Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3051 E. 2022/3206 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/3051
KARAR NO: 2022/3206
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/10/2022
NUMARASI: 2022/570 E –
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 12/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 09.10.2019 tarihinde Perakende Satış Sözleşmesi imzalandığını, davalı şirketin 12.01.2021 Son Ödeme Tarihli 105831.10 TL bedelli, 12.02.2021 Son Ödeme Tarihli 100137.90 TL bedelli fatura, 12.03.2021 Son Ödeme Tarihli 86864.80 TL bedelli fatura, 12.04.2021 tarihli 9.9418.60 TL bedelli fatura ve 17.05.2021 Son ödeme tarihli 11.9150.02 TL bedelli faturalarını ödemediğini, bu sebeple …dosyasında takip başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, öncelikle müvekkilinin alacağının tehlikeye düşmesi sebebiyle borçlu tarafından bilinen ve kötüniyetle ödenmeyen alacak rehinle de temin edilemediğinden, davalı şirketin malları üzerine borca yetecek kadar ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ; 31/10/2022 tarihli ara karar ile; Taraflar arasındaki ticari ilişki gereğince alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektireceği gerekçesiyle davacı vekilinin İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin REDDİNE karar verilmiştir.Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; davalı hakkında ödenmeyen faturalar sebebiyle: … dosyasında takip başlatıldığı, ana para yönünden , fatura alacağına ilişkin herhangi bir kayıt davalı tarafından oluşturulmamış ve ara ödemelerin yapıldığı görüldüğü, kaldı ki , takip tarihinden sonra 205.000,00 TL ödeme yaptığı, yapılan ödemelerin dahi borcun kabulü anlamına geldiği , İİK Madde 257/1 uyarınca ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu, muaccel halde bulunan borcun ödenmemesi ile alacaklı müvekkilinin haklarının tehlikeye düştüğü, bu kapsamda , borçlu tarafından bilinen ve kötüniyetle ödenmeyen alacak rehinle de temin edilemediğinden , davalı şirketin malları üzerine borca yetecek kadar ihtiyati haciz konulması gerektiği, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Derdest dava , itirazın iptali talebine ilişkindir. Hukuk sistemimizde “geçici hukuki korumalar” HMK 389. ve devam eden maddelerde “ihtiyati tedbir” ve İİK 357. ve devam eden maddelerde ise “ihtiyati haciz” olarak düzenlenmiştir.İhtiyati haciz ,para alacakları yönünden geçici hukuki koruma sağlayan bir müessesedir.Dolayısı ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz koşullarının ayrı ayrı değerlendirilmesi gereklidir. İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389 maddede düzenlenmiştir. Maddede, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zarar doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Yani ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yasanın düzenlediği şartların varlığı gerekli olmakla birlikte, şartların varlığı halinde bir davada her konuda ihtiyati tedbir kararı verilmemekte, yalnızca uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilmektedir. Somut olayda ,dava konusu olayan mal ve haklar üzerine ihtiyati tedbir koşulları bulunmadığından ihtiyati tedbir verilmemesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. İhtiyati haciz talebi yönünden,İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması olarak tanımlanmaktadır. İhtiyati haciz kararı talep edebilmek için alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK’nın 257/II. maddesindeki koşulların gerçekleşmiş bulunması gerekir. Anılan yasa maddesinin ikinci fıkrasındaki şartlar vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunması olarak açıklanmıştır. İİK 258. maddesine göre, alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek delil göstermeye mecburdur. Alacağın varlığını muayyen bir ihtimal dahilinde gösteren vakıaların ispat edilmesi yeterlidir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesi Başkanlığının 2016/5783 E. 2016/4664 K.sayılı kararında “Talep ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İİK’nun 257 vd. maddeleri gereğince para borcu alacaklısı rehinle temin edilmemiş bir alacağı için borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malları ile alacaklarını haczettirebilir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için tam ispat gerekmemekte olup, mahkemenin alacağın ve ihtiyati haciz sebeplerinin varlığına kanaat getirmesi yeterlidir (İİK’nun 258/1- gerçeğe benzerlik karinesi). Somut olayda, talep eden alacağının dayanağı olarak tek taraflı olarak düzenlediği sözleşmeye dayalı faturayı göstermiştir. Bu durumda, mahkemeye alacağın varlığına kanaat getirilecek yeterli delil sunulmadığından, ihtiyati haciz kararının koşulları mevcut değildir. Mahkemece, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddi yerinde olmamış, bozmayı gerektirmiştir” denilmiştir. Somut olayda; dava itirazın iptaline ilişkin olup, ihtiyati hacze konu alacak fatura alacağına dayanmaktadır. Davada dava konusu alacağın tek taraflı düzenlenen faturalara dayalı olması sebebiyle, bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun varlığına kanaat oluşturacak bir hususun bulunmadığı anlaşıldığından, davada İİK 257. madde gereği ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Bu sebeplerle; ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi de usul ve hukuka uygun olmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/12/2022