Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/565 E. 2022/736 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/565
KARAR NO: 2022/736
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/11/2021
NUMARASI: 2021/712 E – 2021/821 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Atatürk Havalimanında, … A.Ş/ye ait uçağın, müvekkili şirketin hizmet anlaşmasından kaynaklı hizmeti esnasında, ağır yaralanmalı kaza gerçekleştiğini, kazada müvekkili şirket çalışanı …’un ağır yaralandığını, 11.11.2019 tarihinde saat 13.35 civarında Atatürk Havalimanı içerisinde davalılardan … A.Ş.’nin TK 6372 sefer sayılı, yardımcı pilot olarak görev yapan davalı … AŞ.’nin o dönem çalışanları olan davalı …’in sevk ve idaresindeki, yine diğer davalı …’in öğretmen pilot olarak sorumlu olduğu … model sayılı kargo uçağının, havalanmadan önce piste çıkmak için pushback (uçağı geri itme) aracı ile taksi yoluna doğru hareket ettirilip piste getirildiğini, uçakla irtibat sorumlusu harekât memuru, müvekkili şirket çatışanı …’un uçağın tekerleğine takoz sıkıştığını fark ettiğini, davalı yardımcı …’e teker altında sıkışan takozu alacaklarını bunun için uçağın park frenini bırakmasını söylediğini, uçağın park freninin bırakılmasından sonra uçağın takozdan kurtularak pushback aracı geri çekildiğini, …’un yardımcı pilota tekrar frene basması gerektiğini söylediğini, yardımcı pilotun bu ihtara rağmen uçağın frenine basmayarak uçağın diğer araç ve gereçler ve çalışanlara zarar verebileceğini göz ardı ederek bir pilotun yapmaması gereken ağır bir kusur işlediğini, havacılıkla ilgili gerek ulusal gerek ise de uluslararası yönetmelik, yönerge ve kurallarda da belirtildiği üzere, pilotun harekâtçının yönlendirmesine uymak zorunda olduğunu, pilotların bu zorunluluğu göz ardı ederek söz konusu kazaya sebebiyet verdiğini, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün yayınlamış olduğu Yük Kontrolü ve haberleşme isimli yayınının Pushback- Headset Prosedürlerine ve Pushback Operasyonunda Sorumlu Personel Kokpit Personeline göre;Pushback operasyonunun başlaması için headset personeline onay (clearence) verir. Kendisinin ya da kulenin gerekli gördüğü durumlarda, operasyonu durdurma yetkisine sahiptir. Kokpit personeli, headset personelinden pushback işleminin tamamlandığına dair onay almadan taksiye başlayamaz. Pushback Operasyonu Boyunca Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar; Pushback operasyonu sırasında uçağa yönelik tehlikeli bir durum görüldüğünde operasyon durdurulur ve tehlike geçinceye kadar beklenir, Daha sonra kalınan yerden devam edilir Neden durulduğuna dair mutlaka kaptana bilgi verilmelidir. (Uçağın arkasından başka bir uçak/araç/personel geçişi, yakın park pozisyonlarında, aynı anda başlayan bir başka operasyon v.b)” ilgili yayında belirtildiği gibi, kazanın olmasına sebebiyet veren, pilotların uyması gereken fakat gözardı ettikleri kural “Kokpit personeli, headset personelinden pushback işleminin tamamlandığına dair onay almadan taksiye başlayamaz.” şeklinde olduğunu, müvekkil şirket çalışanı …’un kokpiti uyarmasına rağmen durmadığını, kazanın, gerçekleşmesine sebep olduğunu, …’un uyarmasına da gerek kalmadan, davalı pilotların onay almadan taksiye başlamış olmasının tam, %100 kusurlu olarak işbu kazanın oluşmasına sebebiyet verdiğini, söz konusu iş kazasına sebebiyet veren davalı pilotlar … ve …’in tam kusurlu olup, işveren konumunda olan diğer davalı … A.Ş. ise kaza tarihinde pilotların işvereni olması sebebiyle müşterek ve müteselsil sorumlu olduğunu, bu ağır ihmal sonucunda hareket halinde olan uçak frene basılmadığı için pushback aracına çarpmış, müvekkili şirket çalışanı … uçak ile pushback arasında kalarak, hayati tehlike geçirecek şekilde ağır yaralandığını, kaza sonrası, birçok ameliyatlar geçirdiğini, tedavisi halen devam eden Personel …’un ve de faturaları tarihsel olarak sunulmuş olan, tüm tedavi ameliyat ve diğer masrafları müvekkili şirket tarafından karşılandığını, davalılar ise hiç bir şekilde tazmin teşebbüsünde bile bulunmayarak iş bu davanın açılmasına sebep olduğunu ileri sürerek Müvekkil Şirketin fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla, 11.11.2019 tarihli, davalı … A.