Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/529 E. 2022/784 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/529
KARAR NO: 2022/784
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2017/1025 E – 2020/64 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davaya konu faturanın düzenlendiği işyerinin 08/04/2017 tarihinde kiralandığını fakat bu yerin bir süreliğine depo olarak kullanıldığını, davaya konu fatura bedeline esas elektriğin o dönemde kullanılmadığını, abonelik sözleşmesinin tarihinin 13/07/2017 olduğunu, ilk fatura döneminin 2017/08 olduğunu, 3.362,50-TL lik fatura düzenlendiği ve tüketimin 8098,020 kWh olduğunu fakat 2017/09 dönemli fatura bedelinin 16.916,70-TL, tüketimin ise 7440,000 kWh olduğunu, faturalar arasında çelişki bulunduğunu, son faturanın tüketimin miktarının önceki faturaya göre daha az olmasına rağmen fatura bedeli arasındaki farkın hukuka aykırı olduğunu, bahsi geçen miktarın ek tüketim nedeniyle oluştuğunun bildirildiğini, oysa sayaçtaki arıza nedeniyle ek tüketime ilişkin ayların Mart, Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz olduğunu, abonelik sözleşmesinin 13/07/2017 tarihinde başladığını, bu nedenle müvekkilinin 16.916,70-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın kısmen kabulü ile, davacının 2017/9 dönemine ait … numaralı 16.916,70 TL bedelli fatura nedeniyle 8.594,46 TL borçlu olduğunun ve bakiye 8.322,24 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. 1-Davacı vekilince verilen 26/06/2020 tarihli istinafa cevap konulu dilekçede ,davalının istinaf dilekçesine cevap verilmesi ile birlikte ,mahkemenin davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kararın kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istenmiştir. Ancak davacı tarafça istinaf başvuru harcı ile, maktu istinaf ve karar harcını yatırmadığı, istinaf dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmediği görülmüş olup, Dairemizce kararı istinaf eden davacı tarafa yukarıda açıklanan şekilde usulünce istinaf harçlarının tamamlatılması ve harçlar süresinde yatırıldığında ise istinaf dilekçesinin davalı vekiline tebliği ile yasal istinaf süresinin geçmesi beklenerek,dosyanın istinaf incelemesiyapılmak üzere tekrar Dairemize gönderilmesini temin için ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmiş,mahkemece usulüne uygun muhtıra tebligine rağmen davacı tarafça istinaf harçlarının yatırılmadığı ve mahkemece ek karar ile davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Ek karar davacı tarafça istinaf edilmemiştir. 2-Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirkete ait tesisattaki sayacın eksik tüketim kaydettiğinin tartışmasız olduğu, bilirkişi raporunda da bu hususun; tesisatta hatalı bağlantı mevcut olduğu, bu bağlantı şekliyle sayacın eksik tüketim kaydetmesinin kaçınılmaz olduğu, geriye dönük eksik tüketim hesabı yapılmasının uygun olduğu şeklinde ifade edildiği ancak; hükme esas alınan raporda eksik tüketim hesabında uygulanan yöntem ve esas alınan sürelerin hatalı olduğu, 28.11.2018 tarihli bilirkişi kök raporunda “…kullanımın başladığı esnada yanlış bağlantı tespiti yapılan sayaç tesisata takılı olduğundan tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimi bulunmadığı… “nın bildirilmiş olduğu, raporda da tespit edildiği üzere sayaçta kullanım başlangıcından itibaren bağlantı hatası mevcut olduğundan, tüketimi başlangıçtan itibaren doğru kaydetmediği, dolayısıyla eksik tüketim hesaplamasında esas alınacak sürenin başlangıcının kullanım başlangıç tarihi olduğu, bu noktada kullanım başlangıç tarihinin belirlenmesi gerektiği, davacı yan ile müvekkili şirket arasında 14.03.2017 tarihli abonelik sözleşmesi mevcut olduğu, bununla birlikte