Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3272 E. 2023/2820 K. 03.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/3272
KARAR NO: 2023/2820
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2022
NUMARASI: 2020/455 E – 2022/801 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/10/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkil şirket ile … A.Ş. Arasında 18.10.2017 tarihli, Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi Enerjisa Serbest Tarife bulunduğunu, bu sözleşme bulunmasına rağmen davalı … (… A.Ş.) tarafından müvekkil şirkete kaçak elektrik kullanma gerekçesiyle faturalar tanzim edildiğini, bu sözleşmenin düzenlendiği tarihten bugüne kadar, davalı şirketin her ay elektrik tüketim bedeli yerine kaçak kullanım faturası düzenleyerek davacı müvekkilin adresine gönderdiği ve bu faturaların tamamının da müvekkil şirket tarafından düzenli olarak ödendiğini, davacı müvekkil şirketin hukuka uygun bir elektrik enerjisi satış sözleşmesi bulunmasına rağmen davalı tarafından, haksız ve hukuka aykırı olacak şekilde kaçak usulsüz elektrik tüketimi tespit tutanakları düzenlendiğini ve bu tutanaklara istinaden “kaçak tüketim bedeli, enerji fonu, trt payı, elektrik tüketim vergisi” kalemleri adı altında elektrik faturaları kesildiğini, davalı şirket tarafından müvekkil şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak düzenlenen tutanakların tarihleri 13.10.2018, 20.12.2018, 08.03.2018, 09.01.2019, 22.02.2019, 02.04.2019, 09.05.2019 şeklinde olduğunu, gerek elektrik satış sözleşmesinden gerek elektrik faturalarının hiçbir aksama yaşanmadan ödenmesinden de anlaşılacağı üzere davalının müvekkilin kestiği cezaların haksız, usulsüz ve hukuk dışı olduğunu, haksız kesilen bu cezalar akabinde davalı tarafın fatura bedelleri için müvekkil aleyhine olacak şekilde icra takipleri başlatmış, hukuk dışı borçlar yüklemiş, davacı müvekkili icra ve haciz tehditleri ile karşı karşıya bırakarak müvekkilin ticari itibarını zedelediğini, davacı müvekkil ticari itibarının zedelenmemesi ve olası haciz durumları ile karşılaşmamak için cebri icra tehdidi altında kaldığından borçlu olmadığı halde bu bedelleri ödediğini, haksız ve hukuka aykırı kesilen tutanaklar ve icra takiplerinin akabinde davalı şirket ile “müvekkile tahakkuk ettirilen kaçak fatura bedelleri, icra dosya masrafları, vekalet ücretleri, faizi, kdv, tahsil harcı” kalemlerine yönelik arabuluculuk süreci başlatıldığını, herhangi bir olumlu sonuç alınamadığını, taraflar arasında anlaşamama son tutanağının imzalanarak sürece son verildiğini, müvekkilin ödemek zorunda kaldığı bu paraların geri alınması için dava açtıklarını, davalı tarafın kaçak elektrik bedeli adı altında başlatmış olduğu icra takiplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu, öncelikle davamnın sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda kabulüne, Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalı şirketin davacı müvekkilden usul ve yasaya aykırı olarak fazla tahsil ettiği 36.088,34 Türk Lirasının davalıya ödenme tarihlerinden itibaren işleyecek olan ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve müvekkile ödenmesine, kötüniyetli davalının %20 den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Yapılan bölünme sebebiyle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında perakende satış sözleşmesi yapma veya bu sözleşmeye ilişkin tüketim faturası tahakkuk etme hususunda müvekkil firmanın herhangi bir görevi bulunmadığını, Herhangi bir tüketicinin tedarik şirketi … Satış AŞ ile abonelik sözleşmesi imzalaması ve aboneliğin şartlarının tüketici tarafından yerine getirilmesi halinde … tarafından 3 gün içerisinde müvekkil şirket …’a elektriğin açılması için bilgilendirme yapılması gerektiğini, Davacının her ne kadar 18.10.2017 tarihinde … ile abonelik sözleşmesi imzalamış olduğunu iddia ediyor olsa da … tarafından müvekkil şirket elektriği açılması için gerekli bilgilendirmenin 02.12.2017 tarihinde yapıldığını, uyuşmazlık konusu tesisatın elektriğinin 23.02.2017 tarihinde davacıdan önceki kullanıcı …’ün perakende satış sözleşmesinin feshedilmesi sebebiyle kesildiği ve tesisattaki sayacın mühürlendiğini, dava dilekçesi kapsamında