Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/880 E. 2022/3304 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/880
KARAR NO: 2022/3304
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2020/125 E – 2021/802 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 26/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin, Mersin İli, Silifke İlçesi’ndeki Elmalı Rüzgâr Enerjisi Santrali (“Elmalı RES”) projesini yürüttüğünü, söz konusu proje kapsamında davacı adına Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 06.07.2011 tarih ve 3308-5 sayılı kararı ile 06.07.2011 tarih ve EÜ/3308-5/ 1998 sayılı üretim lisansı tesis edildiğini, Elmalı RES projesinin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı geçici kabulünün 2017 yılı Kasım ayında tamamlandığını ve tesisin üretime geçtiğini, Davacının Elmalı RES projesi kapsamında, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynak- larının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’un 6. maddesinde Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizmasına (“YEKDEM”) tabi olabilme şartlarının yerine getirildiğini ve maddede belirtilen imkânlardan faydalanmak için aynı kanunun 6. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 31 Ekim 2017 tarihine kadar (31.10.2017 tarihinde) Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’na (EPDK) başvuru yapıldığını, Ancak 2018 yılı YEKDEM sisteminden faydalanacakların yer aldığı Ön YEK listesi EPDK’nın internet sayfasında yayınlandığını, davacının “üretim tesisinin 31.10.2017 tarihi itibariyle kısmen ya da tamamen işletmeye geçmediği” gerekçesiyle liste dışında kaldığını, 2018 yılı YEKDEM sisteminden faydalanmasının engellendiğini, bunun üzerine davacı tarafça yapılan itirazın da reddedildiğini, Sonrasında davacı tarafından “2018 yılı YEKDEM sistemine girmeye hak kazandığı” gerekçesi ile Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin 2018/73 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, İdare Mahkemesi’nin 05.04.2018 tarihli kararı ile yürütmenin durdurulmasına ve davacının Elmalı RES projesinin 2018 yılı YEKDEM sisteminden faydalanmasına karar verildiğini, bu kararın ardın- dan EPDK tarafından yargı kararının uygulandığını, böylece davacının Elmalı RES tesisinin 2018 yılı başı itibariyle YEKDEM sisteminden faydalandığını ve bu durumun davalı …’a bildirildiğini, devam eden süreçte her ne kadar Ankara 17. İdare Mahkemesi’nce talepleri gibi “iptal” kararı veril- mişse de bu kararın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi’nin 2018/2161 E. sayılı kararı ile kaldırıldığını ve davanın reddine karar verildiğini, nihayetinde yargılamanın, Danıştay 13. Dairesi’nin 2019/1234 Esas sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, Davanın müvekkili aleyhine sonuçlanması üzerine, davalı … tarafından davacının 2018 yılı YEKDEM sisteminde yer alması nedeniyle kazandığı tüm maddi faydanın iadesinin istendiğini, söz konusu bedellerin mahsup yoluyla davacıya ödendiğini, davalı mahsup işlemlerini doğrudan yaptığından davacının ödemelerde gecikmesi ve/veya bu ödemeleri yapmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, Ancak, davalı … tarafından gönderilen 15.10.2019 tarih ve … nolu son fatura ile 2018 yılı YEKDEM geri ödeme faizi adı altında gecikme zammının da istendiğini ve bu bedelin davalı tarafça davacının … hesabından mahsup edildiğini, Müvekkili şirket tarafından, 6 ay vadeli olan 2018 yılı YEKDEM sistemi geri ödemesi tamamen ödenmiş olmasına rağmen yeniden bir başka fatura gönderilmiş olmasının nedeni davalı …’a soruldduğunda; … tarafından “bu faturanın 2018 yılı YEKDEM sistemi geri ödemesine 2018 yılından itibaren işleyen gecikme faizi ve 6 ay vade nedeni ile ortaya çıkan vade farkı olduğu”nun bildirildiğini, Müvekkilinin 2018 yılı YEKDEM sisteminden