Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/896 E. 2022/1157 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/896
KARAR NO: 2022/1157
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2021/819 E
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında 21.02.2013 tarihli sözleşme ile müvekkili ve dava dışı …’un, … İnşaat firmasındaki ve … St. Bishkek … Kırgizistan Cumhuriyeti adresinde yapılmış ve yapımı devam etmekte olan alışveriş merkezi, lüks konut ve gayrimenkul yatırım projesindeki (… &… projesindeki) hak ve hisselerini sözleşmede kararlaştırılan devir bedeli karşılığında ve sözleşme koşullarının yerine getirmesi koşuluyla davalı …’na devrettiğini, davalıların sözleşme gereklerini yerine getirmediklerini ileri sürerek müvekkilinin 21.02.2013 tarihli ve 26.05.2014 tarihli protokollerden doğan asıl alacağı için şimdilik 10.000 USD, ödenmeyen maaş alacakları için şimdilik 2.000 USD, kar mahrumiyeti alacağı için şimdilik 1.500 USD, yine davalılar tarafından söz konusu protokollere aykırı davranılması nedeniyle doğmuş olan cezai şart alacağı ve sair alacaklarına karşılık şimdilik 1.500 USD alacağının, 26.05.2014 tarihinden itibaren, taraflar arasındaki 2013 tarihli protokolün 2.4 hükmü uyarınca hesaplanacak günlük onbinde 3 (%0.03) döviz mevduat faizi, (bu faizin Devlet Bankalarının Amerikan Doları için açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranından daha az olması halinde bu oran üzerinden hesaplanacak döviz mevduat faizi ile birlikte), fiili ödeme günündeki kur üzerinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi, dava sonunda davacı müvekkilin davalılardan olan alacağını elde edememesi ekonomik mahvına neden olacağından ve davalıların malvarlığını kaçırma duyumları alındığından işbu davanın sonuna kadar davalıların malvarlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: dava dilekçesinin şekil şartlarını taşımadığını, davacının talep sonucunu net ve açık olarak açıklaması gerektiğini, cezai şarta ilişkin belirsiz alacak davası açılamayacağını, zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, İstanbul 15.asliye Ticaret Mahkemesinde görülen 2021/639 E. sayılı dosya arasında bağlantı olduğunu, aynı senetlerin bu dosyada davacı … tarafından dava edildiğini, 10.04.2013 tarihinde proje kapsamında inşa edilmiş olan AVM açılmışsa da Kırgız İmar Bakanlığı tarafından iskân ruhsatı olmadığı gerekçesiyle projenin mühürlenmesi sebebiyle AVM üzerinde inşa edilen rezidans dairelerinin satışının durduğunu, davacı ve dava dışı … tarafından 2013 tarihli Protokol ile aylık 550.000 USD olmak üzere taahhüt etmiş olunan kira gelirleri de 30.09.2013 ve 30.09.2014 tarihleri arasında taahhüt edilenin çok altında gerçekleştiğini, buna ilişkin dava haklarını saklı tuttuklarını, 2014 tarihli protokolün taslak halinde kaldığını, 2013 tarihli protokole dayalı verilen senetlerin elden ödenerek senet asıllarının müvekkili tarafından teslim alındığını, maaş ödemelerinin yapılmış olduğunu, protokol asıllarını sunulması gerektiğini, davacıyla ödeme nedeniyle borç ilişkisinin sona erdiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince 08.02.2022 tarihli ara kararla ” İhtiyati haciz talebine ilişkin olarak ise ihtiyati haczin hangi hallerde verilebileceği, İİK’nın 257. maddesinde sayılmış olup, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için haciz konulacak mal varlığının dava konusu olması zorunlu değildir. Dava konusu ödenmeyen maaş alacakları, kar mahrumiyet, cezai şart alacağı ve protokolden doğan asıl alacak ile ilgili ihtiyati haciz talebi ile ilgili olarak mahkememize yaklaşık ispat noktasında kanaat verecek herhangi bir belge ve delil İİK’nın 258. Maddesine göre sunulmadığı” gerekçesiyle davacı tarafın ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerini ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; alacağın tahsili için kısmi dava ve belirsiz alacak davası açılmış ise de sözleşmelerden kaynaklanan alacak tutarının yüksekliği nazara alındığında, davalının mal ve alacaklarını üçüncü kişilere devrederek davacı müvekkilinin alacağını tahsil edememesi ve daha fazla zarara uğramasının muhtemel olduğunu, dava dilekçesi ile davacı müvekkili tarafından ihtar keşide edildikten sonra davalıların malvarlığı ve haklarını üçüncü kişilere aktardıkları duyumları alınmaya başlamış olduğunu, İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin herhangi haklı ve somut bir gerekçe gösterilmeksizin, kanundaki şartlar gerçekleşmediği belirtilerek reddedildiğini, sözleşmede kararlaştırılan asıl alacak ve cezai şartların çok yüksek olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olduğu ve dava değeri olarak gösterilen bedelin yüksek olmasının ve alacağın sözleşmelerle ispatlanmasının ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli bir sebep olduğunu, davalılardan alacaklı olan şahısların çokluğu ve alacak tutarları nazara alındığında ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbir taleplerinin haklılığının ortada olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, taraflar arasında yapılan protokollere dayalı alacak talebine ilişkindir.İhtiyati tedbir kararıyla ilgili olarak 6100 sayılı yasada “MADDE 389- (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Dava dilekçesi kapsamından davalılara ait taşınır ve taşınmazların aynına yönelik dava bulunmadığı görülmektedir. Buna göre, dava konusu edilmeyen hususlar üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından, somut davada HMK 389. maddesindeki uyuşmazlık konusu olmaya dair yasal koşullarının oluşmadığı gözetilerek, mahkemenin ihtiyati tedbirin reddi kararı sonuç olarak usul ve hukuka uygun bulunmuştur. İİK. 257. maddesi uyarınca ”rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun evinde veya 3. şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” görüldüğü üzere ihtiyati haciz kararı verilebilmesinin birinci koşulu bir ”para borcunun” varlığıdır. Buna göre davacının talep etiği alacağın miktar ve varlığının yargılama sonucu belirleneceği değerlendirildiğinde İİK’nın 257 maddesindeki koşulların gerçekleşmediği, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, ilk derece mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olup, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 14/04/2022