Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3115 E. 2022/3270 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/3115
KARAR NO: 2022/3270
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 14/10/2022
NUMARASI: 2021/740 Esas
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil -Alacak
KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 05/10/2022 tarihli dilekçesi ile; mahkemeden verilen 04/11/2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının istinaf incelemesi sırasında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2022/1645 Esas-2022/2033 Karar sayılı 30/06/2022 tarihli kararı ile kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, HMK 396/1 gereğince; durum ve koşulların değiştiğinin sabit olması halinde, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına karar verilebileceğini, gelinen aşamada cevap ve sair dilekçelerindeki açıklama ve eki yeni pek çok delil ile mahkemece celp edilen belgeler incelendiğinde, davada tam ispat kuralının sağlandığı, dinlenmesini istedikleri iki tanığın dışında araştırılacak hiçbir hususun ve toplanması gereken delilin bulunmadığını, dosyanın karar aşamasına geldiğini, dava açıldıktan sonra mahkeme dosyasına ve aynı parsele yönelik fiili el atma yönünden açılan kamulaştırmasız el atma davasına Tuzla Tapu Müdürlüğünden gelen yazılar incelendiğinde dahi tedbir talebinin ne kadar haklı ve makul olduğunun görüleceğini, taşınmazın nitelikleri, tapu kaydına güven ilkesi göz önünde bulundurulduğunda TOKİ’nin ve diğer davalıların davadan önceki ve sonraki hukuksuz tutumları gözetildiğinde,davacının telafisi imkansız zararlar doğacağının açık olduğunu, teminat olarak verilen hissenin davalılar tarafından usulsüz olarakdavacıdan kaçırıldığını ve sözleşmenin gereklerinin de yerine getirilmediğini beyanla duruşma günü beklenmeksizin yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve tanıkların gelecek celse dinlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2022/1645 Esas-2022/2033 Karar sayılı, 30/06/2022 tarihli kararından sonra dosyada harç miktarının tespiti için gayrimenkulün değer tespitinin yapıldığı, harcın tamamlandığı ve İstinaf kararında adı geçen yaklaşık ispata yönelik dosyaya alınan bir delil yada yeni bir durum mevcut olmadığı gerekçesi ile; ” 1-İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2022/1645 Esas-2022/2033 Karar sayılı, 30/06/2022 tarihli kaldırma kararından sonra dosyada harç kararından sonra dosyaya giren başka bir delil bulunmadığından, davacının davaya konu İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … Ada, … nolu parsel de bulunan 260.489,41 m2 miktarlı taşınmazdaki davalı TOKİ’nin … payı üzerine 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir konulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, 2-Davacı tarafın tanık dinletme talebinin duruşmada değerlendirilmesine, 3-Ara kararın taraflara tebliğine” istinafı kabil olmak üzere 14/10/2022 tarihinde karar verilmiştir. Kararı davacı vekili istinaf etmiştir.İstinaf dilekçesinde; dava dosyasına giren bilgi ve belgeler kapsamında yeniden ihtiyati tedbir talep edildiği,ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesi gerekirken önceki tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin belirtilen BAM 3 HD .nin 2022/1645 K. 2022/2033 sayı ve 30.06.2022 tarihli kararı gereği bu talebin reddedildiğini,BAM 3HD nin tedbirin kaldırılması kararının yerinde olmadığı belirtilerek,Tuzla Tapu Müdürlüğü’nün Mahkemeye yazdığı 03.12.2021 tr yazısında; TOKİ’nin taşınmazda kamulaştırma yapacağından bahisle ifraza dair yazdığı yazı ve eklerinin Mahkemeye gönderildiği; Tapu yazısı eki Tescil Talebi incelendiğinde; dava konusu … parselin ifraz edilerek; … ve … no.lu iki parsel oluşturulduğu; fiilen el atılan 21.759,15 m2 alan 20.244,71 m2 kabul edilerek ve ifraz ederek … parsel haline getirip tümünü TOKİ adına tescili cihetine gidildiği; kalan alanın … parsel olarak 240.244, 70 m2 haline getirdiği, bu alanın 195.367, 06 m2’sinin şirket adına, 44. 