Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/90 E. 2022/156 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/90
KARAR NO: 2022/156
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2021
NUMARASI: 2021/332 E – 2021/812 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/01/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … Mah. … Cad. No:… Esenler/İstanbul adresinde market faaliyeti yürüttüğünü, … nolu tesisatın kurulu olduğu iş yerinde, davalı şirket tarafından “2 tavan tipi klima için harici hat çekildiği” gerekçesiyle 21/12/ 2020 tarihli ve … seri nolu Kaçak Elektrik Kullanım Tespit Tutanağı düzenlendiğini,bu tutanak gereğince davacı adına 41.864,91 TL kaçak tahakkuk ve 27.201,35 TL ek kaçak tahakkuk olmak üzere toplamda 69.066,26 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk edildiğini, müvekkilinin iş yerinde tutanak öncesi ve tutanak sonrası tüketimlerinin kayıt altında olduğunu, ortalama tüketim miktarının da belli olduğunu, iki tavan tipi klima için tespit edilen 20000 watt gücün abartılı olduğunu, HMK m.107 gereği gerçek tüketim bedeli tespiti halinde taleplerini artırmak koşuluyla 4.886,00 TL dışında kalan 64.180,26 TL oranında borçlu olmadıklarının tespitini, enerjinin kesilmemesi yönünde tedbir kararı verilmesini, vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı şirkete yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; usule ilişkin olarak, müvekkili şirketin ticari adre- sinin “Kağıthane/İstanbul” olduğunu, huzurdaki davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davanın esası hakkında ise … numaralı tüketim noktasına ait adreste 21/12/2020 tarihinde yapılan kontrolde harici hat çekilerek kontaktör vasıtasıyla kaçak elektrik kullanıldığının tespit edildiğini, söz konusu tespite istinaden Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 42/1-b hükmüne isti- naden kaçak elektrik … seri numaralı Kaçak Elektrik Kullanımı Tespit Tutanağı tanzim edil- diğini ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 44 ve 45’nci maddeleri gereği harici hatta bağlı cihazların kurulu gücüne göre 28800 kWh karşılığı 41.864,91 TL kaçak ve 28800 kWh karşılığı 27.201,35 TL ek tahakkuk faturası tahakkuk ettirildiğini, müvekkili şirket tarafından yapılan hesaplamaların mevzuat hükümlerine uygun olduğunu, herhangi bir hata bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Davalının yetki ilk itirazının kabulü ile; HMK’nin 6/1 maddesi uyarınca mahkememizin yetkisizliği nedeni ile DAVANIN USULDEN REDDİNE, yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna, karar kesinleştikten sonra 2 hafta içerisinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dava dilekçesinde belirttiği üzere, dava konusu … nolu tesisatın “… Mah. … Cad. No:.. Esenler/İSTANBUL” adresinde kurulu olduğunu, müvekkili adına 24/01/2020 tarihinde yapılan abonelik sözleşmesine ait tesisatın kurulu adreste “market” faaliyeti yürütüldüğünü, dava konusu uyuşmazlığın müvekkil iş yerindeki kaçak elektrik tutanağı ile ilgili olduğu hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmadığını, dava konusu uyuşmazlığa konu fatura, kaçak elektrik tutanağına ilişkin olduğunu, HMK’nın 16. Madde- sinde, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” hükmü yer aldığından tesisatın kurulu olduğunu, haksız fiilin kaçak elektrik tutanağının tutulduğu iş yerinde meydana geldiğini ve zararın da aynı adreste oluştuğunu, bu nedenle haksız fiilin gerçekleştiği adres itibarıyla Bakırköy Mahkemesi yetkili olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırıl- masını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 72 maddesine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun ; “Genel Yetkili Mahkeme” başlıklı 6.maddesinde : “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre belirlenir.” “Sözleşmeden Doğan Davalarda Yetki”başlıklı 10.maddesinde “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. “”Haksız Fiilden Doğan Davalarda Yetki” başlıklı 16.maddesinde; ” Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulun- duğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” “Yetki sözleşmesi ” başlıklı 17.maddesinde ” Tacirler veya kamu tüzel kişileri, arala- rında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleş- meyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” “Yetki İtirazının İleri Sürülmesi ” başlıklı 19.maddesinde ; (1) Yetkinin kesin olduğu davalarda, mahkeme yetkili olup olmadığını, davanın sonuna kadar kendiliğinden araştırmak zorundadır; taraflar da mahkemenin yetkisiz olduğunu her zaman ileri sürebilir.