Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/3129
KARAR NO: 2023/2705
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2021
NUMARASI: 2016/212 E – 2021/291 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/09/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı … markalı aracın 28/06/2014 tarihinde yapmış olduğu kaza neticesinde hasarlandığını, müvekkilinin de bunun üzerine araçtaki hasarın onarımı için sigorta poliçesi kapsamında … Sigorta Şirketi’ne müracaat ettiğini, dava konusu araca dair 01.07.2014 tarihinde ekspertiz raporu düzenlendiğini, sonrasında sigorta şirketi araçtaki hasarın onarımı için yetkili servis olarak davalı … San. ve Tic. A.Ş. Ankara Şubesini belirlediğini, bu hususta müvekkilinden muvafakat aldığını, tüm bu sürecin bizatihi Kasko firması … Sigorta A.Ş. tarafından yürütüldüğünü, yetkili servisin seçiminde müvekkilinin hiçbir dahilinin olmadığını, sigorta şirketinin müvekkilini yönlendirmesi neticesinde hasarlı aracın 01/09/2014 tarihinde tamir edilmek üzere davalı … Tic. A.Ş. Ankara şubesine teslim edildiğini, aracın davalı servis tarafından onarımı neticesinde müvekkilinin aracı teslim aldığını ve kendisi taşımacılık işinde iştigal ettiğinden uluslararası yollarda faaliyetlerine tekrar başladığını, ancak müvekkilinin söz konusu araçla 24/03/2015 tarihinde Azerbaycan’dan Gürcistan’a geçerken gümrük görevlilerince durdurulduğunu ve yapılan kontrollerde araçta fazla yakıt bulunduğundan 2000 gel (yaklaşık 2.500,00 Türk Lirası) tutarında para cezası kesildiğini, müvekkilinin cezanın gerekçesini sorduğunda araçtaki yakıt depolarının orijinal olmadığının kendisine bildirildiğini, bunun üzerine taraflarınca yetkili servis faturası, ekspertiz raporu mukayeseli olarak incelendiğinde davalı şirket servisinde araçlarına takılan parçalarının büyük çoğunluğunun orijinal olmadığını, raporda bulunan parçalardan bazılarının kullanılmamış olduğu, raporda bulunmayan parçalardan bazılarının kullanılmış olduğu, takılan 2 adet yakıt deposunun orijinal olmayan standart dışı nitelikte olduğu, ekspertiz raporunda belirtilen yedek parça toplam fiyatları ile davalı servis tarafından tanzim edilen fatura tutarları arasında ciddi farklılıkların olduğunun açıkça tespit edildiğini, Ardeşen Noterliği’nin 02/04/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile araçtaki parçaların orijinalleri ile değiştirilmesi ve müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazmininin talep edildiğini ancak davalıca işbu ihtarnameye cevap verilmediğini, davalıca yakıt deposunun orijinali ile değiştirilmediğinden müvekkilinin ceza tehdidine maruz kalmamak için 2 ay süre ile taşımacılık faaliyetlerin yerine getiremediğini ve sözleşme imzaladığı 3. kişilere karşı edimlerini ifa edemediğini, taşıma sözleşmesinden ve faturalardan da açıkça anlaşılacağı üzere müvekkilinin 01/01/2015 tarihinden 1 yıl geçerli olmak üzere 3200-4200 USD taşıma ücreti üzerinden iş aldığını fakat davalının hukuka aykırı eylemi nedeniyle bahsi geçen süre zarfında çalışamadığını ve söz konusu ücretinden mahrum kaldığını, müvekkilinin de bunun üzerine taahhütlerini yerine getirmek ve ticari faaliyetlerini devam ettirebilmek için 03.05.2015 tarihinde 2.500,00 TL. bedelle serbest piyasadan 2 adet yakıt deposu satın alarak aracına taktırdığını belirterek, fazlaya ilişkin her türlü dava ve talep haklı saklı kalmak kaydıyla dava konusu … plakalı … markalı araçtaki orijinal olmayan yedek parçalar tespit edilerek bunların yeni ve orijinalleri ile değiştirilmesine, müvekkilinin uğramış olduğu zararların tazmini için 10.000,00 TL. tutarında tazminatın 24.03.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Talep Arttırımı: Davacı vekilince yargılama sırasında verilen 12/04/2021 tarihli talep arttırım dilekçesi ile; dava dilekçesinde talep edilen miktarların birleştirilmesi sonucu, araca orjinal olmayan çıkma ve eşdeğer parça takılmasından dolayı 16.378,86 TL, araca orjinal olmayan yakıt deposu takılması nedeniyle müvekkilinin ödemiş olduğu para cezasından mütevellit 2.301,61 TL., araca orjinal olmayan yakıt deposu takılması neticesinde, çalışamamasından, sefer yapamamasından dolayı mahrum kaldığı gelirden mütevellit 18.563,42 TL.
