Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/889 E. 2022/3314 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/889
KARAR NO: 2022/3314
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2021
NUMARASI: 2019/1007 E – 2021/953 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile taraflar arasında … arasında imzalanan 17/05/2019 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin … hesap numaralı abone- liğinin bulunduğunu, bu sözleşmeden kaynaklanan borçlarını da düzenli bir şekilde vadesinde öden- diğini, bu adreste davacıdan önce faaliyet gösteren dava dışı … Tic. Ltd. Şti. yetkilisinin müvekkili şirket yetkilisine olan borcu nedeni … Şti’ne ait makinaların müvekkiline verildiğini, ancak davalı … A.Ş. tarafından arala- rında bağlantı olduğu düşünülerek … Tic. Ltd. Şti.’nin bor- cunun müvekkilinden talep edildiğini ,müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiğini ve müvekkilinin elektrik enerjisinin kesildiğini, ön- ceki kiracı ile ticari ilişkisinin ve bağlantısının bulunmadığını, söz konusu borcun müvekkiline ait olmadığını beyanla söz konusu takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli olarak takibe girişen davacının % 20 oranında tazminat ile mahkumiyetini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … nolu tesisatta 12/04/2019 tarihinde müvekkil şirket ekiplerince yapılan kontrolde 07/01/2019 tarihinde enerjisi kesilen ve 21/02/ 2019 tarihinde sözleşmesi sonlandırılan tesisatta perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olma- dan kaçak elektrik enerjisi kullandığının tespit edilmekle … Tic. Ltd. Şti adına 12/04/2019 tarihinde … nolu kaçak elektrik tespit tutanağı tanzim edildiğini,bu tutanağa istinaden sayaç tüketim bilgilerine göre 92325kwh karşılığı 128.511,15 TL kaçak elektrik tahakkuku yapıldığını, … nolu tesisat için … Ticaret Ltd. Şti adına 17/05/2019 tarihinde yeni sözleşme yapıldığını, müvekkili şirket ekip- lerince yapıan incelemede … Tic. Ltd. Şti’nin ortakları olan … ve …’ın aynı zamanda … Tic. Ltd. Şti’nin ortağı olduğu, demirbaş eşyaları ve çalışanlarının da aynı olduğunun tespit edildiğini, önceki borçları ödememek için muvazaalı olarak 17/05/2019 tarihli yeni sözleşmenin yapıldığının anlaşıldığını , bu sebeple de kaçak tutanağına ait borcun … Tic. Ltd. Şti’nden talep edildiğini, 12/04/2019 tarihli … nolu tutanağa ait kullanıcı ile tesisatta yeni sözleşme yapan şirket aynı olduğundan elektrik enerjisinin 06/08/2019 tarihinde kesildiğini, davacı hakkında yapılan işlem , hesaplama ve tahakkukun mevzuata uygun olduğunu, her ne kadar davacı şirket vekili ki şirketin birbirinden tamamen bağımsız olduklarını iddia etmiş ise de, esasen şirketler arasında fazlasıyla içli dışlı bir ilişki mevcut olduğunu ve yeni abonelik sözleşmesinin önceki şirkete ait borçlardan kurtulmak için davacı şirket adına yapıldığını, davacının dava konusu borçtan sorumlu olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “DAVANIN KABULÜ İLE; davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyası ve buna dayanak 20/05/2019 son ödeme tarihli, … seri nolu, 128.511,15 TL bedelli fatura yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, başlatılan takibin iptaline ” karar verilmiştir.İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı ve katılma yoluyla davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ,kaçak tespit işleminin yapılan hesaplama ve tahakkukun mevzuata uygun olduğu tespit edilmekle beraber “dava konusu borçtan davacı şirketin mi, yoksa dava dışı … şirketinin mi sorumlu olduğu” hususunun mahkemenin takdirine bırakıldığını, mahkemece davacının dava konusu borçtan … sorumlu olmadığı kanaatine varıldığını, ancak müvekkili şirket çalışanlarınca 12/04/2019 tarihinde dava konusu tesisatta yapılan kontrollerde perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma olmaksızın elektrik enerjisi kullandığı tespit edilmekle dava dışı … şirketi adına tutanak düzenlendiğini, 17/05/2019 tarihinde dava konusu tesisat ile ilgili olarak davacı … şirketi tarafından yeni sözleşme yapıldığını, bu sözleşme kapsamında yapılan incelemede her iki şirketin ortakları (… ve …) aynı olduğu gibi demirbaş eşyaları ve çalışanlarının da aynı olduğu, önceki şirketin mevcut borcunu ödememek amacıyla sözleşmenin muvazaalı olarak davacı şirket adına düzenlendiği sonucuna varılmakla 21/04/ 2019 tarih … nolu tahakkuktan kay- naklanan tahakkukun davacı şirket adına yapıldığını, davacı şirketin dava konusu borçtan sorumlu olduğunu, aksi yöndeki mahkeme kararının dosya içeriğine ,usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde: müvekkili bir limited şirket iken şirket sahibinin ödeme emrinin şahsına gönderilmesi talebiyle dilekçe verdiğini, esasen itirazları üzerine takip dur- masına rağmen davalının müvekkili şirket yetkilisinin şahsi telefonuna gece gündüz demeden “borç hemen ödenmezse ,hacze geleceğiz, mallarınızı kaldıracağız” şeklinde tehditte bulunduklarını, bu nedenle alacaklı vekili hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkili lehine tazminat takdiri gerekirken mahkemece “ortak bir noktada buluşulması” amacıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmediğini , bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın bu yönüyle düzeltilmesini, müvekkili lehine kötü niyet tazminatı takdirini talep ve dava etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre;Dava, İİK 72. Maddesine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.Dosya içeriğinden; davalı şirket çalışanlarınca 12/04/2019 tarihinde “… mah. … sk. No:… Esenyurt/İSTANBUL adresinde” bulunan mahalde kurulu … nolu hizmet bağlantı noktasında yapılan kontrollerde “idareye kayıtlı … seri nolu … Marka sayaç üzerinden sözleşmesiz enerji kullanıldığı” tespit edilmekle dava dışı … Ltd. Şti adına 12/04/2019 tarihli … seri numaralı kaçak elektrik tespit tutanağı düzenlendiği, 17/05/2019 tarihinde ise bu tesisat için davacı … şirketi tarafından perakende satış sözleşmesi akdolunduğu, davalı tarafça sözleşme ve ekindeki belgeler ile çevre araştırma bülteni dikkate alınarak “kaçak tespiti düzenlenen … şirketi ile yeni abonelik tesis eden … şirketinin ortakları, demirbaşlarının ve çalışanlarının aynı olduğu ve iki şirket arasında organik bağ bulunduğu,önceden … olaark faaliyet gösteren işyerinin sadece isim değiştirdiği, 2017 tarihinden bu yana … ve … isimli kişilerce ortak olarak işletildiği” gerekçesiyle 12/04/2019 tarihli … tarihli tutanaktan kaynaklanan borcun davacı … şirketi adına tahakkuk ve fatura edildiği, borcun ödenmemesi üzerine davacı aleyhine davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe girişildiği, itiraz üzerine takibin durduğu, ancak alacaklı vekilince davacı şirket temsilcisinin şahsi telefonuna cebri icra tehdidi içeren SMS mesajları gönderilmesi üzerine menfi tespit talebiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda; davalı tarafça yapılan hesaplama ve tahakkukun düzenlenen 12/04/2019 tarihli … tarihli tutanak içeriğine uygun olduğu değerlendirilmiştir. 1-Davalının istinaf itirazları ile ilgili olarak; Uyuşmazlık … şirketi kaçak kullanımdan kaynaklanan borcunun nedeniyle daha sonraki abone olan davacıdan talep edilip edilemeyeceği hususunda toplanmaktadır. Davalı taraf, iki şirket arasında organik bağ bulunduğundan bahisle davacının takip konusu borçtan sorumlu olduğunu savunmaktadır. Dosya içinde mevcut ticaret sicili kayıtlarına göre; her iki şirketin ticaret siciline kayıtlı oldukları adres “… Mah. … Sk. No: … Esenyurt” adresi ,yani aynı adres ise de, … Tic. Ltd. Şti’nin 17/04/2017 tarihinde kurulduğu, tek ortağı ve yetkilisinin …, faaliyet konusunun “makina ve ekipmanları” olduğu, davacı … Tic. Ltd. Şti’nin ise 13/05/2019 tarihinde kurulduğu ,tek yetkilisi ve ortağının … ve faaliyet konusunun “tekstil terbiye” olduğu , bahsedilen şirketlerin iki ayrı tüzel kişilik olarak faaliyetine devam ettiği anlaşılmaktadır. Dosya içinde iki şirket içinde organik bağlantı olduğunu ispata yarar başkaca delil bulunmadığından, dava dışı … şirketinin kaçak elektrik kullanımından kaynaklanan takip ve dava konusu alacağın davacı şirketten talep edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Buna göre , ilk derece mahkemesince davanın kabulü ve menfi tespit yönünde tesis olunan hükümde isabetsizlik görülmemiş, davalının tüm istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Davacının istinaf başvurusu kapsamında kötü niyet tazminatı ile ilgili olarak;İcra ve İflas Kanunu’nun72.maddesi gereğince alacaklının kötü niyet tazminatına mah- kûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması ve bu durumun borçlu tarafından ispatlanması gerekmektedir. Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötüniyetli olduğu kabul edilmektedir. Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan taz- minat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsa- mından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamayan bir alacaklı, İİK’nın 72. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Başka bir ifadeyle; İİK’nın 72. maddesi hükmüne göre, menfi davasının (borçlu) lehi- ne sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin haksız ve kötü niyetli olması hâlinde,talep varsa, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı (borçlu)’nun üzerindedir. ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/(19911-2837 E, 2021/1271 K. sayılı 19/10/2021 tarihli ilamı) Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; davalının kaçak elektrik tespit tutanağı, çevre araştırması vs kapsamında davacıdan alacaklı olduğuna inanarak takibe giriş- tiği, takipten sonra davacı şirket temsilcisinin telefonlarına gönderilen SMS mesajları nedeniyle davacı tarafça alacaklı vekili hakkında suç duyurusunda bulunulmakla bu hususunu ayrı bir soruşturma konusu olduğu gözetildiğinde davalının takipte kötü niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle davacının kötü niyet tazminatına ilişkin istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden,davacının ve davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,Davalıdan alınması gereken 8.778,59-TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.194,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 6.583,94-TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde. istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/12/2022