Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/700 E. 2022/1494 K. 17.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/700
KARAR NO: 2022/1494
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/01/2022
NUMARASI: 2016/994 E – 2022/14 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Ticari ilişkinin merkezindeki işletmenin müvekkili ile davalı borçlunun ortak girişiminin bir ürünü olarak ortaya çıktığını, tarafların borçlu işletme bünyesinde kar/zarar ortaklığı yaptığını, davalı şirketin … Hotel … Blok … katta bulunan yiyecek içecek servis alanlarının işletilmesi için … İşl.A.Ş. ile sözleşme akdettiklerini, müvekkilinin 3. kişiler arasında imzalanan bu sözleşmeye konu işletme faaliyete geçtiğinden- neredeyse Mart ayı sonuna kadar- kar zarar ortağı olduğu belli başlı yatırımlar yaptığını, takip konusu alacağın tahsil edilememesi nedeniyle ticari ilişkinin 22 Mart 2016 tarihinde sona erdiğini, aradaki hukuki ilişkinin davalı muhasebe departmanları, yetkilileri, ticari işletmede (Bar- bunia) istihdam edilen personelin sigorta kayıtları ve müvekkil ile davalı borçlunun usulüne uygun tutulmuş ticari defterlerinin incelendiğinde görüleceğini, İşletmede istihdam edilen personelin müvekkil işletmedeki ortaklığı döneminde resmi olarak müvekkili bünyesinde SGK’lı olarak çalıştırıldığını, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanu- nu’na göre müvekkil şirket ile davalı-borçlu arasında gerek işletmenin işleyişi gerekse finansal konulardaki e-mail yazışmalarının delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, bahsi geçen e-mail yazışmalarının şirketlerin resmi e-mail adreslerinden, şirketlerin yetkili temsilcileri arasında yada yetkili temsilcilerin bilgisi dahilinde yazıldığını, gerek mail yazışmalarında gerekse ticari defterler, banka hesap hareketleri, işletmede istihdam edilen personelin sigorta dökümlerinden davalı ile müvekkil şirket arasındaki hukuki ve ticari ilişkinin varlığının sabit olduğunu, davalı tarafından takibe itiraz edilmişse de borcun ödendiğine dair herhangi bir belgenin sunulmadığını beyanla davalı-borçlunun haksız olarak icra takibine yaptığı itirazın iptaline, alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerine tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olup davanın reddinin gerektiğini, “…” adlı restaurantın işletmesinde davacı firma ile kar zarar ortağı olarak ticari faaliyette bulunulduğunu, Davacı firmanın kar zarar hesabında mutabakat sağlanmadan fatura düzenlemiş ve cari hesabına yansıttığını, halbuki müvekkil şirketin davacı tarafından 2015 Ekim Kasım Aralık ve 2016 Ocak aylarına ait hazırlanan kar-zarar evraklarındaki eksiklik ve hataları tespit ederek 01/03/2016 tarihli mail ile davacı firmaya bildirdiğini, buna rağmen davacı firmanın mutabakat sağlanmadan fatura düzenlemeye devam ettiğini, 31/12/2015 tarihinde … seri numaralı 118.000,00 TL’lik faturayı, 22/02/2016 tarihinde … seri numaralı faturayı düzenleyerek müvekkili şirkete gön- derdiğini, müvekkili şirket söz konusu faturaya itiraz edip iade etmek istemişse de; davacı firma sahibinin “Siz bu faturayı alın sonra hesaplaşırız” diyerek faturanın süresinde iade edilmesine engel olduğunu, bunun üzerine müvekkili firmanın 14/03/2016 tarih … seri numaralı 90.860,00 TL tutarlı iade faturası düzenleyerek davacı firmaya iade ettiğini, 90.860,00 TL’lik faturaya müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğinden müvekkilinin söz konusu fatura miktarınca borçlu olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, Ayrıca taraflar arasında işletmeye alınan içkilerin otel işletmesinden alınacağı ve davalı firma tarafından davacıya fatura edileceği kararlaştırılmışsa da, müvekkili tarafından tanzim edilen 31/03/2016 tarih ve … seri numaralı 43.652,01 TL’lik gider ve içki faturası davacı firma tarafından kargodan teslim alınmadığını, dolayısıyla bu tutarın takibe dayalı cari hesaptan düşülmesi gerektiğini, Öte yandan, davacı firma ödemediği halde işletme de yer alan personelin SGK prim borçlarının da cari hesaba yansıtılarak haksız kazanç elde etme gayesinde olduğunu, davacı tarafından ödenemeyen toplamda 24.739,20 TL prim borcunun da müvekkili tarafından yapılandırılarak öden- diğini, sonuç olarak; davalı şirketin olsa olsa 69.137,74 TL borcu olabileceğinin görüleceğini ve müvekkilinin cari hesap ekstresi ile uyum göstereceğini beyanla davanın reddini, davacının takip tutarının % 20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Davacı vekilinin mazeret dilekçesinin denetime imkan verecek nitelikte bulunmadığı diğer hususların tercih edilmesinin sebebinin bildirilmediği, mazereti kanıtlar delil ibraz edilmediği, davanın devamı hususunda hiçbir beyanda bulunulmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin mazeretinin REDDİNE, .. HMK 320/4 gereğince işlemden kaldırıldıktan sonra yenilenmiş olan davanın ikinci kez işlemden kaldırılmakla AÇILMAMIŞ SAYILMASINA” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Her ne kadar mahkemece 17/01/2022 tarihli celse itibarıyla gönderdikleri “mazeretin reddi ile, HMK 320/4 madde gereğince davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiş ise de dosyanın işlemli olduğunu, ek bilirkişi raporunun 31/12/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, duruşma tarihi itibarıyla henüz itiraz süresinin devam ettiğini, 17/01/2022 tarihinde, Bakırköy 9.