yargı kararı ile faydalandığını, ve YEKDEM sistemi üzerinden ürettiği elektriği satarak gelir elde ettiğini, Bu süreçte davacının herhangi bir temerrüdü olmadığı gibi davalının da böyle bir iddiasının bulunmadığını, Ancak yargı kararı neticesinde davacının 2018 yılı YEKDEM sisteminden elde ettiği faydanın iadesinin gerektiğini, bu süreçte davacı sanki temerrüte düşmüş gibi 2018 yılı itibariyle hesaplanan gecikme faizinin de ödenmesinin istendiğini, Davacının üzerine düşen yükümlülükleri süresinde ve gereği gibi yerine getirdiğini, davalının gönderdiği faturayı takiben tüm geçmişe yönelik taleplerini müvekkilinin …Bank hesabından tahsil ettiğini ,yargı kararı ile girmiş olduğu 2018 yılı YEKDEM sisteminden yine yargı kararı ile çıkması durumunun davacının gecikme faizi ödemesi sonucunu doğurmayacağını, davalı ile akdedilen Piyasa Katılım Anlaşmasında da böyle bir düzenlemeye yer verilmediğini beyanla Davalı … tarafından davacıdan haksız ve hukuka aykırı bir şekilde tahsil edilden 2018 yılı YEKDEM geri ödeme faizi + KDV’nin; 6100 sayılı HMK md.107 uyarınca toplanacak delillere göre belirlenmesini, fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 200.000,00 TL (belirsiz) alacağın davalı …’tan mahsup işlem tarihinden itibaren işleyecek TCMB avans faizi ile birlikte iadesine ve davacının …’a böyle bir borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava dilekçesinin dayanağı olan müvekkili şirkete hitaben sunulan yazıda davacı tarafından KDV hariç ödenen faiz tutarının 986.978,45 TL olarak hesaplandığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini,ayrıca davacı yanın temerrüde düşmemiş olmasına rağmen haksız yere kendisinden faiz tahsil edildiğini iddia etmesine karşın davacının sebepsiz zenginleştiği tutarı hem genel hükümlere göre hem de tabi olduğu Elektrik Piyasası Mevzuatı özel hükümleri uyarınca herhangi bir ihtar ve ihbara gerek olmasızın faiziyle birlikte iade etmek zorunda olduğunu, davacının 2018 yılı YEKDEM bedellerinin Yönetmeliğin 27/2 maddesi uyarınca iade edilmesi gerektiği hakkındaki EPDK Kurul Kararının kendisine bildirilmesinin ardından 10/05/2019 tarihli dilekçe ile müvekkili şirkete başvurarak ” söz konusu bedelin her ay kendisine ödenecek aylık fatura alacaklarından mahsubunu” talep ettiği, davacının borcunu tek seferde ödeyemeyeceğini, bir aylık faturanın da bu borcu ödemeye yetmeyeceğini, dilekçesinde yer alan talebinin taksitlendirme talebi anlamına geldiğini, bu talebine istinaden EPDK Elektrik Piyasası Dairesi Başkanlığı’nın görüş yazıları gibi taksitlendirme yapıldığını açılan davanın hukuki dayana- ğının bulunmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Davanın kısmen kabulü ile; Davalı tarafından davacıdan 89.706,54 TL Yekdem Geri Ödeme Faizi ve 16.147,18 TL KDV’si olmak üzere toplam 105.853,72 TL fazladan tahsilat yapıldığının tespitine, 105.853,72 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine ” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı , davalı ve ihbar olunan tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde:Davaya konu gecikme zammının hesaplanmasında esas alınan yönetmelikte 09.05.2021 tarihli ve 31479 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan değişiklik ile ilgili maddenin kapsamının genişletildiğini, yönetmeliğin ilk yayımlandığı halinde yalnızca kuruma yapılan başvurularda kullanılan yanıltıcı bilgi/belge verilmesi/düzenlenmesi halinde ödenmiş tutarların geri alınacağı ifade edilmişken, 09.05.2021 tarihinde yapılan son değişiklikle birlikte YEKDEM’e katılma hakkına sahip olmayan kişilerin nihai YEK listesinden çıkarılacağı ifadesinin eklendiğini ve Yönetmeliğe yeni eklenen üçüncü fıkrada; “Birinci ve ikinci fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla, bu Yönetmelik kapsamında fazla ödeme