Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/937 E. 2022/1390 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/937
KARAR NO: 2022/1390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2021/829 E – 2022/76 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine, tasarım itibarının kaybından kaynaklanan tazminat talebi ile Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/135 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, mahkemenin 2016/222 Karar sayılı ilamı ile müvekkili şirket aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, söz konusu ilam gereğince müvekkili şirket tarafından davalı şirket hesabına banka kanalı ile 04/04/2017 tarihinde 23.810,00 TL tutarında ödeme yapıldığını, yerel mahkeme kararının taraflarca istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce yapılan inceleme sonucunda tesis olunan 2017/2689 Esas ve 2019/2299 Karar sayılı ilam ile “yerel mahkeme kararının kaldırılmasına” karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin dayanağı kalmadığından söz konusu paranın iadesi için davalı şirket aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı tarafça yapılan ödemenin Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/135 Esas ve 2016/222 Karar sayılı kararına dayandığını, bu ilam henüz kesinleşmediğinden yapılan ödemenin talep edilemeyeceğini, sebepsiz zenginleşmeden söz edilemeyeceğini, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce tesis olunan 2020/450 Esas, 2021/312 K nolu 15/04/2021 tarihli ilk ilamda “Tüm dosya kapsamından İcra Müdürlüğü dosyasında takip başlatıldığı ve yapılan itiraz üzerine açılan davada davalı vekili 06/04/2021 tarihli dilekçesi ekinde sunduğu belge ile davaya konu icra dosyasında haricen ödeme yapıldığını belirtmiş olup davanın konusuz kaldığı anlaşıldı- ğından, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine dairemizce yapılan inceleme sonunda 2021/1680 E., 2021/2225 K nolu 13/09/2021 tarihli ilam ile; “Yerel mahkemece yargılama sırasında gerçekleştirilen ödemeyle borcun haricen öden- diği gerekçesiyle; “Dava konusuz kaldığından dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, faz- laya ilişkin talebin reddine, yargılama gideri, vekalet ücreti, arabuluculuk ücretinin ve harçların davacı üzerinde bırakılmasına” karar verilmiş ise de; takip ve dava değeri 29.481,34 TL olup davalı tarafça yargılama sırasında 25/03/2021 tarihinde ödenen miktar sadece 23.810,00 TL’dır ve bu rakam asıl alacağa isabet etmektedir. Takip konusu borcun tamamı ödenmemiştir. Buna göre mahkemece; dava tarihi itibariyle talep edilebilecek alacak miktarı üzerinden değerlendirme yapılarak hüküm kurulması, davalının ifa ettiği kısmi ödeme tutarlarının hükmün infazı sırasında dikkate alınması gerekmektedir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/4262 Esas,2021/7587 Karar) HGK’nun 1996/19-601 Esas, 1996/711 Karar nolu 16/10/1996 tarihli kararında da; “borçlunun sonradan yaptığı ödemeler veya borcu kabul beyanı mahkemenin yargılamayı devam et- tirip sonuçlandırmasını, takibe yapılan itirazda haksızlık durumuna göre icra inkar tazminatına hük- medilmesine engel teşkil etmez, ancak verilecek kararda sonradan yapılan ödemelerin tahsilde teker- rüre sebebiyet vermemek üzere infazda nazara alınması gerektiği belirtilmelidir” denilmiş olmakla mahkemenin davanın konusuz kaldığına dair tespiti ,ayrıca reddedilen bir kısım olmadığı halde ‘faz- laya ilişkin talebin reddine’ dair hükmü usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Mahkemece davanın esasına girilerek dava tarihi itibarı ile talep edilebilecek alacak miktarının tespiti, davadaki haklılık oranına göre icra inkar, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.” denilerek HMK 353/1-a-6 md gereğince hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce kaldırma kararı sonrası bu kez; “1-) Davanın KABULÜ ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 29.481,34TL üzerinden devamına, asıl alacak tutarı olan 23.810,00TL’nin yargılama sırasında davalı tarafça ödenmesi hususunun infaz aşamasında değerlendirilmesine, 2-) 23.810,00TL’nin %20si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Ticari davalarda arabulucuya başvurusunun dava şartı olduğunu, iş bu davadan önce arabulucuya başvurduklarını, arabuluculuk sürecinin anlaşamama tutanağı ile sonuçlandığını, rağmen kendileri lehine arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmediğini, Ayrıca hüküm altına alınan dava değeri 29.481,34 Tl olduğu halde , mahkemece asıl alacak değeri olan 23.810,00 TL üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkili dava konusu ödemeyi icra yoluyla tahsil etmiş olsaydı, ödeminin iadesi için hükmün kesinleşmesinin gerekeceğini, Her ne kadar ortada başlatılmış bir takip bulunmasa da , davacı tarafından bir ilama dayalı olarak müvekkiline yapılmış harici bir ödeme bulunduğunu, ödemenin dayanağını oluşturan kararın kaldırıldığı,kararın kesinleşmesi üzerine davacı tarafça yapılan ödemenin müvekkili tarafından iade edildiğini, Açılan davaya müvekkilinin sebebiyet vermediğini , müvekkili aleyhine icra inkar tazminatı, vekalet ücreti , yargılama giderine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali talebine ilişkin olup takip ve dava konusu alacak sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalıdır. 