Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/650 E. 2022/969 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/650
KARAR NO : 2022/969
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 26/01/2022
NUMARASI : 2021/474 E
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’nin …’nde 2013 yılından beri geri dönüşüm ve atık yönetimi faaliyeti ile iştigal ettiğini, davacının faaliyetlerine devam etmekte iken OSB tarafından pek çok haksız uygulamaya maruz kaldığını, bunun üzerine söz konusu uygulamalara son verilmesi umuduyla davalı OSB’yi T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü’ne şikâyet ettiğini, davacının şikâyeti üzerine OSB yönetimi haksız uygulamalarını daha da arttırdığını, davacının iş yapamaz hale geldiğini, davalı OSB tarafından müvekkili şirket adına fahiş bedeller üzerinden faturalar düzenlendiğini, 11.11.2019 tarihinde davacının ticari faaliyetlerini sürdürmesi için kritik önemi haiz olan Atıksu Kanal Bağlantı İzin Belgesi haksız olarak iptal edildiğini, işbu iptal kararı tebliğ edilmeksizin 13.11.2019 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi İzin ve Denetim Genel Müdürlüğüne gönderilerek Çevre ve İzin Lisans Belgemizin ilgili Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmesi talep edildiğini, müvekkili ile OSB arasında imzalanan 21.11.2019 tarihli Atık Su Sözleşmesi tek taraflı olarak feshedildiğini, aynı tarihte bu kez davacıya işyeri Açma ve Çalışma Ruhsatı alması ihtar edildiğini, davacının 11.02.2013 tarihinde faaliyete başlarken OSB yönetimi tarafından faaliyete başlamasında bir sakınca bulunmadığının kendisine bildirildiğini, 05.08.2020 tarihinde davalı OSB tarafından davacıya yapılan bildirim neticesinde 10/08/2020 tarihi itibariyle davacının Atıksu Kanal Bağlantısının kesileceği ilan edildiğini, davacının atıksu kanal bağlantısının kesildiğini, davacı şirketin defalarca analiz sonuçlarına aykırı şekilde ücretlendirmelere maruz bırakıldığını, OSB’de faaliyette bulunan işletmelerden arıtma tesisine alınan atık sular için alınan ücretlerin davacıdan tahsil edilen ücretlerden çok daha düşük olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; ileride telafisi imkânsız zararların doğmasını önlemek ve davacının daha fazla zarara uğramasının önlenmesi bakımından, atıksu kanal bağlantısının davacının kullanımına açılması yönünde dava sonuna kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davanın kabulü ile davalının, davacının Atıksu Kanal Bağlantı İzin Belgesini haksız olarak iptal etmek sureti ile yarattığı muarazanın giderilmesine, davacının davalı tarafından tanzim edilen faturalarda belirtilen bedeller doğrultusunda toplam 1.398.964,00 TL borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafından borçlu olmadığı halde ödenen 22.893,18 TL’nin her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren avans faizi ile istirdatına, davacının uğramış olduğu kar kaybına istinaden şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan tazminine karar verilmesini talep etmiştir.,Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;; davacı taraf tüm taahhütlerine yazılı ve sözlü uyarılara rağmen kirlilik parametrelerine uymadığı için genel kurulda karar altına alınan 500 kata kadar arttırma yetkisi de kullanılarak davacıya faturalandırılma yapıldığını, davacıya 26/10/2018 tarihli yazı ile davacının atıksu arıtma tesisi giriş kabul parametrelerini sağlamadığı için uyarı mahiyetinde yazı yazıldığını ve yeni taahhüdü hakkında bilgilendirildiğini, davacı taraf 01/02/2019 tarihine kadar ön arıtma tesisinin yapımını sağlayamadığı için ek süre talep ettiğini, davacıya 31/03/2019 tarihine kadar ek süre verildiğini, ancak 31/07/2019 tarihinde yapılan kontrollerde kabul kriterlerini sağlamadığı görülünce tutanak tutularak atıksu hattı deşarja kapatıldığını, davacıya 9.08. 2019 Tarih ve 2019/190 sayılı yazı ile …plastik firmasının taahhüt etiği ön arıtmanın tesis kabul kriterlerini sağlayacak duruma getirilmesi ve 24 saatlik atıksu izleme ekipmanı takmaları ile ilgili ilgili girişimde bulunmamaları nedeni ile atıksu kanal bağlantısının kapatılmasına karar verildiğini, ayrıca 09.08. 2019 tarihinde verilen taahhütname uyarınca ÇDKOSB Atıksu Arıtma Tesisi giriş kabul parametrelerini sağlaması ve soğutmalı sabit tip sıralı numune alma cihazının (24 şişeli) aktif olarak devreye alınması amacıyla 30.09. 