Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3207 E. 2022/3306 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/3207
KARAR NO: 2022/3306
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2022
NUMARASI: 2022/619 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 26/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahke mesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde; davalı … A.Ş. tarafından müvekkili hakkında ” … Mh. … Sk. No.. Bayrampaşa/İstanbul” adresindeki ticarethane vasfındaki iş yerinde kaçak elektrik kullandığından bahisle fatura düzenlen- diğini ve sonrasında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas , Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas , Bakırköy … İcra Müdürlü- ğü’nün … Esas , Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas , İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı sayılı dosyaları üzerinden icra takibi başlatıldığını, ancak müvekkilinin müvekkilinin 15 yıla yakın süredir Yozgat İli … İlçesi Selimli Köyünde tarım ve hayvancılıkla meşgul olduğunu, kaçak elektrik kullanıldığı iddia edilen “… Mh. … Sk. No.. Bayrampaşa/İstanbul” adresi ve bu adresteki iş yeriyle hiç bir ilgisinin bulunmadığını, borç tahakkuk ettirilen adresin ticarethane olması nedeniyle, belli bir şahıs adına vergi kaydı, iş yeri açılışı vs. bulunması gerekiğini ancak müvekkilinin bu adres ne de başka bir yerde ticari bir faaliyeti, vergi kaydı olmadığını, davalı tarafından tutulan hiç bir tutanakta ya da sözleşmede imzasının bulun- madığını, haksız takip nedeniyle müvekkilinin telafisi imkansız zarara uğrama riski bulunduğunu beyanla; Öncelikle öncelikle icra takibinin tedbiren durdurulmasını, yargılama sonunda dava- cının davalıya borcu olmadığının tespiti ile takiplerin iptalini, kötü niyetli bir şekilde takibe girişen davalının % 20’ oranından az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile mahkumiyetini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesini talep ve dava etmiştir. Davacı ve davalısı aynı olan mahkemenin …, … , …, … , … , …, …, … ve … esas sayılı davalar birleştirilmiş yargılamaya … Esas sayılı dosya üzerinden devam olunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce davacının tedbir talebi ile ilgili olarak 08/09/2022 tarihli ara kararda; “icra takibinden sonra açılacak menfi tespit davalarında takibin durdurul- masına karar verilemeyeceği, ancak teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya veril- memesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilebileceğine yönelik İ.İ.K.’nın 72/3 maddesi gözetildiğinde ,’çoğun içinde az da vardır’ ilkesi uyarınca; DAVACININ TEDBİR TALEBİNİN KABULÜNE, her bir icra takibine konu alacak miktarının %15’i oranında teminatın yatırılması halinde icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesine” karar verilmiştir. Davalının tedbire yönelik itirazı duruşmalı olarak incelenmiş, 18/10/2022 tarihli ara kararla itirazın reddine karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu:18/10/2022 tarihli ara karar davalı tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; 6100 sayılı HMK ’nın 389 vd. maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbirin talep edilebil- mesinin kanunda belirtilen şartların varlığına bağlı olduğunu, kanunda “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tama- men imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğa- cağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü yer aldığından bu şartların varlığının başlı başına ihtiyati tedbir kararı sonucunu doğurma- yacağını, bu hususun hakimin takdirine bırakıldığını, somut olayda hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya imkansız hale gelme ihtimalinin bulunmadığı gibi ciddi bir zarar doğma endişesinin de olma- dığını, tedbir şartlarının oluşmadığını, ayrıca mahkemece takdir olunan teminat miktarının HMK 393. maddesi gereğince tedbirin tebliği tarihinden itibaren bir haftalık süresi içinde yatırılmadığını ve ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının talep edilmediğini, bu nedenlerle ihtiyati tedbirin kendili- ğinden kalktığını, somut olayda yaklaşık ispatın gerçekleşmediğini, tedbirin % 15 teminat ile veril- mesinin hukuka aykırı olduğunu, verilen tedbir kararının kamu zararının engellenmesinin önüne geçtiğini, mahkemece ihtiyati tedbir kararının sonuçlarının gözetilmediğini, müvekkilinin Anayasal haklarının ihlal edildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Asıl ve birleşen davalar İİK 72. Maddesine dayalı menfi tespit talebine ilişkindir.İİK’nun Menfi tesbit ve istirdat davaları başlıklı 72.maddesinde: “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurul- masına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. İİK 72. Madde menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olup davanın takipten önce veya sonra açılması, verilecek tedbirin şekli yönünden değişikliğe yol açmak- tadır. Dosyanın tetkikinde; istinaf konusu tedbire ilişkin ara kararın davacı tarafa usulen tebliğ edildiği , ancak davacı tarafın HMK 393/1 maddesinde belirtilen 1 haftalık yasal süre içinde ted- birin uygulanmasını talep etmediği ve mahkemece kararlaştırılan teminatı yatırmadığı , bu nedenle tedbirin kendiliğinden kalkmış sayıldığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf talebinin kabulüne,HMK 353/1-b-2 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden aşağıdaki şekilde yeniden karar tesisi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A-Davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; Mahkemece verilen 08/09/2022 tarihli İhtiyati Tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına, Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 19,00-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.