6098 sy TBK. m.77/1’e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı TBK. m. 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir.Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. Eldeki davada davacı, davalıya yapılan ödemenin yasal dayanağını oluşturan mahkeme ilamının İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin kararı ile kesin olarak kaldırıldığını, yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşmeye yol açtığını beyanla alacak talebinde bulunmaktadır. Dosya içeriğinden; Davalı şirket tarafından davacı şirket aleyhine “Endüstriyel Tasarım İtibarının Kaybı” nedeniyle Bakırköy 1. Fıkri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/135 Esas sayılı dosyası üzerinden tazminat talepli dava açıldığı, mahkemenin 2016/222 Karar sayılı ilamı ile davacı şirket aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedildiği, Söz konusu ilam gereğince, davacı şirket tarafından davalı şirketin hesabına banka aracılığıyla 04/04/2017 tarihinde 23.810,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, Ancak ödemenin yasal dayanağını oluşturan yerel mahkeme kararı hakkında taraflarca istinaf yoluna gidildiği ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nce yapılan inceleme sonucunda tesis edilen 2017/2689 Esas ve 2019/2299 Karar sayılı 30/10/2019 tarihli ilam ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, İstanbul BAM 16. HD’nin kararında maddi hata nedeniyle kararın ‘temyize açık’ olduğu belirtilmiş ise de, Yargıtay 11. HD’nce yapılan inceleme sonucu ‘temyiz incelemesi talep edilen konu dava değerinin temyiz sınırının altında kaldığı’ belirtilerek temyiz talebinin reddine karar verildiği , esasen BAM 16. HD kararının verildiği anda kesin olduğu, Böylelikle davacı tarafça yapılan dava konusu ödemenin yasal dayanağının ortadan kalktığı tespit edilmiştir. İİK. 40. maddesinde “Bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Bir ilam hükmü icra edildikten sonra nakzedilip de aleyhinde icra yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kat’i bir ilamla tahakkuk ederse ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hale iade olunur” denilmektedir. İcraya konulan ilamın ait olduğu Dairece bozulması takibi olduğu yerde durdurur. İcranın eski hale iadesi için, borçlu lehine kesinleşen bir hükmün varlığı gereklidir. Bu maddenin hükmü, haksız yere para ödemiş olanların geri alma haklarını kolayca kullanabilmelerini sağlamak üzere konulmuştur. Bu maddenin verdiği hakkın sebepsiz zenginleşme hükümler gereğince mahkemeye başvurularak kullanılması da mümkündür. Böyle bir davaya İİK’nın 40.maddesindeki hüküm engel teşkil etmez ve dava açma hakkını ortadan kaldırmaz. (Yar. 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/19216 Esas nolu, 2018/5742 Karar nolu 23/05/2018 tarihli ilamı) Diğer yandan İİK’nın 40. maddesine göre, ödemenin geri istenebilmesi için, ödemenin icra dosyasına yapılmış olması gerekmektedir. Ayrıca, İİK 40 uyarınca iadesi istenecek miktar, icra dosyasına ödenen tutardan ibarettir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2021/3071 Esas, 2021/6391 Karar nolu 10/06/2021 tarihli ilamı) Somut olayda,iadesi talep edilen ödeme icra dosyasına değil, haricen ödenmiş olmakla sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talebiyle takip başlatmasında yasal engel bulunmadığı, hatta hukuki yararının olduğu anlaşılmaktadır. Dosya içinde mevcut Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının tetkikinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine mahkeme ilamı gereğince 04/04/ 2017 tarihinde yapılan ödemeye ilişkin olarak 23.810,00 TL asıl alacak + 5.671,34 TL işlemiş yasal faizden ibaret toplam 29.481,34 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek faiz, icra gideri vekalet ücreti ile birlikte tahsili talebiyle 27/11/2019 tarihinde ilamsız takibe girişildiği, borçlu vekilinin ibraz ettiği 29/11/2019 tarihli dilekçe ile “sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tahsili gereken alacağın 2 yıllık zaman aşımına tabi olduğu ve alacağın zaman aşımına uğradığını, borçlu temerrüte düşürül- mediğinden faiz istenemeyeceğini, borcun sebebi olarak gösterilen mahkeme kararının kendilerince temyiz edileceğini, henüz kesinleşmediğini” beyanla borca itiraz ettiği, alacaklı vekilinin yasal süre içinde mahkemeye müracaatla takip değeri üzerinden itirazın iptali talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya içeriğine göre, iş bu davaya dayanak takibin başlatıldığı 27/11/2019 günü itibariyle dava konusu ödemenin