877,64 m2’sini ise TOKİ adına kayıtlı hale getirildiği, yargı yerine geçilerek, kamulaştırma adı altında parselin en değerli kısmının TOKİ uhdesine geçirilmek istendiği, parselin 22.000 m2 kadar kısmının hava alanı projesi kapsamında 2011 yılında acele kamulaştırılmasına karar verildiği ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın TOKİ’ye yazdığı yazı ile, bu alanın TOKİ tarafından kamulaştırılması istendiği halde, TOKİ’nin ağır bir hukuksuzlukla bu durumu davacıdan gizleyerek, parselin tamamı için imkansız ve hükümsüz plan yaptığı,EPP’nin de aynı hileyi uyguladığı ve yaptığı Projenin hükümsüz ve imkansız olduğunun, 2019 yılında bu alana fiilen el atılması üzerine davacı tarafından Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/306 E sayılı dosyası ile açılan davada, Savunma Sanayi ve TOKİ yazıları ile ortaya çıktığını, kamulaştırma kararı bakımından ilk alınan teminat hissesinin geri verilmesi ve 2013 yılında ikinci teminat hisse devrinin de istenmemesi gerekirken, parselin 22.000 m2 kamulaştırma alanı bakımından susulmak suretiyle hile uygulanarak 2013 yılında da bir kısım teminat devrinin sağlandığının sabit olduğunu,hem emsal bakımından sözleşmeye açıkça aykırı, hem de imkansız ve hükümsüz proje üzerinden 2014 yılında ihaleye çıkıldığı ve 7 büyük şirketin hiçbirinin teklif dahi vermemesinin, imkansızlık ve hükümsüzlük dışında, sözleşmenin açık bir ihlali ile ağır zarar doğuracak bir plan ve projeden kaynaklandığını, tekrar ihaleye çıkılmadan, sözleşmede aranan mutabakat şartına da uyulmadan, bir konsorsiyumla pazarlıkla işin yapılması için teklif alındığı, bu hususun şirkete iki ayrı yazı ile bildirildiğine dair davalıların iddiasının gerçek dışı olduğu, yazılara ve şirkete tebliğine dair hiç bir belge sunulmadığı,dosyaya sunulan teklifte, şirket için sadece 310 milyon TL tahmini gelir önerilmesinin, şirketin 265.000 m2 arsasının 820 milyon ve anlaşmaya göre verilecek %75 payı olan 165.000 çıplak arsa değeri olan 510.000 milyon TL bakımından, akla açıkça aykırı ve şirketin mülkiyet hakkı ile bir nev’i alay etmek olduğu, sözleşmeye göre en yüksek gelir hedefi ile arsanın % 25’inin TOKİ’ye verilmesindeki temel mantığın, arsanın tamamının çıplak değerinin de üstünde gelir getirmesi olacağı, aksinin düşünülmesinin abesle iştigal olduğunu,Savunma Sanayi yazısından; el atılan alanın 2012 yılında acele kamulaştırılmasına karar verildiği ve bu görevin de TOKİ’ye ait olduğu ve yazışmalar yapıldığını, TOKİ’nin, parselin bu kısmının havaalanı kamulaştırma alanında kaldığını bilmesine rağmen, parselin tümüme yönelik hükümsüz ve imkansız bir plan ve proje yaparak davacı şirkete hile uyguladığı ve hisselerin teminat olarak iştiraki EPP’nin uhdesine geçirttiği, yine bu durumu bilmesine rağmen, 2015 yılında da hissenin kaçırılması amacıyla muvazaalı olarak GYO’ya devredildiği, kamulaştırma görevini yapmamakta ısrar ederek, 2019’da da hisseyi kendi üzerine aldığı, bu alana, hava alanı projesi kapsamında 2019 sonlarında fiilen el atılması üzerine 4. AHM’de açılan davaya verdiği cevapta suç oluşturan gerçek dışı bir beyanla, el atanın kim olduğunu bilmediği ve el atmanın tespit edilemediği şeklinde cevap verildiğini,kamulaştırmayı yapma görevi TOKİ’de olduğuna göre, bu görevini 6 sene boyunca yapmayıp, 2019 yılı sonlarında fiilen el atılacağını bildiği içindir ki, el atmadan önce hissenin TOKİ üzerine alınmasında bir amacın da, kamulaştırma yükünden kurtulmak olduğu,ayrıca