Ş. Personelleri olan, pilotlar … ve … in tam kusurlu şekilde sebebiyet verdiği, …’un yani personellerinin geçirmiş olduğu iş kazasından kaynaklı, halen de devam eden tedavisinin bir kısım masraflarına ilişkin Rucuen Tazminat tutarı olan, şimdilik 2.755.319,47 TL maddi tazminatın ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalıların taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki, bankalardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, dava masrafları ve ücreti vekâletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “Davacının, davalılardan haksız fiil ve sözleşmesel ilişkiye dayalı olarak, işçisine ödediği tedavi ve ameliyat masraflarının (sağlık gideri) rücuen tazminine ilişkin olup, davanın dava konusu tazminat talebinin halefiyet ilkesine göre davacının işçisinin, TBK 49 ve devamı maddeleri gereğince haksız fiile dayalı zararı, tazmin eden davacının davalılardan rücuen tazminine ilişkin olduğu, dava dışı halef olunan işçi tacir olmadığı gibi, dava konusu tazminat kuralları ticaret kanununda değil borçlar kanunu ve sözleşmesel ilişkiye dayalı rücuen tazminat niteliğinde olduğu anlaşılmakla dava dilekçesinin 6102 sayılı TTK’nın 16, 4, ve5. Maddeleri ile 6100 sayılı HMK’nın 114 ve 115/2 maddeleri gereğince, (nispi ve mutlak ticari dava unsurları oluşmadığından) görev yönünden reddine, dava konusu uyuşmazlığın Borçlar Kanunundan doğan haksız fiil niteliğindeki eylemden kaynaklanan zarara ilişkin bulunması karşısında genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemesine 6100 sayılı HMK.nın 1 ve 2. Maddesi gereğince görevli asliye hukuk mahkemesi olduğu anlaşılmakla aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleriyle 1-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1 ve 2. Maddeleri ile 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince görev dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE, 2-HMK’nun 20. Maddesindeki yasal şartlar yerine getirildiğinde dosyanın görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi ASLİYE HUKUK Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1. maddesinde “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı” düzenlemesi açık olduğunu, tazminata konu zararın; … A.O. tarafından Wet Lease anlaşmasıyla … A.Ş.’ den tüm hizmet dahil kiralanmış, … Tescilli … Tipi … Havayolları A.Ş.’ ye ait uçağın, müvekkilinin hizmet anlaşmasından kaynaklı hizmeti esnasında, davalı … şirketi ile diğer davalılar olan … şirketinin personellerinin ağır kusur ve ihmalleri neticesinde müvekkilinin personelinin hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanması neticesinde, müvekkilin tedavi ve diğer masrafları karşılaması sebebiyle gerçekleştiğini, diğer bir deyiş ile; tazminata konu zararın; TİCARİ FAALİYETİN İFASINDAN KAYNAKLI olduğunu, YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ, 18.4.2016 gün, E. 2016/175, K. 2016/4909, sayılı ilamında ”Somut olaya bakıldığında; davacı …nin sigortalısı… tüzel kişi tacir olduğu gibi, davalı …’de 2560 Sayılı Kanun’a göre faaliyetlerini özel hukuk hükümleri dahilinde yürüten ve TTK’nın 16/2. maddesi anlamında tacir sayılan tüzel kişidir. Bu durum karşısında, TTK’nun 3, 4, 5, 16/2 maddeleri ve 2560 Sayılı Kanun hükümleri uyarınca davalı …’nin tacir, davacının iddia ettiği olayın ise haksız fiil niteliğinde olduğu, davaya konu kazanın tacirler arası haksız fiil niteliğinde olduğu, davacının halefiyete dayalı olarak açtığı rücuen tazminat davasının ticari dava olduğu gözetilerek; Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olması sebebiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.” şeklindeki gerekçe ile karar verildiğini ileri sürerek görevsizlik kararının kaldırılmasını istemiştir. Dava, davacı …A.Ş., çalışanı, davalı … A.Ş.ye ait, diğer davalı pilotların kontrolünde olan uçağa, uçak irtibat sorumlusu, hareket memuru olan …’un hizmet vermesi sırasında (hizmetin uçak tekerleğine sıkışan takozdan uçağın kurtarılması), hareket memuru uyarılarına uyulmaması sebebiyle meydana gelen kaza nedeniyle hareket sorumlusu …’un ağır yaralandığı ve hastane ve tedavi giderleri yapıldığı, bu giderlerin davacı tarafından karşılanması sebebiyle, davalı yana davacının işçisine yaptığı ödemenin sözleşmesel ilişki ve haksız fiil kuralların göre rücuen tahsili talebine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı ve davalılardan …. A.Ş.’nin tacir olduğu, davanın davalı şirket çalışanlarının kusuru ile sebep oldukları olay nedeniyle yapılan masrafların rücuan tahsili talep edildiğine göre davanın tacirler arası haksız fiil niteliğinde olmadığı, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin değil, davacının bu haksız fiil nedeniyle yaptığı giderlerin sebepsiz zenginleşme ilkelerine göre değerlendirileceği anlaşılmakla mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.09/03/2022