davacı yanın dava konusu iş yerini abonelik sözleşmesinden önce depo olarak kullandığını ikrar etmiş olup, dosya kapsamına sunmuş olduğu kira sözleşmesinin imza tarihinin 08.03.2017 olduğu, dolayısıyla hesaplamada esas alınacak tarihin kullanım başlangıç tarihi olan 08.03.2017 olduğu açık olup, doğru tarih esas alınarak yapılacak hesaplama ile müvekkili şirket tarafından yapılan faturalandırma işleminin doğruluğu teyit edileceği, bilirkişinin raporları arasındaki çelişki giderilmeksizin hüküm tesis edildiği, kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , menfi tesbit talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; dava konusu yerle ilgili olarak ibraz edilen kira sözleşmesinin 08/04/2017 tarihli olduğu, abonelik sözleşmesinin 13/07/2017 tarihli olduğu görülmüştür. Mahkemece yargılamada kök ve ek bilirkişi rapora alınmıştır. Bilirkişinin kök raporunda özetle; davacının 2017/09 dönem faturasına ilave edilen 33301 kwh. ilave tüketimin 13/07/2017 tarihi muayene esnasında 380 Voltluk aktif sayacın bağlantı klemenslerine akım trafosunun sekonder kablo uçlarının bağlanmış olmasından yani hatalı bağlantıdan kaynaklandığı, sayaç arızasının mevcut olmadığı, hatalı bağlantı nedeniyle sayacın eksik tüketim kayıt etmesinin kaçınılmaz olduğu, bu durumun ise kurum zararına sebebiyet verdiği, 380 Voltluk aktif sayacın yerine x/5 sayacın takılı olması gerektiği, davacının 08/04/2017 tarihinden itibaren mahalli kullanmaya başladığı ve kullanmaya başladığı esnada yanlış bağlantı tespiti yapılan sayaç tesisata takılı olduğundan, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 14.maddesi gereğince tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketiminin bulunmadığı bu nedenle tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapıldığında, davacının menfi tespit talep edebileceği miktarın 6.537.45 TL olacağı görüşü bildirilmiştir. İtiraz üzerine alınan ek raporda; davacı tarafça kullanılan sayacın 27/04/2017 tarihine kadar sorunsuz şekilde tüketim kayıt ettiği, 28/04/2017-17/07/2017 tarihleri arasında ise hiç tüketim kayıt etmediği, muayene tarihi 13/07/2017 olduğundan, sayacın kayıt yapmamaya başladığı 28/04/2017 tarihi ile 13/07/2017 muayene tarihine kadar eksik tüketim hesaplaması yapılması gerekeceği, davacı şirketin ihtilafsız olan 18/07/2017-25/09/2017 tarihleri arasındaki tüketim ortalamasının 174,49 kwh/gün olduğu, bu durumda 28/04/2017-17/07/2017 tarihleri arasında 76 gün için tüketimin ise 76 gün X 174,49 kwh/gün = 13.261,24 kwh olacağı ancak sayacın kaydettiği tüketim miktarının 3,00 kwh olması sebebiyle fark tüketim miktarının 13.258,24 kwh olduğu, fark tüketim bedelinin ise 8.594,46 TL olduğu, yönünde görüş bildirilmiştir. Dosya kapsamı itibarıyla; davaya konu sayacın 28/04/2017-17/07/2017 tarihleri arasında hiç tüketim kaydetmediğinin belirlendiği, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 14.maddesi gereğince sayacın eksik tüketim kayıt etmesi halinde varsa tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak geçmiş dönem tüketimleri hesaplanması gerektiğinden, bu doğrultuda yapılan hesaplama neticesinde, fark tüketim bedelinin bilirkişi tarafından yapılan hesaplama ile 8.594,46 TL olduğu, fiili kullanım tarihi olarak kira sözleşmesinin başlangıç tarihinin dikkate alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı ve mevzuata uygun tesbit ve hesaplama içeren bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı,davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla,istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 568,49 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 142,12 TL harcın mahsubu ile bakiye 426,37 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/03/2022