Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/818 E. 2022/1302 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/818
KARAR NO: 2022/1302
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/12/2021
NUMARASI: 2021/230 E – 2021/1041 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Taraflar arasında düzenlenen … nolu sözleşme kapsamında, 08/08/2012 tarihi itibari ile davalının 4.812,56 TL tahakkuksuz su borcu +11,80 TL açma kapama bedeli + 3.985,56 TL su bedeli+ 22.625,17 TL gecikme cezası olmak üzere toplam 31.435,09 TL borcunun bulunduğunu beyanla 31.435,09 TL alacağın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, Müvekkilinin, İBBB’nin maliki olduğu “… Mh. … sk. … Apt no: …” adresinde bulunan ve tapuda … pafta … ada … parsel nosunda kayıtlı taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat yaptığını ve bu inşaatı 1988 yılında İBBB’ne teslim ettiğini, bu tarihten sonra konutların İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından personelince lojman olarak kullanıldığını, söz konusu su bedelinin kendisinden talep edilemeyeceğini, müvekkili alacak talebinin bu nedenle bede- lin müvekkilinden tahsil edilemeyeceğini, müvekkili şirket temerrüde düşürülmediğinden faiz talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesinin 24/04/2018 tarihli ilamı ile dava zamanaşımı nedeniyle reddedilmiştir. Davacının başvurusu üzerine dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda tesis olunan 2019/37 E.,… Nolu 23/02/2021 tarihli ilam ile “Mahkemece dava tarihine kadar 10 yılık zamanaşımı süresinin geçirildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de; celp edilen abone dosyasının tetkikinde ,söz konusu alacak ile ilgili olarak davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyaları ile takip açıldığı anlaşılmaktadır. Borçlu aley- hine başlatılan takibin zamanaşımı süresini keseceği, icra takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı gözetilerek dava itibariyle zamanaşımını dolup dolmadığının tespiti açısından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının celbi ile zaman aşımını kesen işlemlerin tetkiki gerekir” denilerek kararıl kaldırılmasına karar verilmiştir.Kaldırma kararı sonrası İlk Derece Mahkemesi’nce ;”Büyükçekmece … İcra Müdür- lüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi için müzekkere yazılmış ise de, icra dosyasının imha edildiğinin bildirildiği, ancak ilk faturanın 11/02/2000, son faturanın 2001 tarihli olduğu, takibin 2004 yılında açıldığı, dava açılabilecek en geç tarihin 2014 yılı olduğu, eldeki davanın açıldığı 10/08/2012 günü itibariyle zamanaşımı süresinin dolmadığı ” belirtilerek davanın esasına girilmiş, neticede”Davanın KISMEN KABULÜ ile; 15.643,64TL alacağın dava tarihi olan 10/08/2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı ve davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde:İSKİ Abone Yönetmeliği’nin 12/(1) 1) maddesi gereğince, abonelerin bulunduğu mahalden ayrılırken su sözleşmelerini aptal etmek zorunda olduk- larını, abonelik sözleşmesi iptal edilmediği sürece sözleşme kapsamında tahakkuk edilen borçtan sorumlu olduklarını, davalı adına kayıtlı olup borç nedeniyle feshedilen … nolu sözleşme carisinin bilirkişi raporunda tespit edilen tutarın çok üzerinde olduğunu, rapora vaki itirazlarının değerlendirilmediğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Alacağın zamanaşımına uğradığını, icra takibi yapılmasının tak başına zamanaşımını kesmeyeceğini, söz konusu takip kapsamında müvekkiline ödeme emri tebliğ edilmediğini, Hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, rapora vaki itirazlarının değer- lendirilmediğini, Davacının dava konusu yerdeki inşaatı 1988 yılında tamamlayıp İBBB’ne teslim etti- ğini, kendisine kalan 5 adet bağımsz bölümü de 1988 yılında sattığını, davacının söz konusu taşınmaz ile ilgili su ihtiyacının kalmadığını, yeni malik ve kiracılar tarafından sarf olunan su bedelinin dava- cıdan talep edilemeyeceğini, su bedelinden bağımsız bölüm maliklerini sorumlu olduğunu, davacının kusurunun bedelinin müvekkiline yüklenemeyeceğini, Bilirkişinin uzmanlığının yeterli olmadığını,su bedelinin hatalı hesaplandığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Zamanaşımını ilişkin olarak; Dairemizin önceki kaldırma kararında belirtildiği üzere;Zamanaşımını kesen sebepler BK’nın 133-136. maddelerinde ( TBK. m.154-157) düzenlenmiş olup, BK’nun 133/2.