olmak üzere talep toplam 37.243,89 TL.’ye yükseltilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının iddiaları ile doğrudan müvekkili şirketin doğduğu iddia edilen zarardan sorumlu olmasının mümkün olmadığını, haksız fiil sorumluluğundan söz edebilmek için ortaya çıkan zararın haksız fiili meydana getiren fiil neticesinde olması gerektiğini, davacının iddia etmiş olduğu hususları kesinlikle kabul etmemekle birlikte doğduğu iddia edilen zararın doğrudan müvekkili şirketin kusuru nedeniyle doğmuş olduğunun ispati ile uygun illiyet bağının kurulmuş olduğunun kabulünün gerektiğini, Hukuki ihtilaf dava konusu aracın bakım ve onarım çalışmalarının ne surette yapıldığı konusunda toplandığını, müvekkili şirket … Şirketinin Türkiye distribütörü olup … marka araçların yetkili servisi ve satıcısı olduğunu, bu araçların satıştan sonraki bazı bakım ve servis hizmeti müvekkil şirket servis istasyonunda karşılandığını, ancak davacının dava konusu araçların alımından itibaren periyodik bakımlarını eksik yaptırdığını, dava konusu araca ilişkin olarak her yıl X ve Y bakımı yapılmasının zorunlu olduğunu, müvekkil şirket yetkili servisin işleyiş prosedürünün ise aracın servise gelmesi ile çıkartılan iş emri ile başladığını, araçla ilgili şikayet/talebin kayda alındığını, daha sonra araç ile ilgili inceleme yapıldığını ve sorunun ne olduğu ya da talebin ne şekilde giderileceğinin müşteriye bildirildiğini, parça ve değişim gerekiyor ise bunun da ayrıca müşteriye bildirildiğini, dolayısıyla araca ilişkin olarak serviste yapılan her türlü işlem ve maliyetin kayıt altına alınarak müşteriye sunulduğunu, müşteri onayı ile birlikte işlemlerin ikamesinin sağlandığı, dava konusu somut olaya ilişkin olarak da öncelikle servis prosedürünün tam olarak uygulandığını, bakım ve onarım çalışmasından sonra yapılan tüm işlemlerin yine kayda alınarak değiştirilen parçalara ilişkin detaylı fatura kesilerek davacı yana tebliğ edildiğini, davacı tarafın tüm sürece vakıf olmasına rağmen kendisine tebliğ edilen – gönderilen – detaylı faturaya rağmen hiçbir itirazda bulunmadığını ve tüm süreci yakinen takip etmiş olmasına rağmen yaklaşık 2 yıl sonra huzurda görülen davayı ikame etmiş olmasının açık bir kötüniyet göstergesi olduğunu, davacı yanın müvekkil şirket yetkili servisi nezdinde yapılan 01.09.2014 tarihli işlemler ile uğradıklarını iddia edilen zarar arasında illiyet bağı kurmakla birlikte zararın doğduğunu iddia etmiş oldukları tarih arasında yaklaşık 6 aylık bir sürecin bulunduğunu, bu süreçte aracın orjinal olmadığı iddia edilen parçalar ile ilgili olarak hangi işlemlerden geçtiği ve değişitirilip değiştirilmediğinin taraflarınca bilinmediğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydı ile kaldı ki müvekkili şirket değiştirilen tüm parçalara ilişkin olarak davacı yanın onayını aldığını, huzurda görülen dava açısından kusur ve illiyet bağının ispatlanması gerektiğini, kaldı ki davacının zarara uğramış olduğunun da yine ispatlanması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın Kısmen Kabulüne, 20.185,61 