Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/869 E. 2023/417 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/869
KARAR NO: 2023/417
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2021
NUMARASI: 2017/964 E – 2021/880 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/02/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı İSKİ’nin 25.08.2016 tarih ve saat 17:19 sıralarında Kağıthane … Mahallesi … Sk.No… Sayılı bina giriş katında bulunan Konfeksiyon Atölyesi önünde gerçekleştirdiği Lögar çalışması esnasında Parke taşlarının müvekkiline ait atölyenin önüne yığdığını, Atölye Girişine Set oluşturduğunu, oluşan set sonucunda yağmur suları ile birlikte atık suların doğrudan atölye içine girerek su basmasına sebeiyet verdiğini ve atölye içindeki müvekkiline ait konfeksiyon ürün ve malzemelerin tekrar kullanımını mümkün kılmayacak şekilde zayi olmasına neden olunduğunu, su baskını sonrasında atölye zemin ve duvarlarında kalıcı olarak rutubet, neme sebep olunduğu ve halen atölyenin pis bir koku yayılmasına neden olduğunu, tamamen davalı idarenin Lögar Çalışması esnasında gerekli tedbir ve önlemleri almadığından müvekkilinin maddi zarara uğramasına sebep olduğunu, işbu zararın davalı idareden tahsili için işbu davanın açıldığı, davalı İdare altyapı çalışmaları esnasında gerekli tedbir ve özeni göstermeyerek müvekkili hizmet kusuru neticesinde maddi zarara uğrattığını, davalı haksız fil neticesinde müvekkilin atölyesinde maddi zarara ve kar kaybına sebebiyet veerdiği zararların davalıdan tahsili gerektiğini, müvekkil tarafından atölyeye alman malzemeler, … Bankasından 16.11.2015 tarihinde 10.000 TL 19.09.2016 tarihinde 30.000 TL bedelli kredilerle ile temin edildiğini, gerçekleşen su baskını neticesinde satın alınan malzemelerin ve sermayesini kaybederek davalının kusuru ile ödeme güçlüğü içine düştüğünü, su baskını nedeniyle uğranılan maddi zararın ve çalışılamayan günler için mahkum kalınan kar kaybının davalı idareden tanzim edilmesi gerektiğini ileri sürerek şimdilik 1.000 TI. maddi zararın olay tarihinden itiharen yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu eylem hizmet kusuru niteliğinde olduğundan görevli mahkemenin idare mahkemeleri olduğunu, dava konusu hasar rögar çalışması yapılan alanda biriken yağmur suyu basması sonucunda meydana geldiğinin ifade edildiğini, tazminat isteminin dayandırıldığı eylemin kamu hizmetinin ifasına ilişkin olduğunu, bu nedenle İSKİ aleyhine açılan davanın idare yargı yerinde görülmesi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığından zamanaşımı yönünden reddine, yüklenicinin kazıların zarar ve kayıpların meydana gelmesini önlemek amacıyla gerekli bütün tedbirleri almak ve yapı denetim görevlileri tarafından kaza, zarar ve kayıp ihtimallerini azaltmak için verilecek talimatlara uymak zorunda olduğunu, ayrıca yüklenici işyerinde kullanılan araç gereç ve makinalarla patlayıcı maddelerin açabileceği kazalardan korunma usullerini ve tedbirlerini çalışanlarına öğretmek zorunda olduğunu hasardan idarenin sorumluluğu tutulamayacağı, davanın yüklenici …San ve Tic.Ltd. Ştine ihbar olunması talep edildiğini ve davanının husumet yönünden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde, hasarlı olayın yağmur sularından kaynaklandığını, müvekkili iski idaresinin yetki ve sorumluluğunda olan temiz su sale hattı veya kanalizasyon şebekesinde meydana gelen bir arıza nedeniyle hasar olayı vuku bulmadığını, yürürlükte olan İSKİ mevzuatı hükümleri gereği, yağmur sularının verdiği hasarlardan İSKİ’nin sorumluluğu bulunmadığını, Büyükşehir Belediyesi Kanununa göre büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki meydan, bulvar, Cadde ve ana yolların sorumluluk alananı girdiğini, İlçe belediyeleri sorumluluğunda bulunan cadde ve sokaklardaki kanalların yapımı ilçe belediyeleri sorumluluğunda olduğunu, yağmur suyu kanalının kimin tarafından yapıldığının, yağmur suyu kananlının atık su kanalına bağlantısının bulunup bulunmadığının hasarın meydana gelmesinde neyin etkili olduğunun, havanın yağmurlu olup olmadığının yağış miktarının, Zemin ve bodrum kata pompaj sisteminin bulunup, bulunmadığının, zarar gören emtianın usulüne uygun raflara, paletli istifleme yapılıp yapılmadığının , bina girişinde olası yağmur suyu girişi için