( TBK. 154/2) maddesi uyarınca borçlu aleyhine icra takibi başlatılması halinde, zamanaşımı süresi kesilir ve ala- cağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/ 9113 Esas, 2019/5468 Karar nolu ,17.06.2019 tarihli ilamı) Eldeki davada, dava konusu alacak 1999/01, 2000/05, 2000/06, 2000/07, 2000/08, 2000/09, 2000/09, 2000/10, 2000/11, 2000/12, 2001/01 dönemine ilişkin olup icra takibinin 2004 tarihli olduğu , icra dosyası imha edildiği anlaşılmıştır. Ancak İSKİ Genel Müdürlüğü’nce hukuk servisine sunulan “İtiraz Nedeniyle İade Edi- len Evrak” konulu belgenin tetkikinde; takibin 05/08/2004 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin 10/08/2004 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 16/08/2004 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğu , eldeki dava 10/08/2012 tarihinde açılmış olmakla 10 yıllık zamanaşımı süresini dolmadığı anlaşılmıştır. Davalının borçtan sorumlu olup olmadığı ile ilgili olarak; Yargıtay 3.Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/3193 E, 2016/12186 K. sayılı kararında belirtildiği üzere; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve özel dairenin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Eldeki davada, davacı İSKİ ile davalı arasında 11/Şubat/1987 tarihinde … nolu abonelik sözleşmesinin imzalandığı, (sözleşme numarasının daha sonra … olarak değiş- tiği) ancak davalının abonelik sözleşmesini sonlandırmadığı, halen aboneliğinin devam ettiği anla- şılmakla , davalının bu abonelik kapsamında sarf olunan su bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olduğu değerlendirilmiştir.Tahsili gereken su bedeli ile ilgili olarak; Jeoloji Mühendisi Durmuş … tarafından düzenlenen 18/01/2018 tarihli raporda ;davacı İSKİ’nin davalıdan talep edebileceği alacağın 3.560,48 TL su bedeli + 17.261,66 TL gecikme cezasından ibaret 29.822,14 TL olduğu tespit edilmiştir.İlk Derece Mahkemesi’nce; taraflar arasındaki sözleşmede gecikme zammına ilişkin dü- zenleme bulunduğundan bahisle gecikme zammı işletilmesini uygun bulmuş ise de, söz konusu abo- nelik kapsamında tahakkuk edilen faturaların uzun dönem ödenmemesine rağmen suyun kesilmemesi nedeniyle İSKİ’nin müterafik kusurlu olduğundan bahisle 17.261,66 TL gecikme cezasına % 30 indi – rim uygulayarak 3.560,48 TL su bedeli + 12.083,16 gecikme zammından ibaret 15.643,64 TL ala- cağın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsiline karar vermiştir. Rapordaki hesaplamaya her iki tarafça itiraz edilmiştir. Bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu tahsili gereken su bedelinin 3.560,48 TL olduğu tespit edilmiş olup bu noktada usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Müterafik kusur yönünden, Su tüketiminden kaynaklanan fatura bedellerinin uzun bir süre ödenmemesi nedeniyle tesisattaki suyun kesilmesi gerekirken, suyun kesilmemesi nedeniyle davacının müterafik kusurlu olduğu kabul edilmelidir. Ancak bu kusur, tüketilen su bedelinin aslından davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Olsa olsa abonenin normal tüketim bedeli dışında, gecikme zammından en fazla yasal faize kadar indirim gerektirir. Gecikme zammı yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ve yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre; abonelik sözleşmesinden kaynaklı ödemelerde gecikme olması halinde, 6183 sayılı Yasada belirtilen gecikme zammının istenebilmesi için, sözleşmede gecikme zammı uygulanacağına dair açık ve anlaşılır bir ifadeye yer verilmesi gerekir. Abonelik (elektrik, su, atık su ve doğalgaz) sözleşmesinde, 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı oranının uygulanacağına yönelik bir hüküm yoksa, normal tüketim bedeline 6183 sayılı Kanunda belirtilen gecikme zammı değil, abonenin sıfatına göre (mesken ise yasal faiz, ticarî ise ticarî faiz, diğer aboneler için yasal faiz) faiz uygu- lanacaktır. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/1592 Esas, 2021/4235 Karar nolu 19/04/2021 tarihli ilamı) Eldeki davada, mahkemece abonelik sözleşmesinde gecikme zammına ilişkin düzen- leme bulunması nedeniyle gecikme zammı talep edilebileceği belirtilmiş ise, sözleşmenin tetkikinde hangi şart ve oranda gecikme zammı alınacağına dair açık bir düzenleme bulunmadığı görülmekle , davacının gecikme zammına ilişkin talebi yerinde görülmemiştir.Aynı doğrultuda mahkemece davacının % 30 oranında kusurlu olduğunun kabulü ile gecikme zammından indirim yapılması da doğru görülmemiştir. Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, dava konusu tesisattaki suyun kesilmesi gereken tarihin belirlenmesi, suyun kesilmesi gereken tarihten önceki tü- ketim yönünden faiz dahil borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise, dava- cının suyu kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği ve bunun da ancak davalı yönünden ticari faiz uygulanmasını gerektireceği gözetilerek tahsili gereken gerçek alacak miktarının belirlenmesi gereklidir. Hal böyle olunca, mahkemece; önceki bilirkişi Durmuş …’dan itirazları gi- derici ek rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Davacının ve davalının vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının ve davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenlere isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/04/2022