davacı tarafın her ne kadar 18.10.2017 tarihinde dava dışı görevli tedarik şirketi … AŞ ile aralarında abonelik sözleşmesi imzalanmış olduğunu iddia etmiş olsa da dava dışı … tarafından tesisatın elektriğini açma konusundaki müvekkil şirkete yapılacak bilgilendirmenin 02.12.2017 Cumartesi günü gerçekleştirildiğini, Dava dışı … tarafından yapılan 02.12.2017 tarihli bilgilendirmenin akabinde 04.12.2017 Pazartesi günü müvekkil şirket ekiplerinin tesisattaki mührü kaldırmak ve elektriği açmak üzere uyuşmazlık konusu adrese yönlendirildiğini, Müvekkil şirket çalışanlarının 04.12.2017 tarihinde ilgili adrese intikal ettiklerinde tesisattaki mührün mevzuata aykırı şekilde kaldırıldığını ve tesisatta halihazırda elektrik tüketilmekte olduğunu tespit ettiklerini, şirket çalışanları tarafından yapılan tespit üzerine 04.12.2017 tarihinde kaçak elektrik tüketim tespit tutanağı düzenlendiğini, davacının söz konusu kaçak elektrik faturasına ilişkin olarak uzun süre ödeme yapmaması sebebiyle davacıya mevzuata uygun şekilde elektrik enerjisi verilmesinin mümkün olmadığını, ancak davacının kaçak elektrik kullanma yönündeki iradesini sürekli bir şekilde sürdürdüğünü ve uyuşmazlık konusu tesisatta müvekkil şirket tarafından yapılan çeşitli kontrollerde her defasında mührün sökülerek elektrik enerjisinin açıldığı ve kaçak şekilde elektrik enerjisi tüketildiği tespit olunduğunu, 08.03.2018 tarihinde davacının tesisatında müvekkil şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 04.12.2017 tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açılmış olduğunun tespit edildiğini, 09.07.2018 tarihinde davacının tesisatında müvekkil şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 08.03.2018 tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açıldığını, 13/10/2018 tarihinde davacının tesisatında müvekkil şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 09.07.2018 tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açılmış olduğunun tespit edildiğini, 20.12.2018 tarihinde davacının tesisatında müvekkil Şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 13.10.2018 tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açılmış olduğu, 09.01.2019 tarihinde davacının tesisatında müvekkil şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 20.12.2018 tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açılmış olduğu, 22.02.2019 tarihinde davacının tesisatında müvekkil şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 09.01.2019- tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açılmış olduğu, 02.04.2019 tarihinde davacının tesisatında müvekkil şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 22.02.2019 tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açılmış olduğu, 09.05.2019 tarihinde davacının tesisatında müvekkil şirket personelleri tarafından yapılan kontrollerde 02.04.2019- tarihinde kesilen elektriğin yükümlülükler yerine getirilmeden mühür fekki yoluyla açılmış olduğu sonuç olarak müvekkil şirket çalışanları tarafından tutulan kaçak tutanakları ve buna dayanarak gerçekleştirilen faturalandırma işleminde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalının süresinde verdiği cevap dilekçesinde zaman aşımına yönelik defiide bulunduğu, bu yönde yapılan değerlendirmede, davacının icra dosyasına yatırmış olduğu 4.657,13 TL bedelin, istirdat davasına konu edilebileceği, söz konusu davanın da niteliği gereği bir yıllık süre içerisinde açılması gerektiği, süresinden sonra talep edildiği için hak düşürücü süresi sebebiyle, toplam bedelden düşülmesi gerektiği bu bedelin düşümünden sonra kalan 31.431,21 TL miktardan davacının sorumlu olmadığı diğer bedeller yönünden ise sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği, sebepsiz zenginleşmenin ise 10 yıllık zaman aşımının tabii olduğu, bu sebeple buna yönelik zaman aşımı itirazlarına itibar edilmediği (her ne kadar hüküm kısmında toplam bedel sehven 31.657,13 TL olarak belirtilmişse de, işbu maddeye yapılan hükümle gerekçe arasında çelişki yaratmamak adına değiştirilmemiştir.) gerekçesiyle; Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE 31.657,13 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine; karar verilmiştir.