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/211 Esas, Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/271 Esas, Bakırköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/430 Esas, İstanbul 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2018/258 Esas, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/994 Esas, Bakırköy 42. İş Mahkemesi’nin 2021/1477 Esas sayılı dosyalarının duruşmaları ve İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı dosyasının toplantısı olduğunu, hakim ve savcıların kullandıkları sistem üzerinden avukatların diğer duruşmalarını kontrol edebildiklerini, dosyaya sunulan mazeret dilekçesi bulunmakta iken mazeretin belgelendirilmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava; İİK 67 maddesine dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Taraflar tacir sıfatına haiz olup uyuşmazlık ticari nitelik arz etmektedir. HMK’da yapılan değişiklik gereğince uyuşmazlık değeri 500.000,00 TL’nın altında olduğundan dava basit yargılama usulüne tabidir. Dava ilk kez 08/07/2020 tarihinde takipsiz bırakılmış olup davacı tarafça süresi içinde yenilenmekle yargılamaya devam olunmuştur. 17/01/2022 tarihli celse tutanağı ve dosya içeriğine göre bilirkişi ek raporunun 31/12/ 2021 tarihinde sunulduğu, celse arasında ek raporun taraflara tebliğ edildiği, duruşma tarihi itibarıyla henüz rapora beyan süresinin dolmadığı, yargılamanın karar aşamasına yakın olduğu anlaşılmaktadır. Her iki taraf vekili bu celse itibarıyla mazeret beyanında bulunmuştur. Davacı vekilinin mazeret dilekçesi “Sayın Mahkeme nezdinde yukarıda belirtilen esas numarasıyla yargılaması devam eden dosyanın duruşması 17.01.2022 tarihinde saat 14:15’de olmak ile aynı gün ve yakın saatlerde Arabuluculuk Görüşmelerimiz ve Müvekkil Toplantılarımızın olması sebebiyle duruşmada bulunamayacağız. Mesleki mazeretimizin kabulü ile mazeretli sayılmamıza yeni duruşma gününün uyap üzerinden öğrenilmesine karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.” Davalı vekilinin mazeret dilekçesi ise “Mahkemenizdeki yukarıda esas numarasını belirttiğimiz dosyasının 17.01.2022 tarih, saat 14:15’deki duruşmasına; İstanbul Anadolu 27. İş Mah- kemesi 2021/717 Esas, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/742 Esas sayılı dosyaların aynı gün duruşmaları olması nedeniyle duruşma saatinde hazır bulunamayacağımızdan; davacı tarafından dosyanın takipsiz bırakılması halinde davayı takip etmeyeceğimizi bildirir aksi halde, Mesleki mazeretimizin kabulüne, Duruşma gününün tarafımızca UYAP üzerinden öğrenilmesine, karar verilmesini vekil olarak saygılarımızla talep ederiz.” şeklindedir. Mahkemece mazeretin reddi ile davanın açılmamış sayılmasına kadar verilmiş isede ; bilindiği üzere hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde, araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır. Bu nedenle geciken adaletin, adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Mahkemece izlenecek yolun, hakkaniyet ve adalet duygularının gereğine uygun olması gereklidir. Yasa hükmü yorumlanırken, Anayasa’nın “Hak Arama Özgürlüğü”nü düzenleyen 36. Maddesine uygun yorumla, taraflar yönünden Adalet bir olup bittiye getirilmemeli, davaların süratle ve ekonomik yollarla çabuk bitirilmesi kuralı yanında, davada esas olan adaletin gerçeğe en uygun şekilde sağlanması amacı hiç bir zaman ihmal ve gözardı edilmemeli, adaletin şekil hukukuna tercih edilmesi üstün görülmemelidir.(Yargıtay HGK 2013/3-1238 E, 2014/957 K.sayılı 26/11/2014 tarihli ilamı.) Bu nedenle, mazeret ileri sürülmesi halinde, makul ve ihtiyatlı bakmanın usul hüküm- lerinin özüne ve sözüne uygun düşeceğinde kuşku ve duraksamaya yer olmaması gerekir. Somut olayda; istinaf dilekçesi ekinde ibraz olunan tutanak ve davet mektubundan davacı vekilinin aynı günde başkaca hukuk ve ceza mahkemelerinde ayrı ayrı duruşmalarının da bulunduğu, ayrıca duruşma saati itibarıyla davet edildiği arabuluculuk toplantısının olduğu anlaşılmaktadır. UYAP ekranının hakim rolündeki ekranında “duruşma” seçeneği altında yapılan sorgulamada taraf vekillerinin ilgili tarihteki duruşmalarının liste halinde görülebildiği ve denetleme imkanının olduğu açıktır. O halde; mahkemece yargılamaya devam edilerek davanın esasının incelenmesi ve esas hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı gerekçe ile mazeretin reddi ve sonuçta davanın açılmamış sayılması usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-5 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/05/2022