tedbir alınıp alınmadığını, binanın yapı ruhsalı ve iskan izninin bulunup bulunmadığının tetkiki, imar planı ile yapı ruhsatı ile eklerine uygun yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Davacı tarafından hasar bedeli talep edilen zarar gören işyeri ve malzemelere ait resimler sunulmuş ise de hasar gören malzemelerin cins ve miktarlarını sunulan resimler üzerinden tespit edilmesi mümkün olmadığı, davacı hasar gören atölyedeki demirbaş eşyaların ve malzemelerin tespitini yaptırmadığı, dosyaya demirbaş eşyaların ve malzemelerin neler olduğuna ve bedellerine dair resmi sayılabilecek belge ve bilgilerin davacı tarafından sunulmadığı, İşyerinde meydana gelen hasarın bedelinin dosyaya sunulan belgelerden tespitinin mümkün olamayacağı, davacının dava dilekçesinde, Su basması sonucu oluşan hasarda zarar gören demirbaş ve malzemelerin alımında … Bankası A.Ş’den Kullandığı Kredilerle yapıldığı, ilgili bankadan kulllanılan Kredlere ilişkin geri ödeme tablolarının dosyaya sunulduğu, söz konusu kredi geri ödeme tabloları incelendiğinde 10.000 TL tutarında kredinin 16.11.2015 tarihinde, 30.423.98 T’L tutarındaki Kredinin de 19.09.2016 tarihinde kullanıldığı, Kredilerin Kullanım tarihleri nazara alındığında, Hasarın meydana geldiği tarihin 25.08.2016 tarihi olduğu, ilk dilim Kredi Hasar olayının meydana geldiği tarihten yaklaşık 9 ay 9 gün önce kullanıldığı, ikinci dilim kredi ise hasar tarihi olan 25.08.2016 tarihinden 24 gün sonra kullanıldığı, İşbu tarihler nazara alındığında, bilgiler çerçevesinde hasarda davacı zararının tespiti için yeterli bir bilgi olmadığı, faturalar bakımından da bu faturaların ne miktarda bir tekstil ürününün davacı tarafından satın alındığına ilişkin tespit ve kaanatin oluşmadığı, taraflar arasında davacının tekstil dükkanındaki malzemelerinin zarar gördüğü bahisle iş bu davanın açıldığı, bu zarardan ne miktarda olduğu ve zarardan kimlerin sorumlu olduğu uyuşmazlık bulunduğu davacı tarafından olay sonrasında herhangi bir tespitin yapılmadığı olay yerini fotoğraflıyarak ve kayıt ederek zararın tahsilini talep ettiği, bu sebeple davacının olay tarihindeki döneme ait ticari defter ve kayıtlarının getirtilerek bu yoksa stok defterlerinin celp edilerek Mali Müşavir vasıtası ile inceleme yaptırıldığı, ancak davacı vekilinin duruşmadaki beyanında duruşmada ticari defter ve belgelerin iş bu rögar kapağının patlaması sebebiyle zayi olduğunu, ancak buna ilişkin herhangi bir zayi nedeniyle iptal davasının açılmadığı, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında davacının zararının miktarını ispat edemediği” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki beyanlarını tekrarla birlikte özet olarak; yargılama süresince alınan bilirkişi raporlarıyla davalı İSKİ tarafından müvekkilinin işletmesine zarar verildiği hususu tespit edilerek kabul edildiğini, müvekkilinin, söz konusu ışletmesıne mal alabilmek için krediler kullandığını ve aktif olarak çalışmakta iken yaşanan zarar verici eylem sonucu mağdur olduğunu, sundukları muştur. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İtaiye Daire Başkanlığı Avrupa Yakası İtfaiye Müdürlüğü tarafından 09/09/2016 tarihinde düzenlenen raporda ” … Sokak … sayılı binanın giriş katında bulunan Konfeksiyon Atölyesini İSKİ’nin lögar çalışması esnasında, atölye önüne yığılmış parke taşlarından oluşmuş set sonucu, yağmur suyu basmış, İSKİ tarafından su çekilmiş. olay yeri tarafımızca kontrol edilmiştir” şeklinde rapor düzenlendiğini, müvekkilinin su taşkını esnasında canını zor kurtarmışken, faturalarını veya ticari defterlerini kurtarmasını beklemenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin , zayi davası açamamasının nedeninin mücbir sebep nedeniyle yasal süreyi geçirmiş olmasından kaynaklandığını, zarar miktarının ispatlanamadığı gerekçesi kapsamında değerlendirmenin hakkaniyetle bağdaşmadığını, müvekkilinin zararının boyutlarını göslerir görsel fotoğrafların tamamının dosyaya sunulmuş olduğunu, bu görsel üzerinden uğranılan zararın boyutu ve uğranılan demirbaş malzemelerin zararı tespit edilebileceğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, haksız fiilden kaynaklı tazminat istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 49 ve devamı maddelerinde “Haksız Fiilerden Doğan Borç İlişkileri” üst başlığı