TL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Rize Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/618 sayılı dosyasında davacının alacaklı olması halinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, Fazlaya ilişkin talebin reddine ,şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir. 1-Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle;Müvekkilinin aracının hasara uğramasının akabinde başvurduğu sigorta şirketi tarafından aracın, davalının Ankara şubesinden tamir ettirileceği beyan edilmesi üzerine müvekkilince aracın davalının ilgili şubesine tamirat için bırakıldığı, davalı tarafından ise görünüşte anlaşılmayacak şekilde parçaları orjinal olmayan parçalar ile tamir edildiği, davalı tarafından gerçekleştirilen ayıbın , hayatın olağan akışı içerisinde ve gözlem ile anlaşılamayacak olması sebebiyle müvekkilince anlaşılamadığı,ancak müvekkili tarafından dosyada mübrez anlaşma doğrultusunda Gürcistan’a taşımacılık yapması amacıyla girmeye çalışması esnasında depodaki mazotun araç için olması gerekenden fazla bulunması sebebiyle ceza verilmiş ve Gürcistan’a giriş yasağı konulmuş olduğu, bu nedenle müvekkili tarafından Gürcistan’a sevkiyat gerçekleştirilemediği, zarara uğratıldığı, dosyada alınan kök raporun 10. Sayfasında takılan parçaların orjinal olmadığı, davalının bu ayıptan sorumlu olduğu tespitinin yapıldığı, ayrıca müvekkili ile sigorta şirketi arasındaki sözleşmenin 11. Maddesinde “Onarımı mümkün olmayan ve değişimine karar verilen hasarlı parçalar için sigortacı tarafından orjinal parçalar tedarik edilir. Parçanın tedarikinin, aracın onarımının yapıldığı servis ve sigortalı tarafından yapılması sigortacının onayına bağlıdır. Bunun birlikte hasarlanan parça orjinal değilse aynı özellikleri taşıyan parça ile değiştirme yoluna gidilir veya aynı özellikleri taşıyan parçanın bedeli ödenir.” hükmü bulunduğu, müvekkiliinin sigorta şirketi ile olan anlaşması ve hayatın olağan akışı içerisinde aracının orjinal parçalar ile tamir edildiğini düşündüğünü, davalının , sigorta şirketinden de bu yönde bir talepte bulunulduğuna ilişkin bir belge sunmadığı, müvekkilinin , dosyada mübrez sözleşme ile 01.01.2015 tarihinden itibaren 1 yıl geçerli olmak üzere 3200-4200 USD taşıma ücreti üzerinden iş almış fakat davalının hukuka aykırı eylemi neticesinde sözleşme gereklerini yerine getirememiş ve zarara uğramış olduğu,bu zarara ilişkin olarak bilirkişi kök raporunda “10- Aracın mazot deposundan dolayı çalışmadığı belirtilen 2 tarih arasının 1 ay 7 gün olduğu, bu süre içerisinde yurt dışına ortalama 2 sefer yapacağı ve ortalama 3515,80$ olacağı varsayılarak, davalının tüm masrafları dahil 2×3515,8=7031,6$ varsayılmışır.” şeklinde, ek raporunda ise “3-Araca uygun yakıt deposu takılmaması neticesinde, aracın çalışamamasından sefer yapamamasından dolayı mahrum kaldığı gelir tutarının da Türk Lirası olarak ederini 18.563,42-TL olacağı hesap edilmiştir” şeklinde görüşe varıldığı, ancak Mahkeme tarafından talebin gerekçesiz olarak reddedildiğini, Mahkeme tarafından mahrum kalınan gelire ilişkin 18.563,42-TL talebin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 2- Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; Davacının , müvekkili şirkete karşı huzurdaki davayı açmadan evvel, Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/618 esas sayılı dosyası nezdinde, sigorta şirketine karşı aynı taleplerle dava açtığı, söz konusu davada mahkemenin davanın sigorta şirketine değil, servise yani müvekkili şirkete yöneltilmesi gerektiği yönünde karar verdiyse de; kararın temyizi neticesinde, Yargıtay’ın , sigorta şirketinin sözleşmeye aykırı davrandığından bahisle; sigorta şirketinden zararın tahsil edilmesi gerektiğine