yapıldığı tespit edilen tutarlar ile yargı kararına göre ödemesi yapılıp yine yargı kararı gereğince tahsili gereken tutarlara ilişkin olarak, YEKDEM katılımcısından tahsil edilecek tutar Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51 inci maddesine göre belirlenen faiz oranı ile güncellenerek Piyasa İşletmecisi tarafından fatura edilir.” ifadelerine yer verildiğini, Yönetmeliğin 27. Maddesine eklenen bu fıkranın niteliğinin hayli önemli ve huzurdaki dava ile yakından ilgili olduğunu, müvekkilinin EPDK’nın 2018 yılında İnternet sayfasında yayım- ladığı Ön YEK Listesi’nin dışında kaldığını, Ankara 17. İdare Mahkemesi’nde açılan 2018/73 Esas sayılı açtığı dava ile önce yürütmenin durdurulmasına, ardından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi neticesinde davacının YEKDEM sisteminden faydalanabildiğini, Ankara 17. İdare Mahkemesi tarafından verilen bu kararın daha sonra Ankara Bölge İdare Mahkemesi’nin 8. İdari Dava Dairesi’nin 2018/2161 Esas sayılı kararı ile kaldırıldığını ve davanın reddine karar verildiğini, İstinaf Mahkemesi kararının Danıştay 13. Dairesi’nin 2019/1234 E. Sayılı kararı ile onanarak kesinleştiğini, bu hususun bile davacının yargı kararı neticesinde YEKDEM sisteminden yararlandığı gerçeğini değiştirmediğini,yani müvekkilinin tesis edilen yargı kararı neticesinde uyuşmazlık konusu YEKDEM ödemesini aldığını, 2018 yılı YEKDEM sisteminden elde edilen faydanın ise 6 ay vadeli bir şekilde mahsup yolu ile ödendiğini, davalı mahsup işlemlerini doğrudan yaptığından davacının ödemelerde gecikmesi ve/veya bu ödemeleri yapmaması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ancak daha sonra … tarafından gönderilen 15.10.2019 tarih ve … nolu son fatura ile 2018 yılı YEKDEM geri ödeme faizi adı altında gecikme zammının da istendiğini ve bu bedelin davalı yanca müvekkil şirketin …Bank hesabından mahsup edildiğini, tüm bu hukuksal süreçlerin yaşandığı dönemde yönetmelikte yargı kararına göre ödemesi yapılan tutarlarla ilgili herhangi bir ibare bulunmadığını, 09.05.2021 tarihli değişiklikten önceki yönetmeliğin 27. maddesinin davacı müvekkiline uygulanmaması gerektiğini, yönetmeliğin önceki hükmünün başvurularda yanıltıcı bilgi/belge verilmesi/düzenlenmesi/kullanılması halinde ödenmiş tutarların geri alınacağına ilişkin olduğunu, oysa davacıya yapılan ödemenin yanıltıcı bilgi/belge sunulmasından değil “Üretim tesisisin 31.10.2017 tarihi itibariyle kısmen ya da tamamen işletmeye geçmemesi”nden kaynaklan- dığını, müvekkilinin söz konusu YEKDEM bedeli ile ilgili olarak temerrüde düşmediğini dolayısıyla faiz talep edilemeyeceğini, davalı tarafça tahsil edilen faizin tamamının iadesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabul hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde;İş bu davaya konusu uyuşmazlığın idari yargının görev alanına girdiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, İlk Derece Mahkemesinin kök ve ek raporun birlikte hüküm kurmaya elverişli olduğu belirtilmesine ve ek rapor ile hesapların düzeltilmiş olmasına rağmen bu husus gözetilmeksizin kök rapordaki hatalı hesaplamaya göre hüküm kurulduğunu, hüküm fıkrasının dosya içeriğine uyun olmadığını, bilirkişi raporu ile müvekkili şirket tarafından yapılan hesaplamaların doğruluğu ve davacının davasında haksız olduğu anlaşılmasına rağmen tümden reddi gereken davada kısmen kabul hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İhbar olunan EPDK vekili istinaf dilekçesinde; davacıya YEKDEM kapsamında yapılan ödemelerin toplam tutarı 3.734,714,82 TL olup konuda bir uyuşmazlık bulunmadığını, …’ın hesabı ile bilirkişi hesabı arasında 89.706,54 TL+KDV’lik bir fark bulunduğunun belir- tildiğini, davalı …’dan edinilen bilgiye göre; toplam tutar için 15/05/2019 tarihine kadar işleyen gecikme zammı