ifraza girişilmesinin anlamının da bu olduğu, TOKİ’nin kısmen ve bizzat kamulaştırması gerektiğini bildiği halde, bunu gizlemek ve hile uygulamak suretiyle hisseleri ele geçirdiği ve iki adet muvazaalı satışa konu ettiğinin resmi belgelerle sabit olduğunu, 29.01.2022 tarihli replik dilekçesinde ayrıca üst düzey yöneticilerin adları belirtilerek, TOKİ-EPP ve GYO arasında sıklıkla yer değiştirdiğine dair ayrıntılı açıklamalar yapılarak, TOKİ’nin, GYO’nun yönetimine tamamen hakim olduğuna dair Ticaret Sicil Gazeteleri, GK ve YK toplantı tutanaklarında dair 8 adet resmi belgenin sunulduğunu, And 4. AHM 2020/306 E. Sayılı dosyasına gönderilen 04.01.2022 tr. Tuzla Tapu Müd. Yazısı ve eklerinin dilekçe ile sunulduğunu,yapılan plan ve 4. AHM dosyasına giren 7 adet resmi belgenin ibraz edildiği, GYO ve TOKİ arasında yapılan 2019 tarihli satışın tapu senedinin de sunulduğunu,EPP ve GYO’nun ticaret sicil kayıtları, Ana sözleşmeleri, Genel Kurul ve YK toplantılarına dair Tutanakların dilekçeye eklenerek, TOKİ Başkanlığı’nın imtiyazlı hisse sahipliği ve sair yollarla Yönetime tamamen hakim olduğunun ortaya konulduğunu,TOKİ mevzuatına dayalı olarak toplu konut üretmeye dair yetki ve görevlerin sadece TOKİ’ye verildiği, bu görevin iştirakleri eliyle yaptırılabileceğine dair yasal düzenlemeler ortaya konularak,EPP ve TOKİ’nin sözleşme aşamasındaki hilelere; devamındaki hükümsüz ve imkansız plan ve projeye, ihaleye dair ihlallerine rağmen teminat olan hisselerin 2015 yılında, yine TOKİ Başkanlığı’nın emri ve talimatı ve de EPP-GYO işbirliği ile ikili bir hukuksuzlukla GYO’ya tapuda devredildiği, bu devirle hem şirket hissesinin TOKİ’nin diğer iştiraki GYO’ya kaçırıldığı, hem de bedelde ağır bir muvazaa ve hile yapılarak halka açık ve yarıya yakın hissesi TOKİ Başkanlığına ait olan GYO’nun 201 milyon TL parasının, hisselerinin yarısından fazlası özel kişilere ait olan EPP’ye aktarıldığı ve böylece kamuya da ağır bir zarar verildiği; bu hissenin 2019 yılında bu kez, yine muvazzalı ve mal kaçırma amaçlı bir işlemle 3.370 TL/m2 bedelle GYO tarafından TOKİ Başkanlığına aktarıldığı, böylece GYO’nun 201 milyon nakit parasının 4,5 senede yıllık % 2 kadar faize denk gelecek şekilde çarçur edilerek, halka açık kısmı bakımından yatırımcılara ağır bir zarar verildiği, 2019 satışının kamulaştırılması gereken ve fiilen el konan 22.000 m2 kadar alanın bila bedel kamu eline geçirilmesinin de amaçladığının kanıtlandığını,TOKİ’nin, 4. AHM dosyası ile tespit edilen 1.800 TL/m2 değere yüksek olduğu iddiası ile itirazına karşın, huzurdaki davada bu değerin az olduğunu ileri sürmeleri ve itirazları nedeni ile mahkemece alınan bilirkişi raporunda, dava tarihi itibarıyla 2.400 TL/m2 değer tespitine karşın, 2015 yılında 3.100 TL/m2, 2019 yılında 3.370 TL/m2 değerle, toki ve iştirakleri arasında yapılan iki devrin muvazaa ve hileli işlemlerin açık kanıtı olduğu da ortaya koyduğunu,GYO tarafından yapılan işlemin açık bir muvazaa ve hile içerdiği gibi, kamuya ağır zararlar veren para aktarımı olduğu, temel amacının şirkete ait teminat olan hissesin bir dizi suç fiilleri ile gasp etmek olduğunu,plan ve projenin yapımı aşamasında bu alanın kamulaştırılması gerektiği bilinmesine rağmen, şirketin 65.000 m2 gibi mülkiyetinin gaspına yönelik hile uygulandığı,ayrıca davadan ve tedbir kararından sonra dahi, bu alanın bedelinin tahsili için Anadolu 4. AHM’de devam eden davadaki tazminattan kurtulma kastı ile yeni ve daha büyük bir hukuksuzlukla parsel ifraz edilerek, TOKİ uhdesinde bulunan hissenin bu alana kaydırılması yoluyla, teminat olarak devredilen dava konusu hisse üzerinden yeni bir mülkiyet gaspına girişildiği,tedbir kararı mahkemece ifraz edilen kısma da aktarılınca açık hukuksuzlukla amaca