hükmettiğini,. akabinde mahkemece yargıtay ilamı doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar yine temyiz edilmekle halihazırda Yargıtay temyiz incelemesinde olduğu ( davacı dava dilekçesi ekinde de sunduğu üzere, işbu davadaki taleplerinin aynısını Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/296 esas sayılı dosyası nezdinde de ileri sürmüş; söz konusu dava ilk olarak sigorta şirketinin husumete ilişkin itirazı neticesinde, müvekkil servisin sorumlu olması gerektiğinden bahisle reddedilmiş; davacının temyizi üzerine, yerel mahkeme kararı Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/19293 esas 2017/296 karar sayılı 14.01.2016 tarihli kararı ile bozulmuş ve Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/618 esas sayılı numarasını almış olduğu) Müvekkilinin sigorta şirketinin ( … Sigorta Şirketi ) ve müşterinin uygunluğu olmadan kazalı araçlara orjinal olmayan parça takmasında hiçbir menfaati bulunmadığı, zararına olabilecek bir işlemi yapmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğu, uyuşmazlığın tamamen sigorta şirketi ve müşteri arasında çözülmesi gerekirken zararın tazmininin müvekkilinden istenilmesi hakkaniyete açıkça aykırı olduğu, yine, davacının aynı zarardan kaynaklı birden fazla kez tazminat almasının sebepsiz zenginleşmeye sebep olacağı, davanın ve davacının iddialarının kabulü anlamına gelmemek üzere, müvekkili şirket tarafından yapılan tüm servis hizmet ve yedek parça takılması işlemlerinin davacı tarafın ve sigorta şirketinin yazılı onayıyla yapıldığı, servis prosedürü gereği, davacı müşterinin ve dava dışı sigorta şirketinin takılacak parçalara ve yapılacak işlemlere dair onayı olmadan onarım işlemi yapılamayacağından; sigorta şirketi ve davacının bilgisi ve onayında olan duruma ilişkin bir müvekkiline kusur izafe edilmeye çalışılmasının hukuka ve hakkaniyete tamamen aykırı olduğu, Dava kapsamında alınan gerek kök gerekse ek bilirkişi raporunda, davacı yanın tüm servis ve parça takılması işlemlerine dair yazılı onayı olduğu hususuna yer verilmemiş; sanki müvekkil şirket kendi iradesi ile orjinal olmayan parça taktığı algısı yaratılmaya çalışılmıştır. söz konusu kök ve ek bilirkişi raporları, makine mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanmış, işbu belirttiğimiz hususlar raporda hiç tartışılmamıştır. müvekkil şirket orjinal parça takarak daha fazla para kazanma/kar elde etme imkanı varken; orjinal olmayan parça takmakta hiçbir menfaati bulunmadığının açık olduğu, Zararın doğduğu iddia edilen tarih ile yetkili servis işlemleri arasında altı aylık bir süre söz konusu olduğu, bu zaman zarfının , bilirkişi raporunda dikkate alınmadığı, bilirkişi raporunda, aracın davacının iddia ettiği tarihlerde hiç çalışmadığı varsayımından hareket edilerek, kazanç kaybı hesaplanması, hatalı varsayım olmakla birlikte, davacının sunduğu yanlı delillere dayanan ve objektiflikten uzak bir tespit olduğu, davacı yanın iddia ettiği gibi aracın bu tarihlerde, çalışıp çalışmadığının kesin olmadığı, aracın , yurtdışında başka bir ülkede çalışmış olabileceği gibi, yurt içinde de çalışmış olabileceği,i söz konusu zarar ile müvekkil şirkete izafe edilmeye çalışılan kusur arasında uygun illiyet bağı kurulmadığı, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir.HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava ,ayıplı araç tamiri iddiasına dayalı tazminat talebine ilişkindir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ; davacıya ait … plakalı aracın davalı şirketin Ankara servisinde 01/09/2014 günü tamir gördüğü, bu hususta uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır.Dosyaya ilam örneği ibraz