altında haksız fiile ilişkin düzenlemeler yapılmıştır. Anılan Kanun’un “ Sorumluluk” başlıklı 49 uncu maddesi; “ Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkalarına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuku kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”; “Zararın ve kusurun ispatı” başlıklı 50 inci maddesinde; “ Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”; “Tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51 inci maddesinin birinci fıkrasında ise; “ Hakim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Tazminat hukukunun bir ilkesi olarak, sorumluluk şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında oluşan eksilmeyi gidermek durumundadır. O halde, kişinin malvarlığında veya manevi varlığında ortaya çıkan eksilme olarak tanımlanan “zarar”ın oluşması, ona neden olanın tazminat yükümlülüğünü doğurur.Yükümlü olunan bu tazminat miktarının belirlenmesinde yukarıda açıklanan ilke ve yöntemler uygulanacaktır. Zararın ispatı davacıya düşmekte ise de, hakim gerçek zararın miktarının ispat edilip edilemediğini gözeterek, ispat edilememişse bu zararı kendisi Kanun’da belirtilen koşullarla tespit edecek; ardından da bu zararın giderilebilmesi için tazminat miktarını yine Kanun’da aranan usul ve esaslar çerçevesinde belirleyecektir. Ancak, hükmedilecek tazminat, hiçbir şekilde zarar miktarından fazla olamaz( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/04/2013 tarihli ve 2012/4-1227 E. – 2013/436 K. sayılı kararı). TBK’nın 50 nci maddesinin ikinci fıkrasının uygulanabilmesi için; zarar görenin, kesin delil getiremese bile, hakime, zararın varlık ve miktarı hakkında kanaat verecek olgu ve olayları sunmuş olması gerekir. Hakim, bu olgu ve olaylardan, zararın gerçekleşmiş olduğu sonucuna varmalıdır. Böyle bir kanaate sahip olmayan hakim, takdir yetkisini kullanamaz. Zarar görenin, zararın gerçekleşmiş olduğuna ilişkin soyut bir iddiada bulunması veya zararla ilgili zayıf bir ihtimal, ispat için yeterli değildir(Eren, Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara: Yetkin Yayıncılık, 2020, s. 822-823 ). (Yargıtay 3. HD : 2022/824 E-2022/6754 K) 25.08.2016 tarihinde Kağıthane … Mahallesi … Sok. … sayılı binanın giriş katında bulunan Konfeksiyon atölyesini, İSKİ’nin müteahhidinin rögar çalışması sırasında atölye önüne yığmış olduğu parke taşlarından oluşmuş set sonucu yağmur suyu basmış işyerinin önünde İSKİ’ye bağlı şebeke borusunun patladığı ve işyerinin sular altında kaldığı şeklinde olayın meydana geldiğini, olayın meydana gelmesine, 2015 Yılı İski Abone İşleri Avrupa 1. Bölgesi Dai. Bşk. Mesuliyet Sahası İçerisinde Müteferrik Atıksu Ve İçmesuyu Hatlarında Yapım,bakım Ve Onarım İş,-1″ Yüklenicisi Olarak Çalışmakta … San.ve Tic.ltd.şti Nin … Sayılı İş Emrine İstinaden … Mahallesi … Sokak Ta Atıksu Kanal Yenileme İmalatı Yaptığı Tespit Edilmiş Olması Nedeniyle Davalı İski’nin Müteahhidi … İnşaat Taah. San.ve Tic.Ltd.Şti nin dikkatsiz ve tedbirsizce yaptığı çalışmalar sonucunda meydana geldiği konusunda ihtilaf yoktur. Somut olayda; davalı işveren İSKİ’nin yüklenicisi … İnşaat Ltd Şti tarafından Rögar çalışması esnasında parke taşlarının set oluşturacak şekilde atölye önünde konulması ile yağmur sularının davacı atölyesi içine dolması sonucu oluşan davacının atölyesindeki demirbaş ve malzemelerin zarar gördüğü iddiasıyla maddi zararının tazmini istemiyle eldeki davayı açmış olup, zararının ispatına yönelik delil olarak zarar gören malzemelerin fotoğraflarına dayandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, sunulan fotoğraflardaki hasarın hayatın olağan akışına uygun olduğu, bu nedenle yapılmış olan tüm giderlerin belgelenmesinin beklenemeyeceği de gözetilerek, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile maddi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmiş olması, doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının isitnaf talebinin kabulüyle HMK’nın 353/1-a.6 madedsi gereğince kararın kaldırılarak mahallinde gerekirse inşaat, makine ve tekstil bilirkişilerinden oluşan bilirkişi heyetiyle keşif yapılarak davacının hasar gören demirbaş ve malzemelerinin dosyaya sunulu fotoğraflar da değerlendirilerek zarar miktarının belirlenmesi ve yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/02/2023