ulaşamayan TOKİ’nin işlemden vazgeçtiğini,dava konusu sözleşme ve hissenin muvazaalı ve ağır bir dizi hukuksuzluklarla kaçırıldığının, mülkiyetin Kamu gücü ile bir nev’i gasp edildiğinin, bu kadar resmi ve kesin delillere rağmen başka hangi delillerin aranabileceği- sunulabileceği, başka türlü nasıl bir ispatın olabileceğinin, hukuk kuralları çerçevesinde hiçbir izahının olamayacağını,konuya ilişkin AYM kararının belirtildiğini, davada asıl olan mülkün iadesi olduğu ve dava tam olarak aydınlandığı halde, ihtiyati tedbir kararının keyfi bir kararla kaldırılması ve yeniden yapılan talebin de aynı şekilde reddedilmiş bulunmasının TOKİ’nin bu hisseyi proje ve ihalelere, satışlara konu etmesinin önünü açtığını,mahkemece, son duruşmada, Toplu Konut Projesinin celbinin istenmesine başka bir anlam yükletilemeyeceğinden, mülk yerine tazminata karar verilmesinin düşünüldüğü kanısını oluşturduğunu, son celsede verilen ara kararlarından; Anayasal ilkelere, usul ve yasaya, Adil Yargılanma hakkına açıkça aykırı ve gereksiz ara kararlar verildiği, davanın uzatıldığı; İhtiyati Tedbir talebinin reddi kararı neticesinde, TOKİ’nin; hukuksuzluklara devam ederek dava konusu hisseyi projelere ve ihalelere konu etmekten ve 3. kişilere devir ve temlik etmekten kaçınmayacağını,bu durumda, tapunun iptali ile mülkiyetin davacıya geri verilmesine imkan kalmayacağını belirterek, tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasını; istinaf dairesince ihtiyati tedbir kararı verilmesini, usule uygun bulunmaz ise, kaldırma kararına göre yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi talep edilmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava tapu iptal ve tescil -bedel talebine ilişkindir. Eski ünvanı SS. Anadolu Hal ve Lojistik İşletmecileri Toplu İşyeri Yapı Kooperatifi olan davacı tarafından sözleşme gereği … ada … parselin … hissenin (65.122,35m²) sözleşmenin tarafı olan davalı EPP’ye devredildiği, davalı EPP’nin bu hissesini davalı … Yatırım Ortaklığı şirketine devrettiği,daha sonra bu davalı tarafından ise bu hissenin TOKİ’ye satıldığı, yapılan devrin sözleşmeye aykırı olduğu ileri sürülerek sözleşmenin hükümsüz olduğu iddiasına dayanılarak davalı Tokiye devredilen … Ada … sayılı parselin … payının (65.122,35 m2) TOKİ adına olan tapu kaydının iptaline yönelik davada , davalı Toki’ye devredilen … Ada … sayılı parselin 1/4 (65.122,35 m2) taşınmaz hisse tapu kaydının üzerine ihtiyati tedbir konulmasının istenildiği anlaşılmıştır. Mahkemesince daha önce 04/11/2021 tarihli verilen ihtiyati tedbir kararı davalı Toki’nin istinafı üzerine Dairemizin 2022/1645 K. 2022/2033 K.sayılı 30.06.2022 tarihli kararı ile kaldırılmıştır. Davacı vekili tarafından yeniden aynı konuda ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş,mahkemece,ihtiyati tedbirin kaldırılmasına dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3.Hukuk Dairesinin 30/06/2022 günlü kararından sonra sadece dava değerinin belirlenmesine dair keşif sonrası harç ikmalinden başka dosyaya sunulan yeni delil bulunmadığı belirtilerek ihtiyati tedbir kararı reddedilmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”hükmü getirilmiştir. HMK’nın 389 ve devam md. uyarınca ihtiyati tedbir, geçici koruma önlemi niteliğinde olup, ihtiyati tedbirde hakkaniyet, adalet ve ölçülülük ilkelerinin gözetilmesi gerektiği, ileride koşulların değişmesi halinde yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesine imkan bulunduğu açıktır. Ancak söz konusu davada ihtiyati tedbirin kaldırılması kararından sonra, devam eden yargılama sürecinde harç ikmal işleminin yapıldığı, yaklaşık ispata yönelik dosyaya yeni delil sunulmadığı anlaşılmakla mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/12/2022