2019 tarihine kadar süre verildiğini, davacının imzadan imtina ettiğin, davacının taahhütlerine uymaması üzerine 06/2019 sayılı ve 30.04. 2019 tarihli Atıksu Kanal Bağlantı İzin Belgesi 11. 11. 2019 tarihinde iptal edildiğini, ayrıca 13.11. 2019 tarihinde Tekirdağ Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirilmesi İzin Ve Denetim Genel Müdürlüğüne atıksu kanal bağlantı izin belgesinin iptaline ilişkin bilgilendirme yapılarak gereğinin yapılmasının istendiğini, davalının tüm uygulamaları Organize Sanay Bölgesi Kanunu ve uygulama yönetmeliğine ve diğer yasa, yönetmelik vs mevzuata uygun olarak işlem yapmış olduğundan davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından, 27/05/2021 tarihli tensip zaptının 15 nolu bendinde “Davacı tarafın tedbir talebinin kabulü ile dava değeri üzerinden %15 teminat yatırılması halinde, dava sonuçlanıncaya kadar davacı şirketin atık su bağlantısının kullanıma tedbiren açılmasına, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme sonunda; “Davacının söz konusu abonelik almak istemiş olduğu yerin ticari faaliyet yeri olan fabrika olduğu, yani ticari işletme olduğu, söz konusu atıksu kanal bağlantısının yapılmaması halinde ticari işletmenin faaliyetlerini yerine getiremeyeceği, bu yüzden atıksu kanal bağlantısının bağlanmasının makul ve zorunlu olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında da bu yönde uyuşmazlık bulunmaktadır. Davacı taraf sözleşme hükümlerine uyduğunu, davalı taraf ise sözleşme hükümlerine uymadığını, bu yüzden atıksu kanal bağlantı izin belgesinin iptal edildiğini beyan etmektedir. Tüm bu sayılan hususlarda taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılama sonucunda ortaya çıkacak olan hüküm neticesinde çözüleceği, ancak bu zaman içerisinde atıksu kanal bağlantısının yapılmaması halinde davacının ticari hayatının olumsuz etkileneceği, bu yüzden verilecek olan ihtiyati tedbirin davacı tarafın ticari işletmesinin devamlılığı açısından elzem olduğu, ticari işyerinin devamı açısından atıksu kanal bağlantısı yapılmasının makul ve zorunlu olduğu, ihtiyati tedbirin kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş, geçici nitelikte, geniş ve sınırlı olabilen hukuki koruma olması nazara alındığında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin teminatlı olarak kabulüne karar verilmiştir. Davalı tarafın sunmuş olduğu itirazların mahkememizin ihtiyati tedbir kararını kaldıracak şekilde olmadığı, davacının ihtiyati tedbir için yaklaşık koşullarının devam ettiği anlaşıldığından davalı vekilinin ihtiyati tedbire yapmış olduğu itirazının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesiyle davalı vekilinin ihtiyati tedbire yapmış olduğu itirazının REDDİNE karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; Davacı taraf OSB nin aldığı genel kurul kararına uygun olarak yaptığı işlemler usul ve yasaya uygun olduğundan davacı tarafça talep edilen ödemeler ödendikten sonra faaliyetine devam edebileceğini, mahkemece haklı çıktığı takdir de ödediği bedellerin istirdatını her zaman isteyebileceğini, mahkemece bu husus gözönüne alınmadan dosya içerisinde bu konuda deliller toplanmadan, bilirkişi incelemesi yapılmadan soyut gerekçe ile tedbire itirazlarının mızın reddine karar verildiğini, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili tarafından Çorlu 4. İcra Müdürlüğünde … Esas sayılı dosyası ile takibi yapıldığını, borçlunun itirazı üzerine Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/115 Esas sayılı dosyası ile İtirazın iptali davası açıldığını, davaya konu faturalar ile itirazın iptaline konu faturalar arasında benzer faturalar olduğundan bu davada çıkan sonuca göre karar verileceğinden davacının Çorlu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/115 Esas sayılı dosyası nedeni ile davacının iş bu davayı açmasında hukuki yararı bulunmadığını,