edilen Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2015/296 esas sayılı dosyasında aynı talepler ile sigorta şirketi aleyhine açılan davada verilen husumetten red kararının temyizi üzerine, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/19293 esas 2017/296 karar sayılı 14.01.2016 tarihli kararı ile “Davacı vekili, müvekkiline ait, davalıya kasko sigortalı aracın yaptığı kaza sebebi ile hasarlandığını, davalının yönlendirmesi ile aracın dava dışı … Ankara Yetkili servisinde tamir edildiğini, araca takılan parçaların büyük çoğunluğunun orjinal olmadığını, hatta bazı parçaların kullanılmadığını, davalı ile müvekkili arasında düzenlenen sözleşme gereğince orjinal parçalar takılması gerektiğini, yakıt depolarının da orjinal olmadığını ve bu sebeple ceza yazıldığını, bu sebeple de 1,5 ay yurt dışına çıkamadığını ve 8.000 dolar zararının olduğunu açıklayıp müvekkilinin aracındaki yan sanayi ürün ve parçaların orjinalleri ile değiştirilmesi, aksi taktirde orjinal parça değeri ile yan sanayi parçaların ikinci el değeri arasındaki farkın işçilik ücreti ve onarım süresince iş kaybı ile birlikte ödenmesi ve diğer zararlarının giderilmesi için şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir… Davacı vekili, poliçenin bu hükmü gereğince davalı sigortacının yönlendirmesi ile müvekkilinin aracını dava dışı … Otomotiv şirketinde tamir için teslime ettiğini ve davalı tarafça … Otomotiv şirketi tarafından faturalandırılan hasarın ödendiğini, aracın hasarlı parçalarının orjinal parçalar ile değiştirilmeksizin onarımının yapıldığını ancak yurt dışı kullanımı sırasında kendisine uygulanan cezai işlem ile öğrendiğini belirtmiştir.Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 12. maddesi gereğince yetkili servis seçimi davalıya bırakılmış olmasına, taraflar arasında düzenlenen poliçe gereğince hasarlı parçaların orjinalleri ile değiştirileceğinin kararlaştırılmış olmasına ve davalı sigorta şirketince hasar bedelinin fatura karşılığında onarımı yapan dava dışı … Otomotiv şirketine yapılmış olmasına göre taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılık sebebi ile oluşan gerçek zarardan davalı sigorta şirketi sorumlu olup mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir” gerekçesiyle bozulmuş olup, Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/618 esas sayılı numarasını almış olduğu davalı vekiline beyan edilmiştir. Davalı vekilince yargılama sırasında ,sözkonusu davanın bekletici mesele yapılması talep edilmiş ise de ,mahkemece “davaya yenilik katmayacağı” gerekçesiyle bu talep reddedilmiştir. Mahkemece “20.185,61 TL.nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, Rize Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/618 sayılı dosyasında davacının alacaklı olması halinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla ” şeklinde hüküm kurulmuştur.İstinaf incelemesi sırasında yapılan Uyap sorgulamasında Rize Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/618 sayılı dosyasında verilen kararın (2020/433 karar ) temyizi üzerine Yargıtay 4. H.D’nin 2021/3339 esas,2022/10321 karar sayılı ve 15/09/2022 tarihli kararı ile” Davacı vekili, davacıya ait, davalıya kasko sigortalı aracın yaptığı kaza sebebi ile hasarlandığını, davalının yönlendirmesi ile aracın dava dışı … Ankara Yetkili servisinde tamir edildiğini, araca takılan parçaların büyük çoğunluğunun orjinal parçalar olmadığını, hatta bazı parçaların kullanılmadığını, davalı ile davacı arasında düzenlenen kasko sigorta sözleşmesi gereğince orjinal parçalar takılması gerektiğini, yakıt depolarının da orjinal olmadığını ve bu sebeple ceza yazıldığını ve 1,5 ay yurt dışına çıkamadığını