şirkete ait olan fatura borçlarının ise ödenmemiş bulunduğu belirlenmiş,yani davacı tarafından zuhulen davalıya yapılan havalenin aslında dava dışı şirkete ait borç ödemesi olduğu anlaşılmıştır. İspat yükü davacıda olmakla davacının usulüne uygun tutulan ticari defter kayıtları ile aslında dava dışı … ile sürekli cari hesap ilişkisi içinde olduğu, davaya konu ödemenin ve ödemeye ait faturaların dava dışı şirket hesaplarında bulunmadığı, davalıya gönderilen 5.128,00 TL’ nin sehven gönderildiği belirlenmekle davacı davasını ispat etmiştir. Alacak likit ve belirlenebilir niteliktedir. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 350,29 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 87,57 TL harcın mahsubu ile bakiye 262,72‬ TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2022