Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/3018 E. 2022/3178 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/3018
KARAR NO: 2022/3178
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2017
NUMARASI: 2016/684 E – 2017/339 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 08/12/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; HMK md 107 uyanca belirsiz alacak davası olarak şimdilik 3.000,00-TL tutarındaki kayıp kaçak bedeli, kayıp kaçak bedeli nazara alınmaksızın hespalanan %2 TRT payı, perakende satış hizmeti bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli hukuka aykırı olarak faturaya eklenmiş olan diğer kalemler altında, bu bedeller üzerinden hesaplanan KDV’nin, haksız ve hukuka aykırı tahsil edilmeleri nedeniyle, bu alacağın fatura ödeme tarihlerinden itibaren hesap edilecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, işin ticari niteliği nedeniyle (TTK 19. Madde) fatura ödeme tarihinden itibaren, T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli krediler için uyguladığı avans faizi oranında temerrüt faizi (3095 s. Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun m.2) işletilmesini, yargılama giderleri ve üçreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; dosyanın 20/12/2016 tarihinde işlemden kaldırıldığı, aradan üç aydan fazla zaman geçtiği halde yenilenmediği anlaşıldığından HMK/5. Madde hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karar karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; duruşma günü ,usulüne uygun şekilde kendisine tebliğ edilmeyen tarafın davayı takipsiz bıraktığından bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına ve devamına davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin 6100 sayılı HMK ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun olmadığından bahisle istinaf taleplerinin kabulü ile dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dosya içeriğinden; 03/11/2016 tarihli ilk celsede gelen olmadığı, davalı vekilinin mazeret dilekçesi gönderdiği, davalı vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma gününün UYAP’tan öğrenilmesine duruşmanın bu nedenle 20/12/2016 günü saat;12.25’e bırakıldığı, 20/12/2016 tarihli ikinci celsede ise; gelen olmadığı, davalı vekilinin mazeret dilekçesi sunduğu davacı vekilinin duruşma gün ve saatinden haberdar olduğu halde duruşmaya gelmediği ve herhangi bir mazeret sunmadığı gerekçesiyle HMK’nun 150. Maddesi gereğince davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150. maddesinde “Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” düzenlenmiştir. 6100 sayılı HMK’nin 150/1 maddesinde, ”Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir” denilmiş, devamında da “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez” hükmüne yer verilmiştir. 6100 sayılı Kanun’un 150/2. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılabilmesi için davacı tarafın usulüne uygun olarak duruşmaya davet edilmiş ve mazeretsiz şekilde duruşmaya katılmamış olması gerekir. Duruşmaya mazereti sebebiyle gelmeyen taraf mazeret dilekçesinde bu yönde bir talepte bulunsa ve duruşma gününü kalemden ya da UYAP sisteminden öğreneceğini bildirse dahi; Mahkemece, bir sonraki duruşma gün ve saatinin kalemden ya da UYAP sisteminden öğrenilmesine karar verilemez. Bununla birlikte Yetkili makamlar tarafından bir takım hukukî işlemlerin, bunların hukukî sonuçlarından etkilenmeleri amaçlanan kimselere kanuna uygun şekilde bildirimi ve bu bildirimin de usulüne uygun şekilde yapıldığının belgelenmesi olarak tanımlanan tebligat, Anayasa ile güvence altına alınan iddia ve savunma hakkının, daha da özelde hukukî dinlenilme hakkının tam olarak kullanılması ve bu suretle adil bir yargılamanın yapılmasını sağlayan çok önemli bir araçtır. Bir davada davanın taraflarının yapılan hukuki işlemlerden haberdar olmaları, davacının duruşma gününden haberdar olması, usulüne uygun olarak duruşma gününden haberdar olup hazır olabilmesi usulüne uygun tebligat yapılmasına bağlıdır. Aksi durumun, ilgilinin hak arama hürriyetini kısıtlayacağına şüphe yoktur. Aslında hemen her hukuksal işlemin tebligat ile sonuç doğuracağını söylemek mümkündür. Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi, itirazların yapılabilmesi, davanın süratle sonuçlandırılabilmesi, öncelikle tarafların duruşma gününden usulünce haberdar edilmesi ve böylece taraf teşkilinin sağlanması ile mümkündür. Bu yolla kişi, hangi yargı merciinde duruşması bulunduğuna, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğuna, yargılamanın safahatına, duruşmanın hangi tarihte yapılacağına, verilen kararın ne olduğuna, Tebligat Kanununda açıklanan usule uygun tebligat yapılması ile vakıf olabilecektir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, tarafların yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalarını, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlarının da bu açıklamaları dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim tarafları dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı) Taraf teşkili dava şartı olup, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Mahkemenin, dava dilekçesini ve duruşma gününü taraflara kendiliğinden tebliğ edip taraf teşkilini sağlaması, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun amir hükmü gereğidir. Görüldüğü üzere, taraf teşkili sadece davanın açılması aşamasında değil, yargılamanın diğer aşamalarında da önem taşımaktadır. (…23.11.2011 gün ve 11-554 Esas-684 Karar) Somut olayda; Mahkemece davacı vekilinin dosyanın işlemden kaldırıldığı 20/12/2016 tarihli duruşma gününe usulüne uygun davet edildiğine dair dosya içeriğinde belge bulunmamaktadır. O halde, mahkemece davacı tarafa duruşma gün ve saatinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği belirlenmiş olup, mahkemece davacının duruşmadan haberdar olduğu ve duruşmaya katılmadığı gerekçesiyle 6100 Sayılı Kanun’un 150/1. maddesi gereğince 20/12/2016 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılmasına ve 3 aylık sürenin sonunda yenilenmediğinden bahisle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsizdir. Davacı tarafın hukuki dinlenilme hakkı ihlal edilmiştir. Davacının vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-a-5 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-5 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/12/2022