ve 8.000 dolar zararının olduğunu açıklayıp davacının aracındaki yan sanayi ürün ve parçaların orjinalleri ile değiştirilmesini, aksi taktirde orjinal parça değeri ile yan sanayi parçaların ikinci el değeri arasındaki farkın işçilik ücreti ve onarım süresince iş kaybı ile birlikte ödenmesini ve diğer zararlarının giderilmesini talep etmiştir. Mahkemece, Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 19/01/2017 gün ve 2016/19293 esas -2017/296 karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile parçaların orijinalleri ile davalı tarafından değiştirilmesine, parçaların orijinalleri ile değiştirilmesinin mümkün olmaması hâlinde, parçaların orijinalleri ile fark bedeli toplamı olan 16.378,87 TL ile 1.250,00 TL işçilik masrafı olmak üzere toplam 17.628,87 TL’nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı vekilinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA” karar verilmiştir. Davacının her iki davadaki taleplerinin ve hükmedilen miktarların karşılaştırılması,sigorta şirketinin sorumluluğu ile davalının sorumluluğunun farklı hukuki sebeplere dayanması sebebiyle bu dava yönünden önemlidir. Mahkemece yargılamada alınan ek bilirkişi raporunda ; “Araca uygun yakıt deposu takılmaması neticesinde, aracın çalışamamasından sefer yapamamasından dolayı mahrum kaldığı gelir tutarının da Türk Lirası olarak ederinin 18.563,42-TL olacağı hesap edilmiştir” şeklinde görüşe varıldığı, ayrıca davacının söz konusu araçla 24/03/2015 tarihinde Azerbaycan’dan Gürcistan’a geçerken gümrük görevlilerince durdurulduğunu ve yapılan kontrollerde araçta fazla yakıt bulunduğundan 2000 gel (yaklaşık 2.500,00 Türk Lirası) tutarında para cezası kesildiği, sözkonusu cezanın gerekçesinin araçtaki yakıt depolarının orijinal olmadığı,ödenen bu miktarın da davalının eser sözleşmesinin (hizmetin) ayıplı olmasından kaynaklandığı,dolayısı ile davalı tarafın davacının bu zararlarını sözleşmeye aykırılık sebebiyle gidermesi gerektiği,zarar miktarlarının dosyadaki belgeler ve bilirkişi ek raporu ile ispatlandığı anlaşılmakla ,davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir. Davalı istinafı yönünden; davalı tarafın ayıplı hizmeti sebebiyle,kusurlu olarak davacının yukarıda belirtilen şekilde ve miktarlarda zararına yol açtığı sonucuna varılmakla, davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf talebinin ise HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalı tarafın istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine B-Davacının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davanın kabulü ile 16.378,86 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte (Rize-Pazar 1. Asliye Hukuk Mahkmesinin 2018/618 Esas sayılı dosyasında hükmedilen bedelle ilgili olarak tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) 2- 2.306,61 TL para cezası ve 18.563,42 TL mahrum kalınan kar olmak üzere toplam 37.248,89 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 2.544,47 TL harçtan davacı tarafça peşin alınan 720,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.823,69 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacıdan alınan 720,78 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalıdan Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 2.544,47 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 344,72 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.199,75 TL’nin davalıdan mahsubu ile hazineye irat kaydına, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 36,00 TL istinaf masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının istinaf aşamasında yapmış olduğu istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/09/2023