TASHİH ŞERHİ: 20/10/2022 tarihli tashih şerhi ile ” Mahkememizin 20/10/2022 tarihli 2020/455 Esas, 2022/801 Karar sayılı ilamın Hüküm kısmının .bir numaralı bendinin “1-Davanın KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ İLE 31.431,21 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine;” şeklinde HMK.304 ve devamı maddeleri uyarınca TASHİHİNE karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; istirdat davasının 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı ,davacının birden fazla olarak müvekkili tarafından kesilmiş olan elektriği açıp kullandığının,bunun da ilgili yönetmelik 42/1-c maddesine göre kaçak kullanım olduğu,mevcut tutanak ve delillere rağmen davanın kabulüne karar verildiği, bu sebeplerle kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , alacak -istirdat talebine ilişkindir.Uyuşmazlığın çözümü için,davacının talebinin İİK 72. maddesinde düzenlenmiş olan “istirdat” talebi mi ,yoksa TBK 77. vd. maddelerde düzenlenmiş olan sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talebi olup olmadığının açıklağa kavuşturulması gereklidir.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun “Menfi Tespit ve İstirdat Davaları” başlıklı m.72 hükmünde ,”Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir. ” İİK’nun 72. maddesinde öngörülen istirdat davasının açılabilmesinin ilk şartı; geri verilmesi istenilen paranın, icra takibi sırasında icra dairesine ödenmiş olmasıdır. Somut olayımızda ise, davacı; iadesini istediği fazladan ödediği paranın 4.217,36 TL lik kısmını icra dosyasına yapmış olup, diğer ödemelerini icra takip dosyasına değil haricen davalı tarafa banka havalesi ile ödemiştir. Bu durumda, davanın 4.217,36 TL lik kısmının ; İİK’nın 72. maddesinde ifadesini bulan istirdat davası olarak nitelendirilmesi ,diğer ödemelerin ise sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğunun kabulü gerekmektedir.dolayısı ile hak düşürücü sürenin buna göre değerlendirilmesi gerekecektir. Mahkemece de ; davacının icra dosyasına yatırmış olduğu 4.657,13 TL bedelin, istirdat davasına konu edilebileceği, söz konusu davanın da niteliği gereği bir yıllık süre içerisinde açılması gerektiği, süresinden sonra talep edildiği için hak düşürücü süresi sebebiyle, toplam bedelden düşülmesi gerektiği bu bedelin düşümünden sonra kalan 31.431,21 TL miktar olduğuna ilişkin tesbiti isabetli görülmüştür.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ;davalı şirket elemanlarınca 08.03.2018 tarihinden itibaren davacı hakkında ,kesik elektriği açıp kullandığı gerekçesiyle çeşitli tarihlerde tutanaklar tutulduğu,bir kısmında elektriğin kesildiğinin yazılı olmadığı görülmektedir.Sebepsiz zenginleşmeye konu miktarlar yönünden; Mahkemece yargılamada alınan elektrik mühendisi bilirkişinin kök ve ek raporunda özetle;KW tüketim ekstresine göre söz konusu tesisattın 18.10.2017 tarihinden itibaren davacı şirket adına kayıtlandığı, bu tarihin davacının abonelik sözleşmesi yapıldığını belirttiği tarihle örtüştüğü, normal şartlarda; perakende elektrik şirketleriyle abonelik sözleşmesi yapıldıktan sonra, ilgili şirket tarafından dağıtım lisansı sahibi şirkete haber verilerek şayet kesik durumdaysa elektriğin açılmasının sağlanması gerektiği, normalde perakende satış sözleşmesi yapıldıktan sonra ortalama 3 gün içerisinde dağıtım lisansı sahibi şirket tarafından açılması gereken elektriğin, 18.10.2017 tarihli sözleşme sonrasında, perakende satış sözleşmesinin muhatabı … tarafından dağıtım lisansı sahibi …’ a sözleşmeden çok sonra 02.12.2017 tarihinde haber verilmesi sebebiyle açılamadığı, davacı abonenin de dava dışı … tarafından bilgilendirilmediği bu konuda abonelik sözleşmesinin imzalandığı için elektriğin açılabileceği zannıyla hareket ettiği, bu konuda kusurun tamamen … tarafında olduğu, dava dışı … tarafından davacıya bilgilendirme yapılması gerektiği ve davacının bilgi sahibi olması beklenemeyecek bu konuda elektriği açarak kullanmasının dava dışı …” nın eksik-geç bilgilendirme kusurundan kaynaklandığı, Kaçak