hesaplanırken bilirkişi tarafından 3.734.714,82 TL üzerinden, … tarafından 3.734.714,82 TL+KDV üzerinden hesaplama yapıldığını, bu nedenle hesaplanan gecikme zammı ve nihayetinde taksitlendirme sonucu oluşan toplam tutarlar arasında 89.706,54 TL+KDV’lik fark oluştuğunu, bilirkişi tarafından hesaplama yapılırken 3.734.714,82 TL +KDV’nin esas alınması gerektiğini, eksik ve hatalı yapılan bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, davalı tarafça geçerli bir hukuki neden olmaksızın tahsil edilen YEKDEM geri ödeme faizi ve KDV’sinin iadesi talebine ilişkin olup adli yargı mahkemeleri görevlidir. Söz konusu tahsilat davalı tarafça yapıldığından davalıya iş bu davada husumet düşmektedir. Davacının Elmalı RES projesi kapsamında, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun’un 6. maddesinde Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizmasına tabi olabilme şartlarını yerine getirdiğinden bahisle maddede belirtilen imkânlardan faydalanmak için Enerji Piyasası Denetleme Kurumu’na (EPDK) başvuruda bulunduğu, ancak EPDK tarafından yayınlanan 2018 yılı YEKDEM sisteminden faydala- nacaklara ilişkin Ön YEK listesinde davacının ismine/ünvanına yer verilmediği, davacının bu husus- taki itirazının da EPDK tarafından reddedildiği , sonrasında davacı tarafından “2018 yılı YEKDEM sistemine girmeye hak kazandığı” gerekçesi ile Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin 2018/73 Esas sayılı dosyası üzerinden EPDK aleyhine dava açıldığı, İdare Mahkemesi’nce verilen “yürütmenin durdu- rulması” kararına binaen davacının YEKDEM sistemine dahil edildiği, yargılama sonunda “itirazın reddine dair işlemin iptaline” karar verildiği, ancak söz konusu kararın istinafı üzerine Bölge İdare Mahkemesi’nce yapılan inceleme sonucu ” davacının YEK belgesi ile üretim lisansı almasının ve 31/Ekim/2017 tarihine kadar kuruma başvurmasının mevzuat gereği bir zorunluluk olduğu, her yıl 31 Ekim tarihinden sonra ileriye dönük olarak üretim tesislerinin işletmeye geçeceğinin taahhüt edil- mesinin cari yıl içerisinde YEKDEM’den yararlanabileceği anlamına gelmediği, sistemden yarar- lanmak için öngörülen sürelerin tesislerin işletmeye girdiği tarihten başlayacağı , kaldı ki YEKDEM’e tabi olanların listesi ile bunlara ait tesislerin işletmeye giriş tarihlerine,yıllık elektrik enerjisi üretim kapasitelerine ve yıllık üretim proğramlarına ilişkin bilgilerin her yıl 30 kasım tarihine kadar kurum tarafından yayınlanacağının kurala bağlandığı, davacı şirket tarafından YEKDEM’den yararlanmak için başvuru tarihi itibariyle üretim tesislerinin kısmen veya tamamen işletmeye girmiş olması koşu- lunun yönetmelik hükmünün kanuna aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, takvim yılı bazında işletilen YEKDEM’den yararlanacakların belirlenmesi için tesislerin 31 Ekim tarihine kadar üretim faali- yetine başlamış olmasının kanuni bir zorunluluk olduğu, aksi takdirde yıl içerisinde herhangi bir zaman diliminde yapılacak başvuruların da değerlendirmeye alınması gerektiği sonucuna ulaşıla- cağı, bu durumun sistemin amacına uygun düşmediği, bu itibarla 2018 yılı için YEKDEM’den yarar- lanmak amacıyla süresinde başvuruda bulunan davacı şirketin tesisinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından 09/11/2017 tarihinde geçici kabulünün yapıldığı, dolayısıyla 31 Ekim 2017 tarihine kadar tesisin işletmeye geçmediği , oysaki YEKDEM’e ait sürelerin işletmeye girmemiş tesisler için işletmeye girecekleri tarihten başladığı ,sisteme ilişkin üretim döneminin ise takvim yılı bazında işlemi bazında işlediği , davalı tarafça yapılan işlemde hata olmadığı” tespit edilmekle ” idare mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine” karar verildiği, sonrasında Danıştay 13. Dairesi’nin 2019/1234 Esas sayılı ilamı ile bu hükmün