Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/814 E. 2022/2723 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/814
KARAR NO: 2022/2723
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2021
NUMARASI: 2020/38 E – 2021/932 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 19/10/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında davalının işletmesinde bulunan kliniğin muayyen bir kısmında saç ekimi yapılmak üzere mutabakat sağlandığını ve bu mutabakat üzerine kullanma bedeline karşılık davacı tarafça olarak 135.000,00 TL havale ile ödeme yapıldığını, davalı şirketçe davacıya herhangi bir yer teslimi yapılmadığını, davalı tarafından yer teslimi yapılmadığı gibi davacıdan yüksek miktarda ek ödemeler istenildiğini, bu nedenle yer teslimi yapılmaması ve ödenen miktarın iade edilmemesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, ancak davalının icra takibine itiraz ettiğini, davalı ile yapılan arabuluculuğa başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını beyanla, borçlunun takibe itirazının iptaline, takibin devamını ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından müvekkil şirket hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile başlatılan icra takip dosyasından gönderilen ödeme emrine karşı itiraz ettiklerini, icra dosyasında alacak iddiasının dayanağı olarak “Saç ekimi konusunda kalının mutabakat gereği ödenen ancak tahakkuk etmeyen ortaklık payının sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesi talebi” değinildiğini, ancak alacak iddiasının dayanağı olarak herhangi belgeden söz edilmediği gibi davacının davalı şirketten hiç bir alacağının olmadığını ve takip dayanağında ortaklıktan söz edildiğini, dava dilekçesinde kullanma bedeli iddiasında bulunulduğunu, bu nedenle de dava dayanağı ile takip dayanağının birbirinden farklı olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasında yazılı ya da sözlü hiçbir ortaklık ilişkisinin olmadığını, ayrıca esasa ilişkin cevap ve itirazlarının beyan ve savunma haklarının saklı kalması kaydı ile, davacının dava dilekçesinde sunduğu tüm taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve hak düşürücü sürelerinin de geçmiş olması sebebiyle reddine karar verilmesini talep ettiğini, ayrıca dava dilekçesinin davacı bölümünde “… Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti. ” yazıldığını ancak davanın dayanağı olarak gösterilen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan icra takibinde alacaklı bölümünde ise , “Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti. Yazıldığının görüldüğünü, bu nedenle şirketi temsil ve işlem yetkisi tasfiye memurunda olması gerektiğini ve bu duruma uygun olarak alınmayan vekaletnameye istinaden icra takibi yapılabilmesi mümkün olmadığını, bu nedenlerle davalı şirket hakkında usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibinin olmadığını, belirterek,davalı hakkındaki davanın reddi ile davacı alacaklının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin 17/03/2020 tarihli cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının zamanaşımı ve hak düşürücü süre itirazları yerinde olmadığını, dava konusu takip ve huzurda görülen davanın süresinde açıldığını, davalının işbu itirazının reddinin gerektiğini, davalı, davanın ve dava konusu icra takibin usulüne uygun vekaletname ile açılmadığını iddia ettiğini, davalının bu iddialarının asılsız olduğunu ve gerçeği yansıtmadığını, huzurdaki davanın ve dava konusu icra takibi usulüne uygun olarak tasfiye memuru şirket yetkilisi … tarafından tarafından taraflarına verildiğini ve usulüne uygun dava vekaletnamesi ile açıldığını, dava dilekçesinde davacının unvanının başında tasfiye halinde ibaresinin bulunmaması maddi hata olduğunu, dava dilekçesinde ve davaya dayanak vekaletname de davacı şirketin vergi kimlik numarasının bulunduğunu, davalı cevap dilekçesinde icra takibinden önce arabulucuk şartının yerine getirilmediğini ve takibin usule aykırı olduğunu iddia ettiğini, arabulucuk takip şartı değil dava şartı olarak düzenlendiğini beyanla dava dilekçisindeki taleplerini tekrar etmiştir. Mahkeme,somut olayda; davacı ve davalı tanık bayanlarının yanında davacı vekilininde beyanları incelendiğinde; davacı ile davalı arasında sözlü kira sözleşmesi üzerinde anlaşma sağlandığı, sözleşme uyarınca davacının davalıya kapora ödemesinde bulunduğu, ancak davacının iddiasına göre davalı tarafından dava konusu kiralanan yerin hazır edilmediği, bu nedenle davacının kapora iadesini istediği,uyuşmazlığın taraflar arasındaki kira sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle; “1-)Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan mahkemenin görevsizliğine, davanın HMK 114/1-c ve 115/2.maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddine, 2-)Kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde dosyanın görevli olan İstanbul Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde, davacı şirket yetkililerinin davalı şirket idarecileri ile 2018 yılı Aralık ayında yaptıkları görüşmede; yurtdışından Türkiye’ye saç ekimi için yabancı uyruklu hasta transferi yaptıklarını, sadece kendileri ile çalışılması halinde, tedavileri yapılmak üzere yurt dışından Türkiye’ye getirdikleri /getirecekleri yabancı uyruklu hastaların bir kısmını davalı şirkete ait hastaneye yönlendireceklerini, yabancı uyruklu hasta transferi yapacaklarını, bu amaçla her ay en az 20-25 adet saç ekimi yapılacak yabancı uyruklu hasta transferini gerçekleştireceklerini /hasta yönlendireceklerini , bu konuda davalı şirkete danışmanlık da yapacaklarını beyan ve taahhüt ettiklerini, davanın itirazın iptali davası olduğunu, davacının alacak iddialarının dayanağını yargılama sırasında değiştirdiğini, ancak iddialarını ispatlayamadığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, adli ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, icra takibinde borcun sebebinin “saç ekimi konusunda kalının mutabakat gereği ödenen ancak tahakkuk etmeyen ortaklık payının sebepsiz zenginleşme kurallarına göre iadesi talebi” şeklinde açıkça belirtildiği,buna dayalı olarak itirazın iptali davası açıldığı,kira sözleşmesinin sözlü olduğunun davacı tarafça ileri sürüldüğü, kira sözleşmesinin davalı tarafça kabul edilmediği,ancak davalı tarafın danışmanlık sözleşmesi şeklinde sözlü anlaşma olduğunu cevap dilekçesinde belirttiği, sözleşme uyarınca davalı şirketin saç ekimi konusunda davacı şirkete yer temini, gerekli personel ve teçhizat sağlaması karşılığında davacı şirketin davalı şirkete hasta/müşteri getirmesi hususunda anlaşma sağlandığının kabul edilmesi karşısında ,bu durumda kira sözleşmesinden değil adi ortaklık sözleşmesinden bahsedilmesi gerektiği belirlenmiştir. Yine davacı tarafça yapılan takipte davacının tasfiye halinde olduğu belirtilerek takip yapıldığı,takibe tasfiye halindeki şirkete ait vekaletnamenin eklendiği,dava dilekçesine yine tasfiye halindeki davacı şirkete ait vekaletname eklenerek dava açılmış ise de; zuhulen dava dilekçesinde davacının tasfiye halinde olduğunun belirtilmemesinin maddi hataya dayalı ve düzeltilebilir nitelikte olduğu görülerek resen taraf sıfatında davacının tasfiye halinde ibaresi eklenmiştir. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmamıştır.Taraflar tacir olduğundan Asliye Ticaret Mahkemesi davada görevlidir. Mahkemece yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi usul ve hukuka uygun bulunmamıştır. Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.19/10/2022