elektrik tutanaklarından ilki olan 04.12.2017 tarihli tespitin Yönetmelik hükümlerine göre doğru ve yerinde olduğu, ancak davacı tarafından kapalı durumda olan sayacın açılarak kullanılmasının haksız kazanç sağlamaya yönelik kasıtlı bir eylem olarak değerlendirilemeyeceği, davacı tarafından yasal bir abonelik sözleşmesi yapılarak elektriğin açılabileceği zannıyla hareket edildiği, bu konuda bütün kusurun eksik-geç açıklama yaptığı anlaşılan perakende satış sözleşmesi muhatabı … tarafında olduğu, ancak davacının da söz konusu dönemdeki sayaç tarafından kaydedilen tüketimlerden sorumlu ve normal tarifeden tahakkuk edecek bedelleri ödemekle yükümlü olduğu,,dava dosyasında söz konusu tesisatta KW tüketim ekstresinde söz konusu dönemlerin kayıt altında alındığı ve tüketimlerin tahakkuk ettirilmiş olması gerektiği için davacının sorumlu tutulabileceği eksik tüketim olmadığı, KW tüketim ekstresinde 23.02.2017 tarihiyle 18.10.2017 tarihleri arasında bir kayıt olmadığı, 18.10.2017 tarihinden itibaren ise söz konusu tesisatın davacı şirket adına kayıtlı olduğu, bu tarihten sonra kaçak elektrik kullanımı tespit tarihleriyle okuma aralıkları değişse de düzenli olarak birer aylık aralıklarla okuma yapıldığı ve kayıt altına alındığı, dolayısıyla söz konusu tesisatta kaçak elektrik kullanımı yapıldığı belirtilen tarihlerde KW ekstresine göre sayaç endeks değerleri kullanılarak normal dönem tüketim tahakkuklarının da yapılmış olmasının gerektiği anlaşılmakla, tahakkuk ettirilemeyen tüketimin de olmadığı görüşü beyan edilmiştir. Somut olayda uygulanması gereken ,30436 sayılı Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Kaçak Elektrik Enerjisi Tüketim Halleri” başlıklı m.42 hükmüne göre, “(1) Gerçek veya tüzel kişinin kullanım yerine ilişkin olarak;ç) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında açması kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir. ” Yönetmelik hükmünden de anlaşılacağı üzere ,sözkonusu hükmün uygulanması için öncelikli olarak dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin elektriği mevzuata uygun olarak kesmesi gereklidir.Davalı tarafın beyanları ve tutanaklara göre; davalı şirket çalışanlarının ilk olarak 04.12.2017 tarihinde ilgili adrese intikal ettiklerinde tesisattaki mührün mevzuata aykırı şekilde kaldırılmış olduğunu ve tesisatta halihazırda elektrik tüketilmekte olduğunu tespit ettikleri anlaşılmaktadır. Bu tesbit üzerine 04.12.2017 tarihinde kaçak elektrik tüketim tespit tutanağı düzenlenmiştir.Ancak ,davacı söz konusu tesisattın 18.10.2017 tarihinden itibaren abonesi konumunda olup,davalı şirket ilgili yönetmelikte öngörülen 3 günlük süre içinde elektriği açmamıştır.Davacının bu dönemde henüz ödemesi gereken bir borcu da bulunmamatadır.Davacının borcundan veya abonesiz elektrik kullanmasından dolayı elektrik kesilmesi sözkonusu değildir.nitekim sonraki tutanaklar ve elektrik kesintilerinin bu kaçak tahakkukunun ödenmemesi sebebiyle yapılmıştır.Bir dizi tutakların bir kısmında ise ,tutanak sebebyile elektriğin kesildiği yazılmamıştır. Bu durumda ,yukarıda açıklanan şekilde Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Kaçak Elektrik Enerjisi Tüketim Halleri” başlıklı m.42 hükmüne göre,”(1) Gerçek veya tüzel kişinin kullanım yerine ilişkin olarak;ç) Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin ilgili mevzuata uygun olarak kestiği elektrik enerjisini, mücbir sebep halleri dışında açması kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir. ” hükmünden de anlaşılacağı üzere ,sözkonusu hükmün uygulanması için öncelikli olarak dağıtım lisansı sahibi tüzel kişinin elektriği mevzuata uygun olarak kesmesi gerekirken ,somut olayda bu koşulun gerçekleşmediği ,davacının kaçak elektrik kullandığının kabul edilemeyeceği anlaşılmakla,mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 2.147,07 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 536,76 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.610,31 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/10/2023