onanarak kesinleştiği, Bu karar gereğince davacının EPDK tarafından YEKDEM listesinden çıkarıldığı, ayrıca davacı şirket hakkında Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklen- mesine ilişkin yönetmeliğin 27. maddesi gereğince işlem tesisinin talep edildiği ve davalı tarafça bu doğrultuda işlem yapıldığı, davacı tarafın sistemden yararlandığı süre içindeki kazanımlarının asıl alacak,gecikme faizi/zammı ve KDV olarak geri alınması yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili; müvekkilinin YEKDEM sisteminden yargı kararı gereğince yararlan- dığını ve sistemden yargı kararı ile çıkarıldığını, uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan yönet- melik hükmünde yargı kararı gereğince ödeme yapılanlar ile ilgili bir düzenleme bulunmadığını, bu nedenle yönetmeliğin 27. maddesinin uygulanamayacağını, asıl paranın taksitler halinde iade edildiğini, müvekkili temerrüte düşmediğinden davalı tarafça tahsil edilen gecikme faizi/zammı ve KDV’sinin iadesinin gerektiğini iddia etmektedir.Uyuşmazlık davacıya yapılan ödemenin iadesinde gecikme faizi/zammı ve KDV’sinin talep edilip edilemeyeceği hususunda toplanmaktadır.”Kanunların geriye yürümezliği (makable şamil olmama) ilkesi” uyarınca, kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gereği kazanılmış hakların korunması,mali haklarda iyileştirme vb gibi kimi istisnai durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay ,işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, yasaları geçmişe etkili sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. (Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.) Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların korunmasının ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesi hükmünde yer alan Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir ilkesinin sonucudur. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2012/16980 E- 2013/15148 K. nolu , 2019/369 E- 7529 K. Nolu, 2019/966 E.- 2019/7727 K. Nolu ilamları) Eldeki dosyada; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklen- mesine ilişkin 01/Ekim/2013 tarihli Yönetmeliğin ” Yaptırımlar ve Yaptırımların Uygulanmasındaki Usul” başlıklı 27. Maddesinde ” bu yönetmelik hükümleri uyarınca, kuruma yapılan başvuru sahi- binin yanıltıcı bilgi ve/veya belge verdiğinin/düzenlediğinin tespiti halinde üretim lisansı sahibi tüzel kişi bu yönetmelik kapsamındaki haklardan yararlandırılmaz, ödenmiş tutarlar geri alınır ve kanunun 16.maddesi çerçevesinde işlem tesis edilir. ” denilmiştir. 09/05/2021 tarihli ve 31479 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine ilişkin yönetmelikte değişiklik yapılmasına ilişkin bültene göre yönetmeliğin “haksız ve yersiz ödemelerin iadesi başlıklı 27.maddesinin 3. Fık- rasında ; 1. ve 3. fıkra hükümleri saklı kalmak kaydıyla bu yönetmelik kapsamında fazla ödeme yapıl- dığı tespit edilen tutarlar ile yargı kararına göre ödemesi yapılıp yine yargı kararı gereğince tahsili gereken tutarlara ilişkin olarak YEKDEM katılımcısından tahsil edilecek tutar AATUK’nun 51. md ne göre belirlenen faiz oranı ile güncellenerek Piyasa İşletmecisi tarafından fatura edilecektir. ” şeklinde değiştirilmiştir.Bilirkişi raporunda hesaplamaya esas alınan ve mahkeme kararına gerekçe teşkil eden bu hüküm ilk kez 09/05/2021 tarihli yönetmelikte yer almış olup 01/10/2013 tarihli yönetmelik ile sonrasında dava tarihi olan 18/02/2020 gününe kadar yayınlanan 29/04/2016, 28/10/2016, 23/02/2017, 11/05/2017, 21/04/2018, 09/10/2018, 23/08/2019 tarihli yönetmelik değişikliklerinde yargı kararına göre ödemesi yapılıp yine yargı kararı gereğince tahsili gereken tutarlara da AATUK’nun 51. Md’nin uygulanacağı yönünde bir hükme yer verilmemiştir. Yargı kararına göre ödeme yapılıp ,yine yargı kararı gereğince tahsili