-Davacı tarafın taahhütlerine yazılı ve sözlü uyarılara rağmen kirlilik parametrelerine uymadığı için genel kurulda karar altına alınan 500 kata kadar arttırma yetkisi de kullanılarak davacıya faturalandırılma yapıldığını, davacı ve benzer tüm firmalara 29.01.2019 tarih ve 625 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile “ön arıtma şartı getirilen firmaların arıtmalarını yapmaları amacı ile 31.03. 2019 tarihine kadar ek süre verilmesine, verilen süre sonunda ön arıtmasını yapmayan firmaların atıksularının arıtma tesisine kabul edilmemesine ” şeklinde karar uyarınca tüm firmalara ön arıtma şartı getirildiğini, davacının 01/02/2019 tarihine kadar ön arıtma tesisinin yapımını sağlayamadığı için ek süre talep ettiğini, davacıya 31/03/2019 tarihine kadar ek süre verildiğini, ayrıca ön arıtmanın proje onaylarının sunulmasının talep edildiğini, 31/07/2019 tarihinde yapılan kontrollerde kabul kriterlerini sağlamadığı görülünce tutanak tutularak atıksu hattı deşarja kapatıldığını, davacının 09/08/2019 tarih ve … yevmiye numaralı taahhütnamesinde taahhüt v ermesi üzerine atıksu hattı deşarja tekrar açıldığını ve davacıya yazılan 09/08/2019 tarihli yazı ile 30/09/2019 tarihine kadar gerekli tedbirlerin alınması, alınmaması durumunda 06/2019 tarih ve 30/04/2019 tarihli atıksu kanal bağlantı izin belgesinin iptal edileceği yönünde bilgilendirme yapılarak kanal kullanıma açıldığını, firma yetkilisi imzadan imtina ettiğini, davacının taahhütlerine uymaması üzerine 06/2019 sayılı ve 30.04. 2019 tarihli Atıksu Kanal Bağlantı İzin Belgesi 11. 11. 2019 tarihinde iptal edildiğini, 13.11. 2019 tarihinde Tekirdağ Çevre ve Şehircilik Müdürlüğüne ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirilmesi İzin Ve Denetim Genel Müdürlüğüne atıksu kanal bağlantı izin belgesinin iptaline ilişkin bilgilendirme yapılarak gereğinin yapılması istenildiğini, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünün 8.01.2020 tarih ve 97621916-150.01-E.2029 sayılı yazıda “Bu sürecin yürütülmesi aşamasında Çevre mevzuatına aykırı fiillerin oluşması halinde Çevre Kanunu uyarınca gerekli işlemlerin yapılmasına engel bir husus bulunmamaktadır” denilerek yapılan işlemler uygun bulunduğunu,
-Davacı firma tarafından 19/08/2020 tarihinde yapılan kontrollerde 519-520 mühür numarası ile mühürlenen kanalın davacı firma yetkilileri tarafından mühürü bozmak sureti ile kaçak olarak atıksu deşarjının yapıldığı, hattın kapatılması esnasında kullanılan balonlardan birinin hasarlı olması ve diğerinin kayıp olduğu tespiti yapılmıştır. Bu konu ile ilgilide Savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, 20/08/2020 tarihinde atıksu hattı tekrar mühürlendiğini, 2 yıldır yazılı ve sözlü uyarılara rağmen taahhütlerini yerine getirmeyen davacının faaliyetlerinin de süresiz olarak sonlandırılacağı tebliğ edilerek konunun yargıya taşındığını, davacı ile birlikte benzer geri dönüşüm işini 4 firmanın yapmakta diğer 3 firmanın aynı miktar ve oranlarda kesilen faturaları düzenli olarak öderken davacının eşitlik ve hakkaniyet ilkesine aykırılık iddiasının kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür.Dava, davacı ile davalı arasında yapılan atıksu kanal bağlantısının davalı tarafından kapatılması suretiyle oluşan muarazanın giderilmesi şartlarının bulunup bulunmadığı, yani tekrardan taraflar arasında atıksu kanal bağlantısının yapılması şartlarının bulunup bulunmadığı, davacının davalıya borçlu bulunup bulunmadığının tespiti, ödenen 22.893,18 TL’nin istirdatı şartlarının bulunup bulunmadığı, davacının atıksu kanal bağlantısı kesilmesi dolayısıyla kar kaybının bulunup bulunmadığı, var ise miktarının tespitine ilişkin olup uyuşmazlık ise dava sonuna dek ihtiyati tedbir yoluyla atık su bağlantısının kullanıma açılması talebine ilişkindir.HMK 389 ve devamı maddelerine göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.
Dosya kapsamından, atıksu kanal bağlantısının yapılmasının davacının ticari hayatının devamı için zorunlu olduğu, yargılama süresince çekişme konusu parametrelere uymama durumunun oluşması halinde davalı tarafça denetimler yapılarak ceza uygulanmasının da mümkün olduğu gözetildiğinde mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur.
Davacının hukuki yarar yokluğuna ilişkin istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; bu hususlarda mahkemece verilen ve istinaf kanun yoluna başvurulan karar olmadığı, bu itirazların nihai kararla birlikte değerlendirileceği anlaşılmakla bu istinaf itirazları inceleme dışı tutulmuştur.
Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 31/03/2022