dayanağını oluşturan mahkeme ilamı kesin olarak ortadan kalkmış olmakla yapılan ödeme ile davalı sebepsiz şekilde zenginleşmiştir. Davalının takibe vaki itirazı haksız olup itirazın iptaline ilişkin iş bu davanın açılmasına davalı sebebiyet vermiştir. Davalı tarafça yapılan iade yargılamanın devamı sırasında ve sadece asıl alacak tutarında gerçekleşmiş olup bu ödemenin infaz sırasında İcra Müdürlüğü’nce gözetilmesi gerekecektir. Bu tespitlere göre; davanın kabulü yönünde verilen kararda ve davalının yargılama gideri, vekalet ücreti ve harçlar ile sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmemiştir. İcra inkar tazminatı yönünden; İcra inkar tazminatı yönünden; İİK 67/2 maddesinde ” Bu davada borçlunun iti- razının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” denilmektedir. Borçlunun icra inkar tazminatı ile mahkumiyeti açısından itirazın kötü niyetli olması şartı aranmayıp geçerli bir takibin ve itirazın bulunması, takip konusu alacağın belirlenebilir (likid) alacak olması ve davalının itirazında haksız olması gerekmektedir. Eldeki davada davalının likit alacağa vaki itirazında haksız olduğu tespit edilmekle ve davanın (tam ) kabulüne karar verilmekle , davacı lehine hüküm altına alınan 29.481, 34 TL üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatı takdiri gerekirken asıl alacak tutarı olan 23.810,00 TL üzerinden tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Arabuluculuk ücreti yönünden; Hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT ‘nin 2/c Maddesinde ” arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde, arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat…. (1.350,00 TL ) maktu üc- rete hak kazanır. Ancak,bu ücret asıl alacağı geçemez.” denilmiştir. TTK 5/A md gereğince ,dava konusu uyuşmazlıkta davadan önce arabuluculuğa baş vuru dava şartı olarak düzenlenmiş olup davacının arabuluculuk aşamasında kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlandığı anlaşılmakla davacı lehine 1.350,00 TL arabuluculuk vekalet ücreti takdiri gerekirken hükümde bu hususa yer verilmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine, Davacının istinaf başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına, tespit edilen eksiklik yargılama gerektirmediğinden HMK 353/1-b-2 md gereğince, esasa ilişkin olarak yeniden hükmün 1 ve 2 nolu fıkralarının “1) Davanın KABULÜ ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 29.481,34 TL üzerinden devamına, asıl alacak tutarı olan 23.810,00TL’nin yargılama sırasında davalı tarafça ödenmesi hususunun infaz aşamasında değer- lendirilmesine, 2) 29.481,34 TL’nin %20si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” şeklinde düzeltilmesi, Hükmün 7. Fıkrasından sonra gelmek kaydıyla, arabuluculuk vekalet ücretine ilişkin olarak; “8) Davacının arabuluculuk sürecinde kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve arabuluculuk faa- liyetinin anlaşmazlık tutanağı ile sonuçlandığı gözetilerek yürürlükteki AAÜT’nin 16/2-c md gereğince davacı lehine takdir olunan 1.350,00 TL arabuluculuk vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ” ibaresinin yazılmasına karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A- Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine; B- Davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1- Davanın KABULÜ ile; Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 29.481,34 TL üzerinden devamına, asıl alacak tutarı olan 23.810,00TL’nin yargılama sırasında davalı tarafça ödenmesi hususunun infaz aşamasında değerlendirilmesine, 2- 29.481,34 TL’nin %20si oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3- Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 2.013,87TL ilam harcından peşin alınan 459,07TL harcın mahsubu ile bakiye 1.554,80 TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, 4- 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre alınan 1.320,00TL arabulucu ücretinin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına, 5- Davacı tarafından sarf edilen 117,00TL posta masrafı, 54,40TL başvuru harcı, 459,07TL peşin harç olmak üzere toplam 630,47TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.100,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, 7- HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine, 8- Davacının arabuluculuk sürecinde kendisini vekil ile temsil ettirdiği ve arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık tutanağı ile sonuçlandığı gözetilerek yürürlükteki AAÜT’nin 16/2-c md gereğince davacı lehine takdir olunan 1.350,00 TL arabuluculuk vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalıdan Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 2.013,87TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 503,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.510,87‬ TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 82,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/05/2022