gerekenler hak- kında da AATUK’nun uygulanmasına ilişkin düzenleme ilk kez 09/05/2021 tarihli yönetmelik ile getirilmiş ve bu hüküm yönetmeliğin yayımı tarihinde (09/05/2021 günü) yürürlüğe girmiştir. Kanun koyucu bu tarihten önceki doğan uyuşmazlıklar ve devam edan davalar hakkında uygulanacağına dair bir düzenleme yapmamıştır. Eldeki uyuşmazlığın davanın açıldığı tarihteki şartlar dahilinde karara bağlanacağı ve “kanunların geriye yürümezliği ” ilkesi gözetildiğinde, uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olmayan yö- netmelik hükmünün geriye yürütülerek somut olaya uygulanması, bunun sonucunda davacıdan tahsili gereken kazanımlara AATUK ‘nun 51. Maddesi gereğince gecikme zamm +KDV işletilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. O halde, davacıdan tahsil edilen gecikme zammı ve KDV’sinin iadesi gerekmektedir. Dosyaya ibraz edilen bilirkişi kök ve ek raporu ile davacıdan tahsil edilen gecikme zammı KDV hariç 607.214,99 TL olarak tespit edilmiştir. Davacı HMK 107.md gereğince dava dilekçesinde ve ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla harçlandırılan gecikme zammı+ KDV’sine ilişkin 200.000,00 TL alacağın mahsup işlem tarihinden itibaren tahsilini talep etmektedir. BK 117 madde gereğince davalı taraf iş bu davadan önce temerrüde düşürülmediğinden hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmelidir. İhbar olunanın istinaf talebi yönünden;HMK 61.madde gereğince davanın ihbarı, ihbar olunanı taraf haline getirmez. Davada taraf sıfatı olmayan ve hakkında hüküm kurulmayan ihbar olunanın istinaf hakkı bulunmamaktadır. Buna göre; İhbar olunanın istinaf dilekçesinin HMK 353/1-ç maddesi gereğince red- dine, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine, davacının istinaf baş vurusunun kabulü ile kararın kaldırılmasına, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca esasa ilişkin olarak yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; İhbar olunanın istinaf dilekçesinin taraf sıfatı bulunmadığından HMK 353/1-ç maddesi gereğince REDDİNE, Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı REDDİNE, Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında; “1-DAVANIN KABULÜNE, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, taleple bağlı kalınarak (KDV Hariç) 200.000,00-TL alacağın dava tarihi olan 18.12.2020 gününden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, 2-Alınması gerekli 13.662,00-TL harçtan peşin alınan 3.415,50-TLharcın mahsubu ile bakiye 10.246,50-TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Harç davanın kabul edilen kısmına göre hesaplanıp tahsil edilmesi gerektiğinden davacı tarafça yapılan 3.415,50-TL harç masrafının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 4-Davacı vekili lehine AAÜT göre hesaplanıp takdir olunan 31.000,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 5-Davacı tarafça yapılan 62,20-TL ilk masraflar, 2.208,00-TL (teb+müz+b.kişi) masrafı olmak üzere toplam 2.193,70-TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 6-Davalı tarafça yapılan mahkeme masraflarının üzerinde bırakılmasına, 7-Artan avansın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
İSTİNAF İNCELEMESİ İLE İLGİLİ OLARAK; Davacıdan alınan istinaf harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine, Davalıdan alınması gereken 7.230,87-TL harçtan peşin alınan 1.888,70-TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 5.342,17-TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İhbar olunan tarafından yatırılan istinaf harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesinde tarafına iadesine,Davacı tarafça yapılan 76,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama gideninin üzerinde bırakılmasına,İhbar olunan tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/12/2022