Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/636 E. 2022/1011 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2022/636
KARAR NO : 2022/1011
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2021
NUMARASI: 2021/215 E – 2021/622 K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile amca çocukları olduğunu, 2007 Şubat ayı içinde borçlanarak ve borcuda yarı yarıya ödemeyi kabul ve kararlaştırılarak her biri 46 koltuklu olarak imal edilmiş 2 adet otobüs satın aldıklarını,.. . ve … plakalı 2007 model araçları davalının büyük ortağı olduğu, … Turizm Ltd. Şti adına plaka çıkartılıp bu şirket unvanı altında çalışmaya başladıklarını, bu iki otobüsün iade edilip, yerlerine yenilerinin alındığını, 2011 Ağustos ayına kadar tarafların ortaklığı nizasız olarak devam ettiğini, araçların senetli bütün ödemelerinin yarı yarıya ödendiğini, müvekkilinin birçok kez banka aracılığı ile davalının hesabına Virman suretiyle ödemeler yaptığını, 2010 yılı Ocak ayında hesapların değerlendirilmesinin yapıldığını, müvekkilinin ortaklığa borcu olduğu ve satıcı firmaya 13 senet bedeli 120.000 TL bakiye borç kaldığını, bunun yarısını davacıya ait olduğunu, davacının ortaklığında olan borcun bir otobüsteki hissesinin davalının uygun gördüğü kişiye devri konusunda anlaştıklarını, davacının 1/2 hakkı olan … plakalı araçta hisse devri ile devir parasının tamamının davalıya ödendiğini, davacının davalıdan 77.031 TL alacaklı duruma geçtiğini, otobüsün borçları satıcı firmaya ödendikten sonra yine yeni 2 otobüs satın alınacağının beyanı üzerine müvekkilinin ortaklığa devam etmek istemediğini, 2 otobüs satıcı firmaya iade edildikten sonra 1 otobüs teki iade bedelinin 440.000 TL olup, müvekkili adına düşen hissenin 220.000 TL olduğunu ancak, satıcıya iade için geçen süre içerisinde otobüsün çalıştırıldığını, müvekkilinin ortaklığa ilişkin hissesinin ödenmesi konusunda ihtar çektiğini, bu nedenle ortaklık durumunun tespitine Ağustos 2011 yılına kadar sürdürülen ortaklıktan dolayı 220.000 TL’lik hisse alacağının 140.000 TL’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini, otobüsün çalıştığı döneme ilişkin 20.000 TL kar payının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Turz. Ltd. Şti’nin hissedarı olduğunu, müvekkili ile davacı arasında adi ortaklığın söz konusu olmadığını … plakalı araçların mülkiyetinin müvekkiline ait olmadığını, davacının otobüslerin satın alınmasına ilişkin ödemelerin yarı yarıya esasına göre ödendiği iddiasını kabul etmediklerini, otobüslerin senetlerinin karşılığının müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkilinin hesabına para yatırdı iddiasının doğru olmadığını, müşterinin kendi hesabına başka şubeden para yatırma dekontları olduğunu, adi ortaklığın yazılı delil ile ispatlanması gerektiğini, 3. kişinin mülkiyetinde ve zilyetliğinde bulunan malın maliki, hasım gösterilmeksizin dava açılmasının doğru olmadığını, davacının ödemelere katkıda bulunduğuna ilişkin iddiasını kabul etmediklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından 09/04/2018 tarih ve 2014/676 E – 2018/410 K sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş, dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda ” taraflar arasındaki uyuşmazlığın TBK’da düzenlenen adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı olduğu, tarafların TTK’da düzenlendiği gibi tacir sıfatını taşımadığından, adi ortaklığın konusunun ticari gelir elde etmek olması, davayı kendiliğinden ticari dava haline getirmeyeceği ve TTK’da ön görülen, tarafların her ikisinin de tacir olması koşulunun davada oluşmadığı, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken denetimden geçmeden kesinleşen görevsizlik kararı üzerine dosyanın gönderilmesi sonucu tarafların tacir olup olmadığı araştırılmaksızın işin esasının incelenerek karar verilmesi usul ve hukuka uygun değildir.” gerekçeleriyle kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından dairemiz kararı sonrası ” Davacı … ve davalı …’ın tacir araştırması için Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi, Esnaf ve Sanatkarlar Odası’na müzekkere yazılmasına karar verilerek gelen yazı cevapları dosyamız arasına alınmıştır. Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 28/01/2021 tarih ve 2021/59 Esas 2021/192 Karar sayılı kaldırma ilamı doğrultusunda yapılan tacir araştırmasında davalı …’ın Bayrampaşa Vergi Dairesi yazı cevabından bilanço esasına göre defter tuttuğu anlaşılmakla davalının tacir olduğu sabit ise de davacının gelir vergisi mükellefi olduğu, bilanço/ticari işletme defteri tutmadığı bu hali ile davacının tacir olmadığı bu nedenle de mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla” gerekçeleriyle
1-Davanın mahkememizin görevsizlik sebebiyle usulden REDDİNE, görevli mahkemenin Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; yapılan tacir araştırmasında davalı …’ın Bayrampaşa Vergi Dairesi yazı cevabından bilanço esasına göre defter tuttuğu anlaşılmakla davalının tacir olduğu sabit ise de davacının gelir vergisi mükellefi olduğu, bilanço/ticari işletme defteri tutmadığı bu hali ile davacının tacir olmadığı bu nedenle ticaret mahkemesinin görevli olmadığı yönündeki gerekçeye katılmadıklarını, yapılan işin ticari iş olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Uyuşmazlık; adi ortaklık sözleşmesi nedeniyle ortaklığa koyduğu sermayenin iadesi talebine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde davanın başlangıçta, Bakırköy 6. Asliye Hukuk Mahkemesine açılmış, mahkemenin 27.12.2012 tarih ve 2012/111 Esas- 2012/498 sayılı, temyiz edilmeksizin kesinleşen kararıyla “taraflar arasındaki ilişkisinin ortaklık ilişkisi olduğu ve davalının ihbar olunan … Turizm Seyahat Taş.Otobüs Hizm.San.Ltd.Şti.’nin büyük ortağı olduğu, bu yönüyle davalının Türk Ticaret Kanununun bildirdiği şekilde tacir olduğu, iş bu ihtilafın çözüm yerinin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın ticaret mahkemesine gönderildiği ve mahkemece esastan incelenerek karar verildiği, kararın dairemiz kararı ile kaldırılması üzerine yapılan araştırma sonucu görevsizlik kararı verildiği görülmektedir.Adi ortaklık sözleşmesi; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir( BK’nun 520, TBK. 620/1 md.). Bu sözleşme türü Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu nedenle, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davalara bakma görevi de genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemelerine aittir.6102 sayılı TTK’dan önce yürürlükte olan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre de Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. TTK’nun 4 ncü maddesinde tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı belirtilmiştir. Somut olayda ise davanın adi ortaklıktan kaynaklandığı, adi ortaklığın gerek eski Borçlar Kanunu gerekse Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiş olduğu, ticaret kanununda düzenlenmediği, davaya bakma görevinin genel mahkemelerde olduğu anlaşılmaktadır.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.Buna göre mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın borçlar kanununda düzenlenen adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı olduğu, davacının tacir sıfatını taşımadığı, adi ortaklığın konusunun ticari gelir elde etmek olmasının, davayı kendiliğinden ticari dava haline getirmeyeceği, uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Bu itibarla; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,
Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alınan yeniden alınmasına yer olmadığına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,
İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,
Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 06/04/2022