(2) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürül- mesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. (3) Mahkeme, yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. (4) Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hâle gelir.” hükmüne yer verilmiştir. Yetkili mahkemenin belirlenebilmesi için öncelikle uyuşmazlığın sözleşmeye aykı- rılıktan mı, yoksa haksız eylemden mi kaynaklandığı hususunun açıklanmasında yarar vardır: Bilindiği üzere borç ilişkilerini düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (mül- ga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda) borç ilişkisinin kaynakları, diğer bir anlatımla borç ilişkisini kuran sebepler; sözleşme, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme olmak üzere üç başlık altında düzenlenmiştir. Sözleşme; belirli bir hukuki sonucu doğurmaya yönelik olarak karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıyla oluşan bir hukuki işlem olup, hukuki işlemlerin en önemli türlerinden biridir. Sözleşmenin meydana gelip hukuki sonuçlarını doğurabilmesi için bazı unsurların mevcut olması gerekir. Bu unsurlar en genel anlamda, sözleşmenin tarafları ile karşılıklı ve birbirine uygun irade açıklamalarıdır. Bununla taraflar, kendi iradeleriyle kendi aralarında uygulanacak hukuk nor- munu belirlerler. Haksız fiilin borç doğurmasının sebebi ise; kişinin iradesi dışında kendisine yönelik hukuka aykırı bir eylemdir. Dar anlamda haksız fiil sorumluluğu, bir kimsenin hukuka aykırı ve kusurlu davranışı ile diğer bir kimseye verdiği zararın giderilmesini amaçlayan sorumluluk türüdür. Bu kısa açıklamadan sonra, dava hakkı bakımından hakların yarışması kavramı da irdelenmelidir: Bir kişinin (alacaklının) diğer bir kişiye (borçluya) karşı, aynı konuda belirli bir sonucu sağlamak amacıyla değişik hukuksal nedenlere dayanarak istemde bulunmasına hakların yarışması denilmektedir. Bazı hâllerde başkasına zarara uğratan olay hem sözleşmeden hem de haksız eylemden doğan sorumluluğun koşullarını içerebilir. Sözleşmeden doğan sorumluluk ile haksız eylem (sözleşme dışı) sorumluluğun birlikte bulunmaları hâlinde, dava hakkı bakımından hakların yarışması söz konusu olur. Zarar verici olay (haksız fiil), aynı zamanda taraflar arasındaki sözleşme ilişkisine aykırı ise zarar gören bu sözleşme ilişkisine dayanarak zararının tazminini isteyebileceği gibi zararını haksız fiile dayanarak da isteyebilir. Bunlardan birisi ile zararını tazmin ettiren alacaklının, bunu yapmakla, dayanabileceği diğer hukuki sebebi tüketmiş olacağı izahtan varestedir.Burada önemle vurgulanmalıdır ki, haksız eylemlerde kusurun ispatı davacıya (zarar görene) ait olduğu hâlde, sözleşme sorumluluğunda kusurun varlığı karine olarak kabul edilir; davacı sadece davalı borçlu ile kendi arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığını ispatlamakla yetinecektir. Diğer taraftan sözleşmeden kaynaklanan davalarda zamanaşımı süresi haksız fiile dayanan davaların zamanaşımı süresinden daha uzundur (TBK m.72, m.146-161). Yine, sözleşme sorumluluğu taraflarca sözleşmeye konulacak bir hüküm ile hafifletilebileceği hâlde haksız eylemde böyle bir imkândan söz edilemez. Bu durumda, sözleşmeden doğan sorumluluk ile haksız eylem (sözleşme dışı) sorum- luluğun birlikte bulunmaları ve hakların yarışması hâlinde, davacı zarar görenin sözleşme ilişkisine dayanmasında kendisi yönünden yarar bulunmaktadır. Yarışan iki haktan daha düşük hukuki değer karşısında, üstün olan hukuki değere öncelik verilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Somut olayda, dosyada mevcut tutanak kapsamından anlaşılacağı üzere kaçak ve usulsüz elektrik tutanağının düzenlendiği tarihten önce davacı ile davalı arasında elektrik aboneliği tesis edilmiştir. Şu durumda, taraflar arasında kurulan abonelik ilişkisi sözleşme niteliğinde olup, da- vacının bu sözleşme ilişkisine dayanarak ve sözleşmeye aykırılık iddiasıyla oluşan zararının gide- rilmesini talep ettiği kabul edilmelidir. O hâlde sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın, haksız fiil kurallarına göre değil sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/3-1001 E., 2018/245 K. Sayılı 21/02/2018 tarihli ilamı) Taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinin 23/2 maddesinde; sözleşmeden doğan uyuş- mazlıklarda “İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu” belirtilmiş ise de , dosya içeriğine göre davacı tüzel kişi olmadığı gibi tacir kaydı da bulunmamaktadır. Bu nedenle sözleşmedeki yetki şartı geçer- sizdir. (HMK 17.md) Ancak sözleşmenin ifa yeri “Esenler/İstanbul” olup bu adres itibariyle davanın açıldığı Bakırköy Mahkemeleri yetkilidir. (HMK 10.md) Açıklanan nedenlerle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-3 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/01/2022