Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/53 E. 2022/1922 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/53
KARAR NO: 2022/1922
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/09/2021
NUMARASI: 2020/530 E – 2021/678 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında … müşteri ve … hesap numaralı elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye dayalı olarak davalının kullandığı enerji tüketim bedellerini ödemediğini,bu bedellerin gecikme zammı ile 6.197,68 TL olduğunu ve tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının itiraz etiğini ve takibin durdurulduğunu,davalının davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığı iddiasının yerinde olmadığını, takıp tarihi 19 11 2014 olmakla birlikte, takibe konu edilen faturaların en eski tarihlisi 12.11.2004 tarihinde düzenlenmiş olup faturanın son ödeme tarihi 03.12 2004 olduğundan, dava konusu alacağın zamanaşımına uğramadığını belirterek, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe davalının yapmış olduğu haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına. davalı/borçlunun işbu haksız ve kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının alacak iddiası ile sözleşme alacak belgelerini ödeme emrine eklemediğini, I.İ.K 58 ve 61.maddeler gereğince alacak belgesinin ödeme emri ekine tasdikli suretlerinin eklenmesi gerektiğini, elektrik satışı sözleşmesinde fatura alacağı ödenmediği takdirde esas alacağa gecikme zammı işletileceğine dair bir hüküm yer almadığı nazara alındığında, esas alacağa ancak yasal faiz ilave edilebileceği, ayrıca istikrar kazanmış uygulamasına göre de abonelikten doğan fatura borcu uzun süre ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmeyen dağıtım şirketinin de müterafık kusurunun bulunduğunu, 2005 dönemi aralığındaki faturaların borç nedeni olarak gösterilmiş olduğunu, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeye (abonelik) dayalı olduğundan (10) yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ve söz konusu tarihte orada faaliyet olmadığının vergi dairesinden belli olduğunu,davanın reddi ile , davacının işbu haksız ve kötü niyetli dava açmasıyla %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra dosyasında davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında enerji tüketim bedeli alacağına dayalı 1.808,00 TL’asıl alacak, 3.720,07 TL gecikme faizi, 669,61 TL KDV olmak üzere toplam 6.197,68 TL alacağın tahsiline yönelik yapılan ilamsız takibin itiraz üzerine durdurulduğu anlaşılmıştır. Mahkeme,davacı şirket ile davalı arasında elektrik sözleşmesinin akdedilmiş olduğunun ileri sürüldüğü, delil listesinde bulunmasına rağmen dosyaya ihtar üzerine kazandırılan abonelik sözleşmesinin davaya konu adrese ait olmadığı, diğer yandan …, …, …/, … ve …, dönemlerine ait faturaların sayaç, sayaç ilk endeks ve son endeks bilgilerinin bulunmadığı, davacının icra takibine itiraz dilekçesi incelendiğinde taraflar arasında imzalandığı ileri sürülen abonelik sözleşmesini kabul edildiğine yönelik bir beyanın olmadığı gibi davacı elektrik şirketi ile sözleşme imzalanıp imzalanmadığı hususunda; ” Sözleşme hangi Elektrik Şirketi ile tanzim edildiği belirsizdir” şeklinde savunmalara yer verildiği, bu haliyle davacı elektrik şirketi tarafından kendi delil listesinde yer verilen abonelik sözleşmesini mahkemeye sunmayarak üzerine düşen ispat külfetini yerine getirmediği, abonelik sözleşmesinin bulunmaması nedeniyle taraflar arasında sözleşme ilişkisinin denetlenemediği, faiz hesaplamalarının sözleşme hükümleri çerçevesinde hesaplanması gerektiği,davanın ispat edilemediği gibi davacının kötüniyetli olduğunun da belirlenemediği gerekçesiyle; “Davanın reddine, yasal şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; taraflar arasında abonelik sözleşmesi akdedildiğine dair uyuşmazlık bulunmadığını,davalının sözleşmenin tarafı olduğunu ikrar ettiğini,davalının bu yeri fatura tarihlerinden çok önce tahliye ettiğinin vergi kayıtları ile sabit olduğunu bildirdiğini, … ile davacı arasındaki bölünme nedeniyle davacının bu sözleşmeler nedeniyle hak kazandığını, sözleşmenin temin edilerek sunulduğunu, gecikme zammının hesabı için sözleşme aranmadığını,fatura bedellerinin hesabında hatanın belirlenemediğini,ilk okuma ve son endeks bilgilerinin bulunmamasının gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğunu,faturalarda tüketim miktarının bulunduğunu ve birim fiyatlarına göre hesaplandığını,borcun mevcut olduğunu,bilirkişi raporlarının eksik incelemeye dayandığını,itirazları konusunda yeniden değerlendirme yapılmadığını,adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava elektrik kullanım bedellerinin tahsiline yönelik yapılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatı talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Mahkeme alınan bilirkişi raporları kapsamında sunulan abonelik sözleşmesindeki adresin fatura adresi ile aynı olmadığı,sözleşmenin fatura edilen adrese ait bulunmadığı,ayrıca söz konusu faturalarda sayaç,sayaç ilk okuma,son okuma,ilk endeks ve son endeks kayıtlarının bulunmadığı,sadece tüketim miktarı üzerinden faturalandırma yapıldığı belirlenmekle,davacı tarafça ilgili faturaların ilk ve son endeks kayıtları da sunulmamıştır. Bu nedenle sunulan sözleşmenin fatura adresine ait olduğu davacı tarafça ispatlanamadığı gibi,ayrıca takip ve davaya konu tüketim faturalarında sayaç,sayaç ilk okuma,son okuma ,ilk endeks,son endeks kayıt ve tarihlerinin bulunmadığı,tüketim miktarının bu sebeple denetlenemediği açıktır. Somut olayda davacı davasını ispat edememiştir.Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2022