Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/930 E. 2022/1431 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/930
KARAR NO: 2022/1431
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/10/2020
NUMARASI: 2020/291 E – 2020/626 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi kapsamında doğan fatura alacağına yönelik İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe davalı borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak kısmi itiraz edildiğini belirterek ,davalının söz konusu takibe haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, takibin aynı koşullarla devamını, davalının itirazı, likit alacağın tahsili geciktirmeye yönelik tamamen kötü niyetli olduğunu, alacağın %20’den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; yetki itirazlarının bulunduğunu, davalının takibe haklı olarak itiraz ettiğini, davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığını, öncelikle ilk itirazlarından olan yetki itirazlarının dikkate alınmasını, mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesini ve dosyanın Siirt Mahkemelerine gönderilmesini, davacı tarafın haksız davasının reddini, takibin iptalini, davacı haksız olarak başlatmış olduğu takip nedeni ile %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında yetki sözleşmesi mevcut ise de davacı tarafından yetki sözleşmesinde belirlenen mahkemeden başka bir yer olan İstanbul Mahkemelerinde dava açıldığı, davalının yetki sözleşmesine dayanarak İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin ilk itirazda bulunmadığı, tüzel kişiliğin bulunduğu Siirt Mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin yetki itirazında bulunduğu,bu durumda, taraflar arasında mevcut yetki sözleşmesinden vazgeçildiği , davacının davasını yetkili olmayan bir mahkemede açtığı, davalının yetki itirazında bulunma hakkına sahip olduğu, yetki itirazında davanın hangi mahkemede açılması gerektiğini bildirmek durumunda olduğu için seçim hakkının davalıya geçtiği, (HMK. 19/2) ve davalının cevap dilekçesinde, süresi içerisinde, HMK. 6. Maddesi uyarında davalının, tüzel kişiliğin bulunduğu Siirt Mahkemelerinin yetkili olduğuna ilişkin yetki itirazında bulunduğu gerekçesiyle; “1-Davanın, mahkemenin yetkisizliği nedeniyle HMK.’nın 114/1-ç ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve kesinleşme tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili Siirt Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesi talep edilmediği taktirde, talep halinde HMK.nın 20.maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına ve aynı yasanın 331/2.maddesi gereğince yargılama giderleri hakkında karar verilmesine”dair istinafı kabil olmak üzere 27/10/2020 tarihinde karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde,davalının icra dairesinin yetkisine itiraz etmediğini, icra dairesinin yetkisinin kesinleştiğini,bu itibarla icra dairesinin bulunduğu yere bağlı mahkemenin de yetkili hale geldiğini,bu nedenle davalının yetki itirazının reddi gerektiğini,aksi durumda ise yetkili mahkemenin sözlemede İstanbul Anadolu mahkeme ve icra daireleri olarak belirtildiğini ve bu durumda da yetkili mahkemenin Siirt mahkemeleri olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü ,“Yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü, aynı Kanun’un 448.maddesi gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı hükmünü ihtiva etmektedir. HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece, HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan, yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.Somut uyuşmazlıkta, davacı ile davalı arasındaki sözleşmede İstanbul Anadolu Mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğu belirtilmiş,ancak davacı tarafça yetkili kılınan icra dairesi ve mahkeme dışında İstanbul icra dairesinde takip yaparak itiraz üzerine İstanbul Mahkemesinde itirazın iptali davasını açmıştır. Davalı takibe itirazında yetki itirazında bulunmayarak cevap dilekçesinde davalı adresi gereği Siirt mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek mahkemenin yetkisine itiraz etmiştir. Davacı takibi ve davayı gerek yetki sözleşmesinde belirtilen ve gerekse kendi ikamet adresi olan İstanbul Anadolu icra daireleri ve mahkemeleri dışında İstanbul icra dairesi ve mahkemelerinde yapmıştır.Davalının ikametgah adresine göre ise Siirt mahkemeleri yetkilidir. Davacı hem ikametgahı hemde sözleşmede belirlenen yer dışında takip ve dava açmıştır.Bu nedenle bu durumda seçimlik hakkın davalıya geçtiği düşünülmelidir.O halde davalının ikamet mahkemesi Siirt mahkemeleri yetkili olduğundan mahkemenin yetkisizlik kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 11/05/2022